MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

   · ŞUBE Giriş Sayfası

 ANKARA ŞUBE

   · 

ŞUBE TARİHÇESİ

   · 

ŞUBE YÖNETİM KURULU

   · 

ŞUBE DENETÇİLERİ

   · 

ŞUBE ÇALIŞANLARI

   · 

KOMİSYONLAR

   · 

ÇALIŞMA PROGRAMI

   · 

ÇALIŞMA RAPORU

   · 

TEMSİLCİLİKLER

   · 

HABERLER

   · 

DUYURULAR

   · 

GÖRÜŞLER-RAPORLAR

   · 

BASIN AÇIKLAMALARI

   · 

YAZILI BASINDA ŞUBEMİZ

   · 

GÖRSEL BASINDA ŞUBEMİZ

   · 

BASINDAN SEÇTİKLERİMİZ

   · 

YİTİRDİKLERİMİZ

   · 

EVLİLİK DUYURULARI

   · 

YENİ DOĞAN DUYURULARI

   · 

İŞ YAŞAMI DUYURULARI

   · 

MİSEM EĞİTİMLERİ

   · 

EĞİTİMLER

   · 

İSTATİSTİKLER

 
Şube Kapsamındaki İller:

 AFYONKARAHİSAR   ANKARA   ÇANKIRI   ERZİNCAN   ERZURUM   KASTAMONU   KAYSERİ   KIRŞEHİR   KONYA   NEVŞEHİR   SİVAS   TOKAT   YOZGAT   AKSARAY   KIRIKKALE 
 

 
HUKUKİ DESTEK
 

EMO Ankara Şubesi
Haber Bülteni
SAYI: 2023.4

Tüm Sayılar

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

ANKARA SOHBETLERİ (DÜNYA GAZETESİ, 10.12.2007, SONGÜL SELVİ)


YAZILI BASINDA ODAMIZ


 
“Bu coğrafyada nükleer santral saatli bomba” Elektrik Mühendisleri Odası Ankara Şubesi Başkanı Ramazan Pektaş, Türkiye'nin yenilenebilir enerji yerine nükleere yönelmesini saatli bombaya benzetti. Pektaş, "Dünyada 119 nükleer santrala kilit vuruldu, biz kurmaya çalışıyoruz. Sıkıntı yaşadığımız komşularımızdan biri kafası bozulup da uzun menzilli topla orayı vursa, ayıkla pirincin taşını” dedi.
 

Ankara Sohbetleri‘nin konuğu olan EMO Ankara Şubesi Başkanı Ramazan Pektaş: Dünyada 119 nükleer santrala kilit vuruldu, biz kurmaya çalışıyoruz

 

Ankara Sohbetleri‘nin bu haftaki konuğu Elektrik Mühendisleri Odası Ankara Şube Başkanı Ramazan Pektaş oldu. Elektrikte üretim ve tüketim oranları arasındaki makasın giderek açıldığını belirten Pektaş, gerçekçi bir gözle bakıldığında, elektik krizinin 2008 yılında patlak vereceğini söyledi. Türkiye‘nin artan enerji talebini yenilenebilir kaynaklar yerine nükleer santrallar kurarak karşıma yoluna gitmesinin yanlış bulduğunu vurgulayan Pektaş, "Dünya‘da 550 nükleer santralın 119‘u, yani yüzde 22‘sinin kapısına kilit vurulmuş. Biz ise kurmaya çalışıyoruz. Bazı komşularımızla sıkıntı yaşıyoruz. Bir tanesinin kafası bozulsa uzun menzilli bir topla orayı vursa ayıkla pirincin taşını" dedi. Elektrikte yaşananların nedeni olarak Kemal Derviş döneminde 15 günde çıkarılan 15 yasanın olduğunu kaydeden Pektaş, özellikle Uzakdoğu markalı ürünlerin iç pazara sunulmaması gerektiğini kaydetti.

Zam, elektrik yerine suya yapıldı

  

Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği‘nin ardından oluşturulan Piyasa Mali Uzlaştırma Merkezi size göre neyi değiştirdi?

 

Geçen yıl 1 Temmuz‘da elektrik hatlarında bir arıza oldu. Bir anda 13 ilde 6 saate varan kesintiler oldu. Bu arızanın nasıl olduğu hâlâ belirsiz. O dönemde henüz Dengeleme ve Uzlaştırma Yönetmeliği yürürlükte değildi. Otoprodüktörler, ‘Zaten bu fiyata olmaz‘ dediler. Sonra bakanlıkta görevliler, ‘Özel sektörün de zarar etmemesi lazım‘ diyerek, Dengeleme Uzlaştırma Yönetmeliği ile ilgili yasal düzenleme yaptılar.

Piyasa Mali Uzlaştırma Merkezi sayesinde özel sektörden pahalıya elektrik satın alındı. Sonra enerji KİT‘leri arasında bir zam yapıldı. Geçtiğimiz yıl ekim ayında oldu ve ‘bu vatandaşa yansımayacak‘ denildi, ama yüzde 27 bir zam nasıl yansıtılmaz biz anlamamıştık.

Sonra yavaş yavaş elektrik fiyatlarına zam tartışması belirdi. Bu tartışmalarda meskenlerde yüzde 15 oranında bir zam olacağı dile getiriliyor. Ancak bizim hesaplamalarımıza göre zam zaten oldu. şöyle ki, Hazine‘den sübvanse edildiği için elektrik faturası değil, vatandaşa su faturası olarak ya da otobüs biletlerinin artması ile yansıdı. Sonuçta hayatta onun bir karşılığı vardı, onu ödedik. Üstü örtülü bir zamdı.

 Elektrikte otomatik fiyat ayarlaması, otomatik zam getireceği ifade ediliyor...

Elektrik tam bir piyasa faaliyeti gibi kurgulanarak, tıpkı akaryakıtta olduğu gibi maliyetlerdeki artışın otomatik olarak elektrik fiyatlarına yansıtılmasına yönelik bir mekanizma kurmak amacıyla bürokratlar, sessiz ve derinden çalışma yapıyor. Bu elektrik fiyatlarına otomatik zam demektir. 29 milyon elektrik abonesine bu reva görülemez. Elektrik üretiminin yarıya yakını doğalgaz ile karşılanıyor. Doğalgaz fiyatları ise dünya petrol fiyatlarına göre düzenleniyor. Petrolün varili 100 dolar seviyesinde. Ayrıca Türkiye uzun vadeli elektrik planlamasında doğalgaza bağımlılığını sürdürecek gibi gözüküyor. Hal böyle olunca elektrik üretim maliyetleri sürekli artacaktır. TEDAŞ‘ın EÜAŞ‘ın özelleştirilmesi halinde devletin bu sürece müdahale edebilme, maliyetleri düşürebilme imkanı ortadan kalkacaktır. Bu nedenle kapalı kapılar ardında sürdürülen otomatik fiyat ayarlaması çalışması durdurulmalı.

2008‘de kriz görünüyor

 Elektrikte dengenin sağlanacağı duruma nasıl gelinir?

 2008‘de kriz kapımıza dayanabilir. Çok hızlı bir şekilde 1 yılda üretim tesislerini devreye almak kolay değil. Ayrıca artık Türkiye doğalgaza aşırı bağlı duruma geldi.

Bundan sonra doğalgaza dayalı bir tesisin kurulmaması gerekiyor. Bunu yapsanız bile 20-24 ay servise verilme süreleri var. Bu 2008‘deki problemi halledemez. Şu an inşaatı süren tesisler için yeterince baraj veya termik kaynak yok. Bunun dışında iki şey var; ürettiğimiz enerjiden yeterince yararlanmakla olur. Ancak biz yeterince yararlanamıyoruz, çünkü kayıp ve kaçaklar var. Kaçak ve kayıpların oranı yüzde 24 oranında.

Kaçağı bir kalem ile indirdiler

Ayrıca şehirlerde aydınlatmada kullanılan elektriği daha fazla gösterip kaçağı daha az gibi gösteriyorlar. Örneğin şehirlerdeki aydınlatma yüzde 2 bunu yüzde 5 olarak deklare ettiler. Sonuçta aydınlatmada kaçakta fatura edilmiyor. Bir kalem hareketi ile aydınlatmayı fazla gösterip kayıp kaçağı düşürebilirsiniz. Belli şehirleri kıyasladığınızda aydınlatmadaki artışı görürsünüz. Öte yandan tarımsal sulamada ciddi bir kaçak elektrik var. Şanlıurfa‘da kaçak kullanım yüzde 60 oranında. Böyle yerlerde vatandaşların ekonomik durumu ortada, başka bir patlamaya yol açmamak için üzerlerine gitmiyorlar. Türkiye‘de ikinci en fazla kaçak elektrik, İstanbul Anadolu yakasındadır. Mardin, kaçak kullansa ne olur? Burada bir fabrika Mardin nüfusu kadar kaçak kullanır.

Alternatif enerji kaynaklan hakkında ne düşünüyorsunuz?

İkame edilebilir enerji kaynaklan var. Bugün jeotermal, güneş, fosil yakıtlı enerji türlerini kullanabiliriz. Turistik bölgelerde güneş enerjisinden yararlanılarak, soğutma sistemlerinin yaygınlaşması durumunda bu soğutma için ilave bir elektrik harcamaya gerek kalmayacak. Bu elektriği oraya getirmeniz gerekmeyecek, getirirken kaybetmemeniz gerekmeyecek. Jeotermal yer haritası ile 50-60 dereceyi bulan yerlerde o ısı ile ısınmak mümkün. Kırşehir‘de iki konut jeotermal yer ısısı ile ısıtılıyor. Bunun sera gazı etkisi yok.

Yeraltı sularının kullanımının yaygınlaştırılmasından söz ettiniz. Bu maliyetli bir yatırım değil mi?

Maliyetlere bakılacaksa, bir terazi koyarız ortaya iki kefesi var. Maliyetler nerede ağır basıyor, oraya bakarız. Özelleştirilince kamunun bir gelir kaybı yok mu? Mesela nükleer santral ile ilgili 1 megavatlık bir kurulum için harcanması gereken para ile kaç tane enerji kaynağı yapabiliyorsunuz ona bakalım. Bugün bin 800 megavatlık bir enerji için resmi rakamlarla 3 milyar dolar gerekiyor. Gerçek rakamları yapalım denildiğinde 8-10 milyar dolara denk geleceğini herkes bilir. Türkiye‘de ihale yöntemi ile iş uzadıkça güncellemesi ile bu rakamı bulur. Şimdi maliyet hesabı yapılacaksa buyurun burada da yapalım. Fon kurulacak. Fona ödenecek para işletmeci tarafından elektrik fiyatına eklenecek. Bu ne demek? Bizim kamunun Hazinesi‘nden nükleer santral işletmesine o da fona koyacak. Bir kaza olduğu durumda buradaki para yetmezse Hazine‘den karşılanacak. Bu nedir? Tabii ki maliyet. Hadi her şeyi bırak. Atıklar ne olacak. Bunlar bedavaya kaldırılmıyor. Hatta hiç kaldırılamıyor da zaten. Dünyanın nükleer atıklarından kurtulma yöntemi henüz yok.

Bilimkurgu ile maceranın içine girmemeliyiz

Siz bunu dile getirdiniz ama TAEK, atıkların yakılarak tekrar enerjiye dönüştürüleceğini ileri sürdü...

Nükleer santral yakıt çubuğu reaktörün kalbinde duruyor. Atomları kopararak o sırada açığa çıkan çok yüksek enerji ile suyu buhara çeviriyor, buhardan da tribünü çeviriyor. Bu işlemin sonucunda radyoaktif etkiye sahip olan parçacıklar haline geliyor. Bunu nasıl kurtaracak onu bilmiyoruz. Gelecek dediği teknoloji bütün dünya içindir. Sadece bizim mi aklımıza geldi? Çalışması olabilir. Ancak böyle bir durum yok. Ben çok duymadım. Böyle bir şeyden bahsediliyor ama kesin değil. Bu bilimkurgu olabilir. Bizim bilimkurgu ile bu kadar maceranın içine girmemiz mantıklı gelmiyor. Maliyetli geliyor. Riski azaltırsan sisteme ekipman koyacaksın. Her bir ekipman bir maliyet demek. Risklerle ilgili bir yanılgı var.

Bir nükleer santralda kaza olma ihtimali 0.0001 değil. Atıyorum milyonda 1 olsun. Ancak bu olay olduğunda ödeyeceğiniz fatura düşer mi? Düşmez.

Komşumuz uzun menzilli topla tesisi vurursa ne yaparız?

Siz nükleer santraldan bahsederken ‘risk dediniz. Öte yandan TAEK‘ten bir uzman nükleer santral nedeniyle riskin sigara içmekten daha az olduğunu savunmuştu.

Bu gerçekçi değil. Japonya‘da bir deprem oldu ve bölgedeki nükleer santralda sızıntı ortaya çıktı. Çernobil bir tane oldu ama harcanan para 200 milyar doları geçti. Bütün bölge kanser, onlarca yıl tarım yapılamayacak. Ayrıca TAEK‘in sayfasında ‘dünyada nükleer santralların durumu‘ diye bir bölüm var. Orada bugüne kadar 550 santral yapılmış bunlardan 439 tanesi şu an çalışıyor.

119 tanesi kapatılmış, 5 tane çalıştırılmayan var. Bunları topladığınızda açılan santrallardan yüzde 22 tanesi kapatılmış ya da çalışmıyor. Biz 5 tane santral kuracağız deniliyor. Bunlardan 1 tanesini gözden çıkaralım, bu bir tanesi 7-8 milyar dolar. Biz bu kadar zengin değiliz. Diğer üretim türlerine göre zaten pahalı. Dışa bağımlılık açısından yakıt çubuklarını zenginleştirmek için 6 ülkeye bağımlısınız. Bunların dışındaki ülkelerin dışında yapamazsınız. Yaparsanız başınıza Kore ya da İran‘ın başına gelenler gibi ciddi tehlike alırsınız. Bizim ülkemizde Sinop ve Mersin Akkuyu düşünülüyor. Bazı komşularımızla sıkıntı yaşıyoruz. Bir tanesinin kafası bozulsa uzun menzilli bir topla orayı vursa ayıkla pirincin taşını. Nükleer kazalar elbette başka yerlerde zarar veriyor.

Rüzgârda çok fazla spekülasyon var

Rüzgâr enerjisine son dönemde yoğun bir talep var. Siz Türkiye‘de rüzgâr potansiyelini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Rüzgâr konusunda açıklanan bir rakam var. Türkiye‘nin çok sağlıklı bir rüzgâr atlası yok. Ama 80 bin megavat potansiyelden bahsediliyor. Şu an kurulu güç 40 bin megavat. Bunun şu anda kullanılabilir olmadığını düşünüyorum. Bunu üretirken, iletirken kayıpları olacak. Bunun yarısı civarı kullanılabilir. 80 bin megavat potansiyel var ama buna yönelik net bir çalışma yok. Rüzgâr enerjisine yönelik çok fazla spekülasyon yapılıyor. ‘Kuşları öldürüyor, gürültü yapıyor‘ diye. Ama sen tribünü evinin Önüne değil, dağ başına koyacaksın. İnsanları rahatsız etmeyecek yerlere. Kuşları öldürdüğüne dair eleştiriler ise, ‘ses dalgaları ile bu kuşların o bölgeye gelmesini engelleyerek bertaraf edilebilir. Sürekli değil ama kuracağınız tesisleri hangi bölgede hangi şiddette rüzgâr olacağını bilebiliyorsunuz. Ona göre kendinizi planlarsınız. Şöyle deniliyor; ‘Rüzgâr bölgelerinden enerjiyi enterkonnekte sisteme taşıyacak bir iletim hattı yok‘. Ama nükleer santral için de yok. Bu yatırım yapılırken nükleer santralla beraber enterkonnekte sisteme bağlanacak iletim hattı da planlanıyor. Aynı şey rüzgâr santralı için de yapılabilir. Teknoloji bu kadar çaresiz değil. Rüzgâr haritalarının çıkarılarak, enerji sistemine katkı verecek planlamaların yapılması gerektiğini düşünüyoruz.

 

KESİKKÖPRÜ BARAJI, UZAKDOĞU MARKALI KLİMALAR GİTTİ

Kayıp kaçağın engellenmesinin en önemli yöntemi enerjinin daha verimli kullanılması. Dünyada aydınlatma ve kullandığımız cihazlarda çok ciddi teknolojik yenilenmeler var. Floresan aydınlatmasında yüzde 80-90 oranında tasarruf sağlıyorsunuz. Beyaz eşyada daha az enerji kullanan cihazlara yönelmeli. Yazın mesela Kesikköprü Barajı klimalara gitti. Kalitesiz ekipmanlar cihazlar alındığında bunlar önemli ölçüde kayıplara yol açıyor. Bunlardan herkesin kaçınması gerekiyor. Bu denetimde en önemli olan konu. Uzakdoğu‘dan ucuza getirilen cihazlar fazla elektrik tüketimi ile ekonomimize başka bir taraftan zarar verebiliyor. Bunların ülkeye girişlerinde gerekli standart değerlere uygunluğunun kontrol edilmesi gerekiyor.

 

ELEKTRİKTEKİ DENGESİZLİK KEMAL DERVİŞ‘E DAYANIYOR

 Elektrikte arz ve talep oranları konusu yaşanan sıkıntı Kemal Derviş döneminde 2001 yılında 15 günde 15 yasa adlı çalışmasına kadar dayanıyor. Çünkü o dönemde çıkan yasalardan biri de 4628 sayılı Elektrik Piyasası Yasası‘ydı. Bu kanunla kamu kurumlarının elektrik yatırım yapması yasaklanmasını içeriyor. Yasada ‘Bu işi özel sektör yapacak‘ deniliyor. Ancak özel sektörün şöyle bir doğal refleksi var; bir işte kâr varsa o işe özel sektör giriyor, yoksa girmiyor. Ya da girse bile o alanı kârlı duruma getirmek için değişik manipülasyonlar yapılıyor. Bunu ben hal komisyoncularının ellerindeki domatesi denize dökmesine benzetiyorum. Hal komisyoncuları domatesi denize dökünce arz azalır, talebi karşılamak için fiyatlar yükselir. Küçük bir manevra ile o alanı istedikleri gibi ellerine alabiliyorlar. Tabii elektrikte bu kadar uç bir durum olmuyor. Ama buna benzer olaylar yaşanmıyor değil.

  

HASAN BALIKÇI, KAÇAĞA KARŞI MÜCADELE EDERKEN ÖLDÜRÜLDÜ

Bizim 2002‘de dostumuzu öldürdüler. Hasan Balıkçı. Hasan, Adana‘da kaçak elektrik kullanan sanayicilerle çok uğraştı. Kaçağa geçit vermedi. Bunun üzerine geçici görevlendirme ile Urfa‘ya gönderildi. Urfa‘da öldürüldü. Öldüren de Adana‘daki bazı sanayiciler. Kaçak elektrik kaçırılmasını yanlarına kâr kaldı. Denetimsizlik deniliyor ama buyurun size denetimin sonucu. Hasan o bölgede kamunun hakkını koruduğu için önce sürülmüş daha sonra öldürülmüştür. Birini öldürecek kadar insanların gözü kararıyorsa düşünün oradaki kaçak elektriğin maliyetini. Kamu kurumu kendi personelinin arkasında durmamış, kaçakçının arkasında olmuş. Her Hasan bu şekilde ortadan kalkarsa bununla kim uğraşacak. Kendi çalıştığı kurumda kimse davasına sahip çıkmadı, EMO sahip çıktı. Bizim enerji yönetimimizin kaçakla mücadele etmiyor, kaçakla mücadele edenle ediyor.

Enerji yönetimi Hasan‘la mücadele etti ve onu kaybettik.

Rekabet yok, dayanışma var Bir toplantıya yolladı beni işyerim. ‘Teknoloji ve rekabet hakkında bir sunum yap‘ denildi. ‘Ama bakın kendi düşüncelerimi söylerim‘ dedim. ‘Ne söyleyebilirsin ki, teknoloji, inovasyon ve rekabet.‘ Peki tamam dedim. Teknoloji ve inovasyon hakkında pek fazlada söylenecek bir şey yok. Ancak rekabet hakkında çok söylenilecek söz var. öğrenciler vardı. Ben, "Rekabet diye bir şey yok" dedim. Öğrenciler gözlerini açtılar ve, "Nasıl yani" diye tepki verdiler. Bende, "Kişiler arasında rekabet olmaz. İnsanlar arasında dayanışma olur. Kurumlar ve şirketler arasında rekabet olur. Fakat siz burada öğrencisiniz. Mezun olduktan sonra çalıştığınız yerde çalışma arkadaşınızla rekabet etmemelisiniz. Dayanışma içinde olmalısınız. Çünkü o işyerinin daha iyi olması için çalışmalısınız. Dolayısıyla sizin rekabete değil, dayanışmaya ihtiyacınız var" dedim. Sonra beni bu konferansa gönderen müdürüm çağırdı. Yanına gittim. Konuşmam hakkında bilgi verdim. Rekabet ile ilgili görüşümü söyleyince, "A bu çok iyiymiş, ben bunu gittiğim yerlerde anlatayım" dedi.



“SANAL ÇALIŞANLAR GELİYOR” RPA: ROBOTİK SÜREÇ OTOMASYONU BAŞLIKLI WEBINAR DÜZENLENDİ

21.07.2023
 


Çok Okunanlar


TEMEL BİNA AKUSTİK UZMANLIĞI EĞİTİMİ FİZİK MÜHENDİSLERİ ODASI TARAFINDAN DÜZENLENİYOR

TÜRK TELEKOM A.Ş. GENEL MÜDÜRLÜĞÜ NATO VE TAFİCS GRUP MÜDÜRLÜĞÜ`NE ZİYARETTE BULUNULDU

EMO AFYON İL TEMSİLCİLİĞİ VE OSMANGAZİ EDAŞ ZİYARET EDİLDİ

ANNELER GÜNÜ KUTLU OLSUN

EMO ANKARA ŞUBESİ 26. DÖNEM YÖNETİM KURULU BAŞKANI PROF DR. ŞEREF SAĞIROĞLU`NA BİLGİSAYAR MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜM BAŞKANLIĞINA ATANMASINDAN DOLAYI TEBRİK ZİYARETİ

TÜRK TELEKOM A.Ş. ANKARA BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ`NE ZİYARET

ICCI 2024 FUARINA GEZİ DÜZENLENDİ

EMO ANKARA ŞUBESİNDEN TBMM BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI’NA ZİYARET

MMG’DEN YENİ YÖNETİM’E TEBRİK ZİYARETİ

KAMUSAL SİBER SAVUNMA DERNEĞİ’NDEN ŞUBEMİZE ZİYARET

Okunma Sayısı: 1291


Tüm Yazılı Basında Odamız

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.