Yaşanan krizin sanayiide enerji ihtiyacını azalttığını belirten Musa Çeçen, bu durumun önümüzdeki yıllarda enerjiye yönelik ihtiyacı gölgeleyebileceğini söyledi.
Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Musa Çeçen, kriz nedeniyle Tüikiye ekonomisindeki küçülmenin mevcut elektrik ihtiyacının göz ardı edilmesine neden olduğunu söyledi. Çeçen, "Kriz nedeniyle son 6 ayda sanayi tüketiminde yaşanan düşüş elektrik tüketim talep artışını da etkiledi. Bir önceki yıl yüzde 90‘a yakın olan elektrik tüketim artışı 2008‘de yüzde 4 düzeyinde kaldı" dedi. Enerji sektöründeki serbest piyasa anlayışının enerji sektörünü zor duruma sürüklediğini anlatan Çeçen, sorularımızı şu şekilde yanıtladı: Kriz enerji sektörünü nasıl etkiledi? Ülkemizde elektrik alanında 901ı yıllardan itibaren yoğunlaşarak özelleştirme ve serbest piyasa uygulamalarına geçiş öngörüldü. Bu süreç elektrik üretim yatırımlarındaki planlamayı ortadan kaldırdı. Ülkenin resmi kurumlarından iş çevrelerine varıncaya kadar her kesim 2009-2010 yıllarından itibaren elektrik talep artışının karşılanamayacağı endişesini taşırken, deyim yerindeyse ekonomik kriz Türkiye‘nin elektrik arz krizinin kurtarıcısı oldu. Enerji üretiminin artırılmasına yönelik çalışmaları değerlendirir misiniz? 2002-2008 yılları arasında özel sektör tarafından inşa edilerek işletmeye alınan üretim tesislerinin toplam gücü ne yazıktır ki 3 bin 500 MW civarında gerçekleşti. Yıllık ortalamanın 500 MW civarında gerçekleşmesi de ülkemizin geleceği açısından kaygı verici bir durum oluşturmakta. Bu nedenledir ki elektrik üretimine; iletim, dağıtım ve tüketim bütünlüğü içinde, merkezi planlama anlayışıyla kamu mutlaka el koymalı. Özel sektöre çok sayıda lisans dağıtılmış olmakla birlikte bunların yatırıma dönüşme beklentileri oldukça düşük düzeyde kalmakta. Tüm bu olumsuz gelişmelere karşın özel sektör beklentisi devam ettirilerek, kamu teşvikli ihale modelleri içeren düzenlemeler yapılmakta. Bu uygulamalar üretimin artırılmasını değil, kamu zararının artmasına neden olacaktır. Elektrik üretim amaçlı lisans almak üzere EPDK yapılan başvurularda teknoloji başta olmak üzere birincil kaynak seçimine yönelik bir değerlendirme yapılmıyor. Alternatif enerji kaynaklarının Türkiye enerji üretiminde alacağı pay nedir? Ülkemiz, hidrolik, rüzgar, güneş ve jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynakları alanında ciddi bir potansiyele sahip bulunuyor. Ancak, bu kaynakların değerlendirilebilmesi yine serbest piyasa politikaları doğrultusunda tamamen bir başı boşluğa terk edilmiş durumda. Kaynakların değerlendirilebilmesi yalnızca alım ve fiyat garantisine indirgenmiş diyebiliriz. Oysa potansiyelin ortaya konulması, öncelik sıralaması yapılması, bu kaynaklardan yapılacak üretimin sisteme taşınabilmesi için ciddi planlamalar gerekli. Nükleer enerjide yaşanan gelişmeleri değerlendirir misiniz? Yasal mevzuatın oluşturulma sürecinden itibaren keyfi uygulamalara sahne olan nükleer santral kurma girişimi yapılan ihaleyle tam bir hukuksuzluğa dönüşmüş durumda. Adına yarışma denilen ihaleye tek katılımcı teklif vermesine rağmen süreç hukuka ve kamu yararına uygun olmayan bir şekilde devam ettirildi. Nükleer Yarışma Komisyonu olumsuz görüş bildirmiş olmasına rağmen hala ihalenin iptal edildiği açıklanmıyor. Tam tersine tek katılımcının fiyat indirimine gittiği revize teklifinin değerlendirmeye alınıp onay verilmesi için çalışmalar yürütülüyor. Mevzuata göre revize teklif söz konusu dahi edilemez. Buna rağmen Yanşma Komisyonu‘nu devre dışı bırakarak TETAŞ Enerji Alış Dairesi‘nin revize teklifi incelemek üzere görevlendirilmesi son yaşanan skandal oldu. TETAŞ derhal ihalenin iptal edildiğini açıklamak zorunda. (Dünya Sektörel Araştırma; 11.05.2009)
|