|
Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Musa Çeçen, bugün (15 Ağustos 2008) EMO İzmir Şubesi'nde bir basın toplantısı düzenleyerek, Aydın-Denizli-Muğla illeri elektrik dağıtımının özel sektöre devredilmesine tepki gösterdi. Çeçen, enerji alanındaki özelleştirme uygulamalarının yarattığı olumsuz sonuçları ortaya koyarken, Aydın-Denizli-Muğla elektrik dağıtımının 17 yıl önceki görevlendirmeye dayanılarak yapılan devrinin de hukuksal, ekonomik ve kamu yararına aykırılığını gözler önüne serdi. Basın açıklamasının tam metnine, yazımızın devamında ulaşabilirsiniz.
ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI BASIN AÇIKLAMASI DAĞITIMDA YILLAR SONRA GELEN KIYAK DEVİR Elektrik alanında da kuralsızlaştırma (deregülasyon) ve yaşamın piyasa kurallarına tabi kılma politikalarının ülkemizi getirdiği nokta ortadadır. Özelleştirmenin topluma sunulmasında kullanılan cilalı argümanların tamamı iflas etmiş, enerji alanında bugün herkesin bir parçasını koparmak için birbirini ezdiği KİT‘ler haraç mezat dağıtılmakta, elden çıkarılmaktadır. Kamu işletmeciliğinin eli kolu bağlanırken, yapılan düzenlemelerle sermaye kesiminin çıkarları garanti altına alınmaktadır. Bu sürecin elektrik enerjisi alanında yarattığı tahribat ortadadır. "Katmerli kar yoksa yatırım yok" diyen sermayeye bel bağlayan AKP iktidarı, yıllar sonra ülkeyi arz güvenliği sorunu ile tanıştırmıştır. Karanlık tehdidi ile nükleer santralı ve DUY karaborsa sistemi sonucu otomatik fiyatlandırma ile pahalı elektriği dayatmakta, özelleştirme serüveni ile ülkeyi kaosa taşımaya devam etmektedir.
Türkiye‘nin en özelleştirmeci hükümeti unvanına sahip olan AKP, Aydın-Denizli-Muğla illerinin elektrik dağıtımını özel bir şirkete devretmektedir. Üstelik REFAHYOL Hükümeti zamanında herhangi bir ihale olmaksızın yapılmış bir görevlendirmeye dayanarak, 17 yıl önceki fiyat üzerinden, yeni bir ihale yapılmadan, çok sözü edilen "rekabet" koşulları da sağlanmadan devir işlemine karar verilmiştir.
"17 yıl önceki görevlendirme, 4628 sayılı Yasa ile öngörülen serbest piyasa modeline uyarlanıyor" görüntüsü altında halka yeni faturalar hazırlanmıştır. Şirket, 17 yıl önceki görevlendirmede öngörülen 110 milyon dolarlık işletme hakkı devir bedelini, bu bedel için bulduğu kredinin faizleri, çeşitli masrafları da dahil olmak üzere faturalar yoluyla halktan tahsil edecektir. Eğer 2010 sonuna kadar onaylanmış geçiş dönemi tarife yapısıyla bu tahsilatı gerçekleştiremezse 2010 sonrası dönemde halktan kalan tahsilatı yapabilmesine yönelik ek düzenleme yapılmıştır.
Küresel sermaye ve onun temsilcisi olan kurumlar aracılığıyla Türkiye‘de siyasal iktidarlar tarafından yürütülen enerji alanındaki piyasalaştırma girişimleri; ülkeyi derin bir hukuki, ekonomik ve sosyal kargaşa içine itmiştir. Enerji politikalarını eleştirerek, kendisinden önceki dönem sözleşmeleri ortadan kaldıracağı iddiasıyla 2002 yılında iktidara gelen AKP Hükümeti ise, sermaye tercihli uygulamaları yeni kargaşalar yaratacak biçimde genişletmektedir. "Tüccar siyaset" anlayışının esiri haline gelinirken, yapılan uygulamanın kamu üzerinde yaratacağı tahribat göz ardı edilmektedir.
Hukuki açıdan 1991 yılından itibaren yaşanan karmaşa ortamına, bugün hem hukuka, hem ekonomik çıkarlara, hem de kamu yararına aykırı uygulamalarla, "devir" işlemi çözümmüş gibi sunulmaktadır. Oysaki yapılan uygulama, yasa kapsamında "3096 sayılı Yasa ile görevlendirilen şirketlerle ilgili görevi olmayan" Özelleştirme Yüksek Kurulu kararına dayanmakta, dolayısıyla yetkisiz ve hukuka aykırı bir karara göre işlem yapılmaktadır. Aydın-Denizli-Muğla bölgeleri için yapılmış imtiyaz sözleşmesinin, serbest piyasa düzenine uyum adı altında "uygulama sözleşmesi"ne dönüştürülmesi de Anayasa‘ya, 17 yıl önce işlemin dayanağını oluşturan 3096 sayılı Yasa ve bugün enerji alanını düzenleme adına çıkarılan 4628 sayılı Yasa‘ya aykırıdır.
Elektrik Mühendisleri Odası tarafından Aydın-Denizli-Muğla elektrik dağıtımının devrine yönelik işlemler hakkında dava açılmış olup, yürütmeyi durdurma talebini de içeren davamızla ilgili karar beklenmektedir. Hukuki süreç devam ederken, alel acele devir yapılmaya çalışılması kabul edilemez.
Yöneticiler dava süreçlerini dikkate almaksızın işlemler gerçekleştirmekte, sonra yargının iptal kararları karşısında ise artık devrin tamamlanmış olduğu gibi mantık çerçevesinde açıklanamaz gerekçelerle yargı kararlarını uygulamamakta, hukuk devleti ilkesi ayaklar altına alınmaktadır.
Bölgenin enerji ekonomisi açısından durumu değerlendirildiğinde de sözde özelleştirme gerekçelerinin gerçekleri yansıtmadığı görülmektedir. Kayıp ve kaçak enerji ile ilgili tüm resmi veriler tartışmalı olmakla birlikte; bölge 2007 yılında yüzde 6.95 olan kayıp ve kaçak oranıyla Türkiye‘nin en düşük kayıp ve kaçak oranına sahip bölgelerinden biri konumunda görünmektedir. Bölge kayıp ve kaçak oranı, 2005 yılında yüzde 9.1 iken, 2006 yılında yüzde 7.1‘e, 2007 yılında da yüzde 6.95‘e düşürülmüştür. Bu verilerden ciddi alt yapı yatırımı yapıldığı anlaşılmaktadır.
Bölgenin 2005 yılında 1 milyon 346 bin 153 olan abone sayısı 2007 yılında 1 milyon 443 bin 582‘ye yükselerek yüzde 7.24 gibi önemli bir artış göstermiştir. Aynı dönemde abone sayısı artışına da paralel olarak satılan elektrik enerjisi miktarı da 4 milyar kilovatsaatten 5.6 milyar kilovatsaate çıkarak yüzde 37 yükselmiştir.
Bu gelişme gösteren yapı, devreye sokulan otomatik fiyatlandırma mekanizması ile şirkete kar garantili olarak devredilmektedir. Serbest piyasa söylemi altında kutsanan bu piyasa yapısında, yatırımcıların ticari olarak kar-zarar riskini üstlenerek karalarını buna göre en mükemmel şekilde alacakları iddiası aldatmacadan ibarettir. Zira bu yapı mutlaka kar elde etmek üzerine kuruludur. Bu kar için kamu üzerinden kaynak transferi devam edecektir.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu‘nun (EPDK) 2006 yılında onayladığı tarife tablosuna göre; şirket, 2008-2010 arasındaki 3 yıllık dönemde, halktan işletme hakkı devir bedeli olarak 120 milyon doları aşkın para (1.1735 YTL‘lik bugünkü kur değeri üzerinden) toplayacaktır. Aynı dönem içinde şirket toplam olarak, dağıtım sistemi gelir gereksinimi ve perakende satış gelir gereksinimi adı altında 256.2 milyon YTL tahsilat yapacaktır. Ancak tüm bu hesaplamalar, düzeltme adı altında artışların yansıtılmadığı 2006 yılı onaylanmış rakamlarına dayanmaktadır. Oysaki tarife yapısında bugünden uçurum ortaya çıkmıştır.
Uygulamaya 1 Temmuz 2008‘de giren tarife ile 2006 yılında onaylanmış 2008 yılına ilişkin tarife karşılaştırıldığında, vergi ve fon payları hariç, ancak dağıtım, iletim ve perakende satış hizmet bedelleri dahil olmak üzere çok yüksek bir fiyat artışı olduğu görülmektedir. Fiyat artışı o kadar yüksektir ki, 2006 yılında yıllar itibariyle artışlar öngörülerek onaylanmış olan tarifedeki 2010 yılında varılacak fiyat düzeyinin bile çok üzerine 2008 yılı itibarıyla ulaşılmıştır.
Mevcut 2008 tarifesi öngörülen tarifeyi; mesken aboneleri için yüzde 42, ticarethaneler için yüzde 72, tek terimli alçak gerilimdeki sanayi abonesi için yüzde 39, çift terimli orta gerilim sanayi abonesi için yüzde 33 aşmıştır. Öngörülen tarifedeki sapma yüzdesi kalkınmada öncelikli illerdeki mesken aboneleri, tarımsal sulama, aydınlatma ve tek terimli orta gerilimdeki sanayi abonesi için yüzde 38‘e ulaşmıştır.
2006‘DA ONAYLANAN TARİFE İLE MEVCUT TARİFE ARASINDAKİ FARK | 2008 yılı 1 kWh elektrik tarifesi-Ykr | Öngörülen | Mevcut | Fark | Artış (%) | Mesken | 12,645 | 17,944 | 5,299 | 41,91 | Tek Terimli Sanayi (OG) | 11,408 | 15,736 | 4,328 | 37,94 | Tek Terimli Sanayi (AG) | 11,629 | 16,143 | 4,514 | 38,82 | Çift Terimli Sanayi (OG) | 10,260 | 13,687 | 3,427 | 33,40 | Ticarethane | 12,236 | 20,994 | 8,758 | 71,58 | Kalkınmadaki Öncelikli İller-Mesken | 12,091 | 16,727 | 4,636 | 38,34 | Tarımsal Sulama | 11,187 | 15,446 | 4,259 | 38,07 | Aydınlatma | 12,035 | 16,566 | 4,531 | 37,65 |
Otomatik fiyatlandırma ile şirketlere sağlanan kar garantili yapılanma yeterli görülmemiş, EPDK‘nın 24 Temmuz 2008 tarihli Resmi Gazete‘de yayımlanan kararıyla Aydın-Denizli-Muğla illeri dağıtım bölgesine özel olarak şirkete işletme hakkı devir bedelini tamamen halktan tahsilat etmesine yönelik çeşitli garantiler sağlanmıştır. 2010 yılında sona erecek olan geçiş dönemi boyunca halktan faturayla toplanacak olan işletme hakkı devir bedeli, şirketin ödediği devir bedelinden düşük kalırsa, aradaki fark 2010 yılından sonraki faturalara finansman maliyeti ile birlikte yansıtılacaktır. Bu farkın hesaplanmasına yönelik olarak da devlet eliyle dolar üzerinden hesaplama yapılması garantisi getirilmiştir. Sözde kamuyu korumaya yönelik olarak da "şirketin işletme hakkı devir bedeli finansmanı için ödeyeceği faiz oranının yüzde 9‘dan ve masraflarının da yüzde 2‘den fazla olması durumunda fazla olan kısmının şirket tarafından üstlenileceği" hükmüne yer verilmiştir.
Şirkete yönelik ikinci bir olanak; kayıp ve kaçak düzenlemesiyle sağlanmıştır. Buna göre, fiili kayıp ve kaçak oranlarının farklı olması nedeniyle yeniden hedef kayıp ve kaçak oranları belirlenecektir. Tarifede kayıp ve kaçak oranı hesabı nedeniyle yapılan tahsilat ile hedeflenecek kayıp ve kaçak oranları üzerinden yapılacak tahsilat arasındaki fark ise yine 2010 yılından sonra faturalara yansıtılacaktır.
Elektrik Mühendisleri Odası olarak Aydın-Denizli-Muğla dahil olmak üzere tüm dağıtım özelleştirmelerine karşı her platformda mücadelemizi sürdüreceğiz. Toplumun tüm kesimlerine artık bu piyasacı anlayışa dur deme ve geleceklerini yakından ilgilendiren enerji alanına sahip çıkma çağrısında bulunuyoruz. ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI 41. DÖNEM YÖNETİM KURULU 15 Ağustos 2008
|
|
|