YAZILI BASINDA ODAMIZ

Rüzgar enerjisi Türkiye ve dünyanın birçok ülkesinde gündemdeki önemini koruyor, ülkemizde özellikle rüzgar gücünden elektrik enerjisi üretimi konusu yatırımcıların öncelik verdiği konular arasında yer alıyor. 5346 Sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi liretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun"un sağladığı destek yatırımcılar tarafından yeterli bulunmasa da 2008 yılı itibarı ile Türkiye rüzgar kumlu gücü 433 MW‘a ulaştı ve ülkemiz hızlı büyüme oranı ile dünyada 100 MW‘tan büyük kumlu güce sahip ülkeler arasında beşinci sırada. Halen rüzgar enerjisi kumlu gücü 3327,75 MW olan 91 projeye EPDK taralından lisans verilmiş, toplam gücü 910,9 MW olan 13 proje ise EPDK tarafından uygun bulunmuş, toplam gücü 71.028,7 M W olan 752 projenin ise inceleme ve değerlendirme çalışmaları devam ediyor. (Z.T. Altuntaşoğlu)

Elektrik üretiminde her türlü birincil kaynağın kullanımına ihtiyaç olduğu bir gerçek. Hangi kaynaklara öncelik tanınacağı konusunda dikkate alınması gereken kriterlerde de fanatik bir yaklaşım söz konusu değil ise, görüş birliği sağlanabiliyor. Ucuz olmalı, dışa bağımlı olmamalı. çevreye zarar vermemeli...

Ne yazık ki "fanatik bir yaklaşım" kimi zaman akılcı düşüncenin önüne geçebiliyor. Bu tür eğilimlere öncelikle de rüzgarcılar cephesinde sıkça rastlanılıyor. Belirttiğimiz gibi, her türlü birincil kaynağın elektrik enerjisi üretiminde kullanılmasına ihtiyaç var. Ama getirilen ve götürülen de dikkate almak kaydı ile.

Rüzgar yenilenebilir bir kaynak, önemli bir çevre kirliliği yaratmıyor, ülkemizin potansiyeli de iyi sayılabilir. Ama istikran yok, bir saat sonraki rüzgar potansiyeli net olarak bilinemiyor. Kesilebilir de artabilir de.

Sistem arz güvenilirliğinin güvence altına alınabilmesi için, bağlantı noktasında kısa devre gücünün en faza yüzde 5‘ine kaçlar izin verilebiliyor.

Yaygın kanaatin aksine, rüzgarın da doğrudan olmasa da küküıtdioksit, karbondioksit ve azotnıonoksit yayımına neden olduğu ifade edilmektedir. Tlıomas Ackennann Rüzgar Gücünün Tarihsel Gelişimi ve Mevcut Durumu başlıklı makalesinde aşağıdaki görüşlere ve sayfadaki çizelgeye yer veriyor: "Rüzgar enerjisi çevresel anlamda dost olarak görülebilir; ancak maalesef salım/yaydım (emisyon) üretmektedir. Kule ve kanatların üretilmesi, malzemenin araştırılması ve ekipmanın taşınması enerji kaynaklarının harcanmasına neden olmaktadır. Bu enerji kaynakları fosil yakıtını esas aldığı sürece yaydım üretilir.

Bu gibi yaydım doğrudan olmayan yayılanlar olarak bilinmektedir. Çizelgede farklı güç teknolojilerini esas alan elektrik üretimine ilişkin en önemli yaydımlar için bir genel bakış verilmektedir. (Güç Sistemlerinde Rüzgar - Editör Tlıomas Ackennann - EMO Yayını, sayfa 23-24) Bu bilgileri aldığımız Güç Sistemlerinde Rüzgar adlı kitap çok önemli bir çalışma. İsveç Stokholm Kraliyet Teknoloji Enstitüsü araştırmacısı Tlıomas Ackermann‘ın editörlüğünde hazırlanmış. Kitap çeşitli ülkelerdeki uzmanlara yazdırılan bağımsız bölümlerden oluşuyor. Konular yazarlara öyle paylaştırılmış ki.

Teoriden farklı ülke uygulamalarına, rüzgarın şebekeye bağlanmasındaki problemlerden türbin tasarımlarına, maliyet analizlerine kadar rüzgarla ilgili her türlü bilgi, uzmanların kaleminden sayfalara yansıtmış. 730 sayfalık kitap kapsamlı bir doktora çalışması gibi. Yayımlayan EMO‘ya, dilimize kazandıran Çiğdem Özşar ve Aydın Bodur‘a teşekkür borçluyuz.

(EMO Merkez ve şubelerinden edinilebilir. İnternetten verilen siparişlerde ve toplu alımlarda indirim yapılan kitabın fiyatı 50 TL)

Çizelge - Çeşitli enerji teknolojilerinin yayınları ve enerji amortisman sürelerinin karşılaştırılması

Not: Tüm değerler, ortalama Alman enerji karışımı, teknoloji verimi ve çalışma ömrünü esas alan doğrudan ve doğrudan olmayan yayınları içermektedir. Son sütun C02 eş değerini esas alan metan yayınları da kapsamaktadır.

(Kaynak Elektrik; 01.02.2010)