MERKEZ ADANA ŞUBE ANKARA ŞUBE ANTALYA ŞUBE BURSA ŞUBE DENİZLİ ŞUBE DİYARBAKIR ŞUBE ESKİŞEHİR ŞUBE GAZİANTEP ŞUBE İSTANBUL ŞUBE İZMİR ŞUBE KOCAELİ ŞUBE MERSİN ŞUBE SAMSUN ŞUBE TRABZON ŞUBE

   · ŞUBE Giriş Sayfası

 ANKARA ŞUBE

   · 

ŞUBE TARİHÇESİ

   · 

ŞUBE YÖNETİM KURULU

   · 

ŞUBE DENETÇİLERİ

   · 

ŞUBE ÇALIŞANLARI

   · 

KOMİSYONLAR

   · 

ÇALIŞMA PROGRAMI

   · 

ÇALIŞMA RAPORU

   · 

TEMSİLCİLİKLER

   · 

HABERLER

   · 

DUYURULAR

   · 

GÖRÜŞLER-RAPORLAR

   · 

BASIN AÇIKLAMALARI

   · 

YAZILI BASINDA ŞUBEMİZ

   · 

GÖRSEL BASINDA ŞUBEMİZ

   · 

BASINDAN SEÇTİKLERİMİZ

   · 

YİTİRDİKLERİMİZ

   · 

EVLİLİK DUYURULARI

   · 

YENİ DOĞAN DUYURULARI

   · 

İŞ YAŞAMI DUYURULARI

   · 

MİSEM EĞİTİMLERİ

   · 

EĞİTİMLER

   · 

İSTATİSTİKLER

 
Şube Kapsamındaki İller:

 AFYONKARAHİSAR   ANKARA   ÇANKIRI   ERZİNCAN   ERZURUM   KASTAMONU   KAYSERİ   KIRŞEHİR   KONYA   NEVŞEHİR   SİVAS   TOKAT   YOZGAT   AKSARAY   KIRIKKALE 
 

 
HUKUKİ DESTEK
 

EMO Ankara Şubesi
Haber Bülteni
SAYI: 2023.4

Tüm Sayılar

· 

GENEL

· 

SMM

· 

ÜYELİK İŞLEMLERİ

· 

MİSEM

· 

EMO E-POSTA

· 

FERDİ KAZA SİG.

· 

İMZA YETKİSİ

· 

ENERJİ VERİMLİLİĞİ

· 

SORUN SÖYLEYELİM

· 

ENERJİ KİMLİK BELG.

· 

ENAZ (ASGARİ) ÜCRETLER

· 

YAPI DENETİM

· 

E-İMZA

· 

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI

· 

LPG SORUMLU MÜDÜRLÜK

· 

EMBK

· 

KVKK

KAMU İŞLETMELERİ ÜZERİNE (SOL GAZETESİ, KORKUT BORATAV, 16.12.2007)


YAZILI BASINDA ODAMIZ

 
Geçenlerde TMMOB'a bağlı EMO Ankara Şubesi, "kamu girişimciliği" üzerine bir çalıştay düzenledi. Ben de çağrılanlar arasındaydım. Bu konu üzerinde yaptığım konuşmanın bazı öğelerini bu köşenin okurlarıyla paylaşmak istiyorum.
 

Türkiye‘de KİT diye anılan devlet işletmelerinin özelleştirilmesi 1980‘li yılların ikinci yarısında gündeme alındı; ivmenin hızlanması on yıl sonra gerçekleşti. İktisadi ve sosyal hükümleri tamamen Türkiye burjuvazisinin taleplerini içeren 1982 Anayasası‘nda özelleştirmenin  yer almamış olduğunu hatırlatalım. TÜSİAD Başkanı Ali Koçman 1982 başlarında, "Türk özel sektörünün KİT‘lerin mülkiyeti üzerinde bir emeli yoktur..." diyordu.

Nedeni açıktır: O tarihlerde, özelleştirme uluslararası kapitalizmin genel gündemine henüz girmemişti. Bu düzenleme, sermaye hareketlerinin serbestleşmesinin genelleştiği 1990‘lı yıllarda IMF ve Dünya Bankası‘nın standart programlarında kalıcı bir yer aldı. Sermaye hareketlerinin önündeki engellerin kaldırılması, Üçüncü Dünya‘daki devlet işletmelerine uluslararası sermayenin el koymasına imkân veren bir açılım oluşturdu. Metropol sermayesi, yutarak, mülksüzleştirerek birikim diye adlandırılabileceğimiz bir dönüşüm içine girmekteydi. Yeni bir ilkel sermaye birikimi türü olarak görülebilecek olan bu dönüşümün ana öğelerinden biri, özelleştirme idi. Nitekim, Türkiye‘deki ivmenin hızlanmasına da Dünya Bankası‘nın KİT sistemi üzerindeki 1991 tarihli (ve bir yığın yanlış ve tahrifat içeren)  raporu katkı yapmıştır.

Belirleyici etken emperyalizm odaklı olsa bile, özelleştirme programının Türkiye‘nin egemen sınıfları için de "işe yaraması" gerekiyordu. İki stratejik hedefe hizmet edildi: Birinci olarak, tarihi boyunca servet birikimini devlet aygıtı sırtından gerçekleştirmeyi bir hayat tarzı haline getirmiş olan Türkiye burjuvazisi için özelleştirme çok çekici bir vurgun / avanta biçimi oldu. İkinci olarak da, özelleştirme gelirleri vergilerin yerine geçti; böylece burjuvazinin vergi yükünü aşağıya çekerek devletin mali krizine  geçici bir çözüm bulundu.

                                   ***
Özelleştirmelere "soldan" karşı çıkmak doğru muydu? "Egemen sınıf burjuvazi olduğuna göre, KİT‘lerin işlevleri de bu sınıfın çıkar ve istekleri doğrultusunda biçimlenmiştir; dolayısıyla bu işletmelerdeki devlet mülkiyeti, fiilen burjuva mülkiyeti anlamına gelmiştir."  Bu teşhisi külliyen reddetmek mümkün müdür? Değilse, burjuvazinin fiili tasarruf hakkının hukukileştirilmesine  "soldan" muhalefet yanlış olmaz mı?

Özelleştirme furyasının tüm aşamalarında Türkiye sosyalistlerinin hemen hemen tümü ve başta TMMOB olmak üzere, demokratik kitle örgütlerinin ezici çoğunluğu bu söyleme itibar etmediler. Süreci durduramadılar; ama, özelleştirmenin tüm biçimlerine karşı çıktılar.

Bu tepkinin yukarıdaki "keskin" söyleme göre daha doğru bir sınıfsal teşhise dayandığını ve bu nedenle haklı olduğunu düşünüyorum. Bir kere, 12 Eylül  rejiminin emek aleyhtarı programlarını inşa eden ve "fikriyatını yapan" çevrelerle özelleştirmeyi birkaç yıllık bir arayla gündemi getirenler arasındaki örtüşme sınıfsal teşhisi kolaylaştırıyordu: Burjuvazinin kapsamlı programının yeni bir aşaması olarak özelleştirme...

İkincisi, bu dönüşümlere emperyalist sistemin bütünü perspektifiyle bakıldığında, Türkiye gibi çevre ülkelerini, metropol ekonomilerini ve metropol-çevre ilişkilerini tümüyle kucaklayan sermayenin sınırsız tahakkümünü hedefleyen bir saldırının içinde olduğumuz anlaşılıyordu. Özelleştirme, bu kapsamlı dönüşümün  sadece bir öğesiydi.

Kamu işletmelerinin önceki dönemdeki varlığı, metropolde "refah devleti", çevrede "sosyal devlet" veya "popülizm" terimleriyle özetlenen sınıflar-arası uzlaşmaların bir ürünüydü. Bu uzlaşmalar burjuvazinin egemen sınıf konumunu korumakla birlikte emekçi sınıflara da bir dizi kazanım getirmekteydi. Örneğin Türkiye‘de KİT‘ler, istihdam ve ücret politikalarıyla, işgücü piyasasında emeğin konumunu güçlendiren öğeler içeriyordu.

Bu algılama doğruysa, "savunma savaşı" perspektifiyle özelleştirmelere karşı çıkmak elbette doğruydu. Bu kapsamlı saldırının hedeflerinden birinin işletme-içi ilişkilerde "patronsuz emekçi" özelliğini taşıyan katmanların da ortadan kaldırılması olduğunu yeni yeni farkediyoruz. "Patronsuz emekçi" konumuna yol açan devlet mülkiyeti ilişkisi, bu nedenle de tasfiye edilmeliydi. Örneğin ilk aşamada özelleştirme programının dışında kalmış görünen, devlete ait sağlık kuruluşlarına patron-işçi  ilişkilerini yapay olarak aşılama çabaları, bu tür bir hedefle bağlantılıdır. Ve Tabip Odaları bu dönüşümlere doğru teşhis koyarak karşı çıkıyorlar.

                                     *** 
Sosyal devletin dayandığı sınıflar-arası uzlaşma, burjuvazi tarafından tek yönlü olarak bozulduğu için, bu düzenlemelerin içerdiği geçmiş edinimleri  tekrar kazanmak, ancak halk sınıflarının iktidarı fethetmesiyle mümkün olabilecektir. KİT‘ler o zaman (gerçekten "kamunun" kuruluşları olarak) hayata dönebilecektir.

 

 

Bağlantılar

www.sol.org.tr/?yazino=26898
 


“SANAL ÇALIŞANLAR GELİYOR” RPA: ROBOTİK SÜREÇ OTOMASYONU BAŞLIKLI WEBINAR DÜZENLENDİ

21.07.2023
 


Çok Okunanlar


TEMEL BİNA AKUSTİK UZMANLIĞI EĞİTİMİ FİZİK MÜHENDİSLERİ ODASI TARAFINDAN DÜZENLENİYOR

TÜRK TELEKOM A.Ş. GENEL MÜDÜRLÜĞÜ NATO VE TAFİCS GRUP MÜDÜRLÜĞÜ`NE ZİYARETTE BULUNULDU

EMO AFYON İL TEMSİLCİLİĞİ VE OSMANGAZİ EDAŞ ZİYARET EDİLDİ

ANNELER GÜNÜ KUTLU OLSUN

EMO ANKARA ŞUBESİ 26. DÖNEM YÖNETİM KURULU BAŞKANI PROF DR. ŞEREF SAĞIROĞLU`NA BİLGİSAYAR MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜM BAŞKANLIĞINA ATANMASINDAN DOLAYI TEBRİK ZİYARETİ

TÜRK TELEKOM A.Ş. ANKARA BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ`NE ZİYARET

ICCI 2024 FUARINA GEZİ DÜZENLENDİ

EMO ANKARA ŞUBESİNDEN TBMM BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI’NA ZİYARET

MMG’DEN YENİ YÖNETİM’E TEBRİK ZİYARETİ

KAMUSAL SİBER SAVUNMA DERNEĞİ’NDEN ŞUBEMİZE ZİYARET

Okunma Sayısı: 986


Tüm Yazılı Basında Odamız

Sayfayı Yazdır



 
Oda aidatlarınızı kredi kartınızla güvenli bir ortamda ödeyebilirsiniz.
ÜYE HAKLARI VE GÜVENLİ AİDAT ÖDEME
 

COPYRIGHT © 2005-2024 TMMOB ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI GENEL MERKEZİ
IHLAMUR SOKAK NO:10 KIZILAY/ANKARA
TEL: +90 (312) 425 32 72 (PBX) - FAKS: +90 (312) 417 38 18

KEP ADRESİ : emo.merkez@hs01.kep.tr

 
 
Key Yazılım Çözümleri A.Ş.