17.12.2011-Cumartesi BASINA VE KAMUOYUNA AKP‘nin her alanda başlattığı kerameti kendinden menkul "dönüşümün" acısını en çok çekenlerin arasında ilk sıralarda biz kamu emekçileri yer alıyoruz. Adına "dönüşüm", "reform", "yeniden yapılandırma" ne denirse densin kamu alanında yapılanların tek amacı kamu hizmetlerinin ticarileştirilmesini hızlandırmak suretiyle toptan tasfiye etmektir. Bu gerçek amacı gizlemek isteyen iktidar yaşanan gerçekleri çarpıtmaya çalışmaktadır. AKP İktidarı Diyor ki; "Kamu Emekçileriyle Toplu Sözleşme Yapacağız" Gerçekte ise, AKP iktidarının aslında kamu emekçileri ile toplu sözleşme yapmak değil sadece yapıyor gibi görünmek istediği yasa taslağının içeriği ile net olarak ortaya çıkmıştır. Bu taslakta, uygar dünya ülkelerinde 50 yıl önce tanınan grevli toplu sözleşme hakkı bu ülkenin "ileri demokrasi"yi ağzından düşürmeyen iktidarı tarafından bizlere çok görülmektedir. Kamu emekçilerinin yıllardır verdiği meşru mücadele, uluslararası sözleşme ve anlaşmaların yanı sıra Anayasanın 90. maddesi yok sayılarak Grevli Toplu Sözleşme hakkımız engellenmeye çalışılmaktadır. Kamu emekçilerinin sayıca önemli bir bölümünün sendikaya üye olması yasağı sürdürülerek örgütlenme özgürlüğü engellenmek istenmektedir. Anlaşmazlık durumunda son sözü söyleyecek olan Kamu Görevlileri Hakem Kurulu‘nun oluşumuna baktığımızda ise toplam 11 üyeden oluşan bu kurulun 4 üyesinin doğrudan hükümet tarafından atanırken, kardeş payı yapılıp, 2 üyeliğin de yandaş konfederasyona verilmek istendiğini görüyoruz. Kısaca bu taslakta kamu emekçilerinin Grev Hakkı, Örgütlenme Özgürlüğü, Özlük ve Demokratik Hakları YOK! Ancak her şeye sermayenin gözlüğü ile bakan AKP iktidarına bunlar da yetmemektedir. Çalışma Bakanı, 657 sayılı kanunu kaldırarak iş güvencemizi yok etmeyi hedefleyen demeçler verebilmektedir. Bir başka çarpıtma da AKP İktidarının "Kimseyi Enflasyona Ezdirmeyeceğiz" söylemidir. Bu gün ülkemizde açlık sınırı 1.000 TL, yoksulluk sınırı ise 3.000 TL dir. Bu ülkenin kamu emekçileri ise ortalama 1.500 TL maaş alarak açlığa yakın, yoksulluğa uzak bir yaşam mücadelesi vermektedir. Yıllardır maaşlarımıza yapılan yüzdelik zamlar "Ek Ödeme" statüsüne sokularak emekliliğimize yansıtılmadığı için çalışırken yaşadığımız sefalet koşulları emekliliğimizde daha da derinleşmektedir. Ek ödemelerin emekli maaşına yansıtılmamasından dolayı kamu emekçileri en az %30 dolayında kayba uğramaktadırlar. Yıllardır orta ve büyük sermayeden vergi almaktan özellikle kaçınan, bunun için çok sayıda yasal düzenleme yapan hükümet, ay sonunu zor getiren ücretli ve maaşlıların, "gelir vergisi dilimi" konusundaki mağduriyetlerini giderici adımlar atmaktan ısrarla kaçınmaktadır. Bunun yerine "eşit işe eşit ücret getiriyoruz" diye çıkardığı 666 sayılı KHK ile bürokratlarının maaşlarını artırırken 1,8 milyon kamu emekçisinin maaşlarında herhangi bir iyileştirme yapmamaktadır. Kamuda başından beri var olan eşitsizliği ve ayrımcılığı daha da derinleştirdikleri düzenlemeyi "eşit işe eşit ücret verdik" diyerek yutturmaya çalışmaktadır. AKP İktidarının "İleri Demokrasi" Söylemi de Kocaman Bir Yalandır! Çünkü AKP, tüm kurum ve kuruluşları denetimi altına alarak devleti AKP‘lileştirmektedir. Özel Yetkili Mahkemeleri ve Terörle Mücadele Kanunu‘nu kendisine kalkan yapan AKP iktidarı önünde diz çökmeyi kabul etmeyenleri hukuksuz biçimde gözaltına almakta, tutuklamaktadır. Bu ülkenin cezaevleri aylarca, hatta yıllarca mahkemeye çıkarılmayı bekleyen insanlara doludur. Bizler bu ülkede sendikal hak ve özgürlükler ve gerçek bir demokrasi için mücadele etmenin zor, bedelinin ağır olduğunu bilen bir gelenekten geliyoruz. Bu geleneğin ve yaşadıklarımızın bize öğrettiği temel şey ise haklarımızı ancak mücadele ile alabileceğimiz gerçeğidir. Kamu emekçilerinden aldığımız güç ve güvenle bu geleneği sürdürmeye kararlılığımızı tekrar ifade ediyoruz. - Grev hakkımızın yasal teminat altına alındığı bir Toplu Sözleşme düzeni için,
- Tüm çalışanlara insan onuruna yakışır bir ücret ve sağlıklı çalışma koşullarının sağlanması, çalışma yaşamının demokratikleştirilmesi için,
- Temel ücretlerin artırılarak, eşit işe eşit ücretin gerçekten hayata geçirilmesi için,
- Ek ödemelerin tüm emekçiler için eşitlenerek emekliliğe yansıtılması için,
- Net asgari ücretin açlık sınırı olan 1.000 TL‘ye çıkarılarak tüm ücret ve maaşlarda bu tutarın vergi kesintisi dışında bırakılması için,
- Hukuksuz, haksız ve mesnetsiz biçimde yapılan gözaltı ve tutuklamalara son verilmesi, tutukluların serbest bırakılması için,
Üyelerinin hak ve çıkarlarını korumakla görevli her sendikanın, konfederasyonun yapması gereken, uluslararası sözleşme ve anlaşmaların yanı sıra Anayasanın bize tanıdığı hakkımızı kullanarak 21 Aralık‘ta, en uzun gecede, en kısa günde, karanlığın en koyu, ışığın en az olduğu günde aydınlığı arttırmak için Grev yapacağız. Buradan diğer konfederasyonlara ve tüm kamu emekçilerine çağrıda bulunuyoruz: Hiçbir şekilde sorumlusu olmadığımız bu çarpık düzenin bedelini ödememek için, temel haklarımız için, gelin hep birlikte mücadeleyi yükseltelim. 21 Aralık‘ta yapacağımız grevle haklarımıza yapılan saldırılara sesiz kalmayacağımızı hep birlikte gösterelim. Müşfik Veysel ERDOĞAN KESK Dönem Sözcüsü
|