|
Başkent’in kıskacında bulunduğu susuzluk krizinin nedenleri tartışılırken, Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) çarpıcı bir iddiayı ortaya atarak, su dağıtım şebekesindeki kayıp oranının yüzde 50 olduğunu öne sürdü. Yani, Başkent’in suyunun yarısı dağıtım sırasında kullanıcılara ulaşamadan kayboluyor. EMO Ankara Şubesi Başkanı Ramazan Pektaş, "dağıtım şebekesinin neden iyileştirilmediği ve kayıpların normalize edilmediği" sorusunu yöneltti.
Pektaş, son dönemde Türkiye genelinde küresel ısınmadan kaynaklı sorunlarla ilgili Kimya Mühendisleri Odası Ankara Şubesi yetkilileri ile birlikte basın toplantısı düzenledi. Pektaş, yıllarca suyun bol olduğu düşüncesiyle hoyrat kullanıldığını, tarımsal sulamada çağ dışı sulama yöntemlerinin tercih edildiğini ve bitki örtüsünün yok edilmesiyle çölleşme faturası ile karşı karşıya kalındığını söyledi.
Özellikle Ankara ve İstanbul'un yok edilen kaynaklar nedeniyle su sorunu yaşadığını anlatan Pektaş, "Asgari temizlik ihtiyaçları için yeterli su bulunamazsa büyük kentler salgın hastalık tehdidi ile karşı karşıya kalacaktır" dedi.
Ankara'nın içme suyu sağlayan barajlarının dört yıl Ankara'ya su verebilecek durumda olduğunu ifade eden Pektaş, şöyle devam etti:
"Sulama ve buharlaşma etkisini de dikkate alırsak bu süre daha azdır. Ancak dağıtım şebekesinde yüzde 50 kayıp olduğu resmi verilerle sabittir. Bu durumda Kızılırmak suyunu getirmek yerine dağıtım şebekesinin niye iyileştirilmediği ve kayıpların normalize edilmediğinin Ankaralılara açıklanması gerekmektedir. Her şeyden öte Ankara'nın barajlarındaki su miktarı nasıl birden bire yüzde 5 seviyesine düşmüştür? Niye bu noktaya gelmeden önce önlem alınmamıştır? Sertlik derecesi, klorür (30 kat) ve sülfat (16 kat) oranları yüksek Kızılırmak suyunun Ankara'ya getirilmesinden kimler ne çıkar elde etmektedir?"
BİLİMSEL BU POLİTİKASI GEREKLİ
Pektaş, sorunların çözülebilmesi için "acil olarak bilimsel yöntemlerle ele alınmış su politikalarının oluşturulmasını, tarımsal sulama uğruna doğal hayata yapılan müdahalelerin sona erdirilmesini, düzenli bir su rejimi için bitki örtüsünün ve orman alanlarınını geliştirilmesine yönelik adımlar atılmasını" istedi.
Elektrik enerjisi ile ilgili sorunlara da değinen Pektaş, "Elektrik üretim, iletim ve dağıtımının piyasanın kar güdüsüne terk edildiğinde nereye gittiğini hep birlikte gördük. Bu anlayış sürerse karşılaşılacak son bellidir: Karanlık Türkiye" diye konuştu.
Enerjinin kamusal olduğunu dile getiren Pektaş, "Enerji kamu eliyle planlanmalı ve yönetilmeli. Kamusal bakış açısına ve yaklaşımına derhal geri dönülmelidir. Elektrik sektörünü sermayenin at koşturduğu kar odaklı alan olmaktan çıkararak kamu tekeli yeniden kurulmalıdır. Enerji, ekonomik, ekolojik, kaliteli, erişilebilir, yerel olmalıdır" görüşünü ifade etti.
Şebeke sağlıksız
Pektaş, kayıp oranının bu kadar yüksek olmasının nedenlerini şöyle açıkladı: "Borularda korozyon nedeniyle bir aşınma var. Borulara basınçlı su verildiğinde özellikle ek yerlerinden ve zayıf yerlerden patlamalara ve su kayıplarına neden oluyor. Bizim elde ettiğimiz verilere göre yüzde 50 oranında su kaybı var. Su şebekesinin sağlıksızlığı, kötü ve yanlış malzeme kullanılması, ellerinde plan olmaması gibi sebeplerle bu kayıplar yaşanıyor."
İkinci bölgede de kesintiler uzadı
BAŞKENT'teki programlı kesintiler devam ederken birinci bölgede yaşanan sıkıntılar, ikinci bölgede de aynen tekrar etti. İki gündür kesik olan sularının gelmemesine isyan eden vatandaşlar evdeki su stoklarının da tükendiğini söyledi. Vatandaşlar şikayetlerini şöyle dile getiriyorlar:
Aydın Şimşek (Pursaklar): Suyun gelmesi için 14 saattir musluk başında bekliyoruz. Ne mutfak ne tuvalet suyumuz kaldı.
Fatma Işık (Emek): Ben de zamanında 20 yıl ASKİ'de çalıştım. Belediye vatandaşı kandırıyor. Vanalar açıldıktan sonra su şehrin her yerine iki saat içinde dağılır.
Ahmet Akmanoz (Oran): İki gün suları kestiler tamam anladık. Ama burada üç gün oldu hala sular yok. Bu rezaletin sorumlularının cezalandırılmaması daha dehşet verici bir durumdur.
|
|
|