MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

MADENCİ FENERİ YOLUMUZU AYDINLATIYOR



 
Büyük Madenci Grevi ve Yürüyüşü`nün 20. yıldönümünde `Büyük Yürüyüşten Günümüze Türkiye Gerçeği` başlıklı panel gerçekleştirildi. Panelde konuşan Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Göltaş, özelleştirme ve piyasalaştırma uygulamalarına karşı mücadele çağrısında bulundu.
 

Büyük Madenci Grevi ve Yürüyüşü‘nün 20. yılı nedeniyle 4 Ocak 2011 tarihinde Genel Maden İşçileri Sendikası, Şemsi Denizer Salonu‘nda "Büyük Yürüyüşten Günümüze Türkiye Gerçeği" konulu bir panel düzenledi. Genel Maden İşçileri Sendikası Başkanı Ramis Muslu açılış konuşmasında, taş kömürüne ilk kazmanın vurulması ile birlikte maden işçilerinin 160 yıllık mücadelesinin başladığını belirterek, işçilerin mücadelesinin demokrasi mücadelesiyle harmanlandığını kaydetti. Bu mücadelenin en simgesel tarihinin 4 Ocak 1991 olduğunu kaydeden Muslu, şöyle konuştu:

"4 Ocak tarihi maden ocaklarımızı, demir çelik sektörümüzü, enerji sektörümüzü ve ülkemiz sanayisini, üretim kültürünü hedef alanlara karşı, maden işçilerinin, Zonguldak ve bölge halkının verdiği büyük mücadele günüdür. 30 Kasım 1990 tarihinde başlayan grevle 35 gün Zonguldak caddelerinde ‘Yanlış yapıyorsunuz‘ diye haykıran ve siyasi iktidarı uyaran maden işçisi ve Zonguldak halkı bu uyarıları dikkate alınmayınca ‘Artık yeter‘ demiş ve Ankara yoluna çıkmıştır. 4 Ocak 1991, haykırışları duymayanlara karşı, yüz bini aşan insanla Ankara‘ya yürüdüğümüz ve sesimizi dünyaya duyurduğumuz tarihtir."

Yeni Dünya Düzeni Sarsılıyor

Özellikle 1990 sonrası ülkemizde küreselleşme ve yeni dünya düzeni politikalarının uygulandığını kaydeden Muslu, küreselleşme söylemi ile birlikte vaat edilen ekonomik ve siyasal refahın aksine 2007 yılında küresel krizin patlak verdiğine dikkat çekti. Küresel krizin sadece ülkelerin ekonomilerinde değil, yeni dünya düzeni politikaları için de sarsıcı etki yaptığını vurgulayan Muslu, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Üreten ve ürettiği küresel ekonominin hedef ülkelerine pazarlayan ülkeler, yeni dünya düzeni adıyla oluşturdukları sistemi ayakta tutabilmek için halen mücadele etmekte, çeşitli önlemler almayı sürdürmektedir. Kendileri üreten ama hedef ülkeleri pazar haline getirerek üretim ekonomisinden uzaklaştıran politikaları dayatan ülkeler, ekonomik krizin tüm dünyaya yayılmasına neden olmuşlardır. Küresel ekonominin ve yaptığı krizin, ülkemizin de aralarında bulunduğu hedef ülkeleri etkilemediğini söylemek mümkün değildir. Özellikle ülkemiz gibi hızla üretim ekonomisinden uzaklaştırılan, kamu kurum ve kuruluşları özelleştirilen, yabancılaştırılan ya da kapatılan ülkeler, bu tür küresel krizlerin gelecek yıllarda da etki alanında bulunacaktır."

İş güvencesi Yok Ediliyor

Türkiye‘de 1980 ve özellikle 1990 sonrası tüm uyarılara rağmen ısrarla yürütülen ekonomik politikaların bugün ekonomik bağımsızlığımızı ortadan kaldıracak düzeye ulaştığını kaydeden Muslu, sözlerini şöyle sürdürdü:

 "Kölelik düzeni anlamına gelen 4-C ve gittikçe yaygınlaşan taşeronlaşma uygulamalarıyla ülkemizde iş güvencesinden yoksun, ucuz ve örgütsüz işgücü yaratma çabaları gösterilmektedir. Bugün gündemde olan Torba Yasa‘da kiralık işçilik, esnek çalışma gibi emek dünyasını yakından ilgilendiren düzenlemeler bulunmaktadır. Biz üretmek istiyoruz. Ülkemizin taş kömürü ihtiyacının 5 milyon tonluk bölümünü Türkiye Taşkömürü Kurumu‘nun (TTK) karşılamasını istiyoruz. Doğal zenginlikleri, tarihi birikimi ve deneyimli insanlarıyla Zonguldak‘ın ve Türkiye‘nin potansiyeline güvenilmesini istiyoruz."

Muslu‘nun konuşmasının ardından Büyük Ankara Yürüyüşü‘nü anlatan belgesel film gösterimi yapıldı. Film gösteriminden sonra ise "Büyük Yürüyüşten Günümüze Türkiye Gerçeği" başlıklı panel düzenlendi. Maden Mühendisleri Odası (Maden MO) Zonguldak Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan Kaymakçı‘nın yönettiği panele, Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Göltaş, Maden Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Torun, Gazeteci-Yazar Yıldırım Koç ve Zonguldak Karaelmas Üniversitesi‘nden Yrd. Doç. Dr. Mustafa Yüce konuşmacı olarak katıldı.

Göltaş: Madenci Feneri Yolumuzu Aydınlatıyor

Büyük Madenci Yürüyüşü‘nün ardından Türkiye‘de yaşanan gelişmelerin değerlendirildiği panelde konuşan Cengiz Göltaş, Büyük Ankara Yürüyüşü‘nün simgesi olan madenci fenerinin bugün de yolumuzu aydınlatmaya devam ettiğini vurguladı. Aradan geçen 20 yılda yaşanan piyasalaştırma ve özelleştirme uygulamalarının işçi sınıfı ve onları temsil eden sendikaların önemli ölçüde güç kaybetmesine yol açtığına dikkat çekti. Göltaş, hizmetlerin ve malların bütünü ile özel ellere teslim edilmesinin, yalnızca bu alanda çalışanları değil, tüm emekçileri olumsuz olarak etkilediğini vurguladı.

Özelleştirme İstihdamı Yok Etti

Türk Telekom‘un özelleştirme öncesinde 51 bin 737 kişiyi istihdam ettiğini hatırlatan Göltaş, Eylül 2010 tarihi itibari ile istihdam sayısının 25 bin 700‘e düştüğünü kaydetti. İstihdam kaybının 26 bin 37 kişiye ulaştığını belirten Göltaş, şöyle devam etti:

"Bu 26 bin 37 çalışana ortalama brüt 2 bin TL ücret ödendiği varsayılsa; Türk Telekom‘un ürettiği hizmetle sağlanan gelirin yılda yalnızca 624 milyon TL‘lik bölümü, bu işçilere emekleri karşılığı veriliyor olacaktı. Ortalama 4 kişilik bir aile üzerinden hesaplandığında Türk Telekom‘un ürettiği gelirin bölüşümü yoluyla 26 bin 37 çalışan, yaklaşık 104 bin kişiyi besleyecekti. Şimdi çalışan sayısını azaltarak alıcı şirket, bir avuç insandan oluşan sermayedarlarına daha fazla kar aktarımı yapmaktadır. Türk Telekom bir kamu tekeli iken, özel tekele dönüşmüştür. Türk Telekom‘un yeni yönetimi ilk icraat olarak, zam yapmıştır."

Özelleştirmeyi destekleyen alternatif telefon işletmecileri bile bugün Türk Telekom ile rekabet edemediklerinden yakındığını ve "fiili tekele son" kampanyaları düzenlediklerini hatırlatan Göltaş, "Kısaca bu örnekteki özelleştirme ve piyasalaştırma macerasının bedelini yalnızca çalışanlar değil, tüm ülke olarak ödemekteyiz. Bu alanda yaratılan piyasadan yalnızca bir avuç sermayedar mutlu kalmıştır" diye konuştu.

Özelleştirme Ekonomik Yıkım Getiriyor

TÜPRAŞ, PETKİM, POAŞ, SEKA, TEKEL, Türk Telekom, TEDAŞ gibi büyük özelleştirmelerin ortak özelliğinin birkaç yıllık karlarına karşılık gelen rakamlara özel sektöre devredilmeleri olduğunu ifade eden Göltaş, enerji sektöründe yaşanan gelişmeleri şöyle aktardı:

"AKP Hükümeti döneminde elektriğin önemli bir kısmı özel sektör tarafından üretilir olmuştur ve bu oran giderek büyümektedir. Kamunun yeni santral yatırımı yapmaması ve elektrik dağıtımının özel sektöre bırakılmak istenmesi neticesinde konutlarda elektrik fiyatlarına yüzde 72.3 zam yapılmıştır. Bir yandan elektrik DUY denilen karaborsada fahiş fiyatlar ile satılarak, büyük gelirler elde edilirken, bir yandan da bu gelirin yaratılmasını sağlayan çalışanların aldığı pay giderek küçülmektedir.

Elektrik üretiminde yeni yatırımların özel sektöre bırakılmasının ardından mevcut kamunun kurduğu ve işlettiği santralların da özelleştirilmesi yapılmaya başlanmıştır. Böylece özel sektörün fahiş fiyatlarını dengelemek için kullanılan kamunun elindeki olanaklar da özelleştirmeler yoluyla alınmak istenmektedir.

Geçmiş dönemde elektrik üretim şirketlerinin yaptığı zam baskısı, bu kez elektrik dağıtım şirketleri tarafından yapılmaya başlanmıştır. Özelleşen dağıtım şirketlerini talepleri doğrultusunda bölgelerin kayıp-kaçak oranları Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından değiştirilerek, yükseltilmiştir.

Özel sektör, ihalelerde verilen fiyatları kısa sürede tahsil edecek yöntemlerin peşine düşmüştür. Tüm bu gelişmeler yaşanırken bu şirketlerde çalışanların durumu ise belirsiz bir hal almıştır. Elektrik dağıtım şirketlerinde çalışanlar TEKEL işçileri gibi 4-C kapsamına geçirilme tehlikesi ile karşı karşıyadırlar. Ancak mağduriyetin yalnızca buradaki işçilerle sınırlı olmadığı, tüm yurttaşları ilgilendirdiği de açıktır. Birer kamu hizmeti olarak yürütülen hizmetlerin özel sektöre devri, sanayinin temel girdisini bu hizmetlerin oluşturması nedeni ile genel ekonomi olumsuz olarak etkilenmektedir."

İthal Kömürün Saltanatı

Enerji alanın özel sektörün tercihlerine bırakılmasının yerli enerji kaynakları aleyhine sonuçlar doğurduğunu belirten Göltaş, panel izleyicileriyle şu bilgileri paylaştı:

"2000 yılında ithal kömüre dayalı kurulu güç kapasitesi 145 megavat (MW) iken 2010 yılına gelindiğinde 2 bin 681 MW‘a yükselmiştir. İthal kömüre dayalı santralardaki kapasite 10 yıl içerisinde 18.5 kat artmıştır. Yerli taşkömürüne dayalı kapasiteye bakıldığında ise 2000 yılında 335 MW‘ın 2010 yılına gelindiğinde hiç artmadığına, yerinde saydığına şahit oluyoruz."

Can Güvenliği de Tehdit Altında

Özelleştirme ve piyasalaştırma uygulamalarının yalnızca istihdam ve ülke ekonomisinin olumsuz etkilemediğini bunun yanı sıra iş güvenliği önlemlerinin "maliyet artışı" olarak görülmesi nedeniyle işçilerin can güvenliğinin de tehdit altında olduğunu kaydeden Göltaş, temel insan hakkı olan örgütlenme özgürlüğünün, işçilere iş güvencesinin yanında uzmanlaşma ve iş güvenliği olanağı da sağladığına dikkat çekti. Taşeron şirketlerin maliyetlerini aşağı çekmek ve proje başına düşen karlılık oranlarını artırmak için sık sık personel değiştirdiğini kaydeden Göltaş, madencilik alanında yaşanan iş güvenliği sorunun şöyle değerlendirdi:

"AKP Hükümeti, taşeronlaştırma uygulamasının yanında TTK tarafından yapılan taşkömürü üretimini rödövans ihaleleri ile düzenli olarak özel sektöre kaydırmıştır. İlk AKP Hükümeti‘nin kurulduğu 2002 yılında Türkiye‘de 2 milyon 319 bin ton taşkömürü üretimi yapılırken, özel sektörün üretimdeki payı yalnızca yüzde 3.2 olarak gerçekleşmiştir. Bu oran 2005 yılında yüzde 23.4‘e fırlamış, ardından da 2006 yılında yüzde 34.3‘e yükselmiştir. Özel sektörün payı 2007 yılında yüzde 32.7, 2008‘de yüzde 39.6, 2009‘da ise yüzde 34.7 olmuştur. Son açıklanan verilere göre 2007 yılında kömür madenciliği alanında iş kazası sayısı 6 bin 293 olup, bu sayı beklenen iş kazasına göre yüzde 1530 daha fazladır. 2008 yılında da bu alanda 5728 iş kazası gerçekleşmiş olup, beklenen iş kazasından yüzde 1396 daha fazla kaza yaşanmıştır. 2007 ve 2008 yıllarında yaşanan iş kazaları, 2009 yılında da aynı hızını korumuş, 2010 yılında da devam etmektedir. Ülkemizde yaşanan maden kazalarının özelleştirme ve taşeronlaştırma uygulamalarının hız kazandığı son yıllarda artış göstermesi tesadüf değildir."

Birlikte Mücadele Vurgusu

Siyasi iktidarlar ve bu piyasalaştırma ve özelleştirme uygulamalarında en çok imzası bulunan AKP hükümetleri, bu uygulamaları direk mağdur olan kesimleri yalnızlaştırarak, yürütebildiğine dikkat çeken Göltaş, sözlerini şöyle tamamladı:

"Tekel işçilerine geniş kamuoyu desteği olmasına rağmen ne yazık ki işçi sınıfı ve sendikalar üretimden gelen güçlerini kullanarak verebilecekleri asli destek konusunda isteksiz davranmıştır. Gelinen aşamada Tekel işçilerinin 4-C mücadelesi sönümlenmişir. Büyük Ankara Yürüyüşü‘nün ardından en büyük içi hareketi olarak nitelendirilebilecek, Tekel eylemi bugün bize yeniden bir yol haritası çizmektedir. Hak arama arayışında mutlak birlikteliği sağlayamadığımız, herkesin ‘elini taşın altında‘ bulundurmadan, başarıya ulaşma şansı yoktur. Bugün hep birlikte kaldırmak zorunda olduğumuz o ‘taş‘ her zamankinde daha ağırdır. İnsanca yaşam ve çalışma koşullarının sağlamadığı ülkelerde ilerleme kaydedilmesi, demokrasinin oturtulması mümkün değildir."



TELE 1- SABAH PUSULASI

28.03.2024
 


Çok Okunanlar


EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU TOPLANIYOR

EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU

DEPREMZEDEYE DEĞİL ENERJİ ŞİRKETLERİNE DESTEK

KTMMOB EMO YENİ YÖNETİM KURULU BELİRLENDİ

SİNOP NÜKLEER GÜÇ SANTRALI İNADINDAN VAZGEÇİLMELİDİR   

EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU TOPLANIYOR

HALKIN DEMOKRATİK İRADESİ GASP EDİLEMEZ

EMO, SİNOP NGS NAZIM İMAR PLANI İÇİN İPTAL DAVASI AÇACAK (BAŞKENT GAZETESİ)

1 MAYIS’TA ALANLARDAYIZ

ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI - OLAĞAN GENEL KURULU! (ENERJİEKONOMİSİ.COM)

Okunma Sayısı: 2065


Tüm Haberler

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr


Diğer birimlerin iletişim bilgileri için tıklayınız

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.