 |
EMO Ankara Şubesi 6. ve 7. Dönem Yönetim Kurulu Üyeliği yapan ve 10 Nisan 2007 tarihinde hayatını kaybeden üyemiz Halil Eker anısına, 11 Nisan 2008 tarihinde İMO Güney Özcebe Salonu’nda “Eski İnternete Yeni Sansür” konulu panel düzenlendi. Panel öncesinde EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Coşar, Halil Eker’in özgeçmişi hakkında kısa bir bilgi verdi.
Panelin açılış konuşmasını yapan EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Pektaş, “Halil ağabeyi sevgiyle saygıyla anıyoruz, onu özlüyoruz” dedi.
Panel öncesi duygulu bir konuşma yapan Halil Eker‘in eşi Gülcan Eker " Halil Eker çok iyi bir insan çok iyi bir babaydı. Kendisini saygıyla anıyoruz" dedi. Panel yöneticiliğini Ramazan Pektaş‘ın yaptığı toplantıda konuşan ODTÜ Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Atilla Özgit, internetin Türkiye‘ye giriş ve gelişim sürecini anlattı. TÜBİTAK‘ın 1999 yılında 130 bin dolarlık desteği ile internet erişim hızının 64K‘ya çıkarıldığını ve ilk kez internete bağlanıldığını belirten Özgit şunları söyledi, "1993 Mayıs‘tan itibaren hatla bağlantı kurduk ve bu yıldan itibaren yaygınlaştırma hedefi koyduk. 1996-97‘li yıllarda ODTÜ merkezli, kamu kurumlarının tamamı internete bağlandı. TTNet olgusu 2000-2001 yılları gibi ortaya çıktı. TTNet çok kaliteli alt yapıyı üç beş yıl içinde sundu. İnternete sansür yasasına gelince, Türkiye‘de Adalet Bakanlığı‘ndan sivil toplum kuruluşlarının da içinde bulunduğu süreçler 2006 yılında gündeme geldi. 2007 Mart ayında emniyet tarafından çocuk pornosu çetesi çökertiliyor ve bu gelişmeler hemen basına yansıyordu. Bunun üzerine Başbakan ‘bu sorunlar çözülsün‘ diye talimat veriyor. Telekomünikasyon Kurumu da konuyu üstleniyor. GSM hatları üzerindeki konuşmaları izleyen bir birim gibi Teknoloji İzleme Birimi bulunuyor. Örneğin ODTÜ‘de 8 bin bilgisayar 25 bin nüfus var ve bunlar tek bir yerden yönlendiriliyor. Çıkartılan 5651 Sayılı Yasası‘na göre uygulamalardan bilgi işlem merkezi mi sorumlu yoksa bireylerin tek tek mi sorumlu olacağı belli değil. Bu yasada bir sürü şey boşlukta duruyor." "İnterneti zapturapt altına alma girişimleri var" İnternet üzerinden erişimin engellenmesi ile ilgili olarak 2001 yılında 5680 Sayılı Basın Kanunu‘nda değişiklik yapılarak internetin zapturapt altına alma girişimlerinde bulunulduğunun altını çizen Türkiye Bilişim Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Avukat M.Ali Köksal da internete sansür yasasının hukuki boyutunu değerlendirdi. Köksal özetle şöyle konuştu, "Bu dönemde yargıda bazı gelişmeler oldu. Bir mahkemenin internet erişiminin engellenmesi kararını Yargıtay 4. Hukuk Dairesi ilginç bir yorumla bozdu. Hukukta şöyle bir durum vardır, ‘siz bir karar veriyorsanız kolluk güçleriyle kararı uygulatabilmelisiniz‘. Yargıtay, erişimin engellenmesi ile ilgili kanun ortada yok diyerek yerel mahkemenin verdiği erişimin engellenmesi kararını bozdu. 2002 yılına gelindiğinde Genelkurmay Askeri Mahkemesi ‘yolsuzluk com" sitesine erişimi ilk kez engellemiş oldu. Bunun üzerine Türk Ceza Kanunu‘nda ciddi düzenlemeler yapıldı. TCK, 6. maddede internet iletişimi basın yayın yoluyla işlenen suçlara eklendi ve 2005 yılından itibaren yaygın olarak internet siteleri kapatılmaya başlandı. Bu dönemden itibaren 30‘un üzerinde site bir gün içinde kapandı. 2005-2006 yıllarında Adalet Bakanlığı bilişim suçları konusunda yasa çalışması başlattı. 2006-2007‘de, Ulaştırma Bakanlığı elektronik ortamda işlenen suçlarla ilgili bir yasa çalışması başlattı. Oysa Ulaştırma Bakanlığı‘nın konuyla hiç alakası yoktur. Emniyetin çocuk pornosu ile ilgili açıklamalarında Ankara, İstanbul, İzmir‘in çocuk pornosunun arama motorlarından en çok aranan iller sıralamasında başta geldiği açıklandı. 5651 Sayılı Yasa‘nın altında tüm internet trafiğini izleme düşüncesi var. Telefonları kayıt altına aldıkları gibi internet ulaşımını da kayıt altına alma girişiminde bulunuyorlar. Benim evimdeki bilgisayardan yazıcıma ne gönderdiğimden size ne? Türkiye‘de 16,5 milyon insan internet kullanıyor. 5651 Sayılı Yasa‘ya , Atatürk aleyhine işlenen suçlar konusunu CHP ekletti. Hukukta temel hak ve özgürlüklerin ancak mahkeme kararıyla kısıtlanması hükmü vardır. Savcının kararı mahkemeye sunularak hakimin kararıyla temel hak ve özgürlükler kısıtlanırken, Telekomünikasyon İletişim Başkanı hiç kimseye bildirim yapma gereği olmadan internet erişimini durdurabilecek." "İnternet üzerinden örgütlenen muhalif hareketler artmaya başladı" KESK Haber-Sen Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi İzlem Gözükeleş de yaptığı konuşmada, internetin ortaya çıkma nedeninin askeri bir süreçle başladığına dikkat çekerek, "İnterneti diğer iletişim kanallarından ayıran şey nedir? Daha önce ulaşımla iç içe geçen iletişim telgrafla birlikte bir kodlama geliştirildi"dedi. İzlem Gözükeleş özetle şunları söyledi, "İnternet toplumsal muhalefeti nasıl etkiledi? Her şey Doğan Medya Grup elinde toplanmaya başladı. Televizyonlar ya İslamcı ya da Doğan Medya‘nın elinde bulunuyor. 1990‘lı yılların başında ABD‘nin tüm engellemelerine karşı bazı gerçeklerin internetten yayınlandığını gördük. Yine internet üzerinden EZLN‘ye gelen uluslar arası destek Meksika Hükümeti‘ni EZLN ile müzakereye zorladı. İnternet üzerinden anında bilgi akışı sağlıyor ve kampanyaların örgütlenmesinde etki gösterebiliyorsunuz. 1990‘ın ikinci yarısından itibaren internet üzerinden örgütlenen muhalif hareketler artmaya başladı. Katılımcı örgütlenmeler ve koordinasyonlar sağlandı. Toplumsal muhalefet internet üzerindeki varlığını özgür yazılıma borçludur. Çıkartılan 5651 Sayılı yasadaki sansüre karşı mücadele şart. Demokratik Kitle Örgütleri, sendikalar, Odalar, internet kullanılması konusunda bilinçlendirilmeli, özgür yazılım desteklenmeli." "Sanal ortamda 301 yaratılmak isteniyor" Panelde son olarak söz alan EMO Ankara Şubesi Yedek Yönetim Kurulu Üyesi Taylan Özgür Yıldırım, çıkartılan yasa ile internet için ihbar yapısı oluşturulduğunu ve ihbarların incelenerek internet üzerinde kontrol mekanizması oluşturulmaya başlandığına dikkat çekti. 5651 Sayılı Yasa ile Türkiye dışından yayın yapan internet sitelerinin mahkeme kararı olmadan kapatılması gündeme geldiğini belirten Taylan Özgür Yıldırım şöyle konuştu, "Türkiye‘den yayın yapan internet siteleri için önce kapatılıp sonra mahkeme kararı beklenilebilecek. Yasada belirtilen müstehcenlik kavramı oldukça muğlak bir kavram. Bu mantıkla yaklaşırsanız Milliyet Hürriyet gazetelerinin internet sitelerini kapatabilirsiniz. Yine yasada filtrelemeler konusunda usul ve yetkiler belli değil. Mevcut iktidar yasakların kapsamını genişletmeye çalışarak toplum iradesini devlet iradesinin altına almak istiyor. Sanal ortamda 301 yaratılmak isteniyor. İnternet suç yatağı olarak lanse ediliyor. Suçların oluşma ortamını araştırmak yerine internet günah keçisi olarak sunuluyor. Siyasal iktidar kendilerine muhalefet yapan internet sitelerini durdurma yoluna gidecektir. Suç ve suçluyla mücadele şart ama bu sansürle olmaz. İnternet özgür olmalı ve özgürleştirilmeli. İnternet özgürlüktür perde ile kapatılamaz. Devlet güdümünde değil halk kontrolünde internet oluşturulmalıdır. Ayrıca internet özgür olduğu kadar eşit de olmalıdır." Konuşmaların ardından üyelerin katılımı ile soru cevap kısmı ile panel sonaerdi.
|
|
|
Tanıtım
ANKARA ŞUBE
ICCI 2024 FUARINA GİDİYORUZ
