MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

   · ŞUBE Giriş Sayfası

 ESKİŞEHİR ŞUBE

   · 

ŞUBE TARİHÇESİ

   · 

ŞUBE YÖNETİM KURULU

   · 

ŞUBE DENETÇİLERİ

   · 

ŞUBE ÇALIŞANLARI

   · 

KOMİSYONLAR

   · 

ÇALIŞMA PROGRAMI

   · 

ÇALIŞMA RAPORU

   · 

TEMSİLCİLİKLER

   · 

HABERLER

   · 

DUYURULAR

   · 

GÖRÜŞLER-RAPORLAR

   · 

BASIN AÇIKLAMALARI

   · 

YAZILI BASINDA ŞUBEMİZ

   · 

GÖRSEL BASINDA ŞUBEMİZ

   · 

BASINDAN SEÇTİKLERİMİZ

   · 

YİTİRDİKLERİMİZ

   · 

EVLİLİK DUYURULARI

   · 

YENİ DOĞAN DUYURULARI

   · 

İŞ YAŞAMI DUYURULARI

   · 

MİSEM EĞİTİMLERİ

   · 

EĞİTİMLER

   · 

AİDAT ÖDEME FORMU

   · 

İSTATİSTİKLER

 
Şube Kapsamındaki İller:

 BİLECİK   ESKİŞEHİR   KÜTAHYA 
 

 
 
 
 
2013 YILI EN AZ ÜCRET TANIMLARI
 

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

`SOKAK MECLİSİ` ANKARA`DA TOPLANDI



 
TMMOB, DİSK, KESK ve TTB, Ankara`da `İnsanca Yaşam İçin; Eşit, Özgür, Demokratik Bir Türkiye` talebiyle meydanlara indi. Türkiye`nin dört bir yanından gelen on binlerce kişinin katıldığı mitingde kurulan, `Sokak Meclisi`nde talepler haykırıldı; AKP`nin neo liberal politikalarına karşı duruş sergilendi. Kıdem tazminatının gaspına, taşeronlaştırmaya, savaş politikalarına, çevrenin talan edilmesine, eğitim ve sağlığın özelleştirilmesine karşı protesto sesleri alanda yankılandı.
 

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) çağrısıyla gerçekleştirilen miting için, aralarında kadın örgütleri, öğrenciler, dernekler, siyasi partiler, çevreciler ve köylülerin yer aldığı on binlerce kişi, Ankara Tren Garı‘nda sabah saatlerinden itibaren buluşmaya başladılar. Tren Garı‘nda kortej oluşturan katılımcılar, mitingin yapılacağı Sıhhiye Meydanı‘na doğru DİSK‘e bağlı "Kızıl Davul" Bandosu eşliğinde yürüyüşe geçti. Kortejde DİSK üyeleri; kıdem tazminatına, taşeronlaştırmaya, sürgünlere ilişkin tepkilerini taşıdıkları pankartlar, dövizler ve attıkları sloganlarla gösterdiler.

KESK‘in taşıdığı pankart ve dövizlerde ise, grev ve toplu sözleşme hakkı gündeme getirilirken, KESK üyelerine yönelik yapılan, baskı, sürgün ve tutuklamalara son verilmesi, anadilde eğitim ve ataması yapılmayan öğretmenlerin durumu ön plana çıkartıldı.

TMMOB‘den öğrencilerin yoğun katılımı dikkat çekerken, TMMOB üyeleri de hükümet tarafından çıkartılan, kanun hükmünde kararnamelerle kamunun talan edilmesine karşı tepkilerini taşıdıkları dövizler ve attıkları sloganlara yansıttı. Makina Mühendisleri Odası korteji boyunca taşınan bez kenar pankartında ise "Kamusal hizmetlerinin ticarileştirilmesine hayır, özelleştirme değil kamulaştırma istiyoruz" sloganı dikkat çekti.

TTB üyeleri ise sağlıkta katkı paylarının arttırılmasına, Sağlık Bakanlığı‘nın sağlıkta yaşanan sorunların kaynağının doktorlarmış gibi göstermesine karşı tepkisiyle dikkat çekti. Kadın Kolektifleri, kadınlara yönelik şiddeti, ellerinde taşıdıkları siyah tabut ve şiddet gören kadınların fotoğrafları ile protesto ederken, Malatya‘nın Akçadağ İlçesi‘ne bağlı Kürecik Köyü Çarşak Tepesi‘ne kurulması planlanan NATO Füze Savunma Sistemi, Sinop‘ta kurulması planlanan termik santral ve Sinop ile Mersin‘de kurulması planlanan nükleer santrallar, Karadeniz‘de ve Antalya‘da kurulan hidroelektrik santrallar ve Kazdağları‘nda kurulan altın madenleri mitinge katılan yöre halkı tarafından protesto edildi.

Katılımcılar, miting alanı çevresinde barikat kuran polisler tarafından tek tek aranarak, Grup Bandista‘nın şarkıları eşliğinde miting alanına girerken, ataması yapılmayan öğretmenler, polis arama noktasında sloganlar atarak, bir süre oturma eylemi yaptı.

Sıhhiye Meydanı‘nda devrim şehitleri adına gerçekleştirilen bir dakikalık saygı duruşunun ardından mitingde sırasıyla; DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı, TTB Merkez Konseyi Başkanı Eriş Bilaloğlu, KESK Genel Başkanı Lami Özgen konuştu. Mitingde, "Sokağın Meclisi"nin sesini yükseltme zamanı geldiği vurgulandı ve emekçilerin birleşik mücadelesi için çağrı yapıldı. Mitinge, CHP milletvekilleri Süleymen Çelebi, Musa Çam, Yakup Akkaya, BDP Milletvekili Sırrı Sakık ile Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık da katıldı. Miting, Grup Kibele‘nin verdiği konserin ardından sona erdi.

"Sokağın Sesi Güçlendirilmeli"      

DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, "Sokak Meclisi"nin, işbaşına gelmek için halkın oylarını toplayıp, sonra da sermaye için canla başla çalışanların meclisi olmadığını söyledi. Sokak Meclisi‘nin, emekçilerin, işçilerin, işsizlerin, ötekileştirilenlerin meclisi olduğunun altını çizen Görgün,eEmekçileri, mücadele için kenetlenmeye çağırırken, şöyle konuştu:

" 800 metre ileride, milyonlarca insanın geleceğini tayin eden kararlar alınıyor. Halkın ve emekçini canına ot tıkayan Sosyal Güvenlik, Genel Sağlık Sigortası ve Torba Yasa kararları buradaki muhalefete rağmen alındı. Zorunlu tasarruf, konut edindirme yardımları ve İşsizlik Fonu yukarıda yağmalandı. Ve şimdi de gözlerini kıdem tazminatlarımıza diktiler. Onlar da çok iyi biliyor ki, 800 metre aşağıda, burada, güçlerimizi birleştirip topyekun bir direniş göstermezsek 70 yıllık mücadelelerimizle, dişimizle, tırnağımızla kazandığımız kıdem tazminatlarını elimizden alacaklar. Buna göz yumacak mıyız arkadaşlar? Sermaye için dikensiz gül bahçesi yaratmalarına izin verecek miyiz?"

Görgün‘ün sorusuna alandan "Hayır" sesleri yükselirken, Görgün "O halde, bugün burada kurduğumuz meclis, önümüzdeki günlerde de dimdik ayakta kalmalı, daha da güçlenerek sokağın sesini güçlendirmelidir" dedi.

Rengin, kimliğin, cinsiyetin, onur duyarak taşınan bayrakların farklılığının önemli olmadığını ifade eden Görgün, ekonomide paranın saltanatını, siyasette korku imparatorluğunu hakim kılmaya çalışanların kapsamlı saldırılarının, "herkesi teslim almaya yönelik bir saldırı" olduğuna dikkat çekti. Görgün, "Bizler bir elin parmakları gibiyiz. Parmaklarımızı tek tek şakırdatmak yerine, yumruk yapmalıyız. Ve tek yumruk olup, birleşik bir mücadele yürütmediğimiz sürece, onların bizler için uygun gördükleri hayat geçerli olacaktır" şeklinde konuştu.

"Yeni Bir Diktatörlük Biçimleniyor"

Tayfun Görgün, AKP‘nin ülkeyi kararnamelerle yönetip, kamu hizmetlerini tasfiye ederek güvencesiz istihdamı ve iş cinayetlerini olağan hale getirmeye, Türkiye‘yi kuralsız çalıştırmanın hakim olduğu, "ucuz emek cennetine dönüştürmeye" çalıştığını kaydetti. Görgün, "Hiç kuşku yok ki, bunların cenneti, milyonlarca yoksulun, emekçinin cehennemi olacaktır" diye konuştu.

  Görgün, konuşmasında tutukluluk halleri devam eden gazetecilerin yalnız olmadıklarını da ifade etti. Türkiye‘de "çoğulculuk" adı altında "tek seslilik", "ileri demokrasi" veya "yeni Türkiye" adı altında ise "yeni bir diktatörlük" biçimlendiğini kaydeden Görgün, hükümeti sert bir dille eleştirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bunların yeni Türkiyesinin temeli yalan ve demogojilerle atılmaktadır. Yeni anayasa harlanacakmış ve bu anayasa özgürlükçü olacakmış. Kimi kandırıyorsunuz siz! Siz değil misiniz Anayasa‘nın 90. Maddesi‘ne rağmen Genç- Sen, Emekli-Sen, Çiftçi-Sen ve Yargı-Sen‘e kapatma davası açan? Siz değil misiniz parasız üniversite isteyen gençlerin 18 ay boyunca özgürlüklerini kısıtlayan? Siz değil misiniz demokratik hakkını kullanan insanları gaz bombalarıyla ve coplarla cezalandıran? Siz değil misiniz protestoya tahammül etmeyip bir öğretmenimizin ölümüne neden olan? Siz değil misiniz, ‘Çocuk da olsa, kadın da olsa güvenlik güçleri gerekeni yapacaktır‘ diyen? Siz değil misiniz HES‘lere karşı yaşam hakkını kullanan halkın üzerine coplarla, panzerlerle, gazlarla yürüyen? Siz değil misiniz asgari ücreti açlık sınırının altında belirleyerek milyonlarca işçiye dayatan? İşçi cinayetleri ‘kaderdir‘ diyen siz değil misiniz? Hani nerde kaldı özgürlük masallarınız? Sizin ‘Yeni Türkiyeniz hak ve özgürlüklerin ayaklar altına alınmasında başka bir şey değildir. Sizin ‘Yeni Türkiye‘ masalınız, yıllardır akan kan ve gözyaşını dindirmek için değil, savaşı daha büyük bir savaşla sürdürmeye niyetlenen bir masaldır. Sizin masalınız, yüzyıllardır bir arada yaşayan Kürt ve Türk halkına kardeşlik yerine düşmanlık, eşitlik yerine ayrımcılık, barış yerine savaş sunan ‘çılgın proje‘lerinizden biridir."        

Tarihin çöp sepetinin, kendi halkına sırtını dönen ve emekçileri karşısına alan siyasetlerle dolu olduğunu söyleyen Görgün, "Şunu aklımızdan çıkarmamalıyız ki, güçlü bir karşı koyuş ve birleşik bir mücadele olmadan, tarih bunu tek başına yapmaz. Nerede olursak olalım, ne iş yapıyorsak yapalım ‘her büyük sarsıntının aşağıdan geldiğini‘, ‘birleşmiş bir halkın yenilemeyeceğini‘ unutmayalım. Eşit, demokratik bir Türkiye‘yi birleşe birleşe kazanacağız" diyerek sözlerini tamamladı.

"Bizim Meclisimizde Yüzde 10 Barajı Yok"        

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Soğancı da, Türkiye‘nin dört bir yanından gelen katılımcıları selamlayarak başladığı konuşmasında, mağdurların, ezilenlerin, yoksulların, işsizlerin, kadınların, gençlerin, çevrecilerin, barış yanlılarının seslerini birleştirip, daha yüksek haykırmaları için "Sokak Meclisi"nin oluşturulduğunu bildirdi. Soğancı, Sokak Meclisi‘nin taleplerini de şöyle ortaya koydu:

"İşte hepimiz buradayız. İşte hepimiz burada, hep birlikte, yaşananlara itirazımız var demek için bir aradayız. Herkes duysun: Burada bu Sokak Meclisi‘nde; ‘Bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!‘diyenler var. Herkes duysun: Sokak Meclisimizde; ‘Her türlü cinsiyet ayrımcılığına son‘, ‘Kadın cinayetlerine son‘ diyen kadınlar var. ‘Özerk-demokratik üniversite‘ diyen, ‘Eşit, parasız, nitelikli, anadilde eğitim hakkı‘ isteyen gençler var. 15-16 Haziran‘dan 1 Mayıslardan gelen, Tekel işçilerinin ayak izlerine basan, işçiler, emekçiler var. ‘Grevsiz toplu sözleşme, toplu sözleşmesiz sendika olmaz diyen‘, ‘Hak verilmez alınır, zafer sokakta kazanılır‘ diyen kamu emekçileri var. Yıllarını üretim için, insanımız için harcayan; şimdi açlık-yoksulluk sınırları içinde yaşamaya muhtaç edilen emekliler var. Yoksullar var. İşsizler var. Geleceği karartılanlar var. ‘Sağlıkta dönüşüm‘ aldatmacasına karşı koyan hekimler ve sağlık emekçileri var. Örgütüne, mesleğine, meslek alanlarına sahip çıkan mühendisler, mimarlar, şehir plancıları var. Düşüncesinden dolayı cezaevlerinde baskı ve tecride maruz kalanlar var. Toprağına, havasına, suyuna sahip çıkanlar var. Demokratik protesto hakkını kullanan Hopa halkı var. Nükleer santral karşıtları, Akkuyulular, Sinoplular var. ‘Bu ülke topraklarına füze kalkanı kurdurmayacağız‘ diyen Kürecikliler var. ‘Savaşa hayır‘ diyen barış yanlıları var. Asimilasyon-inkâr ve imha politikalarına karşı direnen Kürtler var. Eşit yurttaşlık hakkı isteyen Aleviler var. İşte bizim meclisimiz bu... Bizim meclisimizde yüzde 10 barajı yok. Bizim meclisimizde herkesin sesi var. Bu ülke için, bu topraklar için, insanlık için yüreği barıştan, kardeşlikten yana atanların meclisi burası..."

Sokağın Sesi Bir Başka Yaşam İstedi

Soğancı, mitingin düzenleniş amacını ise şöyle özetledi:

"Gericiliğe ve karanlığa karşı aydınlığı savunmak için buradayız. Baskıcı ve otoriter yönetime karşı, özgürlük ve demokrasi için buradayız. Her şeyin para-kâr olduğu piyasa anlayışına karşı eşitliği savunmak için buradayız. Irkçı ve milliyetçi anlayışa karşı, bir arada kardeşçe ve barış içinde yaşamak için buradayız. Öznesinde insan olan özgürlükçü, eşitlikçi, demokratik bir anayasa için buradayız. Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yoldan çözümü için buradayız. Savaşa karşı barışı savunmak için buradayız. Her türlü cinsiyet ayrımcılığına karşı durmak için buradayız. Eşit, nitelikli, parasız sağlık hakkımız için buradayız. Güvencesiz çalışmaya, taşeronlaşmaya, sendikasızlaştırılmaya ‘hayır‘ demek için buradayız. Grevli toplu sözleşmeli sendika hakkımız için buradayız. İnsan odaklı işçi sağlığı ve iş güvenliği için buradayız. Kentlerimizin, ormanlarımızın, madenlerimizin yağmalanmasına ‘dur‘ demek için buradayız. Havamıza, suyumuza, toprağımıza sahip çıkmak için buradayız. Haklarımız, geleceğimiz, halkımız, ülkemiz için buradayız. Meslek alanlarımıza, mesleğimize, onurumuza, örgütümüze sahip çıkmak için buradayız. Bir başka dünya, bir başka Türkiye, bir başka yaşam için buradayız."

"Masmavi gökyüzünün altında, hepimizin üzerinde gri bulutlar çok birikti" diyen Mehmet Soğancı, Nazım Hikmet‘in "Hürriyet Kavgası" adlı şiirinden, "Gün o gün değil derlenip dürülmesin bayraklar, Duyduğunuz çakalların ulumasıdır, Safları sıklaştırın çocuklar..." dizelerini okuyarak, katılımcılara dayanışma ve mücadele çağrısı yaptı. Soğancı,  coşkulu konuşmasını şöyle bitirdi:

"Şimdi Sokak Meclisimizin hep birlikte bir kez daha yüksek sesle söyleme zamanıdır: ‘Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz."

Sağlık Emekçileri Sözlerini Geri Almayacak

TTB Merkez Konseyi Başkanı Eriş Bilaloğlu da konuşmasına, 8 Ekim 1980‘de idam edilen Necdet Adalı‘yı anarak başladı. Bilaloğlu, özgür, demokratik, barış içinde bir Türkiye mücadelesi için emekçilerin öncelikle "yalanları ortaya çıkarmaları" gerektiğini söyledi.

Sağlık alanından örnekler veren Bilaloğlu, "ücretsiz" diye başlatılan aile hekimliği uygulamasında, şimdi reçete başına 3 TL alınmak istendiğini kaydetti. 600 bin sağlık çalışanının aslında 599 bini tam gün çalışıyorken, Hükümet‘in "tam gün" diye direttiğini belirten Bilaloğlu, "Siz kimi kandırıyorsunuz? İktidarda 9. yılınız hala işsizliği konuşuyoruz. Hala insanca yaşam diyoruz. Hala füze kalkanı diyoruz. Bugün dünden daha kötü hale geldi" diye konuştu.

Eriş Bilaloğlu, sağlık emekçilerinin geçen sene "Sözlerimizi geri almayacağız" diyerek yine bu meydanda toplandığını anımsatarak, "Biz, 600 bin sağlıkçı, eşit, ücretsiz ve nitelikli bir sağlık hizmeti için mücadelemizi daha da büyüteceğiz. Sözlerimizi geri almayacağız" diyerek konuşmasını tamamladı.

"Yukarıdan AKP, Aşağıdan Cemaat Kuşatması"

KESK Genel Başkanı Lami Özgen ise, iç ve dış politikada başrolünde egemenlerin bulunduğu bir kayıkçı kavgasının içerisinde kalındığını belirterek, bu tür kavgaların kazananın her zamanki gibi yine egemenler olduğunu, emekçilerin, halkın bu kavganın ezileni olmaya devam ettiğini söyledi.

12 Eylül‘e karşı olduğunu iddia eden AKP‘nin, 12 Eylül‘ün açtığı yolda hızla ilerlediğini vurgulayan Özgen, hükümetin, "ileri demokrasi" adı altında eski statükonun yerine kendi statükosunu kurduğu ve "toplumun yukarıdan AKP, aşağıdan cemaat eliyle kuşatıldığı" değerlendirmesini yaptı. Hükümetin kurduğu düzende, adalet, eşitlik, özgürlük, barış, demokrasi olmadığının altını çizen Özgen, "Ama bu düzende barıştan, özgürlükten, kardeşlikten, gerçek bir demokrasiden yana olan emek ve demokrasi güçleri de var. Biz de varız. Dostlar şimdi hepinize soruyorum. Böyle bir düzen kabul edilebilir mi? Böyle bir düzenin sürmesine haklarımızın gasp edilmesine izin verecek miyiz?" diye sordu.

Kamu Emekçilerinden Hükümete Uyarı

Kamu emekçilerinin hükümetin yasakçı, baskıcı anlayışından payını aldığını söyleyen Özgen, hükümet tarafından sürdürülen baskı, sürgün ve tutuklamaları sert bir dille eleştirerek, 20 KESK üyesinin barıştan, özgürlükten ve emekten yana düşüncelerinden dolayı tutuklu bulunduğunu bildirdi.

On yıldır sürdürülen toplu görüşmeyi, "oyuna" benzeten Özgen, oyunun adını "toplu sözleşme" koyarak hükümetin, 4688 sayılı Yasa‘da makyaj düzenlemeler yapmaya çalıştığına dikkat çekti. Yeni bir toplu sözleşme süreci içerisine girildiğinin altını çizen Özgen, emekçilerin sesini yükselteceğini belirterek, hükümeti şöyle uyardı:

"Türkiye‘de kamu emekçileri sendikacılığını, fiili meşru mücadelesi sonucunda hayata geçiren konfederasyon olarak diyoruz ki, yıllar boyunca verdiğimiz mücadele deneyimi ve birikimin bize öğrettiği bir şey var: Hak verilmez, mücadele ile alınır! Eğer siyasi iktidar grevli toplu iş sözleşmesi hakkımızı bu dönem de gasp etmeye devam ederse, yüz binlerce kamu emekçisinden aldığımız güçle ve fiili mücadele geleneğimizin yol göstericiliğinde grev dahil bütün demokratik mücadele araçlarını kullanmaktan geri durmayacağımızı tekrar ifade ediyoruz."

"Adımları Büyüteceğiz"     

Emekçilerin önünde zorlu bir süreç olduğunu belirten Lami Özgen, "Buluşmamız bir başlangıç ve ilerde ortaklaşacağımız mücadelenin ilk adımıdır. Bu adımları daha da büyütmek, mücadeleyi yükseltmek için hepimize görev düşüyor. Bu görevin bilincinde olan siz emekçileri, ezilenleri, kadınları ve gençleri konfederasyonum adına saygıyla selamlıyorum" diyerek sözlerini tamamladı.

 



TORBA YASA TEKLİFİNİ GERİ ÇEKİN

23.11.2020
 


Çok Okunanlar


ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI (EMO) ESKİŞEHİR ŞUBESİ VE ODUNPAZARI BELEDİYESİ ARASINDA İŞ YERİ AÇMA PROTOKOLÜ İMZALANDI

Okunma Sayısı: 647


Tüm Haberler

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.