5 Haziran Dünya Çevre Günü Bölgemizdeki Yanlış Sanayi, Kent, Ulaşım, Enerji ve Çevre Politikaları Hakkında Uyarıcı Olmalıdır! Ne yazık ki insanlık ve özellikle Bölgemiz 5 Haziran Dünya Çevre Gününü büyük sorunlarla karşılıyor. Böyle bir günde bizim gündemimiz sadece evsel atıklar ve yaşadığımız kentlerin köylerin sokaklarının caddelerinin temizliği olamaz. Esas olan havamızın, toprağımızın ve suyumuzun temiz olmasıdır, temiz kalmasıdır, bizden sonraki nesillere temiz bırakılmasıdır. Nasıl ki 26 Nisan‘larda Çernobil Felaketinin yıl dönümlerinde Gerze‘yi, Sinop‘u seçiyorsak bu gün de yani 5 Haziran Dünya Çevre Gününde de basın açıklaması yapmak için Terme‘nin Kozluk Beldesini ve dolayısıyla yapımı OMV tarafından sürdürülen Termik Santralı seçtik. Avrupa‘nın Enerji Arz Güvenliğini Sağlayacağız Diyorlar! Uluslararası şirketlerin kar hırsı ve AKP Hükümetinin Ülkemizin geleceğini düşünmeyen enerji ve sanayileşme politikaları tehlikenin boyutlarını daha da artırıyor. Çünkü bölgemizde Kozluğun yanı sıra Çarşamba‘da, Tekkeköy‘de, Ayancık‘ta, Gerze‘de Doğalgaz ya da ithal kömürle çalışacak Termik santralların yanı sıra Sinop‘ta da Nükleer Santral yapım sürecinin binbir türlü bürokratik aldatmacayla ve karartmalarla sürdürüldüğünü biliyoruz. Kar hırsının boyutları bölgemizin geleceğini tehdit etmeye, havamızı-suyumuz-toprağımızı kirletmeye devam ediyor. Değerli basın mensupları Temiz enerjiymiş gibi gösterilen ve halen yapımı burada OMV tarafından sürdürülen Doğalgaz termik santralının yılda 7800 GW/h elektrik üretmesi durumunda olası çevresel etkilerine birkaç örnekle dikkatinizi çekmek isterim. 4.700.000 ton CO2 16.400 ton NOx 25 ton SO2‘tin atmosfere salınması ve ayrıca, 700 m denizin açığından 3m çaplı borularla denizden çekilecek ve santral soğutmasında kullanıldıktan sonra ısınan suyun 400m açığa ve 200m derine salınması sözkonusdur. Bu atıkların çevresel etkilerini olumlu karşılayanlar olabilir ancak sözlerimin başında Bölgemizin üzerine çökecek ithal yakıtlı termik santrallar toplamının yaratacağı çevresel etkileri topluca değerlendirmek gerekiyor. OMV firmasının bir Avusturya firması olduğunu, Samsun‘da ticari kaydı bulunmadığını, buradaki inşaat yapımın bir Yunan firmasınca üstlenildiğini de üst üste koyduğumuzda ortaya şöyle bir sonuç çıkıyor; Bu bölgede elde edilecek (+) değer ve üretilen elektrik tertemiz bir şekilde Avrupa‘ya iletilecek ve böylece bizler Avrupa‘nın enerji arz güvenliğini sağlamış olacağız. Peki bize ne kalacak; Isınmış, ekolojik dengesi bozulmuş bir deniz, Havası-toprağı-suyu kirlenmiş bir çevre! Doğalgaz veya ithal kömürle çalışan elektrik üretim santrallarının böylesine verimli ve önemli bölgemize yapılmasına karşıyız. Ülkemiz sanayisinin enerji yoğunluğunu sektörel yapılanma değişikliği ile azaltmak üzere çalışmaların yapılması gereklidir. Enerji verimliliğinin artırılmasının yanı sıra sanayinin enerji, emek ve kaynak yoğun üretimden ileri/yüksek teknoloji yoğunluklu ve enerji yoğunluğu düşük olan bir üretim ve sanayi yapısına geçmesi gerekmektedir. Örneğin çok yüksek girdili ithal hammadde ile çalışan, yüksek oranda enerji harcayan, çevreyi çok kirleten ve istihdam katkısı az olan bir sanayi dalı ihracat kapasitesi yüksek de olsa ülkemiz için uygun değildir. Sanayileşme ve kalkınma, çevre politikalarıyla doğrudan ilişkilenmiş bir uğraş ve amaçtır. Sanayileşme ve kalkınmayı "sosyal kalkınma" anlayışı içinde, planlı bir yaklaşımla, tarım, çevre, enerji, ulaşım, teknoloji, sağlık, eğitim ve tüm diğer alanlara yönelik politikalarla bir bütünlük içinde tanımlamak gerekmektedir. Başka türlü insanca bir yaşam geliştirmek olanaklı değildir. Ancak böylece, teknoloji-sanayileşme ve çevre politikaları arasında bir uyum kurulabilecektir. Yaşam alanlarımızın yok olmaması için, gelecek nesillere yaşayabilecekleri bir dünya bırakabilmek için, bugün ekolojik bir krize dönüşen sorunlarının çözümünde bütüncül politikaların, hukuksal ve kurumsal düzenlemelerin geliştirilmesi ve uygulanması gereği açıktır. Bu bağlamda çevre politikaları: - Doğru sanayi, doğru enerji, doğru ulaşım politikalarıyla birlikte
- su kirliliği ve kontrolü, katı ve tehlikeli atıkların kontrolü,
- toprak kirliliği ve kontrolü, erozyon kontrolü, sera gazı salınımının kontrolü,
- deniz kirliliğinin kontrolü,
- biyolojik çeşitliliğin korunması ve geliştirilmesi,
- temiz üretim teknolojilerinin kullanılması,
- doğal kaynakların korunması,
çevre dostu yerli, yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı eşliğinde tanımlanmalıdır. Saygılarımızla... TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI Samsun Şubesi Mehmet Özdağ - Şube Başkanı 05.06.2010
|