MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

   · ŞUBE Giriş Sayfası

 KOCAELİ ŞUBE

   · 

ŞUBE TARİHÇESİ

   · 

ŞUBE YÖNETİM KURULU

   · 

ŞUBE DENETÇİLERİ

   · 

ŞUBE ÇALIŞANLARI

   · 

KOMİSYONLAR

   · 

ÇALIŞMA PROGRAMI

   · 

ÇALIŞMA RAPORU

   · 

TEMSİLCİLİKLER

   · 

HABERLER

   · 

DUYURULAR

   · 

GÖRÜŞLER-RAPORLAR

   · 

BASIN AÇIKLAMALARI

   · 

YAZILI BASINDA ŞUBEMİZ

   · 

GÖRSEL BASINDA ŞUBEMİZ

   · 

BASINDAN SEÇTİKLERİMİZ

   · 

YİTİRDİKLERİMİZ

   · 

EVLİLİK DUYURULARI

   · 

YENİ DOĞAN DUYURULARI

   · 

İŞ YAŞAMI DUYURULARI

   · 

MİSEM EĞİTİMLERİ

   · 

EĞİTİMLER

   · 

YAYIN SATIŞ VE KİTAP LİSTESİ

   · 

ÖNEMLİ EVRAKLAR

   · 

İSTATİSTİKLER

 
Şube Kapsamındaki İller:

 BOLU   KOCAELİ   SAKARYA   ZONGULDAK   BARTIN   KARABÜK   DÜZCE 
 

 
MİSEM BANNER
 
MİSEM DIŞI BANNER
 
ÜYELİK
 
ÜYELİKLE İLGİLİ BELGELER
 
İŞ VE ELEMAN ARAYANLAR
 
TEMSİLCİLİK ADRES VE TELEFONLARI
 
SMM
 
EĞİTİMLER
 
ÖLÇÜM VE BİLİRKİŞİLİK BAŞVURU FORMU
 
ŞUBEMİZDE SATIŞA SUNULAN KİTAP LİSTESİ
 
ÇALIŞANLAR OLARAK HAKLARINIZI BİLİYOR MUSUNUZ?
 
TÜRKİYE’DE MÜHENDİS-MİMAR-ŞEHİR PLANCISI PROFİL ARAŞTIRMASI
 
DERGİ 437. SAYI

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

“MÜHENDİSLİK MESLEK ALANINDAKİ TAHRİBATLAR VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELER” KONULU PANEL DÜZENLENDİ



 
EMO Ankara Şubesi Kurucu Başkanı Kaya Nomaler, 5. ve 6. Dönem Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Turhan Çiftçibaşı ve 11. Dönem Yönetim Kurulu Üyesi Cihan Kayıket anısına, 05 Ağustos 2011 Cuma günü “Mühendislik Meslek Alanındaki Tahribatlar ve Kanun Hükmünde Kararnameler” konulu panel düzenlendi. EMO Genel Merkezi Toplantı Salonu’nda düzenlenen panelin yöneticiliğini EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Pektaş yaptı. Panele, Muğla Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atilla Göktürk, Orman Yüksek Mühendisi Doç. Dr. Yücel Çağlar, EMO Kocaeli Şubesi Başkanı Avni Haznedaroğlu, EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Eski Başkanı Haşim Aydıncak konuşmacı olarak katıldı.
 

Panelin açılış konuşmasını yapan EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Pektaş şunları söyledi; "Değerli dostlar bazı ayrılıklar vardır biz o ayrılıkları kabul etmesek de hayatımızın bir gerçeğidir. Bu üç değerli dostumuzun ayrılığı farklı tarihlerde oldu. Her üçü de Odamıza örgütlülüğümüze çok büyük katkılarda bulunmuş büyüklerimiz. Yaşamları aynı zamanda EMO yaşamı, bir o kadar mesleklerinin yaşamı ve aile yaşamı. Kaya Nomaler 3 yıl önce aramızdan ayrıldı. Bir çoğumuz belki bilmeyiz ama şimdi söyleyeceklerimin bilinmesi gerekenlerden olması gerektiğini düşünüyorum; Kaya Nomaler EMO Ankara Şubesi 1977`de kurulduğunda kurucu başkanlığını yaptı. Değerli bir büyüğümüzdü. Meslek yaşamında da gerçekten çok başarılı olduğunu onu tanıyanlar daha iyi biliyor. Diğer iki büyüğümüzü dostumuzu tanıma şansına eriştim. Cihan ile beraber komisyonlarda çalışma sohbet etme fırsatı bulmuş biriyim. Cihan çok çok erken yaşta aramızdan ayrılmıştı. Ben Cihan`ın öldüğünü ilk duyduğumda buna inanamamıştım. Komisyon toplantıları yapışımız gözümün önünde geçmişti. Biliyorsunuz 1991`de Zonguldak Ankara`ya yürüyordu. Beraber Zonguldak`a gittiğimiz arkadaşlardan birisiydi. EMO çok değerli bir insanı çok erken kaybetti. Bütün ayrılıklar erkendir, bütün ayrılıklar bizi üzer, Cihan`ın ölümü hepimizi derinden etkilemişti. Turhan Çiftçibaşı Hoca aramızdan ayrıldıktan sonra, hem Odamız için hem dışarıdaki çalışmaları gördüğümde ben Hoca`nın 180 yıl yaşadığına inanıyorum. Bir bakıyorsunuz Oda çalışmalarında, siyasette, okulda bu kadar çaba bu kadar emek herhalde 60 yılda olmaz 180 yılda olmuştur diyorum. Işıklar içinde yatsın. Biz onların sadece yasını tutmakla kalmıyoruz anılarını ve mücadelelerini yaşatmak için bu türden etkinlikler yapıyoruz. Onların mücadelelerinde havada tuttukları bayrağı yere düşürmemek için üstümüze düşenleri yapmak durumundayız. Bu değerli üç dostumuz birbirlerine yakın tarihlerde aramızdan ayrıldılar.Tam da böyle bir sıcak gündemde bu üç değerli dostumuzun ne kadar önemli figürler olduğunu bir kez daha görüyoruz. Hepsinin anısı önünde saygıyla eğiliyorum."

EMO Yönetim Kurulu Başkanı Cengiz Göltaş da panel öncesi yaptığı konuşmada şunları söyledi, "Üç değerli insanın yaşam öykülerini slaytlarla sizlerle paylaşacağız. Hem Turhan Çiftçibaşı Hocamız, hem Cihan Kayıket hem Kaya Nomaler bu Oda`nın birikimleri açısından yeri doldurulamayacak insanlardı. Bu değerleri andığı için Şubemize teşekkür ediyorum. Ramazan Bey`in söylediği gibi ülkemizde AKP sürecinin, iktidarının tırnak içinde ustalık dediği dönemde hedefin Türkiye`deki demokrasi güçleri açısından önemli bir mevzi olan TMMOB`ye yöneldiği bir süreç yaşıyoruz. Bu süreçte biz geçmiş geleneklerimizi, birikimlerimizi, bu birikimleri yapan değerlerimizin yol haritalarını önümüze fener olarak koyarak yürümeye devam edeceğiz. Bu ülkede bağımsızlık, demokrasi, insanca yaşam ve hakça bölüşüm ve üretim için söylediğimiz şeyleri yarın da söylemeye devam edeceğiz. İktidarların hedefi olmaya devam edeceğiz. Ama iktidarlardan bağımsızlıkta, emekten, barıştan yana duruşumuzu bu değerlerimizin bizlere bıraktığı miras olarak devam edeceğiz."

Paneli yönetmek için kürsüye gelen EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Pektaş , "Üç değerli dostumuzu sevgiyle özlemle tekrar anıyorum. Görüntüleri izleyince biraz daha hepimize duygusallık çöküyor. Bugünkü panelde ele alacağımız konu güncel bir konu. AKP Hükümeti`nin Odaları işlevsizleştirmek ya da Odaların işlevlerini kendi istediği mecraya çekmek için yapmak istediği bazı operasyonlar var bunu hepimizi görüyor biliyoruz. Buna karşı TMMOB örgütlülüğü içinde topyekün omuz omuza karşı koymak gerekiyor. Buna inanan dostlarımız aramızda."dedi.

"Türkiye`nin yönetim yapısında plânlı değişiklikler yapılıyor"

Panelde ilk olarak Muğla Üniversitesi Öğretim Üyesi Ziraat Mühendisi Prof. Dr. Atilla Göktürk konuştu. Göktürk Türkiye`nin yönetim yapısında plânlı değişiklikler yapıldığına dikkat çekerek şöyle konuştu; " Burada yapılan toplantı anılan mühendisler ve TMMOB`nin bunu bir çizgi haline getirmiş olması ne kadar hoş bir şey. Bu konu üzerinde çok tartıştığımız, TMMOB özelinde ele alacağımız bir konu. AKP Hükümeti son kararname ile şunu diyor ‘öyle yapılmaz böyle yapılır.` Dediği yer de TMMOB. Böyle bir konuyu çok genelden getirebiliriz. Türkiye değişti değişiyor net bir şekilde TMMOB değişiyor. Sonuçta böyle kararnameler çıkıyor diyebiliriz. Neden böyle bir vurguda bulunuyorum elimde bulunan Makina Mühendisleri Odası`nın hazırladığı kitapçıkta iki konuya ağırlık verilmiş. Birisi ‘özerklik` konusu diğeri  ‘kamu tüzel kişiliği` konusu.Yerinden yönetimi ikiye ayırıyoruz. Yer bakımdan yerinden yönetim denilince il özel yönetimi, belediye ve köy yönetimini görüyorduk. Hizmet konusunda yerinden yönetim denildiğinde konu bazında uzmanlaşmış kuruluşların yerinden yönetim hizmeti vermesini anlıyoruz.

1990`lı yıllardan itibaren 1982 Anayasası`na göre merkezi yapı, TBMM, Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığını, Bakanlık yapılarını görüyoruz. 90`lı yıllardan itibaren bir şey ortaya çıkmaya başladı. İlgili kuruluşlar olarak bağımsız otoriterler olarak tanımladığımız SPK, RTÜK gibi bir takım kuruluşlar ilişkili kuruluşlar başlığı adı altında Türkiye yönetim yapısına girmeye başladı. Bu ilişkili kuruluşlar hiyerarşik denetime tabi olmayan kuruluşlar farklı konumdalar. Türkiye`nin yönetim yapısında önemli değişiklik var. Yerinden yönetimler kuruluşlar içinde meslek kuruluşları olarak tanılamanın yanında, üniversiteler, KİT diye kuruluşlar vardı. Gerçi KİT diye bir şey kalmadı hepsi özelleştirildi. Özerk statüdeki KİT`ler ilişkili kuruluşlar altında herhangi bir firma işletme bazına geldi. Özerklikle ilgili hizmet sunan bir yapı yok oldu. Üniversite konusuna gelince. Üniversite bunlar tarafından denetlenen konumuna gelecek ki hazırlıklar bu yönde. Üniversiteleri büyük ölçüde yerele devredecekler, mütevelli heyetler tarafından izlenen konuma gelecek.Geriye bir tek meslek kuruluşları kaldı. TMMOB gibi Tabipler Birliği gibi kuruluşların yanı sıra ticaret ve sanayi odaları da var. Burada eksik bir şey var. Bu tablo temmuz ayı itibariyle tekrar değişti. Bağlı kuruluşlar kısmında bağlı kuruluş kalmadı. Bunların hepsi birer bakanlığa dönüştü. Yardımcı kuruluşlara ilişkin kuruluşlar devam ediyor ilişkili kuruluşlar var. Yer bakımından yerinden yönetim bakımından hizmet bakımından hizmet yönetiminin arasında kalkınma ajansları var.Hizmet bakımından yerinden yönetim kuruluşlarının konumu; ticaret ve sanayi odalarından birer tane ok çıkarın kalkınma ajanslarına iletin. İl özel yönetimine belediye yönetimlerine iletin artı ilgili kuruluşlar denetimi altında faaliyet gösteren her yere bunu uzatabilirsiniz.

Kanun Hükmünde Kararnamelerin hiçbir yerinde meslek kuruluşu ve Meslek Odası lafı geçmiyor. Gönüllü kuruluşlar kavramı geçiyor. Meslek kuruluşları da demiyor. Dolayısıyla bu anlamda baktığınızda önemli bir değişim söz konusu. Bu bence AKP Hükümeti`ne özgü bir uygulama değil. Türkiye yönetim yapısında planlanan değişikliğin hayata geçmesine yönelik bir yapı.  Devlet Denetleme Kurulu Raporu`nda örtülü bir şekilde Anayasa`nın 135. maddesindeki tanımlamaların değiştirilmesi gerektiği, kamu tüzel kişiliğinin meslek örgütleri için ortadan kaldırılması gerektiği tanımlanmış artı meslek kuruluşlarının kendi alanındaki denetimi konusunda da yetkilerinin törpülenmesine ilişkin tanımlamalar var. Bu çerçevede duruma baktığımızda şunu diyebiliriz; Türkiye 80 sonrası süreçte alternatif yönetim modeline yöneldi yeni kurumlar oluşturdu, TMMOB ile aşağı yukarı mesleki anlamda değil ama denetim ve uygulama anlamında benzer işler yürütüyor ama TMMOB`den çok daha yetkili bunların yasaları çok daha güçlü. Gerçek anlamda özerk bunlar. Adı bağımsız idari otoriteler. Sadece Meclis denetimindeler. Hizmet yerinden yönetim kuruluşların tasfiyesi söz konusu çünkü bu kuruluşların hepsi kamu hizmeti veriyor. Bunun içinde sermaye ile uyumlu olabilecek bütünleşebilecek yönetime ilişkin talebi olan kuruluşlarla bütünleşen bir yapı söz konusu.

TMMOB özerkliğini bulunduğu yer itibariyle ulusal sistem içindeki kamu hizmetini sunmak üzere tanımlanmıştır. Gerek Anayasa`daki yeriyle gerek yasal dayanağıyla. TMMOB`nin yerine gelen uluslararası alanın normlarını ve düzenlemelerini bizim gibi ülkelere taşıyan bu bağımsız idari otoriteler ulusal ötesi bir konumlarda. TMMOB gibi örgütler bu yapılara ayak bağı oluyor, çünkü ulusal alan üzerine tartışıyor. Yabancı mimar mühendis meselesi bir sürü baş ağrıtıyor. Adam kimi ucuz bulursa onu çalıştıracak ama TMMOB ‘yabancı mühendis çalıştırılamaz` diyor. Bunu engelliyor TMMOB.80 sonrası süreçte TMMOB de piyasa düzenleyici rol üstlendi. TMMOB 80 öncesinde farklı bir örgüt 80 sonrası farklı bir örgüt. TMMOB, piyasa düzenleyici konuma ulaştı diyebiliriz.TMMOB kitle örgütü olarak üye sayısını artıran yegane örgütlerden birisi. TMMOB`ye üye 350 bin üye olması lazım. Mühendis mimar oranı yüzde 55.Türkiye`de sendikalı işçi sayısı düşmüş, örgütlenme geri gitmiş vaziyette. Muhtemel aynı durum Tabipler Odası`nda var. Niye? Sonuçta diyebiliriz ki; ülkede bir gönüllü kuruluşlar çoğalıyor, Deniz Feneri örneğin. Bir de Meslek Odaları`nın sayısı artıyor. 1998 yılında yapılan bir araştırmada TMMOB`de mühendis ve mimar olarak çalışanların Anadolu kökenlerinin yüzde 70`i işçileşmiş durumunda tespiti vardı. 2009 yılında hazırlanan kitapta ‘tüm mühendis ve mimarların yüzde 50`si Anadolu üniversitelerinden mezun olmuştur` deniliyor. TMMOB bunun farkındaydı ne yaptı neyin tartışmasını açtı?! Piyasa düzenleyicilik, yetkin mühendislik, akreditasyon başka konuları; TMMOB şirketleşti. Devlet Denetleme Kurulu yazıyor ‘öyle mal varlığı gelir kaynağı var ki bunlarla üniversite kurulur` diyor. TMMOB mal varlığında TOBB ile yarışıyor. Adamlar aptal mı? Bu örgütlere bu paraları bırak ondan sonra bir kenara çekil! Durum budur. TMMOB öyle bir yerde ki kimseyi memnun edecek hali yok, ne iktidarı memnun ediyor ne de biz eski komünistleri. Öyle kararsız bir çizgi ortaya koydu ki, öyle hedef sapıttı ki müdahale edeceği yerler yerine kolayı seçti. Bir sürü şeyi bu ülkede değiştirebilirdi. Kamu yararı ve toplum yararı dediğinizde üç ayak oluşur; bunların birbiriyle bütünleşmesini sağlamak ancak doğru ve düzgün yerde olmakla mümkün olabilir. 80 öncesi çizgiyi kararlı şekilde hayata geçirmekle olabilir. Uygulamalarda sürpriz bir şey görmüyorum bunu yapacaklardı."

"Toplumsal, kültürel, kamu yönetimiyle ilgili çok ciddi dönüşümler var"

Orman Yüksek Mühendisi Doç. Dr. Yücel Çağlar da panelde yaptığı konuşmada  mühendislik hizmetlerinin gittikçe projeciliğe indirgendiğini kaydederek konuşmasında şunları söyledi;

" KHK`larla hemen hemen somut güncel bir tartışmayı böyle bir etkinlikle sürdürme çabasında olduğu için EMO Ankara Şubesi`ne teşekkür ediyorum. Bu konuyla ilgili olarak 636 Çevre Orman Şehircilik Bakanlığı çıktığı zaman i ilgili kuruluşlar herhalde bir şeyler söylerler diye bekledim. Kimse bir şey söylemedi. Bir süre sonra TMMOB`den açıklaı geldi. 20-25 gün sonra 644 ve 645 Sayılı KHK`lar çıktı. Ne yapmak lazım?Tartışmanın üç ana boyut olarak ve alt boyutları olabileceğini düşündüm. Bir tanesi amaç. Niye KHK`lar seçimlerden çok kısa bir süre önce seçimlerden sonra iktidar olacak bir parti tarafından böyle  ivecenlikle düzenleme yapıldı? Öylesine ivecendiler ki 20-25 gün sonra farklı örgütlenmeyle karşımıza çıktı. İkinci boyut hukuk.  Tartışılması gereken çok önemli bir boyut bence. 6222`den başlayan ve KHK`ları onla ilişkilendiren çok önemli bir boyut. Ele alınması gereken çok daha fazla hukuksal şeyler var. Üçüncü boyutsa yönetsel. Yapılmak istenen şey ne, hangi alanlarda yapılıyor bunun amaçları nelerdir? Bu üç boyuta baktığımız zaman buradaki tartışmaların hangi boyutunu öne çıkartmak durumundayız?

Ya tek ağacı görmekten ormanı göremiyoruz ya da ormanı görmekten tek ağacı görme konusunda sorunlarımız var. Çok ciddi bir ekonomik dönüşüm var. Afaki nitelendirmeyle bunu geçiştirmeye çalışıyoruz. Neo liberal politikalar diyoruz her şey bitiyor; ormanı görüyoruz. Toplumsal kültürel değer yargılarıyla kamu yönetimiyle ilgili çok ciddi dönüşümler var.Bütün bu dönüşümleri sermaye ile ilişkilendirmek temel bir doğru ama güncel doğru mu bence tartışılabilir. AKP siyasi iktidar olarak Türkiye`nin yakın döneminde üç kez iktidarda kalmış. Önemli bir dönüşüm yapıyor bu dönüşüm neo-liberal politikalarla ilişkilendirilmekle ciddi sorunlar var. Bu değişim ve dönüşümleri tümüyle sermayenin bire bir talepleri olarak kesinlikle görmüyorum. Böyle bir bütüncülükle baktığımız zaman mühendislik hizmetleri nereye gidiyor soruyu sorulabilir? Yanıtları böyle bir çerçevede arayabilinir. Mühendislik hizmetleri projeciliğe indirgeniyor. Piyasalaşması ikinci argüman. Çevre mühendisliği ile ilgili bir çalışma yapmıştım. Sonuçta şunu söylemiştim; çevre mühendisliği hizmetlerinin kamusal hizmet olma özelliği ortadan kalkıyor. Aynı durum yakıcı bir şekilde ormancılık hizmetlerinde görülüyor. Serbest orman mühendisliği bürolarına yaptırmak neredeyse zorunlu oldu. Projeye indirgenmiş mühendislik algısı ve piyasalaşan bir mühendislik!6223 gündemde olduğu zaman ben bizim örgütlülüğümüzün bu düzenlemenin önemi üzerinde gerekli tartışma yapıldığını sanmıyorum. 644`ün plânlama boyutu son derece önemlidir.Demek ki eğer böyle bir meslek genel müdürlüğünün böyle bir görevi olmasaydı bizim Odamız KHK`larla hiç ilgisi olmayacakmış. Neye niçin karşı olduğumuzu net olarak söylemek durumundayız."

"Türkiye`nin taahhütleri listenin yüzde 60`ını kapsıyor"

Panelde söz alan EMO Kocaeli Şubesi Başkanı Avni Haznedaroğlu, hizmetlerin serbest dolaşımı ile ilgili olarak imzalanan GATS anlaşmasına ağırlık verdiği konuşmasında şöyle dedi;" Benden önceki iki arkadaş devlet organizasyonunun değişiminden bahsettiler. Bu konuşmalardan merkezi yönetimlerin yerel yönetimlerin bu dönüşümlere zorunlu olarak uydurulacağı sonucuna çıkıyoruz.  Bu anlamda da bir çok kısıtın da kaldırılacağı görüşü ortaya çıkıyor. Dünya Ticaret Örgütü Sekretaryası bu kısıtların kaldırılması yönünde çok net durdu. Bu yapılanların eğer hedefinde sadece TMMOB var diye görmek ya kendimizi çok abartmak anlamına ya da olanları görmeyecek kadar kör olduğumuz sonucuna varacaktır. Yerel uygulamalar ve merkez uygulamalar; bu değişimin uluslararası regülâsyonlarla bağımlı olmadığını düşünmemek çok iyi niyetli olur. 1995`te ilk imzalanan GATS anlaşması 2001`de Türkiye`de yürürlüğe girdi. 1947 yılında GATS kuruluyor, 23 ülke buna imza atıyor, bu anlaşma mal ticareti anlamında. Hizmetlerin ticaretinin de GATS kapsamına alınması kararlaştırılıyor. 25 Şubat 1995`te o dönemin hükümeti TBMM`de onaylanarak GATS`ı Türkiye`de yürürlüğe sokuyor. Yürürlüğe girme süresi için10 yıl zaman veriliyor. 2005`te bu anlaşma Türkiye`de resmi olarak yürürlüktedir. GATS anlaşması tüm hizmet alanlarının serbest piyasaya açılması, mevcut düzenlemeleri geliştiriyor ülkelerden taahhütte bulunması isteniyor.

Tüm dünyada toplam ticaretin yaklaşık yüzde 20`si hizmet ticareti yüzde 80`i ürün ticaretidir. GATS neleri kapsıyor? Bu anlaşma ile 11 ana başlık kabul edildi. Telekom, posta hizmetleri dâhil tüm iletişim alanı, inşaat ve bağlantılı mühendislik hizmetleri, eğitim, su iletim sistemleri, enerji ve atık su işleme, tüm çevresel hizmetler, finansal mali ve bankacılık hizmetleri, sosyal hizmetleri de kapsayacak şekilde sağlık ve belediyecilik, turizm, kültürel ve sportif hizmetler, kara deniz hava tüm ulaşım hizmetler ve diğer hizmet alanları. Üsttekine yerleştiremediklerinizi diğere yerleştirebilirsiniz. Türkiye bu 11 başlığın hangilerinde taahhütte bulundu. Mesleki hizmetlerde Türkiye taahhütte bulundu, haberleşme hizmetlerinde, PTT posta ve iletişim birbirinden ayrıldı. Müteahhitlik ve mühendislik konusu, eğitim hizmetleri, çevre hizmetleri bunun içinde kanalizasyon sağlık ve çevre vb hizmetleri, sağlıkla ilgili sosyal ve hastane hizmetleri, oteller ve lokantalar, tur operatörlüğü ulaştırma hizmetleri taşımacılığı. Türkiye`nin taahhütleri listenin yüzde 60`ını kapsamakta.Avrupa`daki ve gelişmekteki ülkelerde bu taahhüt oranı yüzde 18. Siz taahhütte bulundunuz ülke burada yatırım yaptı kamu ya da özel şirket fark etmemekte. Bu anlaşmalarda siz bunu iptal ettiğinizde bu tahkime gittiğinde şunu söylüyorlar; ‘adamın yaptığı bütün yatırımlar değil gelecek döneme ait ne kadar kâr elde edecekse` bu parayı o firmaya ödüyorsunuz. Bu ülkenin geleceğini aslında satmış oluyorsunuz. Türkiye bu anlaşma ile tahkime gitmeyi kabul ediyor.

Türkiye`nin de OECD üyesi olmasından dolayı içinde bulunduğu sektörler arasında şunlar bulunuyor; hukuk hizmetleri bu anlamda açılıyor. Avukatlar içinde de yetkinlik konusu tartışılmaya başladı. Muhasebe denetim ve danışmanlık hizmetleri. Vergi hizmetleri en önemli konulardan bir tanesi. Mimarlık, mühendislik, şehir plancılığı gibi konular geçiyor.Profesyonel hizmetlerin dışında kalan açılması gereken sektörler, bilgisayar, araştırma geliştirme hizmetleri, yönetim danışmanlığı, teknik danışmanlık hizmetleri, araç muayene istasyonlarından tutun da asansör A Tipi muayene hizmetlerinin sadece ulusal firmalar değil uluslararası firmaların ihaleye girmesine önündeki her türlü kısıtların kaldırılması isteniyor.

GATS`ta finans hizmetleri piyasalara serbestçe giriş çıkışına izin verilmesi, lisans kısıtlamasının kaldırılması isteniyor. Kaldırılması istenen ulusal kısıtlamalardan bazıları şunlar; oturma izni konusundaki kısıtın kaldırılması , düzenlemelerin basitleştirilmesi isteniyor. Yabancı personelin söz konusu ülkelerde yaşamı ile ilgili sorun yaşamayacağına ilişkin düzenlemelerin yapılması istenmekte. Tüzel kişilik oluşturulmasının önündeki engellerin kaldırılması, yabancılara yapılan farklı müdahalelerin kaldırılması isteniyor. GATS eğitim, sağlık, ulaşım, mühendislik, mimarlık, sosyal güvenlik kültür sanat alanları, turizm ve tarım alanlarının kısıtsız şekilde açılması istiyor.

Türkiye, GATS kapsamında yer alan 155 kalemin 72`sini yüzde 100 oranında açmıştır. Taahhüt kapsamında yer alan mühendislik ve mimarlık hizmetlerinin de bugün dünya pazarının yüzde 72`sini elinde bulunduran 4 büyük ülkenin eline geçmesi plânlanıyor. Mühendislik hizmeti yapan 200 şirket 750 milyar dolarlık bütçe üzerinde hakimiyet kurmuş durumda.Burada KHK`ları konuşuyoruz. 1982 Anayasası`nın 87. maddesinde Bakanlar Kurulu`na belli konularda KHK çıkarma yetkisi verilmiştir. 12 Mart 1971-11 Eylül 1980 arasında 34 tane KHK çıkmıştır, 12 Eylül 1980 ile 1985 arasında 166 tane KHK çıkartılmıştır. 1991`e kadar bu sayı 400`ü aşmıştır."

"Örgütümüzün dinamizmini harekete geçirmeliyiz"

Panelde son olarak konuşan EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Eski Başkanı Haşim Aydıncak, AKP Hükümetinin uygulamalarına karşı TMMOB bütünselliği içinde mücadele edilmesi gerektiğinin altını çizerek şunları söyledi; " Sadece TMMOB`yi hedefleyen yok etmek isteyen bir girişimle karşı karşıya değiliz. TMMOB çevresindeki unsurlar olarak getirip götürdüklerini görüp irdelemek durumundayız. Şu anki iktidarlar için asıl sorun bizim yıllar öncesinden beri bilim ve tekniği egemenlerin değil halkın hizmetine sunmak gibi bir iddiayı bu örgütlerde içselleştirmekten kaynaklanıyor. Mesleki etkinlikler yaparken Anayasal yükümle ve yasalarla sağlanan kamu kurumu niteliğindeki tanımlamayı böylesine içerikle dolduruyor olmamızın sıkıntılarına yaşıyoruz. Kamu çıkarını koruyan ender kurumlardan birisi olmamızdan kaynaklı saldırılarla karşı karşıyayız. Bizim bugüne kadar korumaya çalıştığımız özerkliğimiz önemliydi. TMMOB`nin ilk başkanlarından 1954 yılındaki Başkanı Naim Şukal`a hükümet diyor ki ‘size kaynak yaratalım o kaynağın üzerinden çalışmanıza devam edin`.  Şukal da hükümet yetkililerine diyor ki ‘ biz hükümetin kuyruk sokumunda faaliyet sürdürmeyi kendi haysiyetimize yediremiyoruz. Biz özerk olmalıyız, kendi üyelerimize dayanmalı, üyeden güç almalıyız. Aidat toplama yönünde kanun düzenlemesi yapın bu bize yeter` diyor.

TMMOB`nin özerklik konusundaki hassasiyet kuruluşundan beri var. KHK`ler vesilesi ile tekrar tartışma konusu yapılıyor. Gerçekten söylendiği gibi sorun sadece TMMOB ile sınırlı değil. TMMOB açısından ne yapmak gerekir konunun o yanına bakmak gerekiyor. KHK`lerle getirilen düzenlemede gerçekten TMMOB hiç yokmuş gibi davranılıyor. Biliyorsunuz Başbakan seçimlerden sonra alışagelen kucaklayıcı balkon konuşmaları yapmıştı ama, and içmeyen milletvekillerine de gelmezseniz gelmeyin diyerek kenara çekilmişti. Başbakanın kendilerinden olmayanları yok sayma gibi despotik uygulamada bulunuyor. TMMOB`yi hiç yokmuş gibi farz ederek düzenlemeler yapıyor. Bu düzenlemeleri hukuki anlamda iyi irdelemek lâzım. Sadece hukuki değerlendirmelerin ötesinde irdelemek ve ele almak zorunda olduğumuzu görmek durumundayız.TMMOB`nin müdahil olması konusunda herhangi bir şey yok. TMMOB şu aşamada birazcık rölantide. Mesele sadece hukuki düzlemde verilecek mücadele gibi görüp onun edilgenliğine örgütümüzü teslim etmemiz lazım. CHP, KHK`nin iptali bakımından Anayasa Mahkemesi`ne başvurdu. Bunlar yetmemeli, örgütümüzün dinamizmini harekete geçirmeliyiz. Sadece farkındalık yetmiyor. Ne tür eylemlilik yapabiliriz? Bunu yaparken bu mücadeleyi yükseltmek için yapmalıyız. Örgütün esenliği, onun hedeflediği halkın kamunun çıkarları bakımından baktığımızda gerçekten kendi başına önem taşıyor. Tehditle karşı karşıyayız. Bu tartışmaları mücadele gücünü zayıflatmadan yürütmek zorundayız. Bu süreç öyle bir gelişecek ki; bu mücadelenin harbi mücadele şeklinde geçmeyeceğini görmemiz lazım.

Uygulamaları hiç küçümsemeyin, toplumdaki hedef alınan kesimlere hangi yöntemler uygulandığını biliyoruz. Bir takım teknik takip arkasından toplumda itibarsızlaştırma muameleleri uygulandığını biliyoruz. Bu muamelelere biz de maruz kalabiliriz. Dolambaçlı çetin mücadele olacağını görmeliyiz. TMMOB bütünselliği yanı sıra diğer örgütlerle, toplumsal muhalefetin bu mücadele içine katıldığı örgütlenme ağını, yürüyüşünü örmek durumundayız. TMMOB üyesi olarak hepimize bu görevler düşüyor. Her ne korunacaksa dişimizle tırnağımızla vereceğimiz mücadele ile korunacaktır. Bunu aklımızdan çıkartmamız gerekiyor."

Panel izleyicilerin sorularının katılımcılar tarafından yanıtlanması ile sona erdi.



TAŞINABİLİR UZATMA KABLOLARI

01.09.2021
 


Çok Okunanlar


EMO 49. OLAĞAN GENEL KURULU VE SEÇİMLERİ YAPILDI!

ŞUBE YÖNETİM KURULUMUZ SEDAŞ’A ZİYARET DÜZENLENDİ

13. DÖNEM 1. ŞUBE DANIŞMA KURULU TOPLANTISI DÜZENLENDİ

KOCAELİ İKK BİLEŞENLERİYLE BİRLİKTE 23 NİSAN KUTLAMALARINA KATILDIK

1 MAYIS EMEK VE DAYANIŞMA GÜNÜ KUTLAMALARINA KATILDIK

SAKARYA TEMSİLCİLİĞİMİZDE ELEKTRİK SMM EĞİTİMİ DÜZENLENDİ

EMO SAKARYA TEMSİLCİLİĞİMİZDEN SERDİVAN BELEDİYESİNE ZİYARET

13. DÖNEM ŞUBE ÇALIŞMA PROGRAMI YAYINLANMIŞTIR

İŞ YAŞAMI DUYRUSU!

Okunma Sayısı: 818


Tüm Haberler

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.