EMO Kastamonu-Çankırı İl Temsilciliklerinin yürütücülüğünde 21 Şubat 2009 Cumartesi günü Kastamonu’da gerçekleşen Kastamonu-Çankırı Yerel Enerji Forumu Sonuç Bildirgesi kamuoyu ile paylaşıldı. Sonuç bildirgesine haberimizin devamında ulaşabilirsiniz...
KASTAMONU-ÇANKIRI İLLERİ YEREL ENERJİ FORUMU SONUÇ BİLDİRGESİ 1-Temel bir insan hakkı olarak kabul edilen enerji; güvenilir, kesintisiz, kaliteli ve ucuz olarak sunulması gereken bir kamu hizmetidir. 2- Ülkemizde kullanılan enerji kaynakları yüzde 80 oranında dışa bağımlıdır. Bu oranda bağımlılık, siyasi bağımlılığı da kaçınılmaz olarak beraberinde getirmektedir. 3- Devletin enerji yatırımlarından çekilmiş olması, görece yüksek sermaye gerektiren enerji yatırımlarının yabancı sermayenin eline geçmesi tehlikesini taşımaktadır. 4-Elektrik enerjisi planlaması; üretim, iletim, dağıtım ve tüketimin bir bütün olarak düşünülmeli, ülkemize özgü koşullara uygun bir anlayışla değerlendirilmeli, merkezi bir yapı içinde ele alınmalıdır. 5-Arz güvenliğinde ve talep tarafı yönetiminde yıllar itibarıyla dışa bağımlılığımızı azaltacak ulusal politikaları belirlemek üzere; kamu sektörü, özel sektör, üniversiteler, akademisyenler, meslek örgütleri ve sendikalar vb. temsilcilerden oluşan geniş katılımlı bir yapı tarafından, ulusal ve kamusal çıkarları ön planda tutan bir bakış egemen olmalıdır. 6-Bütünü ile stratejik olan bu sektörün, ülkemizde yıllardır uygulanan IMF ve Dünya Bankası politikaları sonucu, iktidar değişikliklerine rağmen özelleştirme süreci tüm hızıyla devam etmektedir. Liberal ekonominin gereği diye ülkemize ve halkımıza dayatılan özelleştirmeler; kamu kaynaklarının yok pahasına satıldığı, çalışanların işsiz bırakıldığı ve alanın çok uluslu yabancı şirketlerin pazarı haline getirildiği bir süreçtir. Enerjide, AKTAŞ, ÇEAŞ, KEPEZ gibi örnekler ve özelleştirme politikalarının sonuçları ortada iken, dağıtım şebekelerinin "Elektrik Enerji Piyasası ve Arz Güvenliği Strateji Belgesi" nde belirtilen tarih ile 2009 yılı içerisinde özelleştirilmesi sürecinin bitirilmesi planlanmaktadır. Hızla özelleştirilmesi düşünülen üretim santralleri içinde yine aynı strateji belgesi 2009 yılını başlangıç yılı olarak kabul etmektedir. Geçmişte ve günümüzde yaşananlardan ders çıkarmak, merkezi ve stratejik bir plânlama ile geleceği kurgulamak gerekmektedir. Ülkenin enerji konusunda geleceği; günü - ve kendini - kurtarma peşinde olan siyasi karar vericilere, kendini -doğası gereği- küresel sermayenin uygulayıcısı olarak gören EPDK yöneticilerine, sadece kendi çıkarları penceresinden bakan belirli enerji kaynakları üzerine örgütlenen üretici derneklerine, nükleer lobilere bırakılamayacak kadar önem arz etmektedir. Kamunun sanayi, ekonomi, ulaşım, tarım, çevre, dışişleri birimleri ile üniversitelerin ilgili birimleri, demokratik kitle örgütleri ve emek örgütleri ile bir araya gelmesi sağlanarak; IMF, DB gibi küresel sermaye kurumları dışında, her bakımdan ülkeye özgün, ülke koşullarını gören bir noktadan bakışla merkezi ve stratejik bir planlamaya gidilmelidir. 7-Ülke kaynaklarının değerlendirilmesini sağlayacak; Türkiye koşullarına uygun; teknolojik gelişmeleri takip eden; uzun vadeli, merkezi ve kamusal planlamayı esas alan; sosyal, ekonomik ve çevresel politikalar ile bütünleşik bir enerji politikasına ihtiyaç duyulmaktadır. 8-Enerji üretiminde ulusal ve yenilenebilir enerji kaynaklarına öncelik verilerek ülkemizdeki mevcut potansiyel değerlendirilmelidir. Doğalgaz ve ithal kömür bağımlılığı en aza indirilmeli, doğalgaz, ithal kömür ve nükleer gibi dışa bağımlı kaynaklarla santral kurmaya yönelik lisans taleplerine izin verilmemelidir. 9-Rüzgar, güneş, jeotermal, biyogaz, biyokütle gibi yenilenebilir enerji kaynakları enerji planlamasının ana unsur olarak görülmeli ve elektrik enerjisi üretimi içindeki paylarının artırılması için çalışılmalıdır. Bu konuda ulusal teknolojiler geliştirmek üzere Ar-Ge çalışmalarına genel bütçeden yeterli bir pay ayrılmalıdır. 10-Ülkemizin ekolojik koşulları ve özellikle de ormanlarımızın yapısal özellikleri, "enerji ormanı" kurma çalışmaları için çok daha geniş olanaklar sunmaktadır. Sözgelimi, ülkemizde "enerji ormanlarına" dönüştürülebilecek yaklaşık olarak 65 milyon dönüm genişliğinde orman alanı bulunmaktadır. Öyle ki, 45 milyon dönümü "verimsiz" sayılan bu alanlardaki ormanlar her yıl yaklaşık 2.5 milyon ton odun üretmektedir. 11-Ülkemiz yüzeyinin özel olarak da "orman" sayılan alanların nerelerinde ne türden çalışmaların yapılmasının ekolojik, ekonomik ve toplumsal olarak zorunlu olduğu bilinmemekte, alan kullanımıyla ilgili planlama çalışmaları gerektiğince yapılmamaktadır. Bu belirsizlik koşullarında, yalnızca ekonomik getirisi göz önünde bulundurularak "enerji ormanı" kurma çalışmalarının yaygınlaştırılması, yurttaşlarımızın bu doğrultuda özen-dirilmeleri onarılamayacak ekolojik ve dolayısıyla toplumsal sorunlara yol açabilecektir. İlgili Bakanlığın ve gönüllü kuruluşların öncelikle bu olasılığı en aza indirilebilecek bilgilerin üretilmesine; gerekli arazi kullanım planlarının yapılmasına, uygun ağaç ve ağaççık türlerinin belirlenmesine yönelik çalışmalara ağırlık vermesi yaşamsal önem taşımaktadır. 12-"Enerji ormanı" ya da teknik bir söyleyişle Baltalık ormanı bir enerji kaynağı olmasının yanı sıra; Sera gazı yutma olanağını artırmakta, Toprak aşınımı ve taşınımı önlemekte; fotosentez yoluyla hava niteliğinin iyileşmesine ve su kaynaklarının sürekliliğinin sağlanmasına katkıda bulunmaktadır. Çevresindeki insanların ısınma ve pişirme enerjisi gereksinmesinin ekolojik sorunlara yol açmayacak biçimde ve sürekli olarak karşılanması olanağı yaratılmaktadır. Bu nedenlerle, "baltalık ormanı işletmeciliğinin" ya da "enerji ormanı işletmeciliğinin", Türkiye‘deki enerji politikalarının temel uğraş alanlarından birisi sayılması; bu amaçla kültürel, teknolojik, yasal ve kurumsal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. 13-Enerji-çevre etkileşimi dikkate alınarak, enerjiye yönelik tüm faaliyetlerin çevre üzerindeki olumsuz etkilerini en aza indirerek, ekolojik dengeyi bozmadan, kaynaklar tüketilmeden, çevre tahrip edilmeden, kalkınma ve sanayileşme sürecinin devamı sağlanarak, gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak hedeflenmelidir. 14-Üretimde kalite ve performansı düşürmeden ekonomik ve sanayi gelişmeyi sağlamak, ancak enerjinin kaliteli ve verimli kullanılması ile mümkündür. 15-Gelişmişlik kişi başına tüketilen enerji miktarı ile değil enerjiyi verimli kullanım ile doğru orantılı olmalıdır. Tüm ilgililerin ve kamuoyunun dikkatine önemle sunulur. TMMOB/EMO ANKARA ŞUBESİ
|