Yaşanan küresel ısınma, DSİ’nin sulama kanalları ile ilgili yanlış politikaları ve köylülerin tarlalarını sulamak için açtıkları binden fazla su kuyuları nedeni ile kuruma noktasına gelen ve sulak alanların dünya çapında korunması ve akılcı kullanılmasını geliştirmek için İran’ın Ramsar kentinde 1971 yılında imzalanan uluslararası sulak alanların korunması sözleşmesi kapsamında oluşturulan sulak alanlar listesinde yer alan Seyfe Gölü’nde yaşananlara dikkat çekmek için EMO Kırşehir İl Temsilciliği tarafından bu göle gezi düzenlendi.
Kırşehirlilerin yağışlı havaya rağmen büyük ilgi gösterdiği Seyfe Gölü gezisi 3 Mayıs 2008 tarihinde gerçekleştirildi. EMO Kırşehir İl Temsilciği önünden kaldırılan araçlarlaSeyfe Gölü Ramsar alanına ulaşan katılımcılar 1. derece Sit alanı olan Seyfe Gölü‘nde yaşanan olumsuzlukları yerinde gördüler.Tabiat Koruma Alanı Tanıtım Merkezi‘nde katılımcılara ilk olarak Seyfe Gölünü Yaşatma Derneği Başkanı makine mühendisi fotoğraf sanatçısı Ömer Çetiner, Seyfe Gölü‘nün dünü bugünü, kuruması ile ilgili olarak slaytlar eşliğinde sunum yaptı. Çetiner‘den sonra KIRÇEV Derneği Başkanı Mustafa Bağ da slaytlarla kısa bir sunum yaptı. Kırşehir Orman Çevre Müdürü Reşat Karaca da burada yaptığı konuşmada ekolojik dengenin hızla bozulduğunu, yıllar önce marjinal gruplar olarak görülen çevrecilerin söylediklerinin haklılığının ortaya çıktığını vurguladı. EMO Kırşehir İl Temsilcisi Mustafa Akgül de konuşmasında "Hem mesleğimizi yapıp hem çevre ile ilgilenmek istiyoruz. EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu bu konularda bizi sürekli destekliyor kendilerine teşekkür ediyorum" dedi.Konuşmaların ardından daha önce göl tarafından çevrilen ancak kuruma nedeniyle etrafı tarlalara dönüşen Höyük‘e yürüyüş düzenlendi. Seyfe Gölü‘nün uzaktan izlenmesi ve fotoğraf çekiminin ardından Tabiat Koruma Alanı Tanıtım Merkezi‘ne dönüldü. Katılımcılar burada öğle yemeğini yedikten sonra bir süre sohbet ettiler. EMO Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Pektaş burada yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi, "Sadece Seyfe Gölü değil, Akşehir, Beyşehir gölleri de kurudu. Bizler elektrik mühendisleri olarak elektrik enerjisi ile uğraşıyoruz. Biliyoruz ki enerji yoktan var, vardan yok olamaz. Kuruyan göller buharlaşarak doğada başka bir biçimde yer alıyor, şekil değiştiriyor. Çok sayıda yer altı suları çekilince göller de kuruyor. Bu konuda neler yapılması gerektiğini tartışmalıyız. Biz çocuklarımızdan emanet aldığımız doğaya hiyanet etmemeliyiz. Benzer şekilde ormanlık alanlar da yok ediliyor. Yaşanabilir dünyayı çocuklarımıza teslim etmeliyiz. Biz biliyoruz ki yöneticiler suları ticarileştirmek için nehirleri satmaya kalkıyorlar. Toplum olarak, ayaklar olarak suyu pet şişeden mi içelim yoksa temiz su şebekelerinden mi içmeliyiz önce buna karar verelim. Yaşanabilir dünya için ne gerekiyorsa onu yapmalı, mücadele etmeliyiz. Bütün insanlık adına sahip olduğumuz doğal her şeye sahip çıkmamız lazım. Tahribatlara karşı birlik olup hakkımızı korumalıyız. Seyfe Gölü elden gidiyor, Seyfe Gölü yaşamalı." Konuşmaların ardından DSİ‘nin set kurduğu kanallar ve köylülerin açtığı su pompaları incelendi ve son olarak Seyfe Gölü‘ne gelen nadir kuşlar gözlendi.
|