Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Denizli Şubesi’nin olağan genel kuruluna katılmak üzere Denizli’ye gelen EMO Genel Başkanı Musa Çeçen, ülkemizin 1980 yılından sonra uygulanan neoliberal politikalar nedeniyle üretim ve teknolojiden uzaklaştırıldığını söyledi.
Türkiye‘nin tamamen ithalata bağımlı bir ülke durumunda olduğunu dile getiren Çeçen, "Ülkemiz, özellikle 1980 sonrası uygulanan neoliberal politikalarla küreselleşme denilen bu süreç içerisinde dünya yüzeyinde yaratılan emperyalist iş bölümünün parçası haline getirilmiş ve "karşılıklı bağımlılıklar" söylemi içerisinde üretimden ve teknolojik yeniliklerden uzak bir ülke haline getirilmiştir. Türkiye‘nin teknoloji üretiminde bir öncülüğünden söz edilemeyeceği gibi mevcut üretim yapısı da aramalı ithalatına bağımlı hale gelmiştir. "Kriz yok" söylemleri içerisinde lüks tüketimde KDV indirimi gibi sermaye yanlısı kriz tedbirleri alınırken, işsizlik ödenmesi gereken bir bedel olarak halka dayatılmış ve dayatılmaya devam edilmektedir. Hükümet, 10 bin TEKEL işçisini açlığa yoksulluğa mahkum etmekten çekinmemekte, aylık 40 milyon TL maliyet yarattıklarını söyleyebilmektedir. Üreten, çalışan insanlara düşük ücretli ve güvencesiz çalışmayı reva gören Başbakan, sermaye gruplarına yönelik bonkörce davranabilmektedir. Bu bonkörlük de yine halkın cebinden çekilecek paralar üzerinden sağlanmaktadır" dedi. KRİZ "TEĞET" GEÇMEDİ Son krizle Dünyada işsiz kalan 20 milyon kişinin l milyonunun Türkiye‘de olduğunu belirten Çeçen, "Kriz yok, teğet geçecek, sürtünüp geçecek" gibi gerçekliği olmayan yaklaşımlardan, bu sefer de "kriz bitti, atlattık" noktasına geçilmiştir. Krizin nasıl geçtiğini sanayi üretimindeki düşüş ve artan işsizlik açık bir şekilde göstermektedir. Sanayi üretim endeksi 11 aylık ortalamada 2009 yılında önceki yıla göre yüzde 12 gerilemiştir. İthalat yüzde 34 gerilerken, bu gerilemenin yüzde 85‘i içeride üretim için kullanılan aramalı ithalatındaki düşüşten kaynaklanmıştır. İthalattaki azalma büyük ölçüde içerideki üretimin düşmesinden kaynaklanmaktadır. Çünkü Türkiye‘nin üretimi de ithalat içinde yüzde 70‘leri aşan payıyla aramalı ithalatına bağımlı hale getirilmiştir. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre son krizle 20 milyon kişi işini kaybetmiştir. Dünyada işsiz kalan 20 milyon kişinin 1 milyonu Türkiye‘dedir. Türkiye İstatistik Kurumu‘nun (TÜİK) son açıkladığı verilere göre Haziran 2008‘de 2 milyon 296 bin olan işsiz sayısı, Eylül 2009‘da 3 milyon 395 bine yükselmiştir. EMO‘nun yaptığı araştırmaya katılan bir meslektaşımızın dediği gibi kriz öyle teğet geçmemekte, insanların bağrını delip geçmektedir. Ekonominin düzeltilmesi için en az yüzde 10‘luk büyümeye ihtiyaç olduğu söyleniyor. Ekonomi yıllık yüzde 5‘lik büyüme ile 4 yıl sonra ancak 4 yıl önceki seviyeyi yakalayabilecektir. Sermayenin geniş halk yığınları üzerinden oynadığı bir kumar olan bu krizin bedelini emekçiler işsizlik, açlık ve yoksulluk olarak ödemeye zorlanacaklardır. Mühendisler de bu geminin emekçileri arasındadır ve onlardan çok farklı koşullara sahip olmayacaklardır. Üniversiteli işsizlerin çoğaldığı bir memlekette mühendisler de bundan payını almaktadırlar. Yılda yaklaşık 5-6 bin civarında elektrik, elektronik, elektrik-elektronik, elektronik haberleşme ve bilgisayar mühendislikleri alanında yeni mezun verilmektedir. Kriz ortamı ne yazık ki yeni mezun meslektaşlarımızın iş bulma olanaklarını daha da düşürmüştür" ifadelerini kullandı. ÖZELLEŞTİRMELER TAM GAZ DEVAM EDECEK Özelleştirmelerin bu yıl da tam gaz devam edeceğini ileri süren Çeçen, "Ne yazık ki 2010 yılı, küresel kapitalist sistem tarafından bu maliyetlerin toplumsal kesimlere yıkılmaya başlanacağı bir dönem olarak kurgulanmaktadır. Ülkemiz de bu yöne doğru yönelmiştir. 2010 yılı bütçesi tam da buna göre yapılandırılmıştır. Zaten 2010 yılına halk, yeni vergiler ve yeni zamlarla girmiştir. Elektrikten, ulaşıma pek çok temel ürüne yeni zamlar gelirken, bu zamların ekmek gibi temel gıda maddeleri dahil olmak üzere tüm ürünler üzerinde fiyat artışına neden olacağı açıktır. AKP hükümetleri, bugüne kadar var olan kamu varlıklarını özelleştirmeler yoluyla yandaş sermaye gruplarına devretmiştir. 2010 yılında da başta enerji alanı olmak üzere özelleştirmelere tam gaz devam edeceği anlaşılmaktadır. Oysa özelleştirmelerin sonucu meydandadır. Elektrik fiyatları özelleştirmeler ve serbest piyasa uygulamaları nedeniyle karaborsada fahiş düzeylerde belirlenmekte, dağıtım özelleştirmeleriyle de yeni zam baskıları yaratılmaktadır. Cumhuriyet tarihi boyunca elektrik talebinde en yüksek düşüşün yaşandığı 2009 yılında bile AKP Hükümeti, gerçek maliyetlerdeki azalışa rağmen elektrik fiyatlarına zam yapılmasını sağlamıştır. Küresel kapitalizm 2010 yılını maliyetlerini tahsil etme yılı olarak ilan etse de, emek cephesinin de karşı mücadele yılı olacağı görülmektedir.
Ülkemizde TEKEL işçilerinin başlattığı direniş, kamu emekçilerinin iş bırakışı da bunun ilk adımı olarak değerlendirilmelidir. Emek örgütlerinin 2010 yılını mücadele yılı olarak örmesi gerekmektedir" diye konuştu. (Gündem; 01.02.2010)
|