YAZILI BASINDA ODAMIZ

 
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) Başkanı Oktay Çakıroğlu'nun TBMM Sanayi Komisyonundaki konuşmasından bir not aktarayım da, kimi özel sektör erbabının "yaratıcılığı" ve "cesareti" karşısında her birlikte şapka çıkaralım!
 

Çakıroğlu, TBMM‘nin 22. döneminde kabul  edilen fakat bazı maddeleri 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından "vetolandığı" için 23. dönemde tekrar ele alınan 5654 sayılı "Nükleer Güç Santrallarının Kurulması ve İşletilmesi İle Enerji Satışı Hakkında Kanunen Komisyonda görüşülmesi sırasında bakın ne demiş: "Çantasını kapan geliyor, ‘köşe başına nükleer santral kuralım‘, diyenler var. Hiçbir şekilde prototipi dahi yapılmamış, kâğıt üzerinde tasarımı olan santrallar var. Bunları Türkiye‘de denemeye kalkışanlar var." Komisyonun CHP‘li üyesi, Adana Milletvekili Tacidar Seyhan da Çakıroğlu‘nun yakınmasını derinleştirmiş: "Küçük bazı şirketlerin talepleri var: Kanun düzeltilsin istiyorlar. Korkarım ki, küçük nükleer santrallar özel sektör eliyle kurulacak. Bir tanesi kuruldu mu bu ülkede, artık tutamazsınız: Küçük çantacı santralların kurulması, Türkiye‘nin nükleer santral çöplüğüne, mezarlığına dönüşmesi endişemiz var." TAEK Başkanı Çakıroğlu‘nun, Seyhan‘ın endişe ve uyarılarından anlıyoruz ki, enerji sektöründe "lisans ticaretiyle" oluşturdukları "çantacılık müessesesini" şimdi nükleer santral alanına yaymak isteyen; "köşe başlarına santral kuracağım" diye ortaya atılan "işbilir" şirketler, girişimciler işi, Ankara‘nın yüksek kesimlerinde "kulis" yapacak kadar ileri götürmüşler! Bu nükleer işinden tedirgin olanlar, yalnız TAEK Başkanı vo muhalefete mensup vekiller değil. Komisyonun iktidar kanadı üyelerinden AKP Kayseri Milletvekili Taner Yıldız ile İstanbul Milletvekili, eski MÜSİAD Başkanı Ali Bayramoğlu da Nükleer Santral Yasası‘nın yetersizliğini ve "aceleye getirilmesini" eleştirenler arasında.

Yasanın "çala kalem" yazıldığı ve nükleer enerji gibi, her yönüyle çok hassas ve riskli bir konuda, "çantacılara" cesaret verecek kadar özensiz ve eksikli hazırlandığını anlatmaya çalışan başkaları da var.

Elektrik Mühendisleri Odası‘nın (EMO) 16 Mayıs 2007‘de 10 Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer‘e sunduğu rapor, örneklerden biri. Yasa, bu raporda çok önemli noktalardan eleştirilmiş.

EMO‘ya göre, "Yasa, bir nükleer tesis için gerekli düzenlemeleri içermekten çok uzak, yalnız böyle bir uygulamaya yasal dayanak getirmeye yönelik, özensiz ve anlaşılmaz bir metin konumunda." Raporda, yasanın nükleer güvenlik, lisanslandırma, atıkların depolanması, alım garantileri, yapımcı şirketlerin seçilme ölçüt ve süreçlerine ilişkin boşluk ve belirsizlikleri vurgulanmış.

Görülüyor: EMO‘nun yasanın ilk şekline ilişkin bu uyarılarıyla, iktidar ve muhalefet milletvekillerinin yeni şekliyle ilgili eleştirileri çoğu noktada kesişiyor. Aklın, duyarlılığın yolu bir; ama, gerek Enerji Bakanlığı gerekse Sanayi Komisyonu‘ndaki iktidar çoğunluğu bu eleştiri ve uyarıları "kulak arkası" etti. Aynı duyarsızlığa, bilgisizliğe, ilgisizliğe Genel Kurul‘un iktidar kanadında a a tanık oı‘alık.

Şimdi, öyle bir yasamız var ki, önce nükleer santra! ihale edilecek, kurulacak, çalışmaya başlayacak, sonra "kurallar" konulacak! Gene de şükredelim: TAEK hiç olmazsa "çantacılara" fırsat vermeyecek gibi görünüyor. Ya bu da olmasaydı, bir sabah "çantacı şirketlerin" adamları kapınızı çalar ve "mahalleniz çok uygun görünüyor, buraya bir nükleer santral ister misiniz" diye sorabilirlerdi!

(Taylan Erten, Bizim Gazete, 19.11.2007)