MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

TEKNOLOJİ VE HABERLEŞMEDE İTHAL BAĞIMLISI (FATMA AĞAÇ, TELEPATİ DERGİSİ)


YAZILI BASINDA ODAMIZ


 
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Ulusaler, Türkiye'nin teknoloji ve haberleşmede ithal bağımlısı olduğunun altını çizerek, haberleşme alanında yüzde 80'lere varan bir ithal bağımlılığı bulunduğunu vurguladı. Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) sivil toplum kuruluşu olmanın bilinciyle üzerine düşeni yaparken, ilgi alanına giren konularda yaşanan sorunlara ilişkin siyasi iradeyi uyarmayı da ihmal etmiyor.
 

EMO, Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Ulusaler, Türkiye‘nin teknoloji ve haberleşmede ithal bağımlısı olduğunun altını çizerek, haberleşme alanında yüzde 80‘lere varan bir ithal bağımlılığı bulunduğunu vurguladı.
Türkiye‘nin haberleşme alanında, haberleşme alanında geçmişte çok iyi örnekler verdiğini söyleyen Kemal Ulusaler, haberleşme alanında çok iyi bir altyapısı olan NETAŞ ve TELETAŞ‘ın emperyalist hegemonya tarafından yok edildiğini ileri sürdü.
Ulusaler, Türkiye‘nin ekonomik olarak çok kırılgan ve dünyanın en yüksek faizlerini veren bir ülke olduğunu belirterek, "O yüzden de sıcak parayı çeken bir ülke. Ama bunun sürdürülebilirliği sözkonusu değil. Gelecek nesillerin mirasını yiyoruz" diye konuştu.
Türkiye‘nin korkunç bir ithal bağımlısı olduğunu yineleyen Ulusaler, iptal edilen 3‘üncü Nesil GSM İhale Şartnamesi‘nde ithal bağımlılığının aşağıya çekilmesi gibi bir maddenin bulunduğunu hatırlattı. Sivil toplum kuruluşlarının gördüğünü sistemin, yönetim erkinin de gördüğünü dile getiren Ulusaler, ithalatın aşağı çekilmesinin ilk hedeflerden biri olması gerektiğinin üzerinde durdu.

Türk Telekom tarifeleri neden kafaları karıştırıyor?
Türk Telekom‘un tarife yapılandırmalarını Türk Telekom kendisi takip edebiliyor mu? Kendileri işin içinden çıkabiliyorlar mı? Zaman zaman bu karışıklığın içerisinde kaybolmuyorlar mı? Hakikaten profesyonelce çalışan bir ekibin işi gibi geliyor. Öyle olmasa bu kadar karmaşa zor toparlanır.
Elektrik Mühendisleri Odası‘nın çeşitli konularda görüş bildirmesi, sistemi ya da ülkeyi takip etmesi lazım. Hem kendine biçtiği misyon hem de üyeleriyle ilişkisi gereği. Bu konuların içinde enerji, elektrik, elektronik, bilişim, haberleşme ve biyomedikal var.
Türk Telekom ve tarifeler konusunda gerçekten çok zaman harcadık. Günlerce uğraştık. Ne yapıyorlar? Nerede ne var? Rakamlar o kadar karmaşık ve karışık geliyor ki.
Elektrik Mühendisleri Odası olarak bizim takip etmemiz gereken; daha doğrusu altı çizilmesi gereken bir şey var. Birincisi biz bir meslek örgütüyüz; bu yapılan işlerin üyemizle ilişkisi nedir? Üyemize, bünyemize açtığı sorunlar nedir? Bunu vurgulamak. İkincisi de kamu yararı (1970‘li yıllardan beri kendimize biçtiğimiz misyon kamunun yararı).
Bilim ve teknolojiyi halkın yararına sunabilmek. Kamu yararına bu işleri takip edebilmek gibi de misyonumuz var. Dolayısıyla bu misyon gereği aynı zamanda kamu çıkarlarına aykırı ne yapılmışsa; bunu takip edip, görüş bildirmek gibi de bir görevimiz var.
Geçmişte ara bağlantı ücretleri konusunda da benzer sıkıntılar yaşanmıştı. O zamanda hukuksal yola başvurduk.
Kamunun cebinden; eğitime, sağlığa gidecek paraların çok başka yerlere aktarılmasının önüne geçmek lazım. O zaman bunu hukuksal yoldan başardık. Büyük miktarda paranın kamunun kasasına; halkın yararına sağlık, eğitim için harcanmasına yardımcı olduk.
Diğer alanlarda olduğu gibi haberleşme alanında da bir tekelleşme eğilimi var. Tekelleşmenin en büyük sakıncalarından birisi fiyat artışları ve kalitenin düşürülmesi. Sisteme belirli güçlerin sahip olması. Dolayısıyla bizim bunun karşısına çıkmamız lazım.
Son yaptığımız çalışmalarda Türk Telekom‘un yaptığı yüzde 20 zammın çok büyük sıkıntı yarattığını ve yanlış olduğunu, haksız olduğunu ortaya koyduk. Kamu adına olayın takipçisiyiz.
Diğer konularda olduğu gibi özelleştirmeler başladığında da; özelleştirme karşıtı platform oluşturarak, demokratik kitle örgütlerini, sendikaları ve dernekleri ortak mücadele etmeye çağırdık. Enerjide nükleer karşıtı platform oluşturduk.
Haberleşmede Haber-İş, Haber-Sen ve diğer sendikalarla zaman zaman bir araya geldik. Hem tüketici dernekleri, hem bilişim dernekleri hem de sektörün dernekleriyle zaman zaman bir araya geldik. Birbirimize evrak desteği ya da bilgi desteği verdik.
Sivil toplum kuruluşlarının tepkileri ve söylemleri çok önemli. Artık bunların hayata geçirilmesi lazım. Haberleşmede, bu yıl sivil toplum kuruluşları daha çok bir araya gelme olanağı buldu.

EMO‘nun telekomünikasyon konusuna ilgisi nereden geliyor?
Geçmişten bu yana telekomünikasyon bizim ilgi alanımızda. Bizim üyelerimizin içerisinde elektrik, elektronik mühendisleri var. Bunların büyük bölümü telekomünikasyon alanında çalışıyor. Telekomünikasyon içerisinde zaman zaman sorunlar yaşanıyor. Özelleştirme üyelerimiz için bir sorun. Bu alan içerisinde haksız bazı uygulamalar yine onlara yansıyor.
Bütün bunların dışında özellikle 1970‘li yıllardan bu yana bizim bir misyonumuz var. TÜMMOB çakısı altındayız. Kamu adına bunların takipçisi olmak durumundayız. Zaten bizim yasamızda böyle bir şeyi bize emrediyor. TÜMMOB Yasası aynı zamanda odalara ülke içindeki ve aynı zamanda dünyadaki gelişmeleri takip etmek ve yönetim erkine ve kamu oyuna bu görüşlerimizi aktarmak görevi veriyor. Gerektiğinde kamu oyu adına baskı unsuru oluyoruz. Kitle örgütlerinin ve sivil toplum örgütlerinin yapması gerekenlerden birisi de bu. Bunu görev edindik, görevimizi yerine getiriyoruz. İşin özü bu.

EMO Türkiye‘nin teknoloji vizyonunun içinde ne kadar var?
Teknoloji, yeni dünya düzeninin de yer aldığı noktada; ekonomik duyarlılıklar içerisinde çok önemli bir yerde duruyor. Ekonomik hegemonya içerisinde teknolojik hegemonya çok büyük bir yer tutuyor. Dünyanın pilot ülkeleri ya da egemen ülkeleri teknolojiyi olmazsa olmaz olarak görüyorlar. Bu ülkelerde ARGE çalışmaları son derece yoğun. Türkiye ise, OECD ülkelerinin çok çok altında. Yeni hükümetin hedefinde yüzde 2‘ler var. Ancak daha önceki hükümet programında da buna benzer bir hedef vardı. Yaklaşık 20-25 yıldır teknolojik açıdan ARGE çalışmalarına önem verilmesi gerektiğini vurguluyoruz.
Enerjide yenilenebilir enerji kaynaklarına; rüzgar teknolojisine, güneş teknolojisine yönelinmesi gerektiğini vurguluyoruz. Rüzgarda Türkiye biraz treni kaçırsa bile; güneşte hala şans var. Yenilenebilir kaynaklara ve bunların teknolojilerine ARGE‘den büyük paylar ayırmamız lazım. Haberleşmede de aynı şekilde. 3‘üncü Nesil GSM‘de de ARGE‘ye ihtiyaç var ve ihale şartnamesinde öyle bir madde vardı. ARGE yapın? Şu kadar mühendis çalıştırın. Bunun kesin bir yaptırımı yok. Bir yaptırımınız yoksa, esneklik içeriyorsa ki her konuda böyle. Haberleşmede de böyle. Bu da çok önem verilmiyor demektir ve ileri de kadük kalacak demektir. Geçmişte yapılanlar geleceğe yine aktarılıyor. Bunun değişmesi lazım. Bu değişirse kalkınmada ivme kazanır ülke. Değişmezse ivme kazanmamız mümkün değil.
EMO kendi çapında teknolojik değişimlere destek vermeye özen gösteriyor. Her şubemizle, o şubenin bulunduğu yerdeki üniversite ile birlikte ortak, TÜBİTAK ve diğer ilgili unsurları da katarak sempozyumlar, kongreler düzenliyoruz. Burada teknolojik açılıma biraz adım olsun istiyoruz. ARGE‘ye destek vermek için bir zemin oluşturmaya çalışıyoruz. Bunu biraz daha başardığımızı düşünüyorum. Her sene bunları daha da artırıyoruz. Bu dönem 29‘a yakın toplantı planlandı. Bunların büyük bölümü enerji forumları şeklindeydi ama 16-17 tanesi de teknoloji konusunda seminerlerdi.
Gençlerin üniversiteyi bitirme projelerine destek oluyoruz. Üniversiteyi bitişmiş doktora tezi yapanlara doktora tezi konusunda ödüller veriyoruz. Serhat Özer Bilim Ödülü‘ne her zaman destek oluyoruz. Yenilenebilir Enerji Kaynakları‘nda iki yıldır güneş ve hidrojen arabalarına destek veriyoruz.
Teknolojik gelişim açısından, ARGE açısından demokratik kitle örgütü olarak bize düşenin çok çok üzerinde görevimizi yaptığımıza inanıyoruz. Herhalde kamuoyu da bu inançtadır.

Bilişim alanında atılan adımlar
Bilişimin yumuşak karnı aslında yazılım. Teknolojik olarak bilgisayar-donanım altyapısını bir şekilde oluşturabilirsiniz. Dünya teknolojilerine yetişebilir miyiz? Bir soru işareti ama belli ölçülerde bir şeyler yapma olanağı var. Nano teknolojiler konusunda ARGE çalışmalarının çok büyük önemi var. Nitekim çok sayıda Türk bilim adamı bu konuda önemli adımlar attı. Desteklenmeleri gerekir. Üniversite içerisinde bunun desteklenmesi lazım. Sanayici-özel sektör tarafından da desteklenmesi lazım. Ama bunu yapmıyorlar. Türkiye‘de özel sektör aslında çok tembel. Kendini bir noktaya getirebilmiş değil. Serbest piyasa yapılanmasında her şey özel sektöre aktarıldığında; özel sektör lokomotif olsa; kalkınmada adım atabilecek bir yapıda olsa. Ama Türkiye‘de böyle değil.
Hükümet Programı‘nda da bunlar yine yer alıyor. Bunları çok iyi görüyorlar. Ve ARGE çalışmalarının da, en azından yarısı özel sektör tarafından yapılsın ifadesi yer alıyor. Hükümet Programı‘nda temenni ifade eden bir laf geçiyor. Hükümetin, en azından şu şu yapılacak, bu yapılacak diye ağırlığını koyması lazım. ‘Saldım çayıra, Mevlam kayıra‘ mantığıyla bir yönetim olamaz. Özellikle bu yönetim anlayışının giderilmesi lazım.
Yazılım konusunda Türkiye‘ye büyük sermaye birikimi gerekmiyor aslında. En büyük birikim insan unsuru. Eğitimli insan. Türkiye yazılım alanında bir yerlere gelebilirse, bilişim alanında da büyük adımlar atmış olacak.
Önemli olan yönetim anlayışı. Yönetim anlayışınızı değiştirirseniz, diğerlerinin çok büyük önemi yok. Bunu silikon vadisi şeklinde yaparsınız, teknopark şeklinde yaparsınız. Teknoparklar da aslında bugün birçok soru işaretini içinde barındırıyor. Suistimal edilmemesi gerekir. Bir sürü teşvik ve vergi indirimi sağlanıyor; bu da bizim kolaycı özel sektörümüzü cezbediyor. Daha fazla kar için teknoparka gidiyor ama, ARGE anlamında yapılması gerekeni yapmıyor.
Bir ülkenin bağımsızlığı mümkün olduğu kadar; ekonomik ve siyasi olarak daha net, daha dik ayakta durabilmekten geçiyor. Yazılımda da böyle. Kendi ülkesine özgü bir yazılımı Almanya yapıyor; Çin yapıyor. Bunu Türkiye‘nin de bir şekilde mutlaka hayata geçirmesi lazım.

EMO‘nun ismi ve logosu değişir mi?
1956 yılından beri bu isimle ve bu logoyla giden bir yapı var. Bunun değiştirilmesi genişletilmesi sağlıklı olmaz. Bünyemizde, elektrik, elektronik, haberleşme, bilgisayar, yazılım ve biyomedikal var.

(Fatma Ağaç, Telepati Dergisi, Kasım 2007)



TELE 1- SABAH PUSULASI

28.03.2024
 


Çok Okunanlar


EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU TOPLANIYOR

EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU

EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU TOPLANIYOR

1 MAYIS’TA ALANLARDAYIZ

ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI - OLAĞAN GENEL KURULU! (ENERJİEKONOMİSİ.COM)

EMEK VE BİLİM İLE KURULACAK YENİ BİR TOPLUMSAL DÜZEN İÇİN: YAŞASIN 1 MAYIS!

EMO 49. ÇALIŞMA DÖNEMİ BAŞLADI

EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU TOPLANIYOR (ENERJİGUNLUGU.NET)

ENERJİ ALANI YÖNETİLEMİYOR (BİRGÜN)

Okunma Sayısı: 1164


Tüm Yazılı Basında Odamız

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr


Diğer birimlerin iletişim bilgileri için tıklayınız

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.