İnsanlık, varolduğundan bu yana haberleşme ihtiyacını sahip olduğu bilgiye ya da teknolojiye bağlı olarak hep öncelikli olarak düşünmüştür. Dumanla işaretleşmeden başlamış, ses çıkararak, kuş uçurarak, telli ve telsiz cihazlar kullanarak ama mutlaka bilgiyi daha uzağa ve en doğru biçimde iletmeye çalışmıştır. Bir önceki yüzyılda çok büyük ilerlemeler kaydeden haberleşme teknolojileri, artık yediden yetmişe herkesin bir biçimiyle vazgeçilmez olarak kullanımındadır.
17 Mayıs, Uluslararası Telekomünikasyon Birliğinin Paris‘te kurulduğu tarihin anısına "Telekomünikasyon Günü" olarak ilân edilmiştir. Ancak, ülkemizde ve dünyada son 20-30 yıldır uygulanan kapitalist küresel saldırı politikaları sonucunda, kamuya ait doğal tekel olan haberleşme alanı da rant alanı haline dönüştürülmüştür. Uygulanan ekonomik saldırı politikalarının sonucunda bu alanda kamu kaynakları kullanılarak yatırımlar büyük ölçüde tamamlanmış, daha sonra telekomünikasyon hizmetlerini sağlayan kuruluş yok pahasına uluslararası sermayeye peşkeş çekilmiştir. Bunun yanı sıra, mobil haberleşme alanı daha baştan itibaren özel sektöre sunularak, vatandaşın müşterileştirilmesinin önü açılmıştır. Sağlanan hizmetler çok yüksek bedellerle sunulmuş, kamu ve özel sektör şebekeleri arasında asimetrik bir şekilde kamuyu zarar uğratan anlaşmalar düzenlenmiş, özel sektör kuruluşları kamuya olan borçlarını ödememiş veya geciktirmiş, bu türden uygulamalarla doğal kamu tekeli imajı aşındırılmıştır. Haberleşme teknolojilerinin bilişim teknolojileri ile entegrasyonu sürecinde de ulusal bilişim politikaları üretilmemiş, kopyalanan politikalar sürekli olarak vatandaşın bu hizmetlere olan zorunluluğu nedeniyle tek yanlı olarak fiyat dayatmaları ile şekillendirilmiştir. Haberleşme ile iç içe geçen bilişim alanında da haberleşme alanındaki yasakçı ve sansürcü yaklaşımlar bugüne kadar sürdürülmüştür. Baskıcı yönetim biçiminin bir yansıması olarak, erk sahipleri tarafından her alanda, tek taraflı olarak dayatılan politikaların telekomünikasyon alanı dâhil demokratik yöntemlerle tartışılmasının önünün açılması, şeffaf ilişkilerin kurulması ve bilişim ve iletişim alanlarının yanı sıra eğitim, sağlık ve enerji alanlarının kamusal bir anlayışla yeniden yapılandırılması, 17 Mayıs Dünya Telekomünikasyon Günü‘nü en anlamlı biçimde kutlamanın yolu olacağına inanıyoruz. TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Ankara Şubesi 18. Dönem Yönetim Kurulu
|