|
EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Pektaş 22 Ağustos 2011 Pazartesi günü saat 15.30’da TRT Ankara Radyosu’nda yayınlanan “Gündemdeki Enerji” programına konuk oldu. Neşe Yenice tarafından hazırlanan Teknik Yönetmenliğini Hasan Kopar’ın yaptığı programI Ali Kemal Demir sundu.
Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Başkanı Süreyya Yücel Özden, EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Pektaş ve Tüketici Dernekleri Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Ali Çetin`in konuk olarak katıldığı programda bu hafta tartışılan konu ülkemizdeki kayıp kaçak oranları oldu. Son bir haftanın enerji gündeminin kısa bir değerlendirmesini yapan Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Başkanı Süreyya Yücel Özden elektrikteki kayıp kaçak oranlarının yanı sıra elektrik ve doğalgazda kış aylarına kadar zam beklenmediğinden, EPDK ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bünyesinde yapılan bir takım çalışmalardan bahsetti. Tüketici Dernekleri Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Ali Çetin faturalarda tüketicinin karşılaştığı birçok katılım payı, vergi, kesinti ve bedelle oluşturulan faturalandırma sisteminin tüketici için anlaşılır ve adil olmadığından bahsetti. EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Pektaş konuşmasının başında kayıp-kaçak gibi deyimin sadece bizim ülkemizde kullanıldığından dünyanın diğer yerlerinde sadece teknik kayıplar olduğundan bahsetti. Ülkemizdeki kayıp kaçak oranlarının çok yüksek rakamlar olduğundan sözeden Pektaş konuşmasını şöyle sürdürdü: "OECD ortalaması %8 iken bizde bunun çok üstünde. İletimde kayıp işin doğasıdır, iletebilmek için bir miktar kayıp göze alınır, bu ortalama %6 olur, %8 olur bunda bir sorun yoktur. Bizim kullandığımız kayıp-kaçak kavramı sanki biraz suçumuzu örtmeye yönelik. Kayıp denince teknik kayıpları, kaçak deyince de idari kayıpları anlamak gerekir yani faturalandırılamayan ya da endeksi okunamayan tüketimlerdir bunlar. Burada da karşımıza iki rakam çıkıyor biri resmi diğeri gerçek rakam. Bizim ülkemizde bir başka gariplik de burada başlıyor. Resmi rakam %14-15 olarak verilirken gelişme seyrine bakınca gerçek rakamın % 20`ler civarında olduğunu görüyoruz. Bu da demektir ki: aynı büyüklükte beş tane santraliniz varsa bir tanesi boşa çalışıyor. Bu hesabı nükleer santraller için de yapacak olursanız –ki 5-6 tane santral kurulmasından bahsediliyor- bugünkü durumla bu santrallerden biri boşa çalışacak demek oluyor." Kayıp-kaçak tartışmasının teknik boyutu olduğu kadar siyasi boyutuna da vurgu yapan Pektaş şunları kaydetti: "Kayıp kaçak tartışması sürekli açılarak belirli bir bölge insanın üzerine bir etiket yapıştırılmaya çalışılıyor. Asıl tartışma şudur: bu kayıp kaçak denen şey teknik bir mesele midir yoksa belirli bir grup insanın kullanacağı siyasi bir malzeme midir? Bize göre birileri bunu siyasi bir malzeme olarak kullanacakları bir kavram olarak ortaya atıyor. Esasen Güneydoğu Anadolu`da çok ciddi bir idari kayıp söz konusudur ve önemli bir kısmı kamu binalarındadır. Birçok kamu binasında abonesiz ve yanlış aboneli kullanımlar var. Bir noktada o bölgedeki ibadethaneler. İbadethanelerin aydınlatmasının şehir şebekesinden alınması yasalaştırılmış durumda ancak o bölgedeki ibadethanelerin sadece aydınlatma değil diğer tüm elektrik tüketimlerinin şebekeden karşılandığı durumlar var. O bölge tarımsal sulamada da ciddi sorunlar yaşıyor GAP`a bağlı sulama kanallarından sadece %15 oranında sulama yapılabilmesi sebebiyle çiftçiler elektrikle su çekiyorlar. Elektrikle çekilen suyun maliyeti fazla. Ama bize yansıyan, ülkenin batısına doğru gidildikçe konuşulan şey birilerinin orada elektriği bedava kullandıkları birilerinin de bu tüketimin parasını ödediği yönünde bir siyasi söylem." Dibi Delik Kovayla Su Taşınıyor Enerji sistemindeki karmaşaya ve yanlışlıklara dikkat çekerek konuşmasını tamamlayan Pektaş şöyle konuştu: "Bir tezata vurgu yapmak istiyorum; dağıtım kalemleri içinde sayaç okuma bedeli yüzdeyle hesaplanmaktadır. Biri sayacınızı okumaya geliyor siz bir ayda 50 liralık enerji kullandınız sizden 5 kuruş alıyor, ben 150 liralık enerji kullandım benden 15 kuruş alıyor. Bir kişi gelip bir sayaç okuyor, yani aynı işi yapıyor ama farklı hizmet bedeli alıyor. Tüm bunlar olmasa her şey normal olsa ne olur? Bizim elektrik sistemimiz dibi delik kovayla su taşımaya benziyor, kimse bu kovayı tamir edeyim derdinde değil. Herkes dibi delik kovayla su taşıdığı adamdan yere dökülen suyu ‘taşıma zayiatı` diye tahsil etmenin derdinde. Ülkemizdeki enerji üretimi teknik kayıplarla sınırlı kalsa bulunduğumuzdan daha iyi bir noktada olacağımızı savunuyorum. Biz Avrupa`da en fazla elektrik üreten ülkeymişiz; şimdi bu bir marifet değil. Bu artık bizim için övünülecek değil utanılacak bir şey haline geldi. Artık enerji üretimi değil enerji yoğunluğu önemli. Batılı ülkelerde bir birim elektrik tüketerek bir birim üretim yapılırken bizde 2,5 birim elektrik tüketilerek aynı iş yapılabiliyor."
|
Tanıtım
ANKARA ŞUBE
EMO ANKARA ŞUBESİ 26. DÖNEM YÖNETİM KURULU BAŞKANI PROF DR. ŞEREF SAĞIROĞLU`NA BİLGİSAYAR MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜM BAŞKANLIĞINA ATANMASINDAN DOLAYI TEBRİK ZİYARETİ
