Batıkent’te geçtiğimiz hafta başlayan “Emek ve Barış Festivali” kapsamında “Enerjinin ve Suyun Piyasalaştırılması, Zamlar” konulu panel düzenlendi. Batıkent Kent Koop Kültür Merkezi’nde 23.08.2008 Cumartesi günü saat 13:00’de gerçekleştirilen panele Oğuz Türkyılmaz (Makina Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu Başkanı), Ramazan Pektaş (EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı) ve Ahmet Göksoy (TMMOB Su Politikaları Kongresi Yürütme Kurulu Üyesi) konuşmacı olarak katıldılar.
Panelde söz alan ilk konuşmacı Oğuz Türkyılmaz, özelleştirme sürecinin 1980 sonrasında yapılan anayasal düzenlemelerle başladığını ve Özal döneminde de özelleştirmelerin başladığını belirterek, yasal alt yapının tam oluşturulamaması ve TMMOB, EMO çalışmalarıyla, açtıkları davalarla bu özelleştirmelerin ertelendiğini söyledi. Amaç: Kamusal Varlığı Sona erdirmek Özelleştirmenin önce yerelleştirilerek ardından da yerelleştirilen kamu kurumlarının özel şirketlere satılmasıyla oluştuğunu dile getiren Türkyılmaz, bir sonraki aşama da bu şirketlerin yabancı sermayeye devridir, bu kamusal varlığı sona erdirmektir diye konuştu. Tüm özelleştirmeler gibi BOTAŞ‘ın özelleştirilmesinin sonucunun da halka yansımasının fiyat artışı olarak gerçekleşeceğinin altını çizen Türkyılmaz, 2007 Aralık ayından beri elektrikte %45, doğalgazda da %29,5 fiyat artışı yaşandığını Ekim ayında bu artışın toplamda %80‘e varacağını söyledi. Özelleştirmeye karşı mücadele edilmesi gerektiğini bu anlamda Özelleştirme Karşıtı Platform‘un (ÖKP) sonuna kadar desteklenmesi gerektiğini vurgulayan Türkyılmaz, "Bu süreçte kalan kamusal varlığın korunması, kamunun denetim elinin güçlenmesi için mücadele etmek gerekiyor. Tüm bunları önleyemeyebiliriz ama bir karşıt bilinç oluşturabiliriz. Şirketler de hallerine dikkat ederler. Muharebeleri yitirebiliriz ama savaşı yitirmedik, devam edeceğiz" diyerek sözlerine son verdi. Özelleştirme Kamunun Sermayesinin Özel Sektöre Transferidir Türkyılmaz‘ın ardından söz alan EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Pektaş, özelleştirme ile ilgili tüm düzenlemelerin halkın ihtiyaç ya da beklentilerine göre değil, IMF şeflerinin belirlemeleriyle yapıldığını söyleyerek özelleştirme kamunun sermayesinin özel sektöre transferidir dedi. 22 Temmuz 2007 seçimlerinden önce IMF şeflerinin "önemli olan hangi partinin kazandığı değil, önemli olan IMF‘nin direktiflerini yerine getiren bir partinin kazanması" sözüne dikkat çakan Pektaş, bu bizim konuştuğumuz özelleştirme politikalarının nereden nereye gittiğini gösteriyor diye konuştu. Özelleştirmelerin halka zam olarak geri döndüğünün en önemli itirafının Başbakan Recep Tayip Erdoğan tarafından yapıldığını dile getiren Pektaş, "Başbakan 22 Temmuz seçimlerinden önce, elektrik şirketlerini özelleştirmeyelim, eğer özelleştirirsek bunlar seçimden önce zam yaparlar bu da bizi olumsuz etkiler demiştir. Bundan daha net bir itiraf yoktur, bu özelleştirmenin ne olduğunu göstermektedir" dedi. Elektrikte maliyet bazlı fiyatlandırma (otomatik fiyatlandırma) ile özel sektörün istediği gibi zam yapabileceğini belirten Pektaş, petrol ve doğalgaza yapılan zamların ya da dış politikadaki gelişmelerin anında elektrik faturalarına yansıyacağını söyledi. Elektriğe 2007 Aralık ayından bu yanan %46 zam yapıldığının ve AKP hükümetinin de seçimlerde %46 oy aldığının altını çizen Pektaş, önümüzdeki yerel seçimlerde AKP‘yi sandığa gömerek çözüm için bir adım atılabileceğini belirtti. Su En Temel İnsani Haktır Panelin son konuşmacısı olan TMMOB Su Politikaları Kongresi Yürütme Kurulu Üyesi Ahmet Göksoy, her insanın günlük 25 lt. temiz suya bedelsiz olarak ulaşma hakkının olduğunu belirterek, biz suyu doğadan bedelsiz olarak alıyoruz bunu fiyatlandırarak bize sundukları zaman çelişki başlıyor oysa ki su en temel insani haktır dedi. Dünyada yaklaşık 1,5 milyar insanın bir bardak suya ulaşamadığını vurgulayan Göksoy, su kaynaklarının korunması gerektiğini ve suyun yönetim, denetim ve tüketim mekanizmalarının kamunun elinde olması gerektiğini söyledi. Elektrik ve doğalgazda olduğu gibi su alanında da özelleştirmelerin yapılmaya başlandığını belirten Göksoy, sermaye için önemli olan sağlıklı toplum değil kârlı toplumdur, böyle bir zihniyetin eline toplumun sağlığı bırakılamaz dedi. Küresel sermayenin su üzerindeki tekelinin kırılabilmesi için ülkemizde de harekete geçilmesi gerektiğini söyleyen Göksoy; "Su ortak mülktür ve doğaya geri verilmelidir, Su temel insan hakkıdır, serbest olmalı ve içme suyu maliyetsiz olmalı, Su hakkı devredilemez ve ulaşılabilir olmalıdır" diye konuştu. Ülkemizde suyun belediyeler kanalıyla insanlara ulaştırıldığını söyleyen Göksoy, eğer musluğumuz açtığımızda temiz su akıyor ve onu içebiliyorsak bu belediye iyi belediyedir ama temiz suya ulaşmak bir piyasa haline gelmişse bu tehlikeli bir durumdur dedi. Panel salondan gelen sorulara konuşmacıların cevap vermesiyle devam etti.
|