Dünya ülkeleri, ihtiyaç duyduğu enerjinin büyük bir bölümünü kömür, petrol gibi fosil yakıtları kullanarak üretiyor. Bu yakıtların atmosfere saldığı sera etkisi yapan gazlar ise küresel ısınmanın başlıca sebebi olarak gösteriliyor.
Gelecek nesillere daha iyi bir dünya bırakabilmek amacıyla, alternatif yakıt kaynakları, yeni teknolojiler, çevreye zarar vermeyen sistemler araştırılıyor; fosil yakıtların yerini yenilenebilir enerji kaynaklarının alması amaçlanıyor. Ancak katlanarak büyüyen enerji ihtiyacı ve yenilebilir enerji kaynakları üzerinde yapılan çalışmaların yetersizliği, fosil yakıtların kullanımını zorunlu hale getiriyor. Rekabet avantajı sağlayan girdiler başı çeken enerji sektörü için Türkiye‘de bir strateji belirlemeli ve o yolda ilerlemeli. 1980‘li yılların ikinci yarısından itibaren, dünyadaki gelişmelere paralel olarak, ülkemizde de enerji sektörünün yeniden yapılandırılması ve özel sektöre açılması gündeme gelmiş, ancak özel sektörümüz, istenilen ölçüde enerji sektörünün içine çekilememiş, özelleştirme çalışmalarında hedeflenen noktalara ulaşılamamıştır. Bu nedenle zaman içinde, yabancı yatımcıların da Türkiye‘ye ilgisi azalmıştır. Öngörülen düzenlemelerin zamanında gerçekleştirilememesi, hukuki sorunlar, mevzuat ve model konusunda sıkça yapılan değişiklikler ve en önemlisi kuruluşlar arasındaki koordinasyonsuzluk ve çatlak sesler başarısızlıkta etkili olmuştur Enerjiyi en pahalı üreten ve kullanan ülkelerden biri haline gelmemizin nedeni de budur. Bu sorunu çözmek istiyorsak, aklın yolunda buluşmamız gerekiyor. Türkiye‘nin rüzgârını, güneşini, termal enerjisini, suyunu etkin ve verimli bir biçimde kullanması siyasetçisinin kararından ziyade, maliyetler nedeniyle mühendisinin geliştirdiği teknolojiye, sanayicisinin ürettiği ürüne bağlıdır. Bu nedenle Elektrik Mühendisleri Odası‘na düşen görev 30 bine yakın ‘mühendis‘ üyesini teknoloji geliştirmeye yönlendirmek, üniversiteler ile sanayi arasında işbirliğini geliştirmek olmalıdır. Siyasi ve kısır çekişmelerin Türkiye‘ye fayda getirmediğini ve getirmeyeceğini artık anlamamız gerekiyor.
|