|
Nükleer karşıtı mücadelenin sembol isimlerinden biri olan ve yakalandığı kanser hastalığı nedeniyle hayatını kaybeden Kazım Koyuncu için düzenlenen “Sokağa Şarkı Söylüyoruz” etkinliğinde nükleer santralların ihtiyaç değil, siyasi tercih olduğu vurgulandı. Etkinlikte konuşan EMO Yönetim Kurulu Yazmanı Hüseyin Önder, nükleer santral ihalesinde, komisyona baskı uygulanarak tek katılımcılı yarışmanın sonuçlandırılmaya çalışıldığına dikkat çekerek, “Kazım Koyuncu’yu ölümünün 4. yılında anarken, insan yaşamı üzerinden yapılan bu kirli pazarlığa son verilmesini talep ediyoruz” dedi.
Nükleer karşıtı mücadelenin simgesi haline gelen Sanatçı Kazım Koyuncu, ölümünün 4. yılında çeşitli etkinliklerle anıldı. Ankara‘da 25 Haziran 2009 tarihinde basın açıklaması ve fotoğraf sergisi açılışı ile başlayan anma etkinlikleri, 27 Haziran Cumartesi günü düzenlenen "Sokağa Şarkı Söylüyoruz" etkinliği ile tamamlandı. Yüksek Caddesi‘nde Çankaya Belediyesi, Mülkiyeliler Birliği, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Ankara İl Koordinasyon Kurulu, Nükleer Karşıtı Platform, AFSAD, Artvinliler Derneği, Halkevleri ve Denizin Çocukları ve Kazım Koyuncu Kültür Merkezi‘nin düzenlediği etkinlik açılış konuşmaları ile başladı.
Fotoğraf Sanatçısı Mehmet Özer‘in etkinliği düzenleyen örgütler adına yaptığı açıklamada, Koyuncu‘nun popüler kültüre karşı toplusal vicdanın sesi olduğu kaydedildi. Açıklamada, insanlığın ihtiyacının sermayeye rant sağlamak olmadığı vurgulanırken, nükleer santral girişimi de protesto edildi.
"Kazım Oyuncu Ötekilerin Çığlığıydı" Şair Ahmet Telli ise konuşmasında 33 yaşında yitirdiğimiz Kazım Koyuncu‘nun son yolculuğunu binlerin omuzunda, İstanbul‘dan Hopa‘ya yaptığını ifade ederek, Koyuncu‘nun ötekileştirilmeye çalışılanların sesini çığlıklaştırdığını vurguladı. Koyuncu‘nun sınırsız ve sınıfsız toplum arayışında etnik müziğe vurgu yaptığını kaydeden Telli, şöyle konuştu:
"Tüketim ahlakını yaşam biçimi haline getirenler Koyuncu‘yu yanlış anlaşmışlardır. Kimileri Koyuncu‘nun müziğini folklorik olarak değerlendirmiş. Etnik ile folkloriği karıştırmışlardır. Kazım etnik müzik yapmıştır. O‘nu yarına taşıyan, bölgesel sanatçı olmaktan kurtaran da tam budur."
"Kanser Araştırma Merkezi Kurulsun" Ahmet Telli‘nin ardından TMMOB Ankara İl Koordinasyon Kurulu adına konuşan Jeoloji Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Saymanı Çetin Kurtoğlu ise Koyuncu‘nun aydın sanatçı kimliğine vurgu yaptı. Koyuncu‘nun aydın sorumluluğu gereği ezilenlerin yanında saf tuttuğunu belirten Kurtoğlu, şöyle konuştu:
"Yüreği halkı için atıyordu. Karadeniz çocuğuydu. Karadeniz‘deki illet hastalık nedeniyle aramızdan ayrıldı. Karadenizli Çernobil‘den sonra patır patır ölürken, halkının gözünün içine bakarak, çay içen bakanlara rağmen, o şarkılarını söyledi. ‘Bu insanlar ölüyor, burada bir kanser araştırma merkezi kurun‘ dedi. İnsanlar ölmesin diye son gününe kadar, son nefesine kadar tekrarladı."
"Kazım Koyuncu Mücadelemizin Simgesi" Nükleer Karşıtı Platform adına konuşan EMO Yönetim Kurulu Yazmanı Hüseyin Önder ise Koyuncu‘nun nükleer karşıtı mücadelenin de simgesi haline geldiğini belirterek, üzerinden 23 yıl geçmesine rağmen Çernobil Felaketi‘nin etkilerini ortaya koyabilecek bir veri tabanı ve bir izleme sistemi oluşturulmamasını eleştirdi. Bilim insanlarının tüm uyarılarına rağmen ancak Şubat 1993‘de Sağlık Bakanlığı tarafından Çernobil‘in etkileri üzerine bir rapor hazırlanabildiğini kaydeden Önder şöyle devam etti:
"Bu rapor da veri ve araştırma yetersizlikleri nedeniyle felaketin etkilerini ortaya koyabilmekten uzaktır. Buna rağmen, rapor kazayla birlikte Karadeniz Bölgesi‘nde artan radyoaktiviteyi ortaya koymaktadır. Rapora göre 26 Nisan 1986 tarihindeki Çernobil felaketinden sonra Karadeniz Bölgesi‘nde 8-10 mikro röntgen/saat olan doğal radyasyon ölçümü, 4-5 Mayıs 1986 tarihlerinde 30-50 mikro röntgen/saatlik düzeye kadar varmıştır. En yüksek radyasyon ölçümü ise 150 mikro röntgen/saat olarak Batı Karadeniz Kıyısı‘ndaki Karasu Bölgesi‘nde ölçülmüştür.
Radyasyondan bölgede önemli ölçüde üretimi yapılan, süt, fındık ve çay ürünleri etkilenmiş olup, rapora göre radyoaktivite ile kirlendiği değerlendirilen 58 bin ton çayın 35 bin 456 tonu gömülmüştür. Hayvan ve bitki yaşamını bu derece kirlettiği belirlenen radyoaktivitenin insana zarar vermediğini söylemek mümkün değildir. Ancak buna yönelik etki hesaplaması yıllara göre yapılamamıştır."
Türk Tabipler Birliği (TTB) tarafından 2005 yılında Kazım Koyuncu‘nun memleketi olan Hopa Bölgesi‘nde ise yapılan araştırmada, Hopa‘daki ölümlerin yüzde 47.9‘unun kanserden olduğunun saptandığını hatırlatan Önder, "TTB‘nin açıklamalarına göre radyasyon, tiroid kanseri, lösemi, akciğer ve kemik kanserleri gibi pek çok kanser türüne ve çocuk çağı kanserlerine neden olmakta; kısırlığa yol açmakta; düşük, sakat doğum ve doğuştan gelen hastalıklarda da en önemli etkenlerden birini oluşturmaktadır" diye konuştu.
"Kaza Olmasa da Radyasyon Sızıntısı Olabilir" Kaza olmasa da nükleer santrallardan radyasyon sızıntısı gerçekleştiğine dikkat çeken Önder, şöyle konuştu:
"Nükleer santrallardan kaynaklı radyoaktif sızıntılar nedeniyle dünyada da çeşitli bölgelerde kanser vakalarındaki artış tespitleri bulunmaktadır. Dünyada çevreye yayılan radyasyonun en önemli kaynağı nükleer santrallardır. Ne yazık ki bugün ülkemizde insan hayatı üzerinden nükleer santral pazarlığı yürütülmektedir. İptal edilmesi zorunlu bir ihale devam ettirilerek, İhale Komisyonu‘na baskı uygulanarak tek katılımcılı yarışma sonuçlandırılmaya çalışılmaktadır. Kazım Koyuncu‘yu ölümünün 4. yılında anarken, insan yaşamı üzerinden yapılan bu kirli pazarlığa son verilmesini talep ediyoruz."
Fındıklı Derelerini Koruma Platformu adına yapılan konuşmanın ardından Grup Empula sahne aldı. Grup Empula‘nın dinletisinin ardından Artvinliler Derneği adına bir konuşma gerçekleştirildi. Ardından Yazar Temel Demirer de kısa bir konuşma yaptı. Konuşmaların tamamlanması ile Sisli Rüya ve Günyüzü müzik grupları sahne aldı. Etkinlik, Kazım Koyuncu‘ya ilişkin hazırlanan sinevizyon gösteriminin ardından horonlar çekilerek bitirildi.
|
|
|