|
EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Pektaş, 08Nisan 2011 Cuma günü Radyo İmaj’da Celâl İnal’ın hazırlayıp sunduğu “Demokrasi Kuşağı” programına konuk olarak, ‘nükleer santraller, nükleer enerji’ ve 10 Nisan 2007 tarihinde aramızdan ayrılan EMO Ankara Şubesi 6. ve 7. Dönem Yönetim Kurulu Üyesi Halil Eker anısına EMO Ankara Şubesi tarafından düzenlenecek “25. Yılında Çernobil ve Nükleer Santraller” paneli ile 24 Nisan 2011 Pazar günü İstanbul’da NKP’nin düzenleyeceği mitingi değerlendirdi.
Ramazan Pektaş konuşmasına, Halil Eker`in EMO içindeki yeri ve çalışmalarını anlatarak başladı. Halil Eker`in EMO`ya çok önemli katkısı olduğunu, 12 Eylül askeri darbe dönemi karanlığında Meslek Odaları`nın görevlerini yerine getirmesi için fedakârca çalıştığını söyleyen Pektaş, Çernobil nükleer santral kazasının şu ana kadar dünyada yaşanan 3. büyük nükleer santral kazası olduğunu söyledi. İlk büyük nükleer santral kazasının 1979 yılında yaşandığını ardından 1986 yılında Çernobil ve 2011 yılında Japonya`da Fukuşima nükleer santral kazası yaşandığını kaydeden Pektaş, "Çernobil nükleer santral kazası hemen yanı başımıza yaşandı. Coğrafi olarak çok yanımızda olduğu için ülkemizde sağlığı olumsuz yönde etkiledi. O dönemde çayın radyasyondan kinlendiği söylendiğinde dönemin Sanayi Bakanı çıktı ve ‘çay içilebilir bakın ben içiyorum` diyerek toplumu yanıltan açıklamalarda bulundu. Buna hiç hakları yoktu. Çernobil nükleer santral kazasından sonra Türkiye`de kanser kanıksanan bir hastalığa dönüştü ve bilinen en önemli örneği sanatçı Kâzım Koyuncu genç yaşta kanserden öldü" dedi. Radyasyon bulutlarının her yere dağılmasıyla kanser vakalarında artışın görüldüğünü kaydeden Pektaş şunları söyledi; "Çernobil`in acılarını ülke olarak yakından yaşadık. Fukuşima nükleer santral kazası Türkiye`den çok uzakta Japonya`da oldu ve şu an için Türkiye için tehlike gözükmüyor. Ancak dolaylı yoldan örneğin Japonya`dan yapılan ithalat yoluyla radyasyon Türkiye`ye gelebilir. Fukuşima santralinde soğutma sistemini çalışır hale getirdiler, düşük aktiviteli radyasyonlu suları Okyanus`a attılar. Atılan radyasyonlu su nedeniyle oradan tutulan balıklar yenmeyecek. Bilindiği gibi Rusya, Japonya`dan balık alımını kesti. Nagazasi ve Hiroşima`da atılan atom bombalarının olumsuz etkilerini Japon halkı yıllarca çekti. Denilebilir ki savaş ortamında düşman tarafından atılan bombalar böyle olumsuzluklar yaşattı, düşman saldırısı diyebilirsiniz. Fukuşima`da Japonlar kendi kendini vurdu. Fukuşima nükleer santral kazası ve tüm nükleer santral kazaları belli coğrafyayı uzun yıllar problemli hale getirdiği gibi bütçeler açısından da önemli yük oluşturmakta. Fukuşima nükleer santral kazasının sonuçlarını belki 10-15 yıl sonra değerlendirebileceğiz. Bazı uzmanlar bu kazanın Çernobil kazasının 3 katı büyüklüğünde olduğunu söylüyorlar. Türkiye`de ise nükleer tesis ve ölümler tüp gazla kıyaslanıyor. Bana bir tüp gaz kazası gösterin ki patladıktan sonra birden fazla kişiye zarar versin. Çernobil`den sonra 7 milyonu aşkın insan bu kazadan olumsuz etkilendi." "Nükleer yalanlara karşı sivil gerçekler" Nükleer santralin iğneden vidasına kadar dışa bağımlı bir tesis olduğunu, yasa`sının bile dışarıdan ithal edildiğini vurgulayan Pektaş şöyle konuştu; "Nükleer santralden üretilen elektriğin birim fiyatı diğer yollarla üretilen elektrik birim fiyatının 4-5 katıdır. Kullanılan yakıt elde edilmesi ve kullanılmasında doğaya karbondioksit emisyonu salınmakta. Nükleer lobicilerin karbon emisyonu yok demesi inandırıcı değil. Nükleer santralin işletmesi çok riskli. Dünyada 441 aktif santral bulunuyor ve rapor edilmiş geçiştirilmiş kazalar yaşanmakta. 3-5 kişinin ölümüyle sonuçlanan kazalar çok önemli görülmemekte ve rapor edilerek geçiştirilmekte. Türkiye stratejik konumu olan bir ülke. Yarın öbür gün bir ülke ile sıkıntılar yaşanırsa, tıpkı İkiz Kuleler örneğinde olduğu gibi nükleer tesise uçakların saldırmasın sonucu büyük olumsuzluklar yaşanabilir. Kurulum maliyetleri diğer geleneksel santrale göre 3 kat daha pahalı ayrıca sökülmesi kurulması kadar problemli tesisler. 2020 yılından sonra dünyada ilk kurulan nükleer santraller sökülecek ve birer nükleer atığa dönüşecek. Nükleer santrallerden elektrik üretimi 10-12 yıl gibi oldukça uzun bir dönemi kapsamakta. Nükleer kaynaklar belirtildiğinin aksine sonlu kaynaklardır. Oysa Türkiye rüzgar, güneş konularında oldukça zengin bir ülke konumundadır. Kirli kaynağa alternatif temiz kaynaklar var. Enerji kaynaklarının; ulusal, ekonomik, çevreye zarar vermeyen, kaliteli ve çeşitli olması gerekmekte. Bu saydığı başlıklar nükleer için negatiftir. Yapılması gereken ulusal enerji programı çerçevesinde yenilenebilir, temiz enerji kaynakları öne çıkartılmalıdır." Ramazan Pektaş konuşmasını, NKP tarafından 24 Nisan 2011 Pazar günü İstanbul Kadıköy`te yapılacak mitinge çağrı yaparak bitirdi.
|
Tanıtım
ANKARA ŞUBE
ÜYELERİMİZ İÇİN ÜCRETSİZ UDEMY EĞİTİMİ: MÜHENDİSLER İÇİN YAPAY ZEKA ARAÇLARI 
