Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’ne bu yıl kayıt olan öğrencilere yönelik olarak fakülte tarafından yapılan tanışma ve değerlendirme toplantısına katılan EMO Ankara Şubesi Örgütlenme Sekreteri Oktay Dursun, TMMOB, EMO, EMO Ankara Şubesi, EMO-Genç hakkında bilgiler verdi. Toplantıda EMO Ankara Şubesi standı açılarak Şube yayınları öğrencilere dağıtıldı.
Mühendislik Fakültesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof.Dr. Cengiz Taplamacıoğlu`nun üniversiteyi ve bölümleri tanıtan konuşmasının ardından söz alan EMO Ankara Şubesi Örgütlenme Sekreteri Oktay Dursun konuşmasına öğrencilere yönelttiği " Mühendisliğin hayatı nasıl dönüştürdüğünü gözlemleyebiliyor musunuz?" sorusu ile başladı ve özetle şunları söyledi; "Türkiye`de ilk kez 1925 yılında elektrik mühendisleri mezun oluyor, bugün Türkiye`de yıllık neredeyse 4 bin civarında elektrik elektronik mühendisi mezun oluyor. Dünyada elektrik elektronik alanında gelişmeler yaşanıyor ve siz de bunun parçasısınız. Üniversiteyi bitireceksiniz ve çok çalışmanız gerekecek. Bir taraftan kendinizi sektöre hazırlayacaksınız, mülakata girdiğinizde kendinizi mühendis olarak onlara anlatmak için de uğraşacaksınız. Burada bazı soruları sormamız gerekiyor? Ben sadece mühendis miyim ben sadece mesleğimden mi ibaretim? Mühendislik toplumsal olarak nasıl çıkmış nasıl ilerlemiş nasıl bu noktaya gelmiş buradan sonra nereye gidecek? Sizin üretimlerinizin hayatı nasıl değiştirdiğini gözlemleyebilirsiniz. Hayata ve topluma karşı sorumluluklarım nedir? Salt teknik olarak başarıya ulaşmış olmak için benim için yeterli midir? Bunları tartışmamız gerekir.Meslek Odası, TMMOB, EMO böyle bir perspektifle çalışmalarını sürdürmektedir. Bilim ve tekniği toplumun hizmetine sunmak. Çok basit bir cümle olmakla birlikte uzun süre tartışılabilecek bir söz. Bunu TMMOB`nin eski başkanlarından Teoman Öztürk söylemiştir.Biz de bu kapsamda çalışmalarımızı yapıyoruz. Kendi haklarımızı bulunduğumuz meslek alanını sorguluyor hem de dünyayı sorguluyoruz, mühendislik böyle bir yerde anlam buluyor.Kendi hayatınızın seyircisi değil aktörü olmanız gerekiyor.Yanlış gördüğünüz ya da gidişatının daha iyi olabileceğini düşündüğünüz şeylere müdahale etmek toplumsal ilerleme açısından da kaçınılmaz bir şeydir."
|