Çeyrek asır önce 12 Eylül faşizmi tarafından kurulan ve üniversitelerdeki düşünme, ifade etme gibi temel insanî hakları, kolluk güçleri yardımıyla engelleyen Yükseköğretim Kurulu (YÖK) bugün hâlâ üniversiteli gençliği ve eğitim emekçilerini abluka altında tutmaya çalışmaktadır.
"Bütün üniversiteleri aynı seviyeye getireceğiz" diyerek, eğitim sistemini en kötü seviyede eşitleyen YÖK, akademik personelin sakalından, kıyafetine, öğrencilerin düşüncelerine kadar her konuda tek tip insan yaratmak çabasında olmuştur. Altyapısı olmaksızın açılan üniversiteler ile bilim insanı, nitelikli mezun değil; sistemin bekçileri ve geleceğe dair umudu olmayan işsizler yetiştirilmek istenmiştir. Üzüm üzüme baka baka kararır! YÖK, kendisini ortaya çıkaran 12 Eylül düşüncesine paralel bir biçimde; baskıcı, şoven, gerici, anti-demokrat bir niteliğe sahiptir. Bağımsız her düşüncenin, çabanın, hareketin ve oluşumun karşısında olmuştur. Her türlü "özgürlükçü" ve "demokrat" ortamı istemeyen, 1402 sayılı Sıkıyönetim Yasası ile ilerici, aydın öğretim görevlilerini tasfiye eden, dinci-milliyetçi bir ideolojinin ürünü olan YÖK tüm çalışmaları denetleme, sansürleme ve engelleme yetkisine sahiptir. "Harç" adı altında toplanan haraçlarla, üniversiteler birer ticarethaneye dönüşmüş, bu sayede de emekçi yığınların çocukları cehalete terk edilmek istenmiştir. Eğitimin kamusallığı göz ardı edilmiş, harçlar olağanlaştırılmış, eğitimde özerklik ve bilimsellik ortadan kaldırılmış, ezberci ve sorgulamayan bir nesil yetiştirme çabası tercih edilmiştir. Tahribat bunlarla sınırlı kalmamış, eğitmenlere ve öğrencilere ajanlık teklifleri ile toplumsal barış ve karşılıklı güven duyguları zedelenmiştir. Günümüzde; üniversitelerde bölüm açılması siyasi konjonktüre endekslenmiş, siyasilerin seçim malzemesi olarak sıklıkla kullanılan bir tarza dönüşmüş, edinilen akademik unvanların haklarına ve yetkilerine siyasi kaygılar temelinde müdahalelerde bulunulmuştur. Akademik unvanlara yönelik olarak, yerel yönetimlerden ve hükümetlerden saldırılar gelmesine karşın YÖK, bu saldırılara seyirci kalmış ve hatta zaman zaman ortak olmuştur. YÖK/YEK gibi kurumların özgürleşmenin, demokrasinin, halk için bilimin önünde engel teşkil ettiğinde hareketle, ablukanın dağıtılarak parasız, demokratik, anadilde, bilimsel, laik eğitim veren üniversiteler oluşması talebimizi, YÖK'ün 25. yılında bir kez daha belirtiyoruz.. TMMOB EMO Ankara Şubesi 18. Dönem Yönetim Kurulu
|