Elektrik Mühendisleri Odası 42. Dönem 4. Koordinasyon Kurulu`nda genel seçimler, TMMOB ve bazı odalara yönelik müdahale içeren yeni bakanlık oluşumlarına ilişkin kanun hükmünde kararnameler değerlendirilirken, EMO-Genç gelecek çalışmaları ve mali durum da ele alındı. Koordinasyon Kurulu açılışını yapan EMO Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Göltaş, `TMMOB`nin susturulmak istenmesine izin vermeyeceğiz. 1954`den bu yana devam eden kurumsal kimliğimizin temel özelliğini oluşturan bağımsız, demokratik ve özerk yapımızı bozdurmayacağız` dedi.
 

EMO 42. Dönem 4. Koordinasyon Kurulu Toplantısı, 9-10 Temmuz 2011 tarihlerinde Ankara‘da yapıldı. Koordinasyon Kurulu, 21 Mayıs 2011 tarihinde trafik kazasında yitirdiğimiz EMO Muhasebe Görevlisi Servet Solmaz‘ın anısına yapılan saygı duruşuyla çalışmalarına başladı. Toplantının açılışını yapan EMO Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Göltaş, "Her örgütün böyle acılı zor günleri vardır. Aslında geçmişten bu yana kaybettiğimiz Odamız emektarı her dostu, örgütlülüğümüzün ve gücümüzün bizlere bıraktığı bir değer olarak görüyoruz. Servet Solmaz da yaşamının son 14 yılında yarattığı sevgi, güven ve paylaşım ile Odamızın tarihinde saygıyla anılacaktır" dedi.

Koordinasyon Kurulu açılışında ülke gündemini ve TMMOB ile bağlı odalarına yönelik müdahale girişimlerini değerlendiren EMO Yönetim Kurulu Başkanı, şu sözlerle konuşmasına başladı:

"Koordinasyon Toplantımızı, uzun bir dönemde devam eden Anayasa referandumu, ardından yapılan genel seçimler ve son olarak halkın iradesi ile seçilmiş olmalarına rağmen tutuklulukları süren ve bu nedenle boykot ve yemin krizi ile karşı karşıya kalınan bir Meclis tartışmasıyla, yani Temmuz sıcaklarına rağmen hiç dinmeyen bir siyasal gündemin içerisinde gerçekleştiriyoruz."

EMO Yönetim Kurulu Başkanı Göltaş, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı‘nın örgüte gönderdiği yazıdan alıntı yaparak, son gelişmeler hakkında Koordinasyon Kurulu‘nu bilgilendirdi:

"Bildiğiniz üzere, AKP İktidarı, genel seçimlerden 4 gün önce 8 Haziran 2011 tarihli Resmi Gazete‘de yayımlanan bir düzenlemeyle bazı bakanlıkları kapatmış, bazı yeni bakanlıklar oluşturmuştu. Ayrıca işlevi gereği mesleğimizi en çok ilgilendiren Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ile Çevre ve Orman Bakanlığı‘nı birleştirerek ‘Çevre, Orman ve Şehircilik Bakanlığı‘nı kurmuştu. Söz konusu yeni kurulan bakanlık yapısı içinde oluşturulacak Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü‘nün görevleri içinde de meslek alanlarımızı ve örgütümüzü ‘düzenlemeye‘ yönelik maddeler yer almıştı. AKP bu sefer de Çevre, Orman ve Şehircilik Bakanlığı henüz oluşturulamadan 4 Temmuz 2011 tarihinde yayımlanan Kanun Hükmünde Kararnameler ile Bakanlığı ikiye böldü ve içinden ‘Çevre ve Şehircilik Bakanlığı‘ ile ‘Orman ve Su İşleri Bakanlığı‘ çıktı. Daha bir ay bile dolmadan, kararnamelerin mürekkebi bile kurumadan kurduğu bakanlığı kaldırıp yerine iki bakanlık kurması; AKP‘nin kamu yönetimi ile ilgili olarak tırnak içinde ne kadar planlı, programlı ve ciddi çalıştığının güzel bir göstergesidir. ‘Çevre ve Şehircilik Bakanlığı‘nın amaç bölümünde önceki ‘Çevre, Orman ve Şehircilik Bakanlığı‘ndan farklı olarak ‘meslek odalarının mevzuatını düzenleme‘ ifadesi çıkarılarak, bakanlığın görev alanı ile ilgili mesleki hizmetlerin norm ve standartlarını hazırlamak, geliştirmek, uygulanmasını sağlamak ve ilgililerin kayıtlarını tutmakla sınırlı tutulmuş gözükse de Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü‘nün görev tanımı mesleğimiz ve örgütümüz aleyhine daha da genişletilmiştir. Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü‘nün görevleri daha detaylı bir şekilde tanımlanırken; önceki kararnamede yer alan ‘Ülkenin planlama, projelendirme ve yapım işlerinde faaliyet gösterenlerin rekabet gücünü artırmak için inceleme ve araştırmalarda bulunmak, stratejiler geliştirmek, meslek odaları ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yapmak ve koordinasyonu sağlamak‘ ifadesi ise bu kez kaldırılmıştır."

Göltaş, bu gelişmeyi şöyle değerlendirdi:

"Yapılmak istenen bu düzenlemelerin ne anlama geldiği son derece açıktır. TMMOB‘nin siyasal iktidarlardan bağımsız emek, demokrasi ve barıştan yana toplumsal yararı ve adil bölüşümü esas alan dik ve onurlu duruşu sağcı, piyasacı siyasetçileri her dönemde rahatsız etmiştir. Doğaldır ki bu duruş önümüzdeki yıllarda da rahatsız etmeye devam edecektir.

Anımsayacağınız gibi Odamız ve TMMOB bu süreçlerde hep haksız suçlamalar ile karşı karşıya kalmıştır. Kamu yararı içermediğini ısrarla vurguladığımız enerji özelleştirmelerine karşı tavrımız, ‘ayak bağı ve oda terörü uygulamak‘ olarak nitelendirilmiş, nükleerci lobilerin tezgahlarını bozmamız ‘politika yapmak‘ ile suçlanmıştı.

Evet arkadaşlar, ne mutlu ki politika yapan bir örgütüz. Mesleğimizin sorunlarını ülkemizin sorunlarından ayrı görmeyen bir yerde duruyoruz. Çıkarılan kanun hükmündeki kararnamelerle teslim alamadıkları TMMOB‘yi sahibinin sesi üniversite, yargı, medya, sendika vb. bürokratik yapılara dönüştürmek istiyorlar. Yeni kurulacak bakanlık yapılanmaları ile odaların idari, mali ve örgütsel yapısını kendi istedikleri biçimde düzenlemek istiyorlar."

Göltaş, Koordinasyon Kurulu‘na, "Yağma yok! Şimdi daha çok politika yapacağız. TMMOB‘nin susturulmak istenmesine izin vermeyeceğiz. 1954‘den bu yana devam eden kurumsal kimliğimizin temel özelliğini oluşturan bağımsız, demokratik ve özerk yapımızı bozdurmayacağız. 12 Martların, 12 Eylüllerin karanlığını yırtarak çıkanların yarattıkları geleneklerin izi ile AKP‘nin TMMOB‘ye dönük saldırısını püskürteceğiz" diye seslendi.

Bu irade ve kararlılıkla TMMOB ve EMO‘nun sadece mesleki, bilimsel faaliyetler ile sınırlı olmayan bir şekilde yaşadığı ülkenin halk yararına olmayan yanlış tercihlerine karşı da mücadele edeceğinin altını çizen Göltaş, "Doğal olarak kamu yararı içeren her alanda sözünü söyleyecek, politikasını kararlılıkla uygulayacaktır" dedi.

Ülkede yaşanan süreci de "Bugün seçim sistemi ve siyasal partiler yasasındaki çarpıklıklar ile yapılan seçimlerde toplumun iradesi ile seçilen milletvekilleri cezaevlerinde kuralsız ve keyfi uygulamalar ile tutukluluk durumu devam ederken, hak ihlalleri, baskı ve yasak ortamında karanlık bir süreç AKP eliyle işletilmeye kaldığı yerden devam ediyor" sözleriyle ortaya koyan Göltaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Tüm bu gelişmeler ışığında, daha dün Van‘da Bölgesel Enerji Forumu‘nda söylediğimiz sözü burada bir kez daha yineliyoruz. TMMOB ve EMO, ülkesinin ve mesleğinin sorunlarını birbirinden ayırmadan emek, demokrasi ve barış kavramlarını bir dayanışma örgüsü içinde diğer toplumsal muhalefet örgütleriyle birlikte savunmaya devam edecektir. Kürt Sorunu‘nda adil ve demokratik bir çözüm için halkların kardeşliği temelinde birlikte yaşam ilkesinden vazgeçmeyecektir."

Kimin hangi gerekçeyle ne zaman tutuklanacağı ve ne kadar süreyle tutuklu kalacağının bilinmediği garip bir tarihsel süreçten geçildiğini kaydeden Cengiz Göltaş, "Giderek daha organize bir denetim ve baskı tekniği ile şekillenen bu süreç bizlere ‘yaratılanı yaratandan ötürü severek‘, işkence gören, idam edilen devrimciler için duygulanarak, Ahmet Kaya‘dan, Nazım Hikmet‘ten şiirler okunarak, oğlu kaybedilen Berfo nineyle birlikte gözyaşı dökülerek dayatılıyor" dedi. İleri demokrasinin öbür yüzünün ise ekranlara kapalı olduğunu belirten Göltaş, şöyle konuştu:

"Sokakların sesinde işsizlik ve iş cinayetleri at başı gidiyor. Mem-u Zin‘i biz bastırdık diyenlerin Kürt siyasal muhalefetini de bastırmaya çalıştıkları, parasız eğitim isteyen öğrencileri cezaevinde tuttukları, yaşadıkları yörede HES istemedikleri için gaz bombaları ile ölümü reva gördükleri, ucube denilerek heykellerin yıkıldığı, İnternet yasakları ile toplumun tek tipleştirilmeye çalışıldığı, şifrelenen sınavlar ile gençliğin geleceği ile oynandığı, TEKEL işçilerinin güvencesizliğe, sağlık emekçilerinin taşeronlaşmaya mahkum edildiği bir süreçte, bir yazarın köşesindeki seçim yorumuna katılmamak mümkün değil. Yazar diyor ki; ‘Görünen o ki, Türkiye‘de sermayedar da, küçük burjuva da, emekçi de, işsiz de, aralarındaki onca sınıfsal farklılığa, hatta yarılmalara karşın ortak bir toplumsal psikolojide buluşmakta, siyasal tercihlerinde de tam tamına aynı hesabı kitabı yapmaktadır. Aman istikrar bozulmasın, ‘En kötü günümüz böyle olsun‘, daha yararlanacağımız çok nimet, edeceğimiz çok kar, tüketeceğimiz çok mal var.‘

Bu egemenlerin dünyası için tarif edilen ‘istikrar, kar ve tüketim‘ onların olsun arkadaşlar. Biz eşit ve özgür bir ülkede barış ve adaleti savunmaya devam edeceğiz. Yüzümüzü topraklarımıza, madenlerimize, fabrikalarımıza, santrallarımıza, yani ortak yaşamın olduğu her yere çevirmeyi sürdüreceğiz."

Fotoğraflar