MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

TMMOB 41. OLAĞAN GENEL KURULU YAPILIYOR



 
TMMOB 41. Olağan Genel Kurulu, Kocatepe Kültür Merkezi'nde 27 Mayıs Perşembe günü başladı. Divan oluşturularak çalışmalarına başlayan Genel Kurul'da Divan Başkanlığı'na Nevzat Uğurel (ŞPO), başkanvekilliklerine Hüseyin Önder (EMO), H. Ülkü Özer (İMO), yazman üyeliklere Ayhan Bingöl (HKMO), Fuat Kılıç (KMO), Celal Çetin Demirel (MADENMO) ve Nergis Bilgin (MMO) seçildi.
 

Saygı  duruşu, Anıtkabir Çelenk Komisyonu‘nun oluşturulması ve gündemin karara bağlanmasının ardından TMMOB 40. Dönem Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı açılış konuşması yaptı. Konuşmasında, 2 yıllık dönemde Türkiye‘deki gelişmeler ve TMMOB‘nin çalışmaları hakkında değerlendirmelerde bulunan Soğancı, 40. Olağan Genel Kurul sonuç bildirgesinden alıntılar yaptığı konuşmasında, kapitalizmin yapısal krizine değindi. "Bu kriz salt iktisadi değil, sosyal ve siyasal anlamda da bir buhranın kapısını aralamakta aynı zamanda yaşadığımız bu karanlık çağın değişebileceğine dair iyimserliğin ve umutların da kapısını daha güçlü bir biçimde aralamaktadır" diyen Soğancı, bu umudun ancak başka bir yaşam arayışının güçlenmesinden geçtiğini söyledi. Soğancı, "O yüzden gün ülkemizin geleceğine sahip çıkma; savaşlara, yoksulluğa, yolsuzluğa karşı, küresel kapitalizmin taşıyıcısı ‘üsttekine han hamam, alttakine din iman düzeni‘nin yürütücüsü AKP‘ye karşı yüksek sesle ‘dur deme‘ zamanıdır" diye konuştu.

Soğancı, dünyanın her yerinde ayakta kalanların yürümeye başladığını  belirtirken, "Tekel direnişinden Yunanistan‘a kadar çizilen umut hattı, dünyanın güzel geleceğinin habercisidir" dedi.

Mehmet Soğancı, konuşmasında darbe-demokrasi ikilemine ilişkin olarak da şu değerlendirmede bulundu:

"Ülkemizde darbe-demokrasi ikilemi yaratılarak, neoliberal değişim sürecinin üstü örtülüyor. Sistemin yeni düzene uyum sağlayamayan eski kalıntılarının tasfiye operasyonu, derin devlete, darbecilere karşı demokrasi zaferi gibi gösteriliyor. Halbuki darbecilikle mücadele 12 Eylül sistemi ile mücadeledir. Gericileşme, neoliberal politikalar, ABD-AB-Dünya Bankası-IMF güdümünde bir Türkiye 12 Eylül düzeninin bir sonucudur. Bu düzenle hesaplaşmadan, darbecilikle, darbecilerle hesaplaşılamaz."

Soğancı,  "normalleşiyoruz" denilirken,  her gün yeni "olağanüstülük"  ve "şok" içerisinde yaşamak zorunda bırakıldığımıza dikkat çekerek, "Mesele, değişimin kendisinden çok muhtevasında aranmalıdır" uyarısında bulundu. Soğancı, yaşanan hengame içinde ülkemizin emperyalizmin ihtiyaçları doğrultusunda yukarıdan aşağıya yeniden yapılandırıldığını belirterek, şöyle konuştu:

"Soğuk savaş politikalarına uygun olarak düzenlenmiş, ‘eski devletin‘ yerini ABD‘nin Ortadoğu politikalarına ve sermayenin küresel ihtiyaçlarına uygun olarak yeniden yapılandırılan ‘yeni devlet‘ alıyor. AKP iktidarında ‘milli irade‘ adı altında demokratik bütün kanallar kapatılarak tekelci bir iktidar yapılanması kuruluyor. İktidarın Anayasa değişikliği de bunun bir parçası olarak gündeme getirildi. Güya demokratikleşme adına yapılan bu değişikliklerde ne halk ne emek ve meslek örgütleri hazırlanma sürecine dahil edilmedi. Değişiklikler de halkın, emekçilerin yani bizim değil, AKP ihtiyaçlarının ürünüdür. Emekçilerin ve ezilenlerin yeni bir anayasaya ihtiyacı vardır. Yıllardır 12 Eylül faşist darbesinin ürünü Anayasa‘ya karşı mücadele yürütüyoruz. Ama şimdi kalkıp kimse bize ‘12 Eylül Anayasası ile hesaplaşmanın yolu olarak onun devamından başka bir şey olmayan AKP Anayasasına evet‘ demeyi göstermesin."

Tekel işçilerinin güvenceli çalışma ve insanca yaşamın anayasasını sokakta yazdıklarına dikkat çeken Soğancı, AKP‘nin ise güvencesizliğin ve sömürünün önündeki engelleri kaldırmak, hastaneleri, okulları, fabrikaları rahat satabilmek için yargıyı kendi denetimi ve kontrolüne almaya çalıştığını kaydetti. "Sermayenin sınırsız sömürüsü ülkemizi işçiler için bir cehenneme ve mezarlığa çeviriyor" diyen Soğancı, Bursa, Balıkesir ve Zonguldak‘taki maden kazalarında işçilerin katledildiğini anımsatarak, "Eğer bize ‘Bu bir kader‘ diyorlarsa buna boyun eğmeyeceğimizi, kaderimizi kendi ellerimize alarak, mutlaka değiştireceğiz" dedi.

TMMOB Başkanı  Soğancı, demokratik açılım konusunda ortada "yanılsamadan"  başka bir şey bulunmadığını vurgulayarak, şöyle konuştu:

"Giderek daha baskıcı/otoriter uygulamaları hayata geçiren, toplumsal alanı dinsel gericilikle kuşatan bir iktidarın demokrasiyi geliştirmesi zaten mümkün olamaz. Kürt sorununun çözümü tartışmalarında görüyoruz ki; AKP bu sorunu kendi renginde bir ülke yaratma uğraşısı içerisinde ve ABD emperyalizmin bölgedeki yönelimleri doğrultusunda ele alıyor. AKP‘nin geliştirdiği bölgenin emperyalizmin çıkarları doğrultusunda düzenlenmesi ve ‘ılımlı İslamcılık‘ içerisinde ümmetçi temelde bir arada olma politikaları bugünkü karanlığın katmerlenmesi ve geleceğimizin teslim alınmasından başka bir anlama gelmeyecektir. Kısa sürede görüldü ki AKP iktidarının açılım dediği boyun eğdirmekten başka bir şey değil. Alevisiz Alevi çalıştaylarının, Kürtsüz Kürt sorunu çözümlerinin geldiği yer ortada. Baskılar, eşitsizlikler, tutuklamalar devam ediyor. Bu ülkede sıkılan her kurşun, atılan her bomba, patlayan her mayın, yapılan her türlü saldırı, gerçekleşen her türlü silahlı çatışma ülkemizde barış için bir arada yaşama umuduna vurulan bir darbe oluyor."

Mehmet Soğancı, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu‘nun meslek odalarına ilişkin olarak hazırladığı raporun özü itibarıyla "siyasal iktidara bağlı meslek örgütlerinin yaratılmasını" hedeflediğini vurguladı. Kamudaki siyasal kadrolaşma ve yandaş sermaye yaratma çabalarından sonra sıranın meslek örgütlerini ele geçirmeye geldiğine dikkat çeken Soğancı, meslek kuruluşlarının siyasetle uğraştıklarına ilişkin eleştiriye de şu yanıtı verdi:

"Meslek kuruluşlarına siyaset yasağı darbeci rejimin hazırladığı 82 Anayasası ile yürürlüğe girmiştir. Bu yasak daha sonra 1995 yılında kaldırılmıştır. Her fırsatta 82 Anayasasına karşı olduklarını söyleyenlerin, 82 Anayasasını aşan bir tarzda antidemokratik bir tutumla yetki kullanmaya yönelmeleri, demokrasiden ne anladıklarını yeteri bir açıklıkla ortaya koymaktadır. Başbakanlığa verilen sözde araştırma ve inceleme raporu, meslek kuruluşlarının muhalefetini susturmanın ince önermeleri ile bezenmiştir. Cumhurbaşkanı tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanlığı makamını kullanarak, eski siyasal partisinin ideolojik görüşlerine uygun davranacak meslek odaları yaratmanın yollarını aramaktadır."

Mehmet Soğancı, 40. Dönem çalışmaları hakkında da bilgi verirken, TMMOB‘nin önümüzdeki dönemde de meslek ve meslektaş sorunlarının halkın sorunlarından ayrı tutulmayacağını bilerek çalışmalarını yürüteceğini; özgür ve demokratik bir Türkiye özlemiyle emekten ve halktan yana mücadelesini sürdüreceğini; barıştan, dostluktan, dayanışmadan ve bir arada yaşamdan yana etkinliklerin içerisinde yer alacağını ve toplumsal muhalefetin odağında, onurlu yürüyüşüne ve dik duruşuna devam edeceğini ifade etti.

Mehmet Soğancı‘nın konuşmasından sonra konuk emek-meslek örgütü ve siyasi parti temsilcilerinin konuşmalarına geçildi.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Süleyman Çelebi, sınıf mücadelesinde meslek fetişizminin son bulduğunu, hak kavramının kendisinin bile piyasada alınır-satılır bir meta haline dönüştürüldüğünü, eğitimlilerin de yoksulluk sarmalı ile kuşatıldığını, tüm doğa kaynaklarının metalaştırıldığını belirtti. "Artık kral bütünüyle çıplaktır" diyen Çelebi, saldırıların, işçilerin özel bürolar aracılığıyla alınır satılır hale getirildiği bir noktaya ulaştığına dikkat çekti. DİSK Genel Başkanı Çelebi, "Kapitalizmin elimizden aldığı bütün kavramları yeniden almak ve içini doldurmak zorundayız. Yeni işçi sınıfı hakları manifestosunu gündemimize almamız gerekiyor. Bir diğer çaba mücadelelerin ortaklaştırılmasıdır" dedi. Çelebi, sendikal örgütlenme vurgusuna da yer verdiği konuşmasında, Diyarbakır‘da tutuklu belediye başkanlarını TTB ve KESK‘le birlikte ziyaret ettiklerini aktararak, "Geçmişte faşizmin yaptıklarının, şimdi sivil yönetim aracılığıyla yapıldığını ifade etmek istiyorum. Geçmişte suç sayılmayan konuşmalar şimdi iddianamede suç unsuru olabiliyor" diye konuştu. "Anayasa ve bütün diğer çabalarda kardeş örgütümüzle yol yürüyeceğimizi ifade etmek istiyorum" diyen Çelebi, Genel Kurul salonundaki "Bu ülke, bu halk satılık değil", "Yaşasın bağımsız, eşit, özgür, demokratik Türkiye", "Özelleştirmelere ve kamusal alanın talanına hayır" yazılı pankartlara dikkat çekerek, "Bunları derseniz valla hepimizin üzerine gelecekler. Buna karşı ortak mücadele etmemiz gerekir" diyerek sözlerini tamamladı.

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Genel Başkanı Sami Evren, demokratik siyasi mücadeleyi, toplumun tüm örgütlü kesimlerinin yaşamın içerisinde mücadele ettikleri süreç olarak tanımlayarak, "Örgütlü halk güçleri demokrasinin teminatıdır. Bunlar olmazsa demokrasiyi parlamentoya sıkıştırmış olursunuz" dedi. Evren, Anayasada tüm toplumsal kesimlerin dışlanmış durumda olduğunu belirtirken, Anayasa‘nın toplumsal bir mutabakat ise ırkçı olmaması; eğitim, ulaşım dahil halk yararına bunların güvence altına alınmasını istedi. Düşüncenin, örgütlenmenin suç olmadığı, yasakların olmadığı bir Anayasa istediklerini söyleyen Evren, çalışan nüfusun yalnızca yüzde 5‘inin sendikalı olduğuna dikkat çekti. "Örgütlenme olmazsa, sendikal hareket dibe vurur" diyen Evren, 1500 Kürt siyasetçinin, 20‘ye yakın sendika başkanı ve üyesinin tutuklu bulunduğunu, binlerce üyelerinin sendikal faaliyet nedeniyle soruşturma geçirdiğini, kamuda yoğun bir kadrolaşma yaşandığını, 6.5 milyon kişinin işsiz olduğunu ve işsizliğin de giderek arttığını kaydetti. Çalışma ortamında iş güvenliğinin de bulunmadığına dikkat çeken Evren, tüm bunlara karşı ortak mücadele gerektiğini kaydetti. Evren, "Kürt sorunu demokrasi sorunudur. Kürtlerin doğuda, emekçilerin batıda yaşadığı sorunları birleştirmek zorundayız" dedi.

Tez-Koop-İş Sendikası Genel Başkanı Gürsel Doğru, toplumun tüm direnç noktalarının ortadan kaldırıldığını, muhalefet eden, farklı kimliklere sahip herkesin ötekileştirildiğini belirtirken, TMMOB‘nin direniş gösteren sayılı örgütler arasında yer aldığını kaydetti. Neo-liberal dalganın tarihsel olarak kazanılan tüm değerleri alıp-götürdüğüne dikkat çeken Doğru, özelleştirme adı altında insanların açlığa ve yoksulluğa mahkum edildiğini, sonra da patates, kömür dağıtılarak bu kişilerin kullanılmak istendiğini anlattı. Doğru, "Bugün sivil bir Anayasa diye sunulan bu anayasaya evet demek mümkün değildir. İçinde tuzakların bulunduğu, antidemokratik olan bu anayasaya evet demek mümkün değildir" diye konuştu.

Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Levent Tüzel, 26 Mayıs grevinin "etkisi zayıflatılmış" bir eylem olmasına rağmen emekçilerin bundan sonraki mücadelesine ışık tuttuğunu söyledi. Konfederasyonların aldığı grev kararında belirtilen taşeronlaştırma, güvencesiz çalışmanın durdurulması başta, tüm taleplerin hala varlığını sürdürdüğüne dikkat çeken Tüzel, 26 Mayıs eyleminin Türk ve Kürt emekçilerinin birlikteliği için bir başlangıç olduğunu söyledi. Emekçilerin, gelişen hareketi ileriye taşımaları gerektiğini dile getiren Tüzel, "Kılıçdaroğlu taşeronlaştırmaya karşı olduğunu belirtiyor. O zaman CHP‘li belediyelerde kuralsız, örgütsüz ve taşeron çalışmayı durdurarak sözünde durmasını diliyorum" dedi. Tüzel, TMMOB‘nin enerji özelleştirilmelerinden, suyun ve doğanın talanına karşı olmak üzere bir dizi çalışmalar yürüttüğüne değinerek, TMMOB‘un, ısrarlı mücadelesi nedeniyle iktidarın tepkisine maruz kaldığını söyledi. Seçim atmosferine girildiğinin altını çizen Tüzel, "siyasi partiler ve demokratik kitle örgütleri olarak, en geniş demokratik güç birliğini kurmak zorundayız" dedi.

Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Genel Başkanı Alper Taş, kentsel dönüşüm adı altında rant düzenine karşı TMMOB‘nin barikat olduğunu belirtti. Taş, "Bugün karşımızda duran işsizlik ve Kürt sorunu gibi iki önemli sorunumuz var. Sermaye düzeni ve onun partisi ‘ya işsiz kalırsın ya da güvencesiz çalışırsın‘ diyerek bizi açlığa ve sağlıksızlığa mahkum ediyor. Bu düzen Özallar ve Dervişler‘den gelen bir ‘Allah kurtarsın‘ düzenidir" dedi. Kürt sorunu konusunda hem devlete hem de PKK‘ye çağrıda bulunan Taş, "Vazgeç artık bu operasyonlardan. ABD ve AB‘ye dayanılarak çözüm arayışından vazgeç. Bir arada yaşamı tahrip eden saldırılardan vazgeç. Otobüslerde yanan kardeşlerimiz milliyetçilerin ekmeğine yağ sürüyor" diye konuştu. Sosyal kavganın, sınıf mücadelesinin yükseltilmesi çağrısında bulunan Alper Taş, "Şimdi dik oynamanın, daha fazla dik durmanın zamanıdır" diyerek sözlerini tamamladı.

Türkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Başkanı Erkan Baş, TMMOB Genel Kurulu‘nu "umut verici bir genel kurul" olarak nitelendirerek, şöyle konuştu:

"TMMOB Türkiye sosyalist hareketi için, Türkiye solu için her dönem önemli olmuştur. İçinde bulunduğumuz dönem bu değerin daha fazla hissedileceği dönem olacak. Emekçilere dönük ağırlaştırılmış saldırı olduğu açık. Burada yeniden düzenleme, yeniden dizayn vardır. 1- Türkiye emperyalizme daha bağımlı hale getirilmektedir. 2- Gerici yapı güçlendirilecektir. 3-Sermaye tahakkümü artırılacaktır. Bunların hepsinin sonucu emek cephesi için cehennemdir. İşte kader dedikleri o cehennemdir."

Tekel‘le simgelenen, ancak onunla sınırlandırılamayacak olan emek cephesinde "artık yeter" deme noktasında bir direnç hattı örüldüğünü kaydeden Baş, örgütlü bir çete bulunduğunu, bu çetenin Türkiye emek kesimine yönelik bir saldırı planı olduğunu söyledi.

Hak ve Özgürlükler Partisi (Hak-Par) Genel Başkan Yardımcısı Celal Yıldız, Kürtçe selamlayarak başladığı konuşmasında, Kürt halkının, Arap ve Türk halkları gibi kendi kendini yönetme hakkına sahip olduğunu savunarak, federal bir sistem istedi.

Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Taka, kapitalist emperyalist sistemin hem doğayı yok ettiğini, hem de insanlığa dönük bir yok oluşla karşılaşıldığını belirtirken, kadınların ezilmesinden ve Kürt sorunundan söz etti. Taka, "Kürt sorunu şu anda tüm diğer sorunların önüne geçmiş. Kürt sorununu vurarak mı çözeceğiz, konuşarak mı çözeceğiz? Biz konuşarak çözme anlayışının sahipçisi bir siyasi partiyiz. TMMOB bu konuda daha aktif rol almak zorunda" diye konuştu. Taka, bugün yapılan Anayasa değişikliğinin hiçbir sorunu çözmeyeceğini belirtirken, türban gibi bazı sorunlara siyasi yaklaşmak gerekmediğini, insani ve bilimsel yaklaşılmasının yeterli olduğunu söyledi.

Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Bitlis Milletvekili Nezir Karabaş, toplumun en ince dokusuna kadar örgütlenmediği bir toplumda gerçek bir demokrasiyi yakalamanın mümkün olmadığını vurguladı. İktidarın açılım iddialarından tekrar çatışma ortamına geçildiğini, hükümetin her konuda olduğu gibi bu konuda da samimi olmadığını söyleyen Karabaş, Habur‘da yaşananları çoğu kişinin algılayamadığını belirtti. Karabaş Irkçı, şoven politikalar izlemekle suçladığı CHP ve MHP‘nin bu sürece karşı çıktığını belirtirken, "Bizler tersinden bir karşı duruş sergileyemedik" dedi. Şiddet, çatışma ortamına barikat oluşturmayı başarabilmek gerektiğini belirten 12 Eylül Anayasası‘nın mantığıyla ruhuyla birlikte değişmesi gerektiğini ifade ederken, "Bir defa başlangıç ilkeleri, ırkçı, ayrımcıdır. Özgür, kardeşçe birlikte yaşama zeminini yakalaması mümkün değil o Anayasanın" diye konuştu.

Konuk konuşmalarının tamamlanmasının ardından Yönetmelikler Komisyonu, Mali İşler ve Bütçe Komisyonu, Genel Kurul Sonuç Bildirgesi Komisyonu ve Kararlar Komisyonu oluşturuldu.

Genel Kurulun öğleden sonraki bölümünde TMMOB 40. Dönem Yönetim Kurulu II. Başkanı Nail Güler Çalışma Raporu‘nu, TMMOB 40. Dönem Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Selçuk Uluata Mali Raporu, Denetleme Kurulu Üyesi Nadir Avşaroğlu Denetleme Kurulu Raporu‘nu, Onur Kurulu Üyesi Tevfik Peker de Onur Kurulu Raporu‘nu sundu.

Raporların sunumundan sonra görüşülmesine geçildi ve ilk gün sırasıyla; Şevket Akdemir (ZMO), Mustafa Erdoğan (HKMO), İyigün Pulat (OMO), Şevki Bayraktaroğlu (JMO), Ümit Acar (METALURJİ MO), Oktay Ekinci (MO), Doğan Albayrak (MMO), Salih Sönmezışık (OMO), Ali Salman (MO) söz aldılar.



TELE 1- SABAH PUSULASI

28.03.2024
 


Çok Okunanlar


EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU TOPLANIYOR

EMO 48. DÖNEM ÇALIŞMA RAPORU YAYIMLANDI

EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU TOPLANIYOR

1 MAYIS’TA ALANLARDAYIZ

YENİLENEBİLİR ENERJİ TEKNOLOJİLERİ SEMPOZYUMU

OKTAY FIRAT’I KAYBETTİK…

ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI - OLAĞAN GENEL KURULU! (ENERJİEKONOMİSİ.COM)

EMO 49. ÇALIŞMA DÖNEMİ BAŞLADI

EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU TOPLANIYOR (ENERJİGUNLUGU.NET)

EMEK VE BİLİM İLE KURULACAK YENİ BİR TOPLUMSAL DÜZEN İÇİN: YAŞASIN 1 MAYIS!

Okunma Sayısı: 1412


Tüm Haberler

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr


Diğer birimlerin iletişim bilgileri için tıklayınız

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.