MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

   · ŞUBE Giriş Sayfası

 ANKARA ŞUBE

   · 

ŞUBE TARİHÇESİ

   · 

ŞUBE YÖNETİM KURULU

   · 

ŞUBE DENETÇİLERİ

   · 

ŞUBE ÇALIŞANLARI

   · 

KOMİSYONLAR

   · 

ÇALIŞMA PROGRAMI

   · 

ÇALIŞMA RAPORU

   · 

TEMSİLCİLİKLER

   · 

HABERLER

   · 

DUYURULAR

   · 

GÖRÜŞLER-RAPORLAR

   · 

BASIN AÇIKLAMALARI

   · 

YAZILI BASINDA ŞUBEMİZ

   · 

GÖRSEL BASINDA ŞUBEMİZ

   · 

BASINDAN SEÇTİKLERİMİZ

   · 

YİTİRDİKLERİMİZ

   · 

EVLİLİK DUYURULARI

   · 

YENİ DOĞAN DUYURULARI

   · 

İŞ YAŞAMI DUYURULARI

   · 

MİSEM EĞİTİMLERİ

   · 

EĞİTİMLER

   · 

İSTATİSTİKLER

 
Şube Kapsamındaki İller:

 AFYONKARAHİSAR   ANKARA   ÇANKIRI   ERZİNCAN   ERZURUM   KASTAMONU   KAYSERİ   KIRŞEHİR   KONYA   NEVŞEHİR   SİVAS   TOKAT   YOZGAT   AKSARAY   KIRIKKALE 
 

 
HUKUKİ DESTEK
 

EMO Ankara Şubesi
Haber Bülteni
SAYI: 2023.4

Tüm Sayılar

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

ORMANLARIMIZ ALEV, ALEV ! YÜREĞİMİZ YANIYOR…


DUYURU


 
Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu'nun son günlerde artan orman yangınlarına dair 10 Temmuz 2007 tarihinde yaptığı basın açıklamasına yazının devamından ulaşabilirsiniz.
 

Önce Bodrum, ardından Manavgat ve İzmir' de, dört ayrı bölgede (Menemen, Menderes-Selçuk, Çeşme, Foça) Denizli Beyağaç ve Sakarya‘da Geyve...

Şu ana kadar sadece Bodrum‘ da 200 Bin Çam, 10 Bin Zeytin Ağacı yok olmuş durumda...

Turizm cenneti Bodrum‘da hafta sonu başlayan ve ancak yirmi dört saat sonra kontrol altına alınan yangından 1100 hektarlık alan etkilendi, yaklaşık 200 bin kızılçam ve10 bin zeytin ağacı ile makilik alandaki bitki örtüsü kül oldu.


Torba yol kavşağı yakınlarında asırlık çam ağaçlarının bulunduğu bölgede başlayan yangın rüzgârın etkisiyle geniş bir alana yayıldı.

Ormanlarımız "Dün" Yandı, "Bugün" de Yanıyor ve

"Yarın da" Yanacak! Çünkü…

Bu yıl ormanlarımız yine yandı, yanıyor ve yanacak görünüyor. Yine her yangından sonra bir yandan gerçekten de içtenlikli yakınmalar, bir yandan son derece yüzeysel açıklamalar ve bir yandan da akıl almaz aymazlıklar sergilendi, sergileniyor. Yine hektarlarca ormanlık alan kül oldu, ancak, yaz sıcaklarının artacağı önümüzdeki günler, peki ya gelecek yıl? Bilinmelidir ki, yine çıkacak; az ya da çok, ama kesinlikle çıkacak; yine az ya da çok ormanımız yanacak. Bu, bir bilicilik değil. Ne yapılırsa yapılsın, ne önlem alınırsa alınsın, bir yerde orman varsa orada orman yangını çıkabilir; bu, olağan bir durumdur.

Ancak, bu yer eğer Türkiye ise, olağandışı olan, hiç orman yangının çıkmamasıdır. Orman yangınlarıyla "mücadele", ülkemizde yalnızca araç-gereç ve personel donanımına indirgenemeyecek denli çok boyutlu bir etkinlik alanıdır. Çünkü Türkiye'de;

* ormanların yapısal özellikleri,

* iklim koşulları,

* orman-halk ilişkilerinin niteliği,

* ormancılık politikaları,

* ormancılık uygulamaları ve

* yürütülen orman yangınlarıyla "mücadele" stratejileri

orman yangını çıkma olasılığını artırmakta; daha az çıkmasını ve daha az orman yanmasını da tümüyle rastlantılara bırakmaktadır.

Sözgelimi, Türkiye'de;

* ormanların % 58'ini oluşturan 120 milyon dönüm, orman yangını çıkma olasılığının en yüksek olduğu Ege ve Akdeniz Bölgelerinde bulunmaktadır,

* ormanların % 45,4'ünü oluşturan toplam 96 milyon dönüm, en kolay yanabilen kızılçam ve karaçam ormanlarıdır,

* ormanların yaklaşık 45 milyon dönümünü, yanıcı madde birikiminin, dolayısıyla yangın çıkma olasılığının en yüksek düzeyde olduğu 30-40 yaşlarına ulaşmış, yeni yetiştirilmiş ormanlar oluşturmaktadı r,

* ormanların içinde ve bitişiğinde yerleşik 16 bin dolayındaki köyde yaşayan 7–8 milyon köylü yurttaşımız tarım ve hayvancılık etkinliklerini çevrelerindeki ormanlarda ya da yakınında gerçekleştirmektedir,

* ormanların içinde ve bitişiğinde yaşayan yurttaşlarımız çevrelerindeki ormanlara ve ormancılık uygulamalarına yabancılaştırılmış tır ve bu doğrultudaki ormancılık politikalarını n ve uygulamaların kapsamı giderek genişletilmektedir,

* "orman muhafaza memurluğu" düzeni giderek tasfiye edilmekte ve "orman koruma" çalışmaları, belirli bir ücret karşılığında köy tüzel kişiliklerine devredilmektedir,

* yeni ormanların yetiştirilmesi sırasında yangınlara karşı dirençli orman yapıları oluşturma ve ormanlardaki yanıcı madde birikimini azaltma tekniklerinden gerektiğince yararlanılmamaktadı r,

* başta yangın önleme ve söndürme çalışmalarını yürüten orman işletme şeflikleri ve orman işletme müdürlükleri olmak üzere ormancılık birimlerinde yeterli sayıda ve nitelikte teknik personel ve uzman yangın söndürme işçileri işlendirilmemekte, keyfi ve partizanca uygulamalar sürdürülmektedir,

* orman yangınlarını söndürme çalışmalarının yönetiminde "çok başlılık", eşgüdüm sorunları çözümlenememiştir,

* orman yangınları ile ilgili veritabanı ve araştırmalar yetersizdir; olanlarının gerektiğince dikkate alınmasını, yangınların dersler çıkarılabilecek deneyimler olarak değerlendirilmesini sağlayabilecek mekanizmalar işletilmemektedir,

* orman yangınlarının çıkma nedenlerinin hem tarihsel hem de yersel olarak büyük ölçüde değişmesine karşın, yangın önleme ve söndürme çalışmalarında geleneksel yaklaşımlar sürdürülmekte, gelişkin teknoloji ve tekniklerden yeterince yararlanılmamaktadır,

* kitle iletişim araçlarının orman yangınlarıyla ilgili bilgilenmeleri çoğunlukla son derece yüzeysel ve ilgilenme biçimleri de yurttaşlarımızı bilinçlendirici doğrultuda değildir; Bakan, vali vb konumdaki yöneticilerin açıklamaları ise çoğunlukla yanıltıcıdır.

Bu koşullarda, ülkemizde, her yıl ortalama iki bin orman yangınının çıkması, 50–60 bin dönüm ormanın yanması ya da bu yıl olduğu gibi yalnızca bir hafta içinde 300 dolayında yangının çıkabilmesi ve 20-25 bin dönüm ormanın yanabilmesi, bir bakıma olağandır. Olağan olmayan ise;

* orman yangınların nedenlerinin ve sonuçlarının tartışılma biçimidir,

* sonuç vermediği her zaman kanıtlanan orman yangını önleme ve söndürme stratejilerinin, uygulamalarını n ısrarla sürdürülmesidir,

* çıkan yangınların sayısının, şiddetinin, yayılma hızının ve yol açtığı yıkımların ekolojik koşullar ile ekonomik, toplumsal ve kültürel yapıların son derece farklı olduğu başka ülkelerdekilerle ve dönemlerdekilerle karşılaştırılmasıdı r,

* Bakan, genel müdür, vali vb. konumdaki yetkililerin yangınların ve yanan alanların azaltılamaması nın sorumluluğunu "yavuz hırsız" tutumuyla başkalarına yıkabilmeye kalkışabilmeleridir,

* meslek odası, sendika, kooperatif, birlik, gönüllü kuruluşlar vb demokratik kitle örgütlerinin, yurttaşlarımızı bilgilendirici ve bilinçlendirici çabalara yeterince girmemeleridir,

* yangınlar gündeme geldiğinde, deyiş yerindeyse üzüntüden yanıp tutuşan yurttaşlarımızın çoğunluğunun yangınlarla ilgili en temel bilgileri edinmemeleri, gerçeklikleri öğrenmemeleri ve gereken tepkiyi göstermemeleridir.

Bu nedenledir ki, ülkemizde bundan sonra da orman yangını çıkabilecek ve ormanlarımız yanabilecektir; sorun, bu noktada, yangınların çıkması ve ormanlarımızın yanması değildir; sorun, yangın sayısının ve yanan ormanların en aza indirilmesidir. Bu da, ancak ekolojik, teknik ve teknolojik, ekonomik, toplumsal, kültürel ve siyasal süreçlerin birlikte, bütünleşik bir yaklaşımla ele alınıp yönlendirilmesiyle başarılabilecek bir durumdur.

Bu gereği kimler, ne zaman, nasıl ve hangi olanaklarla yerine getirebilecektir ve bu gereğin yerine getirilmesi için gerektiğince kararlı ve özverili savaşımları kimler göze alabilecektir? Bu aşamada yanıtlanması ertelenemeyecek temel soru da budur.

Bu sorular yanıtlarını beklerken, geçtiğimiz yıl, bir önceki yıla göre orman yangı sayısı % 46, yanan orman genişliği % 74, dolayısıyla, yangın başına düşen yanan orman genişliği de % 84 oranında artmıştır. Bu yıl ise, genel seçimlerin Temmuz ayında yapılacak olması, her seçim döneminde olduğu gibi yangın çıkma olasılığını daha da artırabilecektir. Bu koşullarda olağan olmayan, Orman Genel Müdürü‘nün son açıklamasında da açıklıkla sergilendiği gibi orman yangınlarıyla "mücadelede" ağırlığın ve önceliğin hâlâ çıkan yangınların en az zararla söndürülmesine yönelik önlemlere indirgenmesidir. Ülkemizde orman yangınlarına yönelik önlemler, hala yangından sonra söndürmeye yönelik önlemlerle sınırlı kalmaktadır. (yangın söndürme çalışmalarında kullanılacak uçak, helikopter, arasöz ve işçi sayılarındaki artışlar vb.) Bu, orman yangını çıkma olasılığının en aza indirilebilmesini ve en az zararla söndürülebilmesini bu yıl da rastlantılara bırakabilecek, dolayısıyla ormanlarımızın azalmasına ve kısıtlı kaynakların savurganlığına yol açabilecek bir iş bilmezliktir. Bu nedenle, ülkemizde orman yangını çıkma olasılığının en aza indirilmesi ve en az zararla söndürülmesi, ilgili kuruluşun üst düzey yöneticilerinin aymazlıklarına bırakılmaması ve;

* daha anlamlı, ayrıntılı ve sürekli veri tabanı oluşturulmasına, araştırmaların yapılmasına,

* orman yangınlarıyla "mücadeleden" sorumlu yönetsel yapının etkinleştirilmesine,

* başta yangınlara karşı dirençli yapıların oluşturulması olmak üzere orman yangını çıkma olasılığını azaltabilecek ormancılık uygulamalarına ağırlık verilmesine,

* başta ormanlarımızın içinde ve bitişiğinde yerleşik olanlar olmak üzere yurttaşlarımızın ormancılığımızla barıştırılmasına

yönelik düzenlemeler için uğraş verilmesi gerekmektedir. Bu gerek yerine getirilmediğinde, ormanlarımız bu yıl da yanacak; çıkabilecek yangınların sayısı ve yanabilecek ormanlarımızın genişliği geçen yıl olduğu gibi bu yıl da büyük ölçüde rastlantılara kalacaktır. Daha açık bir söyleyişle; bu yıl orman yangınlarının önceki yılları aratabilecek boyutlara ulaşması göz ardı edilemeyecek bir olasılıktır ve bu olasılığın en aza indirilebilmesi için de Orman Genel Müdürlüğü‘nü çok boyutlu kurumsal, teknik ve hukuksal düzenlemeleri yapmaya yöneltebilecek çabalara girilmelidir.

Çevre ve Orman Bakanlığı, 2B, 2A arazileri ve satış – işgal kıskacındaki orman varlıkları üzerine uyguladığı politikalardan vazgeçmeli, taşocakları, müteahhitler, turizm yatırımcıları için bir rant alanı olarak görülen ormanlarımızın fabrikalara, konutlara, villalara, otellere, iş/alışveriş merkezlerine, golf sahalarına dönüştürülmesine izin verilmemelidir.

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası

Yönetim Kurulu



“SANAL ÇALIŞANLAR GELİYOR” RPA: ROBOTİK SÜREÇ OTOMASYONU BAŞLIKLI WEBINAR DÜZENLENDİ

21.07.2023
 


Çok Okunanlar


EMO ANKARA ŞUBESİ 26. DÖNEM YÖNETİM KURULU BAŞKANI PROF DR. ŞEREF SAĞIROĞLU`NA BİLGİSAYAR MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜM BAŞKANLIĞINA ATANMASINDAN DOLAYI TEBRİK ZİYARETİ

TÜRK TELEKOM A.Ş. ANKARA BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ`NE ZİYARET

TÜRK TELEKOM A.Ş. GENEL MÜDÜRLÜĞÜ NATO VE TAFİCS GRUP MÜDÜRLÜĞÜ`NE ZİYARETTE BULUNULDU

23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLU OLSUN

8. SAMSUN İNŞAAT FUARI DÜZENLENİYOR

Okunma Sayısı: 1605


Tüm Duyurular

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.