MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

ASANSÖR SEMPOZYUMU 2010 ÇALIŞMALARINA BAŞLADI



 
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) İzmir Şubesi ve Makina Mühendisleri Odası (MMO) İzmir Şubesi tarafından ortaklaşa düzenlenen Asansör Sempozyumu 2010 ve Efor Fuarcılık tarafından düzenlenen INELEX Asansör Fuarı, Kültürpark İzmir Fuar Alanı'nda bugün (21 Mayıs 2010) çalışmalarına başladı. Sempozyum ve Fuar 23 Mayıs 2010akşamına kadar izlenebilecek.
 

INELEX 2010 Asansör Fuarı ve Asansör Sempozyumu açılış törenine, İzmir Vali Yardımcısı Mustafa Erdoğan, İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Sırrı Aydoğan, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Sanayi Genel Müdür Yardımcısı Zühtü Bakır, EMO Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Göltaş, MMO Yönetim Kurulu Başkanı Ali Ekber Çakar, Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Meclis Başkanı Mehmet Tiryaki, Ege Asansör ve Yürüyen Merdiven Sanayicileri Derneği (EAYSAD) Yönetim Kurulu Başkanvekili Yüksel Gül, Efor Fuarcılık Genel Müdürü Nuray Eyigele, MMO İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Özsakarya ve EMO İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Sedat Gülşen katıldı.

Sempozyum açılışında konuşan EMO Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Göltaş, nüfusun belirli alanlarda artmasının yüksek yapılaşmaya sebep olduğuna dikkat çekti.İnsanların yerleşimi dikey olarak planlayarak, buna uygun araçlar geliştirdiğini ifade eden Göltaş, şöyle konuştu:

"Su ve buhar gücüyle çalışan asansörlerden, günümüzde kontrol sistemleri ile günün belli saatlerinde yoğunluğa göre daha hızlı ulaşım sağlayan asansörlere, yürüyen merdivenlere gelinmiş, yüzlerce metre uzunlukta binalar insanlığın kullanımına girmiştir. Artık dikey yapılaşmanın zorlaması ile asansör sektörü olgunlaşmış ve insanlar için neredeyse bir otomotiv, bir beyaz eşya sektörü kadar önemli bir işleve sahip olmuştur.

Yakın geçmişten bugün ve geleceğe yoğun kullanımı nedeniyle kamu sağlığı ve güvenliği kapsamına giren asansörlerin mühendislik faaliyeti olarak projelendirilmesinden üretim, montaj ve bakımına kadar ciddi düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır. "

2008 yılında yapılan Asansör Sempozyumu‘nun sonuç bildirgesinden yer alan "Günümüzde her alanda olduğu gibi asansör teknolojileri alanında da çok hızlı bir gelişme ve değişim yaşanmaktadır. Bu gelişmelere uyum sağlamak, ürün ve hizmet kalitesini arttırmak, rekabet edebilme gücünü sürekli olarak sağlayabilmek için sektörde bilgi, beceri ve iş alışkanlıklarına sahip nitelikli insan gücüne gereksinim vardır. Nitelikli insan gücü sağlamak konusunda üniversiteler, ara teknik eleman yetiştiren okullara ve meslek odalarına önemli görevler düşmektedir. Üniversitelerin ilgili bölümlerinde asansör teknolojisi seçmeli ders olarak yer almalı, meslek liselerinde ve meslek yüksek okullarında bu alandaki ders sayıları arttırılmalıdır" ifadelerini aktaran Göltaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"2008 yılında bizler, asansör sektöründeki hizmet kalitesi ve istihdamın arttırılmasına dönük meslek liseleri ve meslek yüksek okullarının eğitimlerinin geliştirilmesine vurgu yaparken, 2010 yılında AKP Hükümeti‘nin popülist bir yaklaşımla mesleki ve teknik eğitim fakültelerini ‘Teknoloji Fakülteleri‘ne dönüştürmek için YÖK eliyle yeni düzenlemelere gittiğini görmekteyiz.

Üniversitelerde deyim yerindeyse tabela değişikliği ile hiçbir mantığı olmadan yapılan bu yeni düzenleme ile bir yandan mühendislik alanlarımız bir karmaşaya itilirken, ülkemiz ara teknik eleman sorunu seçimlere dönük kuralsız bir yaklaşımla traji komik bir şekilde kökünden halledilmiş oluyor."

Göltaş, EMO‘nun teknoloji fakültelerine ilişkin itirazlarını şöyle özetledi:

"Öncelikle, bilimsel, teknik ve akademik veriler, mesleki ve teknik eğitim fakültelerinde uygulanan programın, mühendislik unvanı elde edilmesi için yeterli olmadığını ortaya koymaktadır. Bu durum karşısında, teknik öğretmen yetiştirmek üzere programlanmış fakültelerin adlarının değiştirilerek mühendis yetiştirmesinin sağlanamayacağı gibi teknik öğretmenlerin unvanlarının değiştirilmesiyle mühendis olamayacakları da açıktır.

Teknoloji fakültelerinin kurulması için gerekçe gösterilen istihdam sorunu yalnızca teknik eğitim fakülteleri değil, fen-edebiyat fakülteleri mezunları başta olmak üzere diğer fakültelerden mezun olanların, hatta mühendislerin de karşı karşıya kaldığı bir sorundur.

Türkiye İstatistik Kurumu‘nun ilk kez açıkladığı verilere göre mühendislik işlerinde işsizlik oranı yüzde 12.8‘dir.EMO olarak 2009 yılında yürüttüğümüz "Küresel Krizin Etkileri: EMO Üyelerinin İstihdamı" araştırmasına göre ise; elektrik-elektronik mühendislerinde yüzde 10.7, elektrik mühendislerinde yüzde 10.3, bilgisayar mühendislerinde yüzde 9.5, elektronik haberleşme mühendislerinde yüzde 8.3, elektronik mühendislerinde yüzde 7.7, biyomedikal mühendislerinde yüzde 7.1 oranına ulaşan işsizlik söz konusudur."

"Özelleştirme İşsiz Yaratıyor"

Krizin faturasının emekçi kesimlere ödetilmeye çalışıldığına ve artan işsizlik oranlarına dikkat çeken Göltaş, konuşmasının şöyle sürdürdü:

"Cumhuriyet tarihinin en özelleştirmeci iktidarı olan AKP döneminde işsizlik toplumsal yaşamı tahrip edecek boyutlara ulaşmıştır. Bu durumun en yalın örneklerinden biri Türk Telekom‘un özelleştirme sürecinde yaşanmıştır. Türk Telekom bünyesinde özelleştirme öncesi 2005 yılında 51 bin 737 olan çalışan sayısı, 2009 yılı itibarıyla yüzde 47‘lik gerileme sonucunda 27 bin 530‘a kadar düşmüştür. Yani yalnızca Türk Telekom‘da yaşanan istihdam kaybı 24 bin 207‘dir."

Serbest piyasa ekonomisi adı altında çalışanların sadece yoksullaşmadığını aynı zamanda iş ve yaşam güvencelerinin tehdit altında olduğunu vurgulayan Göltaş, "Geçtiğimiz günlerde Zonguldak‘ta yaşadığımız madencilik kazası ile kaybettiğimiz emekçiler, kamusal denetimin önemini yok sayan ve ben yaptım oldu diyen serbest piyasaya biat etme anlayışının acı bir örneğini oluşturmaktadır" dedi.

Tekel işçilerinin direnişinin sınıf mücadelesinin yeni dönemine ışık tuttuğunu kaydeden Göltaş, Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Ergin Yıldızoğlu‘nun "Artık Yalnızca tek bir dünya var: Türk, Kürt, Laz, Müslüman (Sünni, Alevi) diğer dinlerden olanlar, ateistler; hepsi tüm farklarına karşın aynı dünyaya aitler. Bu dünyada ya emek tarafında yer alıyorlar ya da sermaye tarafında. Tekel direnişi bu gerçeği bir kez daha kanıtladı. Tekel direnişi, ancak emek tarafında bulunanların, farklılıklarını barış içinde, birlikte yaşayabildiklerini, bu farklılıklarla birbirlerini zenginleştirebileceklerini gösterdi" şeklindeki sözlerini katılımcılara aktardı.  

"TMMOB Üzerindeki Baskı Artıyor"

AKP‘nin tüm kurumları ile kendi önceliklerine uygun olarak yapılandırmaya çalıştığını belirten Göltaş sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bir yandan Anayasa değişikliği adı altında hak ve özgürlüklerin geliştirilmesinden söz edilirken, diğer yandan farklı düşünenin baskı altına alındığı, toplumsal tepkilerin yok sayılarak farklı düşünceye tahammülsüzlüğün yaşandığı, Kürt Sorunu‘nun çözümünde barış içerisinde bir arada yaşama talebinin baskı ve şiddet ortamıyla belirsizliğe sürüklendiği, üniversitelerden yargıya, sendikalardan meslek odalarına kadar farklı düşünenin sesinin kesilmeye çalışıldığı bir süreçten geçiyoruz.

AKP eliyle düğmeye basılan bu dönemde TMMOB‘ye dönük saldırılar da artarak sürmektedir. Devlet Denetleme Kurulu‘nun inceleme raporu ve son olarak Bayındırlık Bakanlığı Teftiş Kurulu‘nca ileri sürülen asılsız iddialar şimdi sırada meslek alanımızın olduğunu göstermekte.

Son yıllarda TMMOB faaliyetlerinin denetim altına alınmaya çalışılması tesadüf değildir. Bugün ülkemizde demokrasi ve özgürlük alanlarını korumak için tüm duyarlı kesimlerin seslerini daha gür ve birlikte çıkarması ile bu gerici baskı düzeni önlenebilecektir."

"Nükleer Anlaşmaya Salı Pazarı Benzetmesi"

AKP‘nin nükleer santral kurma konusundaki ısrarına dikkat çeken Göltaş, şöyle konuştu:

 "AKP‘nin son 5 yılda nükleer santral konusundaki adımları ve son ihale sürecinde yaşananlara bakıldığında böylesine ciddi bir meselede nasıl bir kafa karışıklığı yaşandığına şahit oluyor ve bu süreçte ciddi endişeler taşıyoruz.

Önce üç sayfalık tercüme bir kanun tasarısı ile başlayan süreçte son olarak hukuk engelinin devletler arası anlaşmalar yoluyla aşılmaya çalışılması ve Salı Pazarı‘na tezgah kurar gibi Sinop için Güney Kore‘den Mersin Akkuyu için Rusya‘dan söz ediliyor olması, bu gayri ciddi yaklaşımların en somut örneğini oluşturuyor.

Sağlıklı bir ihale ve teknik şartname düzenleme becerisinden uzak, yazıda gelse turada gelse dik de dursa nükleer santral kuracağım dayatması ile Türkiye geri dönülemeyecek büyük bir açmaza sürükleniyor. Bu koşullarda, nükleer santral sürecinin ne teknik, ne idari ne de mali olarak hiçbir yerinde olmamız mümkün değildir.

Kaldı ki geçmişten bugüne Türkiye‘de nükleer santral kurulmasına dönük bir hazırlık sürecinin ve buna uygun bir yapısal düzenlemenin bulunmadığı herkesin bildiği bir gerçektir. Sonuçta, nükleer teknolojiye sahip olmak ayrı bir konudur ve bu nükleer teknolojinin alt yapısını hazırlamadan, bu konuda halen çeşitli ülkelerde yapılmakta olan araştırmalara katılmadan, geliştirilmekte olan yeni teknolojileri öğrenmeden ve öğrendiklerini ülkede uygulayacak nitelikte yeterli eleman yetiştirmeden mümkün değildir."

"Atık Sorunu Gelecek Kuşaklara Kalıyor"

Enerjide yüzde 72 düzeyine çıkan dışa bağımlılık sorunun nükleer santrallar ile çözülemeyeceğinin altını çizen Göltaş, şöyle konuştu:

"2009 yılında 194 milyar kilovat saatlik (kwh)elektrik üretiminin yüzde 50‘ler seviyesinde 95 milyar kwh‘ni doğalgaz çevrim santraları ile karşılayan bir ülkede gerçek olan, kendi kaynaklarımız olan rüzgar, jeotermal, su ve güneş başta olmak üzere temiz teknolojilere yatırım yapılan yeni bir üretim anlayışı için yeni bir kamusal iradenin yaratılmasıdır.

Nükleer santralın ilk yatırım ve işletim maliyeti çok yüksek, 35-40 yıllık ekonomik ömrü boyunca yaşanan arızalarda güvenlik sorunları yaşayan, atık sorunlarına çözüm bulunamamış bir teknolojidir. Nükleer radyasyon yayan atıkların yarılanma ömrü onbinlerce yıl sürmekte ve Amerika başta olmak üzere birçok ülke nükleer çubukların nihai olarak depolanacağı alanların seçimi ve atıkların depolama yöntemi konusunda milyarlarca dolar harcama yapmalarına rağmen halen sonuç alamamaktadır.

Meselenin belki de en önemli etik boyutunu ise, ortalama 80-90 yıllık bir yaşam süresine sahip bir insan topluluğunun yaşadıkları dönemde verdikleri bir kararla gelecek kuşaklara binlerce yıllık olumsuz ağır bir sorumluluk bırakma keyfiyetini kendilerinde görebilmiş olmasıdır. Bu gezegenimize karşı affedilemez bir sorumsuzluk olarak da karşı durulması gereken bir durumdur. Ülkemizde de nükleer santral kurma girişimlerinde rol alan siyasal kadroların ve teknokratların sorunu geleceğe havale etmek dışında önerdikleri bir çözüm bulunmamaktadır."

Gülşen, Mevzuat Karmaşasına Dikkat Çekti

EMO İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Sedat Gülşen ise açılışta konuşmasında, asansörler konusundaki farklı düzenlemelere dikkat çekerek, şöyle konuştu:  

"Ülkemizde İmar Kanunu ve Tip İmar Yönetmeliği‘nin yanı sıra, 15 büyükşehir belediyesinin 12‘sinde ayrıca ‘Büyükşehir İmar Yönetmeliği‘ yer almaktadır. Tip İmar Yönetmeliği ve Büyükşehir İmar Yönetmelikleri‘nin asansör de dahil olmak üzere bir çok teknik konuda farklı düzenlemeleri içerdiği de gözlenmektedir. Özellikle teknik konulardaki farklılıkların giderilmesi ve bu konuların ortaklaştırılması için İmar Kanunu‘nu ve bağlı yönetmeliklerinde bir düzenlemeye gidilmesi gereği vurgulanmasına karşın ne yazık ki bu konuda herhangi bir gelişme yaşanmamıştır.

Diğer yandan Asansör Yönetmeliği‘nde halen kullanılmakta olan asansörlere ilişkin bir yaptırım bulunmamasına karşın mevcut asansörlerin iyileştirilmesi için Odalarımız temsilcilerinin de yer aldığı Asansör Teknik Komitesi tarafından çalışmaların başlatılmış olması sevindiricidir."

"Eski Asansörler de Yönetmeliği Uygun Hale Getirilmeli"

MMO İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Özsakarya ise belediyelerle yapılan protokoller kapsamında bu yıl İzmir‘de 15 bine yakın asansörün kontrolünün gerçekleştirileceğini belirterek, "Yasa gereği 2012 yılında belediyelerimiz asansörlerin kontrollerini onaylanmış kuruluşlara yaptırmak zorunda olacaktır. Odalarımızın bilgi ve deneyimi ile kontrol çalışmalarında yine aktif rol alacağına inanıyoruz" dedi.

2008 yılında gerçekleştirilen Asansör Sempozyumu‘nda "Asansör Tesis İşletme ve Bakım Yönetmeliği‘nin" acilen çıkarılmasının istendiğini hatırlatan Özsakarya şöyle konuştu:

"Sempozyumda ortaklaştırdığımız görüşlerle oluşturduğumuz taslak yönetmeliği bakanlığa sunduk. Yönetmelik 2009 yılı Mayıs ayında, yani tam bir yıl sonra yayınlanarak yürürlüğe girdi. Hala mevzuat eksikleri olmasına karşın, tesis işletme ve bakım yönetmeliğinin yürürlüğe girmesini önemli bir adım olarak kabul ediyoruz. Bu yıl ise sempozyumumuzun ana teması ‘Asansörlerde Enerji Verimliliği‘ olarak belirlenmiştir. Hedefimiz eski asansörlerin tamamının yeni standartlara ve yönetmeliğe uygun hale getirilmesidir. Bu çalışmanın yapılmasında merkezi ve yerel yönetimlerin odalarımızla işbirliği yapmaları önemlidir. Bu süreçte elektrik ve makina mühendisliği uzmanlıklarından azami ölçüde yararlanılmalıdır."

"Uyarılar Kulak Ardı Ediliyor"

İşçi sağlığı ve iş güvenliği politikalarını bir türlü uygulamaya geçirmediğini ifade eden Özsakarya, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Zonguldak‘ta 30 madencimizi daha iş cinayetine kurban verdik. Yürekler parçalandı. Siyasi erkanın mesajı ise başsağlığı ve üzüntü bildirmekten öteye geçmedi. İşçi sağlığı ve iş güvenliği politikalarını bir türlü uygulamaya geçirmeyen, denetlemeyen siyasi iktidar, diğer yandan taşeronlaştırma ve güvencesiz çalıştırma ile iş kazalarına adeta davetiye çıkarmaktadır. İş kazalarını ‘kader‘ diye kabul eden bir anlayışa ülkemizin geleceği teslim edilebilir mi?

Ülkemiz iş kazalarında ölüm oranıyla dünya ülkeleri içinde ilk sıraya kadar yükselmiştir. Odalarımız, madenlerde, tersanelerde, tüm üretim alanlarında iş kazalarının önlenmesine yönelik raporlarını, önerilerini dosyalar, kitaplar dolusu dokümanla başta siyasi yöneticiler olmak üzere tüm ilgili ve yetkili kişi, kurum ve kuruluşlara defalarca ulaştırmıştır. Ne yazık ki bu önerilerimize kulak tıkayan anlayışı değiştirmek mümkün olamamıştır."



TELE 1- SABAH PUSULASI

28.03.2024
 


Çok Okunanlar


EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU TOPLANIYOR

EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU

EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU TOPLANIYOR

1 MAYIS’TA ALANLARDAYIZ

YENİLENEBİLİR ENERJİ TEKNOLOJİLERİ SEMPOZYUMU

ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI - OLAĞAN GENEL KURULU! (ENERJİEKONOMİSİ.COM)

OKTAY FIRAT’I KAYBETTİK…

EMO 49. ÇALIŞMA DÖNEMİ BAŞLADI

EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU TOPLANIYOR (ENERJİGUNLUGU.NET)

EMEK VE BİLİM İLE KURULACAK YENİ BİR TOPLUMSAL DÜZEN İÇİN: YAŞASIN 1 MAYIS!

Okunma Sayısı: 1840


Tüm Haberler

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr


Diğer birimlerin iletişim bilgileri için tıklayınız

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.