MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

EMO KADIN KOMİSYONU ÜYESİ EMEL AKPINAR HALK TV’DE 8 MART’I DEĞERLENDİRDİ


HABER


 
EMO Kadın Komisyonu Üyesi Emel Akpınar, 6 Mart 2015 Cuma günü Halk Tv’de yayımlanan Semra Topçu’nun sunduğu “Güne Başlarken” programına katılarak; TMMOB Ankara İl Koordinasyon Kurulu tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ile ilgili düzenlediği etkinlikleri hakkında bilgi verdi.
 

 

Emel Akpınar, Semra Topçu`nun konuyla ilgili sorularını yanıtladı. Akpınar şunları söyledi; "Biz aslında biliyoruz ki kendimizi saldırılara karşı savunabiliriz. Kadın çalışmalarına kafa yoran insanlar, feministler öz savunmayı tartışmaya başladı. Bu çok önemli bir şey. Bize bu güne kadar, erkeklere karşı kendimizi savunamayacağımız, kendimizi asla koruyamayacağımız, bir çiçek olduğumuz, erkeklere emanet edilmiş olduğumuz öğretildi. Biliyoruz ki, biz kendimizi koruyabiliriz. Bu önemli bir direnç noktasıdır. Sadece buradan hareketle, salt eylemsel olarak değil, düşünsel olarak da kadınlarda sıçrama yarattı. Özgecan`ın tabutunu kadınların taşıması kadın dayanışması anlamında çok çok kıymetli bir şeydir. Feministler asla yalnız yürümeyeceksiniz diyor. Öyle diyoruz. Birbirimizle dayanışmaya, birbirimizi yalnız bırakmamaya çalışıyoruz. Biz bir çok kadın eyleminde erkekleri dahil etmek istemiyoruz, ki bunun şöyle bir temeli var: Kadınlar kendi sorunlarını kendileri dile getirsin, taleplerini kendileri oluştursun, siz bir durun bir çekilin diyoruz. Bu bizim hayatımız biz burada belirleyici olmak istiyoruz. Ancak toplumsal cinsiyet konusu kadınlarla erkeklerin beraber kafa yorarak çözebilecekleri bir şey. Erkeklerin de erkeklik durumunu kendi aralarında sorgulamaları gerekiyor. Özgecan ve cenazesi ile ilgili yaşayanlar itici bir güç oldu. Toplumsal olarak çok önemli bir aşama kaydettiğimizi düşünüyorum."

Semra Topçu`nun "Şiddeti kültür mü eğitim mi yönetim mi nasıl değerlendireceğiz?" sorusunu yanıtlayan Emel Akpınar bu konuda şunları söyledi; "Aslında buna bir sistem sorunu olarak bakmak gerekiyor. Sistem  ataerkil bir sistem. Her fırsatta kendini varlığını sürdürmek için kadına yüklenen bir sistem. Çağımız tüketim toplumu yaratma peşinde ve sistem de kendini buradan çok ciddi anlamda besliyor. Benimcilik diye bir şey ve sahiplenme, tüketme yaygın. Sistemin emeğini tüketeceği, kişiliğini kimliğini sömüreceği bir şeye ihtiyacı var. Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı artık yok bunun yerine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı geldi. Bu tamamen kadını insan olarak, kadın olarak, kadın kimliği olarak reddetmektir. Artık benim muhatabım ailedir diyorsunuz. Kadını muhatap almıyorsunuz. Aile hekimliği de öyle. Kendimden örnek vereyim. Aile hekimime ilk gittiğimde, bilgisayara bilgilerim girilirken, doktorumun bana ilk sorduğu soru ‘daha önce evlilik yaptınız mı` oldu. İlk sorulan şey bu. Bir kronik hastalığınız var mı, ilaca alerjiniz var mı diye sorulmadı.

Kadın seri imalat halinde bu sisteme ucuz iş gücü üretecek, belli yaşa gelene kadar yetiştirecek bir yandan bunlar üretime katılmadan önce mevcut ucuz iş gücüne, sistemin onları sömüreceği kadar gerekli şartları hazırlayacak. Gerekirse, yine sistemin çizdiği sınırlar içinde, üretime ucuz iş gücü olarak katılacak. İş hayatında bizler ucuz iş gücü olarak görülüyoruz. Kadına sistemin biçtiği böyle bir rol var. Bu sistem kendini var etmek için günden güne kadının üzerindeki yükü artırıp, kadına çizdiği sınırları daraltmakta.


Düşünsenize bir insanla bir yola giriyorsunuz hayatınızı paylaşıyorsunuz. Sonra erkek ne yapıyor: Çocuğun sorumluluğunu kadına atıp dışarıda hayatını yaşıyor. Katilleri canileri hep anneler yetiştiriyor diyorlar. Bir erkek çocuk rol model olarak babayı örnek alır. Özgecan olayında katilin babası yardıma gitmiştir. Eskiden babalar çocuklarını alıp maça götürürdü, şimdi kadın cinayetine götürüyor. Böyle bir topluma dönüştük. Beraber öldürüyorlar. Kalkıp da burada katilin annesini nasıl suçlayabilirsiniz. Zaten o kadın da baba tarafından yıllarca şiddete uğramış birisi. Erkeklerin artık kendilerine dönüp çeki düzen vermeleri gerekiyor. Bu şiddet konusunda erkeklerin çok daha büyük sorumluluğu, çok daha büyük payı olduğunu görmek gerekiyor."

Semra Topçu`nun "8 Mart`ı değerlendirirken bu şiddeti, ölümü nasıl engelleyeceğiz‘i de konuşacağız. Çözüme yönelik olarak kadının önce başlaması kolaylaştırıcı gibi geliyor değil mi?" sorusunu yanıtlayan Emel Akpınar şunları söyledi; "Çözüme dair taleplerinizi de siz ortaya koymalısınız. Feministler yıllardan beri bunu yapmaya çalışıyor." derken Topçu`nun"Feminist misiniz? Kameramanımız ‘Feministler erkek düşmanıymış gibi bir algı olduğunu hatırlattı az önce reklam arasında konuşurken` Feministler erkek düşmanı mı?" sorularını Akpınar şöyle yanıtladı; "Evet feministim ve feministler erkek düşmanı değildir. Böyle bir algı var. Bizim de kendimizi doğru ifade edemediğimiz konular olmuştur eminim. Böyle yansıtılması sistemin de işine geliyor. Feministler var olma hakkında, yaşama, eğitim, sağlık, adalet hizmetlerinden faydalanma haklarında, tüm insan haklarında erkeklerle eşit haklara sahip olmayı savunuyorlar.  Hiçbir zaman kalkıp da ‘biz erkeklerden üstünüz` demedik. Sistem ve insanlar bizi öyle alt noktada görüyor ki, bizim eşitlik talebimiz onlara sanki bir üstünlük talebi gibi geliyor. Onların kafasındakinden çok çok üstünde bir şey istiyoruz gibi yansıtılıyor. Ortada bir düşmanlık yok. Erkek bakış açısıyla bunun sorulması önemli. Bu sorun, toplumdaki tüm kesimlerin birlikte çözebileceği bir sorundur.

Bütün hafta zaten bütün feminist yapılanmaların ve karma örgütlerin kadın yapılarının etkinlikleri oldu. Bugün 12.30 ile 17.00 arasında bir çok feminist arkadaşımız Yüksel Caddesi`nde standlarda olacaklar. Bunun dışında Kadın Dayanışma Vakfı`nın yemeği var. Yarın EMO Kadın Komisyonu olarak 3 atölyemiz olacak. 8 Mart Pazar günü de saat 13.00`te Kurtuluş`ta toplanıyoruz. Ankara Kadın Platformu`nun kolaylaştırıcılığını yaptığı, feminist örgütlerin, karma örgütlerde kadın çalışması yapan kadınların, bütün kadınların beraber yürüyebileceği kendilerini ifade edebileceği bir platform. Akşam da feminist gece yürüyüşü var. Biz kadınlar olarak 24 saat güvenliğimizi istiyoruz. Geceleri de sokaklarda olabilmeyi istiyoruz. Gece gündüz çok fark etmiyor. Saat 5‘te başıma bir şey gelmesi ile gece başıma bir şey gelmesi arasında hiçbir fark yok. Ben aynı insanım. Bana karşı işlenen suç aynı suç, ‘ O saatte orada ne işi vardı`ları sorgulayarak bir yere varamayız. Bu ülkede anayasal olarak seyahat özgürlüğümüz sağlanmıştır. Bir dönem yurt dışında da bulundum  iş için. Gecenin 2`sinde 5 durak yol yürüdüğümü kimsenin beni rahatsız etmediğini biliyorum. Burada geç olduğu zaman tanıdığım bir taksi şoförünü arayarak yolculuk yapabiliyorum. Toplu taşım Ankara`da zaten büyük bir problem. Almanya`da bulundum bir süre. Orada şu anlatıldı bana: ‘Bir kadını rahatsız etmek, laf atmak, tacizde bulunmak, saldırmak` toplumun çok ayıp karşıladığı bir şey. Oralarda da oluyor ama bizimkine göre çok çok az ve bunlar adil cezalandırılıyor. Toplum hiçbir zaman bu tacizcilerin, tecavüzcülerin sırtını sıvazlamıyor. Bizim iki yüzlü bir ahlak anlayışımız var. Bir yandan ayıplar görünürken diğer yandan da kadını hala erkeğin elinin kiri olarak gören bir anlayış var.

Kadın dayanışmasının milliyeti ırkı dili dini yoktur. İşin gerçeği, bizi ancak dayanışma kurtaracak. Yandaş medyadaki kadın yazarlardan bahsettiniz, sistemle işbirliği yapmanın cinsiyeti yok. O kadınlar da bu sistemin içinde büyüyüp yetişmiş insanlar. Erkeklere kızdığımdan daha fazla kızamıyorum; eşit miktarda kızıyorum. Sistemle işbirliği yapan kadınlar da eninde sonunda o sistemin altında eziliyor. Bu arkadaşlarımız ezildiğinde, kadınlar olarak onlara yine biz destek olduk. Bu şekilde kadın dayanışmasının önemini fark ettiler. Bu dayanışmayı bildikleri için bizleri anlayıp bizim gibi hareket etmeye başladılar. Kadınlarla birlikte hep berabir isyanımızı haykıracağız. Artık ölmek istemiyoruz diyeceğiz. Artık özgür olmak, kendimizi var etmek istiyoruz diyeceğiz.

  

 



“SANAL ÇALIŞANLAR GELİYOR” RPA: ROBOTİK SÜREÇ OTOMASYONU BAŞLIKLI WEBINAR DÜZENLENDİ

21.07.2023
 


Çok Okunanlar


EMO ANKARA ŞUBESİ 27. DÖNEM KOMİSYON ÇALIŞMALARI HAKKINDA DUYURU

ICCI 2024 FUARINA GİDİYORUZ

ÜYELERİMİZ İÇİN ÜCRETSİZ UDEMY EĞİTİMİ: MÜHENDİSLER İÇİN YAPAY ZEKA ARAÇLARI

EMO ANKARA ŞUBESİ 26. DÖNEM YÖNETİM KURULU BAŞKANI PROF DR. ŞEREF SAĞIROĞLU`NA BİLGİSAYAR MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜM BAŞKANLIĞINA ATANMASINDAN DOLAYI TEBRİK ZİYARETİ

TÜRK TELEKOM A.Ş. ANKARA BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ`NE ZİYARET

TÜRK TELEKOM A.Ş. GENEL MÜDÜRLÜĞÜ NATO VE TAFİCS GRUP MÜDÜRLÜĞÜ`NE ZİYARETTE BULUNULDU

23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLU OLSUN

8. SAMSUN İNŞAAT FUARI DÜZENLENİYOR

İYİ BAYRAMLAR...

Okunma Sayısı: 254


Tüm Haberler

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.