MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

   · ŞUBE Giriş Sayfası

 İSTANBUL ŞUBE

   · 

ŞUBE TARİHÇESİ

   · 

ŞUBE YÖNETİM KURULU

   · 

ŞUBE DENETÇİLERİ

   · 

ŞUBE ÇALIŞANLARI

   · 

KOMİSYONLAR

   · 

ÇALIŞMA PROGRAMI

   · 

ÇALIŞMA RAPORU

   · 

TEMSİLCİLİKLER

   · 

HABERLER

   · 

DUYURULAR

   · 

GÖRÜŞLER-RAPORLAR

   · 

BASIN AÇIKLAMALARI

   · 

YAZILI BASINDA ŞUBEMİZ

   · 

GÖRSEL BASINDA ŞUBEMİZ

   · 

BASINDAN SEÇTİKLERİMİZ

   · 

YİTİRDİKLERİMİZ

   · 

EVLİLİK DUYURULARI

   · 

YENİ DOĞAN DUYURULARI

   · 

İŞ YAŞAMI DUYURULARI

   · 

MİSEM EĞİTİMLERİ

   · 

EĞİTİMLER

   · 

İŞ VE ELEMAN ARAYANLAR

   · 

SMM NEDİR?

   · 

ÖLÇÜM VE BİLİRKİŞİLİK İÇİN BAŞVURU

   · 

YAYIN SATIŞ VE KİTAP LİSTESİ

   · 

İSTATİSTİKLER

 
Şube Kapsamındaki İller:

 EDİRNE   İSTANBUL   KIRKLARELİ   TEKİRDAĞ 
 

 
MİSEM EĞİTİMLERİ
 

EMO İstanbul Şubesi
Haber Bülteni
SAYI: 81

Tüm Sayılar

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

İSTANBUL İKK: "ÇEVRE KATLİAMINA ARTIK SON VERİLMELİDİR!"


 
TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu, "Dünya Çevre Günü"nde ülkemizde uygulanan çevre politikalarının sonuçlarını göz önüne sermek amacıyla bir basın toplantısı düzenledi.
 

Toplantıda, Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı Eylem Tuncaelli çevre katliamı örneklerle anlatan görsel materyallerle zenginleştirilmiş bir sunum yaptı. İstanbul‘a sahip çıkılması gerektiğinin vurgulandığı sunumda, İstanbul‘un en temel çevre sorunları olarak; tehlikeli atıklar, havzaların yönetilememesi, orman talanı, hava kirliliği ve enerji sıralandı ve bu sorunların yönetememe sorunundan kaynaklandı ifade edildi. Sunumda, rant sağlama çabalarının sonucu uygulanan politikaların, yaşanamaz bir çevre yarattığına dikkat çekildi.

Sunumun ardından İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Tores Dinçöz tarafından basın açıklaması okundu. Basın açıklamasında, daha yaşanabilir bir dünya için neler yapılması gerektiği anlatıldı.

Toplantıda, gazetecilerin nükleer santral kurulmasına neden karşı olunduğu sorusuna Tores Dinçöz‘ün yanıtı; nükleer santrallerin kurulmasının güvenli olmadığı, yatırım maliyetinin yüksek olduğu ve ayrıca atıkların bertarafının mümkün olmadığı şeklinde oldu. Dinçöz, ülkemizin enerji sorununu öz kaynakları ile karşılayabileceğini, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının sağlanması gerektiğine vurgu yaptı. Dinçöz, Tüm dünya nükleer enerjiden vazgeçerken ülkemizde bu santrallerin kurulmaya çalışmasının altında yatan nedenlere dikkat etmek gerektiği de ifade etti.

Basın açıklamasına, Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi‘nden Tahir Çiçekçi, Nusret Gerçek, Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi‘nden Ahmet Atalık, Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi‘nden Dinçer Mete, Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi‘nden Sami Yılmaztürk, Mücella Yapıcı, Raşit Gökçeli, Nurhan Kazancı, Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi‘nden Derya Koçoğlu katıldı.


BASIN AÇIKLAMASI


Bugün 5 Haziran Dünya Çevre Günü. 1972‘den bu yana temiz ve yaşanabilir bir dünya mücadelesinin simgesi olan Dünya Çevre Günü, bu yıl da insanlık için tehdit oluşturan kuraklık, küresel ısınma, kirlilik, enerji sorunu, tehlikeli atıklar gibi birçok çevresel soruna karşı mücadele günü olarak yaşanıyor.

Ve bu 5 Haziran‘da da çevre cephesinde olumlu bir gelişme yok...

Her 5 Haziran Dünya Çevre Gününde dikkat çekmeye çalıştığımız sorunlar yoğunlaşarak ve kötüleşerek devam ediyor. Ancak biz tüm bu sorunları birilerinin inadına söylemeye, kamuoyunun bilgisine sunmaya kararlılıkla devam edeceğiz.

Nükleer Santraller İstemediğimizi söylüyoruz...söyleyeceğiz!

Nükleer santral yapmaya, bunun önünü açmaya çalışanlar bilsinler, bizler onlardan daha kararlıyız. Bu ülkenin enerji politikası ülkenin yerel kaynaklarına temellendirilmelidir. Nükleer yasa çıkartmak için zaman harcayanlar, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, teşviki için kafa yormalıdır. Nükleer lobilerden yana değil, halktan yana saf tutulmalıdır. Ne yazık ki mevcut hükümet için kamu yararı kaçırılmış bir trendir.

Susuzluk artık elzem bir sorun olarak kapıda!

Su havzalarının korunmamasının, yerleşime açılmasının, su havzalarının yönetilememesinin cezasını halk ödüyor. Yönetenler ise çözümü suların günlük tüketimine yönelik reklamlar hazırlamada, bunun propagandasını yapmada arıyor. Bu çözüm önerisi ile durumun vahameti daha da artıyor. Oysa susuzluğun sebebi de, çözümü de su kaynaklarının kullanılması, su hizmetlerinin sunulmasındaki politik bakış açısından kaynaklanmaktadır. Suyun tüm dünyada meta haline getirilmesi çalışmaları sürerken, Türkiye‘de de su kaynaklarının yönetiminde yaşanan politikasızlık, yasa ve yönetmelikler eliyle su kaynaklarımızın yok edilmesi, içme suyu şebeke ve arıtım süreçlerindeki yetersizlikler ve yanlışlıklar, ülkemiz nüfusunun ancak %74‘ünün su şebekesine sahip olması, barajlardaki su seviyesinin %45‘in altına düşmesi, halkın ancak %35‘inin arıtılmış su içebilmesi ya da kullanabilmesi gibi sonuçlar doğurmaktadır.

Bir ülkede, su kaynaklarının yeterli olup olmadığının en sağlıklı göstergesi yıllık yenilenebilir tatlı su miktarıdır. Bu miktarın kişi başına 1000 m3‘ün altına düşmesi durumunda, o ülkenin "su kıtlığı" noktasına ulaştığı kabul edilir.

Türkiye su kıtlığı çeken bir ülke değildir. Ancak, su kaynaklarının yönetimi ve planlanmasına dair yaşanan sorunlar, son 10 yılda Dünya Bankası ve uluslararası su tekellerinin ülkemiz su yönetimini belirleyen ticari girişimleri, sanayileşme ve kentleşme süreçlerinin plansız seyri, yenilenebilir su miktarında olumsuz değişimlere yol açmıştır. Bu miktar, 1995 yılında 8500 m3 iken, 1990‘da 3625 m3‘e 2000‘de 3250 m3‘e gerilemiştir. 2025 yılında bu değerin 2186 m3‘e kadar ineceği tahmin edilmektedir. UNEP‘in Raporu‘na göre Dünya ortalaması 7000 m3 olarak belirlenmiş olup, Türkiye 2002 yılı itibarı ile kişi başına 2940 m3 tatlı su kaynağı ile düşük sınıfta yer almaktadır.

Su havzalarını, mevcut su kaynaklarını miktar ve kalite açısından koruyamamak, doğru ve akılcı su politikaları oluşturmamak suya zarar vermektedir. Su yeni liberal politikalarla metalaştırılmaya çalışılsa da kamu malıdır ve kamu malına zarar vermek sadece vicdani değil aynı zamanda yargı sürecini de gerektiren bir suçtur.

Yağmaya son verilmelidir!

Neoliberal politikalar eşliğinde belediye topu müteahhide atıyor, müteahhit topu tuttuğu gibi fırlatıyor ve Dilara beş yaşında kalıyor.

Türkiye‘de kentsel altyapı hizmetlerinin yeni liberal politikaların bir sonucu olarak merkezi denetimden uzak olan belediye ya da özel şirketlere devredilmesi, bu alandaki denetimsizliği körüklüyor. "Yerelleşme" ile ise kentsel altyapı hizmetlerinin kamu hizmeti olmaktan çıkarılarak ticaret konusu haline getirilmesi, böylece bu alanın da uluslar arası sermayeye açılması kastediliyor. Bu ise daha kaç ölümle karşılaşacağız sorusunu ister istemez akla getiriyor.

Ülkenin en büyük kentinin Belediye Başkanı‘nın, "denetlemeniz gerekmiyor mu?" sorusuna, önünden geçen küçük tabuta bakarak "Çok şantiyemiz var, o müteahhidin de kendi kontrol mühendisleri var... Adam gibi takip etmesi lazım" deme hakkı ve yüzü olmamalıdır. Çocuklar böyle hesapsız ölüme yollanmamalı; bu aymazlık artık son bulmalıdır. Su, özü itibari ile kamusal bir hizmettir ve öyle kalmalıdır. Belediyeler kuruluş nedeni olan hizmetlerin ihalecisi değil; hizmetleri veren olmalıdır.

Kentsel dönüşüm adı altında yapılan talan ortadadır!

İdeal kent yaratma iddiası taşıyanlar, hayatlarımızı değiştireceklerinden emin olanlar bilmelidir ki "İdeal kent, kentlinin haklarını güvence altına alan kenttir". Kentsel dönüşüm adı altında yapılanlar göstermektedir ki bu proje ötekileştirme ve yok sayma işlevini üstlenmiştir. Kentsel dönüşüm kavramı içi boşaltılarak, çalınmış bir minarenin kılıfı haline getirilmiştir. "Parası olana satılacak yerimiz çok" diyenler, bu alanların kente ait olduğu gerçeği ile yüzleşmelidir. Bu alanlarda hak sahibi gökdelenler dikmek isteyen uluslar arası sermaye değil, orada yaşayan ve yerlerinden yurtlarından edilmek istenen insanlardır. Kamuya ait alanlarda başkalarının villalarına izin verme saltanatı artık bitmiştir.

Sorunlar bitmiyor...

- Kentte insan yaşamı sanayi ile iç içe....
- Her kent kendi ölçeğinde altyapı sorunları ile nefes almaya çalışıyor...
- Trafik sorunu sorun olmaktan çıkmış bir azap niteliğinde....
- Katı atık insan yaşamını tehdit etmekte....
- Çarpık kentleşmeye karşı alınmış herhangi bir önlem hala yok...
- Liste böyle uzayıp gidiyor. Tüm bu sıralananların var olma nedenleri yönetmeme, yönetememedir.
- Verili durum göz önüne alınarak, bilimsel ve kamudan yana politikalar yazılmalı ve uygulamaya konmalıdır. Yaşadığımız tüm sorunlar, tercihlerin bilimden ve kamudan yana kullanılmamasından kaynaklanmaktadır.
Bu bir tercih sorunudur ve yönetenlerin tercihleri kenti de kentliyi de öldürmektedir.

TMMOB İSTANBUL İL KOORDİNASYON KURULU



TORBA YASA TEKLİFİNİ GERİ ÇEK

17.11.2020
 


Çok Okunanlar


ŞUBEMİZDEN İSTANBUL KÜLTÜR ÜNİVERSİTESİ`NE ZİYARET

ŞUBE KOORDİNASYON KURULU GERÇEKLEŞTİRİLDİ

ŞUBEMİZ EMO GENÇ ÜYELERİ EMO GENEL KURULU`NDA

ŞUBEMİZDEN İKİTELLİ OSB`YE ZİYARET

Okunma Sayısı: 1209


Tüm Haberler

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.