YAZILI BASINDA ODAMIZ

Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) tarafından düzenlenen "İnternet Yasaklan-Temel Haklar ve Özgürlükler" konulu söyleşi, EMO Konferans Salonu‘nda, 10 Haziran günü, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı‘ndan Uzman Ömer Boz ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi‘nden Dr. Kerem Altıparmak‘ın katılımlarıyla gerçekleştirildi.

EMO Yönetim Kurulu Yazmanı Hüseyin Önder, söyleşinin açılışında yaptığı konuşmada, 22 Temmuz Milletvekili Genel Seçimleri öncesinde çıkarılan 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanuna dayanılarak, bugüne kadar yayını engellenen 2 bin 601 site bulunduğu ve bunların da yalnızca 475‘inin yargı yoluyla alınmış kararlara dayandığı bilgisini verdi. Önder, yasanın çıktığı gün "sansür" ve "yasaklama" nitelemesinde bulunanların haklı çıktıklannı kaydetti.

50 bin ‘muhbir‘ vatandaş
İletişim Uzmanı olarak internet Dairesi‘nde içerik düzenlemeleri ile ilgili kısımda görev yapan hukukçu Ömer Boz ise öncelikle algılamanın değiştirilmesi gerektiğini savunarak, İnternet yasakları denilen kısmın 5651 sayılı Yasa‘nın bir maddesinde geçen hükümler olduğunu söyledi.

Boz, milyonlarca müstehcen içerikli alan adı bulunduğunu, bunların ticari olarak korkunç büyüklükte olduğunu söyledi. Boz, 50 bine yakın vatandaş ihbarı geldiğini, bunların içinde 20 bin kayda değer ihbar bulunduğu bilgisini de verdi.
 
İnternet Yasasının 8 suçla ilgili erişim engellemesi yapılabileceğine ilişkin olarak katalog sınırlaması getirdiğine dikkat çeken Boz, tartışılır olan engelleme kararlarının yüzde 90‘ının katalog dışı olduğunu söyledi. Ömer Boz, hukukçuların katalog dışı karar verilemeyeceğine ilişkin yeterince bilinç ve görüş geliştirememesini de eleştirdi. "Avrupa‘da böyle bir sınırlama olmamasına, hakim her türlü kararı verebilmesine rağmen, bu facialar yaşanmıyor" diyen Boz, Türkiye‘de sınırlama olmasına rağmen yaşananların ortada olduğunu kaydetti.
 
"Erişim engeli, anayasanın ölçülülük ilkesine aykırı"
5651 sayılı Yasaya dayanılarak siteye erişimin engellenmesinin anayasanın ölçülülük ilkesine aykırı olduğunu belirten Boz, "Bu ilkeyi uygulaması için hakimlerin önündeki engel ne? Uygulamıyor olmaları sorgulanmalı değil mi? Bir insanın faydasına olacaksa da birçok insan zarar görüyorsa bu karar verilmemeli. Bunlar hakimleri bağlamıyor mu?" diye sordu.

Teknoloji üzerinde iktidar gölgesi
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Kerem Altıparmak ise, EMO‘nun hazırladığı "e-göz@ltı" raporuna atıfla, "Bu yeni bir şey değil. İktidarın bunu nasıl düzenlemeye çalıştığı ve bizi nasıl etkilediği çok kritik bir nokta" dedi. Altıpannak, mobese kamera sistemleri kurulmasının da hiçbir yasal dayanağı olmadığını belirtti.

Altıparmak, yeni teknolojiler konusunda birkaç yöntem olduğunu, bir tanesinin yeni gelişen alanı eski iletişim araçlarıyla birlikte yeni kısıtlamalarla düzenlemek olduğunu söyledi. Basın Yasası‘nda İntemet‘i düzenleme girişiminin bu kapsamda bir uygulama olduğunu, şimdi yapılan yasal düzenlemenin de bu çizginin çok dışına çıkmadığını savunan Altıparmak, "İçin için klasik araçlarla ilgili algının sürdüğü düşüncesindeyim. O yüzden mahkemenin algısının da böyle olması çok normal" dedi.

İkinci olasılığın yeni aracı, tamamen yeni ilke ve kurallarla düzenlemek olduğunu kaydeden Altıparmak, buradaki sıkıntıyı da şöyle ortaya koydu: "Burada hep güvenlik korkusu ve tehdidi var. Ama bunu özgürlüğü savunduğunu söyleyenler de oluyor. ‘Özel mahkemeler kurulsun‘ diyorlar. Bunu söyleyen sadece bakan değil. Ben bunun da iyi bir yöntem olduğunu düşünmüyorum. Yani bize diyorlar ki, ‘Sansür mahkemeleri kuralım.‘ Bir süre sonra, ne kadar öğretirseniz öğretin, işini yapmak için kapatmaya başlar." Yeni teknolojilere ilişkin üçüncü bir yaklaşımın ise yerleşik temel haklara ilişkin ilkelerle okuma yapabilmek olduğunu kaydeden Altıparmak, "İnternet, yaşamın sanal ortamda yaşandığı bir yer. Anayasa‘nın temel hak ve özgürlükleri korumaya yönelik ilkelerini buraya da uygulamak, tehlike algısı üzerine yeni bir şey uygulamaktan çok daha etkilidir. Bu ilkelerden hareket etmek hukuksal değil siyasi bir sorumluluk olarak da karşımıza çıkıyor" diye konuştu. Sorunun uygulamadan kaynaklandığını belirten Altıparmak, 5651 sayılı Yasa‘da da sorun bulunduğunu, modern toplumun, hayatın hızı içinde yaptırımlarla mücadele edemediğini söyledi.
 
"Çıkış yolu çok açık ve nettir" diyen Altıparmak, şöyle konuştu: "Temel hak ve özgürlükler konusunda yüzyıllarca iktidarlara karşı oluşturulmuş temel ilkeler var. Bunları beğenmeyebilirsiniz. Yeni ilkeler yaratmak istediğiniz zaman, unutmayın ki, karar vericiler kendi çıkarlanna uygun araç ve ilkeler yaratıyorlar. Zaten iktidar böyle bir şeydir. Tek tipleşiyoruz. Bu tek tipleşme bizi egözaltına götürüyor. Ben de 5651‘e topyekün karşı olmak lazım."

(Kaynak Elektrik; 01.06.2009)