SAMSUN NÜKLEER KARŞITI PLATFORM BASIN AÇIKLAMASI NÜKLEER SANTRALLARA VE YAŞAMI YOK EDEN ENERJİ ÜRETİMLERİNE HAYIR! Japonya‘daki Felaket Zincirinden Nükleer Uyarılar Dünyanın dört bir yanında atomu parçalayarak enerji üreten santrallerden biri daha dünyamıza radyasyon kustu. Japonya‘da meydana gelen 8.9 büyüklüğünde şiddetli depremin ardından Miyagi Bölgesi‘nde yer alan Onagawa Nükleer Tesisi zarar görmüş, santralın bir türbininde yangın çıkmıştır. Buradaki yangın söndürülürken, bazı santrallarda soğutma sistemi çalışmadığı bildirilmiştir. Ardından gelen haberler ise ne yazık ki endişelerin gerçeğe dönüştüğünü göstermektedir. Fukuşima 1 santralında patlama olduğu ve nükleer sızıntı meydana geldiği açıklanmıştır. Binlerce yıl yok olmayan bu radyasyon, şimdi bir balığın, arının, çiçeğin ve hatta yeni doğmuş bebeğin vücudunda. Japonya‘da yaşanan Fukuşima Nükleer Santral Kazası sonucu doğaya karışan radyasyon; pasaportla yolculuk etmiyor; sınır tanımıyor; "bu da insan evladıymış" demiyor. Elektrik üretmek için parçalanan atom; şimdi balığı, arıyı, çiçeği parçalıyor yavaş yavaş. Şimdi sakat kalanlar, yıllar sonra birer istatistik olacaklar. Bu, ilk değildi; geçmiş bize nasıl bir canavar yarattığımızı göstermişti. Unutmak da Bir Risk, O Halde Geçmişi Hatırlayalım, 1986 yılı 26 Nisan günü Çernobil Nükleer Santrali‘nde "insan hatası" sonucu - sanki santralin diğer kısımları insanlar tarafından yapılmıyor - oluşan "arıza" neticesinde soğutma sistemi "geç" devreye girer; bir bahar günü tam üç milyon çocuk artık gelecekte hastaneleri evi bilecek bir yaşama başlar. Santral soğutma çalışmalarında bulunan 600 bin insan, zehirlenmiş 2.5 milyon hektar toprak, sakat doğumlar, on kat artan kanser, kirlenen milyonlarca ağaç, milyonlarca çiçek kalır geriye. Artık Çernobil‘in kilometrelerce yakınında kuş uçmuyor, çocuk sesi duyulmuyor. Pripiat, girişin yasak olduğu hayalet şehirdir artık. Ülkemizde ise başta Karadeniz olmak üzere Çernobil Kazası‘nın Türkiye üzerindeki gerçek etkisi ve sonuçları siyasal iktidarlarca saklanmış ve gerçekler hiçbir zaman halka anlatılmamıştır. Geçmişte bizlere radyasyonlu çayları içirenlerin, bugün yeni masallarına kanmıyoruz artık. Tüm Bu Gelişmeler Türkiye İçin Çok Önemli Bir Uyarı Niteliği Taşımaktadır. Tüm bu gelişmeler, Türkiye‘nin Akkuyu‘da ve Sinop‘ta kurmaya çalıştığı nükleer santraller için çok önemli bir uyarı niteliği taşımaktadır. Bugün AKP Hükümeti, çeşitli pazarlıkların da dahil olduğu bir süreçle, ihale dahi yapılmaksızın Rusya‘nın Akkuyu‘da nükleer santral sahibi olmasına yönelik bir devletlerarası anlaşmayı yürürlüğe koymuştur. Sinop‘ta kurulmak istenen nükleer santral için ise Güney Kore anlaşma sağlamayan AKP Hükümeti Japon Toshiba firmasıyla görüşmeler yaptığı biliniyor. Akkuyu‘da kurulmak istenen nükleer santral, Ecemiş Fay Hattı‘na 25-30 kilometre uzaklıkta yer almaktadır. Sinop‘ta deprem tehlikesinin yok olduğu söyleniyorsa da Türkiye‘de en çok deprem olan Kuzey Anadolu Fay hattına sadece 55-95 km uzaklıkta. Sinop Bölgesinde bile Kuzey Anadolu Fay Hattına paralel olan bazı fay hatları geçmekte, biri Sinop‘un hemen güneyinde; öbürü ise Erfelek‘te. Bunun dışında bu bölgede birçok sayıda fay sistemi olduğu biliniyor. Merkez üssü Boyabat‘ta bulunan bir depremde en çok zarar Sinop‘ta görünecek. Deprem kuşağında olan bu bölgeye nükleer santral kurulamayacağına ilişkin bugüne kadar yapılan uyarılar dinlenmemiştir. Ancak Japonya‘da yaşanan 8.9 büyüklüğündeki depremin ardından yaşanmakta olan nükleer felaket, Akkuyu‘da ve Sinop‘ ta kurulmak istenen nükleer santral inadından vazgeçilmesi konusunda bir uyarıdır. Japonya‘da yaşanan bu felaket, nükleer santral savunucularının güvenlik kriterlerine ilişkin bugüne kadar dile getirdikleri savların gerçek bir doğal felaket karşısında geçersiz kaldığını gözler önüne sermektedir. Sağlam bir inşaat ve güvenlik kriterlerine uyulması durumunda nükleer santralların güvenli olduğu iddialarının gerçekleri yansıtmadığı ne yazık ki bu acı olayla bir kez daha gözler önüne serilmiştir. Görüldüğü gibi güvenlik kültürünün gelişmişliği ve çalışma disiplini sorgulaması bile böylesine büyük bir felaket karşısında anlamını yitirmektedir. Japonya‘da yaşanan kaygı verici gelişmelerin hükümet tarafından da ciddiye alınarak, Akkuyu ve Sinop‘ ta Nükleer Santral macerasından vazgeçmeye çağırıyoruz. Japonya‘daki deprem ve ardından tsunami sonrası İsviçre ve Almanya gibi devletler nükleer programlarını askıya aldıklarını belirterek halklarına soluk aldırmışlardır. AKP Hükümeti yetkilileri ise halen nükleer santral konusunda kararlı olduklarını söyleyerek, halkının kaygılarına kulak tıkamışlardır. AKP hükümetinin gözlerini adeta nükleer santral bürümüştür. Samsun Nükleer Karşıtı Platform (Samsun NKP) Olarak Halkımızı Geleceğine Sahip Çıkmaya Çağırıyoruz. Bugün, dünyanın nefesini tutarak izlediği Japonya`daki nükleer kazadan ders alarak yapılması gereken en akılcı yaklaşım, nükleer dosyasını çok geç olmadan kapatmaktır. Akkuyu`da, Türkiye`de ve bütün dünyada nükleer santral macerasına son verilmelidir. Bütün halkımızı 24 Nisan 2011 günü Çernobil Faciası‘nın 25. Yılında Kadıköy‘de yapacak mitinge destek olmaya ve geleceklerine sahip çıkmaya davet ediyoruz. Samsun Nükleer Karşıtı Platform Bileşenleri (SAMSUN NKP) ; TMMOB Samsun İKK, KESK, SAMSEV, ÇYDD Samsun Şubesi, 78‘liler Birliği, Halkevleri 07.04.2011
|