MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

YAZILIM SEKTÖRÜNÜN GELECEĞİ VE TÜRKİYE’NİN KONUMU (CUMHURİYET BİLİM TEKNİK)


YAZILI BASINDA ODAMIZ


Yazılımın günümüzdeki yerini anlatmak için bazı rakam ve örnek önemli fikirler verebilir. Bir cep telefonunda yaklaşık 15 milyon satır, bir arabada 50 milyon satır kod (bilgisayar program komutu veya komut dizisi) bulunmaktadır. Yaklaşık tüm elektronik cihazların temelini oluşturan transistörlerden bugün dünyada kişi başına 1 milyar tane düşüyor olması ve adeta gerçek kimlik gibi kullanılabilen radyo frekanslı kimlik kartlarının (RFID) sayısının otuz milyara yaklaşması, teknolojik gelişimin göstergelerinden birkaçı.

Barış Can Kaşıkçı, akademik ve profesyonel yazılım uzmanı, Siemens Kurumsal Teknoloji departmanında araştırmacı, bariskasikci@gmail.com

Transistörlerin ve dolayısıyla elektronik cihazların sayısı ile birlikte, kullanıcıların yazılım ihtiyaçları da artıyor. Bugün dünyada her gün 50 petabyte (elli milyon kere bir gigabyte) yeni bilgi üretilmektedir. Arabanızı park edip telefonunuzda bir düğmeye basın, alışverişinizden döndükten sonra tekrar bir düğmeye basın, acaba arabamı nereye park ettim diye düşünmenize gerek olmayacak. Veya size en yakın otoparkların nerede olduğunu ve bu otoparklarda kaç arabalık yer bulunduğunu gene telefonunuzdan bir tıkla öğrenebilirsiniz.

Yazılımın, üretim maliyetlerinin düşmesindeki ve verimin artmasındaki payı da yadsınamayacak düzeyde. Boeing firması, 767 uçağını tasarlarken 75 rüzgâr kanalı1 kullandı. Ancak 787 uçağı tasarlanırken hiç rüzgâr kanalı inşa etmedi ve sadece bilgisayar yazılımı kullanarak sanal rüzgâr kanalları ile testlerini gerçekleştirdi. Böylece, rüzgâr kanalının maliyetinden kurtuldu. Bu kanalların ortak özellikler gösterdiği de hesaba katılırsa, yazılım ile geliştirilmeleri büyük kazançlar sağlıyor. Fiziksel olarak bu kanalın inşası için ciddi bir maliyet söz konusudur. Ancak sanal bir rüzgâr kanalından çok sayıda üretirken, fiziksel kurulumların tekrar masrafından kurtuluyorsunuz. Ayrıca sanal bir kanalda değişiklikler ve uyumlandırmalar yapmanın avantajı vardır, yıpranmaz, idame ve güncelleme maliyetleri de çok düşüktür. Bunlar yazılım sayesinde mümkün oluyor.

Karmaşıklaşan ihtiyaçlarımız ve teknolojinin sağladığı rahatlık, klasik seri üretim anlayışından uzaklaşan, "kişiye özel seri üretim" anlayışını da beraberinde getiriyor. Tabii bu durumda yazılımın hızlı üretilmesinin ve önceki yazılım geliştirme faaliyetlerinde edinilen bilgi ve kurulan altyapıların yeniden kullanılmasının önemi artıyor. Bunun sağlanması ise yazılım geliştirme süreçlerindeki ve yöntemlerindeki iyileştirmeler ve tekniklerin kullanımına bağlı. Kullanıcı ihtiyaçları çok hızlı değiştiği içinse kimi zaman bu uyum süreci kolay olmuyor. Yazılım şirketleri yeni teknikleri devreye almak için daha ucuz yerlerin arayışına itiyor. Çin ve Hindistan‘in "yazılım devi" gibi gösterilmesinin arkasında bu yatıyor.

Peki, yazılım sektöründe baş gösteren sıkıntılar ve gereksinimlerle başa çıkmak için yurtdışında ve Türkiye‘de neler yapılıyor? Sektörün sorunlarını ve odak noktaları izlemek için ilgili akademisyenlerin ve sanayi kuruluşları temsilcilerinin katıldıkları sempozyumlarda, panellerde ve konferanslarda bulunmak önemli. Son iki ayda uzmanların bir araya geldiği bir uluslararası bir de ulusal konferansta da konuşmacı ve katılımcı olarak bulundum. Türkiye‘de ve uluslararası düzeyde yazılım mühendisliğinin sorunları ve geleceğine ilişkin değerlendirmeler arasındaki ciddi farklardan söz etmek gerekiyor.

ÖNE ÇIKAN FİKİR
Ağustos 2009 sonunda San Francisco‘da gerçekleştirilen 13. Uluslararası Yazılım Ürün Hatları Konferansındaydım (SPLC 2009). Yazılımın da, tıpkı bir otomobil fabrikasındaki arabalar gibi bir hat üzerinde çeşitli eklemeler yapılarak ürün halini aldığı fikri, yazılım ürün hatları kavramının temelini oluşturmakta.

Önde gelen akademisyenler ve sanayi kuruluşları temsilcileri, yazılımda geçmiş bilgilerin ve altyapının yeniden kullanımını arttırıp, nasıl daha hızlı ve daha kaliteli yazılım üretilebileceği üzerinde durdu. Öne çıkan temel fikir şu oldu: Yazılımların, ait oldukları uygulama alanında, özelleşmiş ve kullanıcı ihtiyaçlarına yönelik birtakım yazılım parçacıklarının birleştirilmesinden oluşturulması gerekir. Bu sayede yeniden kullanım düzeyleri artacak, daha kaliteli yazılımlar daha düşük maliyetle ve daha az işle üretilebilecek.

Ulusal Yazılım Mühendisliği Konferansı (UYMS 2009) ise Yıldız Teknik Üniversitesi ve Elektrik Mühendisleri Odası‘nın organizasyonu ile ekim ayında gerçekleştirildi. Teknik sunumların gerçekleştiği bölümlerde birçok alana yönelik çalışmalar ve tartışmalar yapıldı. Konferans başarılıydı ancak geneline, davetli konuşmacılarla olan soru cevap bölümlerine ve panellere bakıldığında, bazı noktalarda uluslararası ortamlara kıyasla ciddi anlayış farklılıkları vardı.

UYMS, yazılım mühendisliğinin sorunlarının ve geleceğinin tartışıldığı bir ortam olmalıyken, açılış konuşmasında ve izleyen bazı konuşmalarda konuyla ilgisi olmayan toplumsal olaylara girildi ve ayrıca panellerde sadece sektördeki olumsuzluklar ön plana çıkartıldı.

"Yazılım mühendisliğine bilgisayar mühendisleri mi sahip çıkmalı yoksa elektronik mühendisleri mi daha fazla söz sahibi olmalı?" gibi sonu gelmeyecek mesleki tartışmalara girildi. ODTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği bölümünden Prof. Dr. Semih Bilgen belki de en güzel özeti yaptı: Çorba gibi her yerde her şeyi birbirine karıştırıp, üzerine de biraz acılı ‘ne olacak bu ülkenin hali‘ sosu ekliyoruz. Evet, bu konuları da tartışmamız gerekiyor ancak ulusal yazılım mühendisliği sempozyumu bunun yapılması için doğru yer değil... Birçok akademisyen ve araştırmacı durumu şöyle özetledi: "Treni kaçırdık, Çin ve Hindistan olamadık".

Şunu iyi anlamak gerekiyor ki, teknolojinin üretilmesinde ve geliştirilmesinde ön saflarda bulunan ülkeler, Çin ve Hindistan gibi ülkelerde yazılım geliştirme üsleri kurarken, buradaki ucuz işgücünden faydalanmayı amaçlıyor. Tabii tek itici faktör bu değil. UYMS‘ye davetli konuşmacı olarak katılan IBM Rational Software Development Genel Müdür Yardımcısı Michael O‘Rourke‘un da vurguladığı gibi, bu kadar çok insanın bulunduğu ve gelişmekte olan ülkelere yatırım yapılmasının asıl nedeni, bu gelişen ülkelerde zamanla zenginlesen insanların, yatırımları yapan firmalar için önemli bir müşteri kitlesi oluşturacak olması. Bu pazarlara hitap edecek yazılımların geliştirilmesinde, bu pazarlardaki kültürü ve geçmişi bilen insanların rol alması gerekiyor.

UYMS‘de ise kaçırılan bu trenden hep bahsedildi... Peki ama hangi treni kaçırdık? Bir Avrupalının 5‘te birine hatta daha az maliyetine çalışma trenini mi kaçırdık? Teknolojiyi üretme değil, üretenler tarafından insan kaynaklarımızın ve işgücümüzün ucuza sömürülmesi trenini mi kaçırdık? Teknolojiyi üreten firmaların ürünlerini satması için potansiyel bir pazar olma trenini mi kaçırdık? Eğer bu trenleri kaçırdıysak ne mutlu bize!

VERİLMESİ GEREKEN KARAR
Ünlü bilgisayar firması Apple‘in ürünlerine baktığınızda şöyle bir yazıyla karşılaşırsınız: "Designed in California, assembled in China", yani "Kaliforniya‘da tasarlandı, Çin‘de birleştirildi". Bu cümlenin arkasında Apple firmasının, ürünün tasarımı gibi önemli ve yüksek yetenek isteyen bir işin kendi topraklarında gerçekleştirilmesinden ötürü duyduğu haklı gurur yatıyor.

Biz şu kararı vermeliyiz: Ürün üzerinde ismimizin nasıl geçmesini istiyoruz? "Tasarlanan" mı "birleştirilen" ülke mi? Sonu olmayan kısır tartışmalara kendimizi hapsetmek yerine, özkaynaklarımızın bizi destekleyebildiği alanlarda teknoloji üretimine yatırım yapmalıyız. Bu çok mümkün. Hiç de azımsanmayacak kaynakların aktarıldığı alanlar Türkiye‘de var. Gerekli olan, bu kaynakları ve eforları organize edecek bir ulusal yazılım politikasının masaya yatırılması. "Türkiye‘de tasarlanmıştır" demek için hiç de geç kalmış değiliz.

1 Rüzgâr kanalları, aerodinamik araştırmalarda kullanılan ve havanın katı cisimlerin etrafından geçerken oluşturduğu etkiyi anlamak için kullanılan yapılardır.

(Cumhuriyet Bilim Teknik; 25.12.2009)



TELE 1- SABAH PUSULASI

28.03.2024
 


Çok Okunanlar


EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU TOPLANIYOR

EMO 48. DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU YAYIMLANDI

EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU TOPLANIYOR

1 MAYIS’TA ALANLARDAYIZ

YENİLENEBİLİR ENERJİ TEKNOLOJİLERİ SEMPOZYUMU

OKTAY FIRAT’I KAYBETTİK…

ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI - OLAĞAN GENEL KURULU! (ENERJİEKONOMİSİ.COM)

EMO 49. ÇALIŞMA DÖNEMİ BAŞLADI

EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU TOPLANIYOR (ENERJİGUNLUGU.NET)

EMEK VE BİLİM İLE KURULACAK YENİ BİR TOPLUMSAL DÜZEN İÇİN: YAŞASIN 1 MAYIS!

Okunma Sayısı: 2079


Tüm Yazılı Basında Odamız

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr


Diğer birimlerin iletişim bilgileri için tıklayınız

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.