Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), teknoloji fakültelerine ilişkin Yükseköğretim Kurulu ve Milli Eğitim Bakanlığı'na gönderdiği yazı ile ilgili olarak Teknik Eğitim Vakfı'nın yaptığı açıklama üzerine Vakıf Genel Başkanı Mustafa Aksoy'a bir mektup gönderdi. EMO Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Göltaş imzasıyla gönderilen mektupta, iki meslek grubunun karşı karşıya getirilmesi yerine sorunun çözümüne yönelinmesi gerektiği vurgulanarak, "...bu uygulama, Vakfınızın faaliyet alanı olduğu anlaşılan teknik öğretmenler için de ne istihdam açısından ne ekonomik anlamda ne de mesleki kariyer yönünden herhangi bir olumlu adım içermemekte, tersine meslek grubunuzu yok sayan bir anlayışı hakim kılmaktadır" denildi. Teknik Eğitim Vakfı'na gönderilen mektubun tam metnine yazımızın devamından ulaşabilirsiniz.
 

Sayın Mustafa AKSOY

Teknik Eğitim Vakfı Genel Başkanı

Elektrik Mühendisleri Odası olarak Yükseköğretim Kurulu ve Milli Eğitim Bakanlığı‘na göndermiş olduğumuz yazı üzerinden Teknik Eğitim Vakfı adına 4 Haziran 2010 tarihinde yaptığınız açıklamayı üzülerek okuduk. Aynı meslek alanının farklı kademelerinde işbirliği içinde çalışma yürüten iki meslek grubunun, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik ve politik açmazlar nedeniyle karşı karşıya getirilmesi sorunların çözümü açısından yarar sağlamayacaktır.

Öncelikle bizim için emek kutsaldır. Hiçbir meslek grubunun hakarete maruz tutulması, aşağılanması kabul edilemez. Kaldı ki teknik öğretmenler, teknisyenler ve teknikerler, mühendislerin çalışma yaşamı içerisinde birlikte faaliyet yürüttükleri iş arkadaşlarıdır. Bırakın mühendis örgütlerinin bu meslek grubuna yönelik hakaret etmesini, başka yerlerden gelecek herhangi bir olumsuz ve haksız eleştirinin karşısında mühendis örgütleri de yer alacaktır. Teknik elemanlar, üretim sürecinin vazgeçilmez unsurları olup, ülkemizde daha fazla değer görmesi gereken bir meslek grubunu oluşturmaktadırlar.

EMO‘nun teknik eğitim fakültelerinin teknoloji fakültelerine dönüştürülmesi konusundaki görüşleri bu meslek grubunu yok sayan değil, tersine önemseyen bir yaklaşıma sahiptir.

Mühendislik fakültelerinin eğitim kalitesi elbette tartışılabilir. Ancak ülkemizde mühendislerin yaşadığı işsizlik sorunu, yalnızca eğitim sorunuyla açıklanamaz. Ülkenin kalkınma ve gelişim planları ve buna uygun istihdam politikasının oluşturulmamış olması içinde bulunduğumuz alanda görev yapan tüm meslek grupları açısından büyük bir açmaz oluşturmaktadır. Bu nedenle istihdam edilemeyen mühendisler yetiştirilmekte, yine bu nedenle istihdam edilemeyen teknik öğretmenler mezun edilmektedir. Dolayısıyla sorunumuz temel olarak ortaktır. Bu kapsamda mühendislerdeki işsizlik oranının "çok normal" olarak nitelendirilmesi mümkün değildir.

EMO, YÖK ve Milli Eğitim Bakanlığı‘na 4 Mayıs tarihinde teknoloji fakülteleri ile ilgili yazısını göndermiş olup, bugüne kadar her iki kurumdan da herhangi bir yanıt gönderilmemiştir. Eldeki tek resmi belge teknik eğitim fakültelerini kapatıp, teknoloji fakülteleri kuran Bakanlar Kurulu kararıdır. Ayrıca birkaç üniversitenin web sayfasında yayınlanmış olan teknoloji fakültesi bünyesinde mühendislik bölümleri açılmasına yönelik plandan söz eden haberler yer almıştır. Vakfınız tarafından yapılan açıklamada da bu durum "YÖK aldığı kararları kamuoyuna resmi olarak duyurmadan adım adım uygulamaktadır" cümlesiyle ortaya konulmaktadır. Kamu kurumu niteliğinde Anayasa ve yasalar çerçevesinde kurulmuş bir meslek örgütü olarak YÖK‘ün aldığı kararlar konusunda bizden görüş alınmadığı gibi bize hiçbir bilgilendirme de yapılmamıştır. Dolayısıyla iddia edildiği gibi mühendislerin lobi oluşturması bir tarafa, yasal mevzuat gereği dikkate alınması gerekirken tamamen görmezden gelinmesi söz konusudur. Bu durumun başlı başına Odamıza verilen yasal görev ve yetkiler açısından problemli olduğu açıktır.

Yaptığınız açıklamadan yürütülen süreç hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuz anlaşılmaktadır. Odamızın YÖK ve Milli Eğitim Bakanlığı‘na gönderdiği yazıda teknoloji fakültelerinden mühendis mezun edileceğine yönelik eleştiri konumuzun Vakfınız tarafından da aynı şekilde değerlendirildiği görülmektedir. Açıklamanız da teknoloji fakültelerinden mühendis yetiştirileceğini, teknik eğitim fakültelerinden bugüne kadar mezun olmuş binlerce teknik öğretmenin yok sayıldığını göstermektedir. YÖK‘ün uygulaması meslek grubunuzu ileriye dönük olarak yok ederken, okullarınızı meslek odalarımıza üye olacak mühendis yetiştirecek bölümler haline getirmektedir. EMO değil, bizatihi bu uygulamayı yürürlüğe koyanlar, meslek grubunuzu küçük görmekte ve yok edilmesini öngörmektedirler. Üstelik bunu yaparken, aynı üniversite içinde aynı ad altında iki bölüm açılması gibi garip bir uygulamanın altına da imza atılmaktadır. Böylesi bir durumda EMO‘nun mühendislik eğitiminde oluşabilecek sıkıntıları dile getirmesi, tabela değiştirerek mühendis yetiştirilemeyeceğini belirtmesi bir zorunluluktur. Bunu dile getirmek de kapatılmış olan mesleki ve teknik eğitim fakülteleri mezunlarına yönelik bir eleştiri anlamına gelmemektedir. EMO‘nun teknoloji fakültelerine ilişkin eleştirisi ne teknik öğretmen, teknisyen ve teknikerle ilgili, ne de bu meslek gruplarında çalışacak insanları yetiştirmeyi planlayan bir üniversite kurumuyla ilgilidir. Konumuz mühendis yetiştirmek üzere yola çıkmış olan teknoloji fakülteleridir.

EMO‘nun eğitime yönelik eleştirileri yalnızca teknik eğitim kalitesinin daha da artırılması amacına yönelik olup, bu tür eleştirileri mühendislik bölümleri için de yapmaktadır. Eğitimin daha iyi hale getirilmesine yönelik çabalar bir meslek grubunu kötülemek anlamına gelmemektedir. Teknik öğretmenler, tekniker ve teknisyenler de mühendisler kadar saygındır ve mesleki alanlarımızın örtüştüğü yerlerde birlikte çalışmaktan onur duymaktayız. Açıklamanızda "çelişki" olarak eleştirdiğiniz, EMO ve TMMOB‘a bağlı odaların teknik eğitim vermeleri ve teknik öğretmen kökenli akademisyenlerle de işbirliği yapması da iddialarınızın aksine mühendis odalarının meslek grubunuza verdiği değeri göstermektedir. EMO‘nun sizi küçümsediği, suçladığı yönündeki algılamanızın mühendis camiasında karşılığı bulunmamaktadır.

Yaratılan kavramsal kargaşalar bir tarafa bırakılırsa, sanayinin mühendis yanında nitelikli işgücüne ihtiyacı olduğu açıktır. Nitelikli işgücü yetiştirmek üzere kurulan okulların mühendis yetiştirmesi durumunda sözü edilen nitelikli işgücü nasıl karşılanacaktır? Nitelikli işgücü olarak tanımlanan meslek grubuna mühendis unvanının verilmesi karmaşa ortamından başka bir sonuç yaratmayacaktır.

Mühendislik örgütü olarak, teknik öğretmenlik branşında mühendislerin istihdamına yönelik herhangi bir talebimiz söz konusu değildir. Öğretmenlik için gerekli eğitim ve formasyona sahip olmayanların bu alanda istihdam edilmesini de EMO doğru bulmamaktadır. Gelinen noktada altı çizilmesi gereken şudur ki, sözü edilen okullarda nitelikli eğitim vermek üzere öğretmenlerin yetiştirilmesinden vazgeçilmektedir. Ayrıca vakıf üniversitelerine yönelik ücretini ödeyen ve asgari giriş puanını alan öğrencilerin mühendislik bölümlerine kaydedildiği eleştirinize sonuna kadar katılıyor ve bugüne kadar dile getirdiğimiz bir sorun olduğunun altını çiziyoruz.

2010 Üniversite yerleştirme sınavları öncesinde bu alanda ciddi bir karmaşa yaratılmıştır. Üstelik bu uygulama, Vakfınızın faaliyet alanı olduğu anlaşılan teknik öğretmenler için de ne istihdam açısından ne ekonomik anlamda ne de mesleki kariyer yönünden herhangi bir olumlu adım içermemekte, tersine meslek grubunuzu yok sayan bir anlayışı hakim kılmaktadır. Yaratılan karmaşa her iki meslek grubunu da etkileyecektir. İki meslek grubunun karşı karşıya getirilmesi yerine güçlerimizi bu sorununun çözümüne yöneltmemiz gerektiği inancıyla çalışmalarınızda başarılar dileriz.

Saygılarımla,

Cengiz GÖLTAŞ
EMO Yönetim Kurulu Başkanı