|
Anayasa Mahkemesi, özelleştirilen Türk Telekom'un personelinin başka kurumlara naklini düzenleyen 5457 sayılı Kanun'un bazı hükümlerinin iptali ve yürürlüklerinin durdurulması istemini reddine ilişkin Resmi Gazetede yayımlanan gerekçeli kararında, söz konusu düzenlemenin "kazanılmış haklara" daha ileri düzeyde bir güvence getirdiğini belirtti.
Türk Telekom‘un yüzde 55‘lik hissesi, 14 Kasım 2005‘te OGER Telecom‘a devredilmişti. Devir işlemlerinin ardından, 5457 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu‘nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu‘nda, Telekom personelinin başka kurum ve kuruluşlara nakline ilişkin bazı değişiklikler yapılmıştı. CHP, bu kanunla 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu‘ndaki "Başka kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilen 4857 sayılı İş Kanununa tabi kapsam dışı personele" ibaresinden sonra gelmek üzere eklenen "...ve hisse devir tarihinden itibaren en geç 5 yıl içerisinde iş sözleşmesi sona eren ve Devlet Personel Başkanlığı‘na bildirimi yapılan personele..." ibaresinin iptalini ve yürürlüğünün durdurulmasını istemişti. CHP, ayrıca, 406 sayılı kanuna eklenen şu ibarenin Anayasa‘ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali ve yürürlüğünün durdurulmasını talep etmişti: "Bu fıkranın birinci cümlesinde sayılanlardan aylıksız iznin bitiminden sonra Türk Telekom‘un tabi bulunduğu mevzuata ve bu fıkraya istinaden akdedilen sözleşmeye göre çalışmaya devam edenlerden hisse devir tarihinden itibaren en geç 5 yıl içinde iş sözleşmesi herhangi bir nedenle sona erenler, bu madde hükümlerine göre işlem yapılmak üzere iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren 30 gün içinde sözleşmenin sona erdiği yılın 15 Ocak tarihindeki üçüncü fıkraya göre hesaplanan ücretleriyle Devlet Personel Başkanlığı‘na bildirilir ve bunların bildirim tarihine kadar geçen süre içindeki aylık ücret, harcırah, sağlık giderleri, cenaze giderleri ve ölüm yardımı ile diğer mali ve özlük hakları Türk Telekom tarafından karşılanır." Yüksek Mahkeme de söz konusu hükümlerin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemini oy birliğiyle reddetmişti. -GEREKÇELİ KARARDAN- Anayasa Mahkemesinin Resmi Gazetede yayımlanan gerekçeli kararında, "hukuk devletinin" en önde gelen koşullarından birinin yasaların kamu yararına dayanması ilkesi olduğu vurgulanarak, "kazanılmış haklara saygı ilkesi"nin de hukuk devletinin genel ilkelerinden birini oluşturduğu belirtildi. Dava konusu tümceyle 180 günlük süre içinde tercihini Telekom ile iş sözleşmesi yapma yönünde kullanan personel bakımından "daha ileri düzeyde bir güvence" getirildiği ve sözleşmenin akdedilmesinden sonraki beş yıl içinde herhangi bir nedenle sözleşmenin sona ermesi durumunda, personelin nakil hakkının korunacağının ifade edildiğine işaret edilen kararda, buradaki "herhangi bir neden" ifadesinin de belirsiz olmayıp, personelin "hangi nedenle olursa olsun" iş sözleşmelerinin sona ermesi durumunda nakil hakkının korunacağına ilişkin olduğundan, personel bakımından her olasılığı içine alan bir güvence sağladığı kaydedildi. Kuralın bu yönüyle hukuksal güvenliğin ihlali niteliği taşımadığı da ifade edildi. Dava konusu kural ile nakle tabi personele tanınan karar verme süresinin, önceki yasal düzenlemelerde öngörülen tüm güvenceler saklı kalmak kaydıyla beş yıla yayıldığı anımsatılan kararda, beş yıl içinde hiçbir sınırlama koşulu getirilmeksizin, herhangi bir nedenle iş sözleşmesi sona eren kişilerin aynı koşullar altında kamuya geçmelerine imkan verilmesinin, kamuda çalışma seçeneği korunarak ayrıcalığa ya da hak mahrumiyetlerine de yol açmadığı belirtildi. Gerekçeli kararda, aynı maddenin dördüncü fıkrasına eklenen dava konusu ibarenin ise birinci fıkrada yapılan değişikliğe paralellik sağlamak amacıyla düzenlendiği ve bu fıkrayla birlikte değerlendirilmesi gerektiği ifade edildi. Dava konusu tümce ve ibarenin, Anayasanın 2. maddesine aykırı olmadığı belirtilen kararda, Anayasanın 11. maddesinin ise anayasallık denetiminde herhangi bir işlevinin bulunmaması nedeniyle bu yönde bir denetime gerek görülmediğine işaret edildi.
|
|
|