 |
Hayat Televizyonu'nun ekranının karatılmasının ardından aydın, yazar, sanatçı ve öğretim üyelerinden tepkiler gelemeye devam ediyor.
Müzisyen Metin Kahraman: Ben ve kardeşim Kemal Kahraman, Hayat Televizyonu‘na yapılan sansürü kınıyoruz ve tüm desteğimizle Hayat Televizyonu‘nun yanındayız.
Doç. Dr. Hasan Hüseyin Aksoy: Hayat, yoksulluğun, yoksunluğun, ezilmişlik ve dışlanmanın, görülmemenin, sömürülmenin şiddetini yaşayanların, bu şiddetin kaynaklarını görmeleri ve yaşama kendi sözcükleri ile bağlanmaları anlamına geliyordu. Bu şiddeti halka reva görenler, sözün gücü karşısında gücün sözüne-yalanlar, şiddet ve sansüre başvurmuşlar. Görmezlikten gelmiyorum, kınıyorum.
Dr. Seçkin Özsoy: Hayat Televizyonu‘nun kapatılması, egemenlerin, kendi eserleri olan kapitalist hayatın öteki yüzüyle yüzleşmeye cesaret ve tahammül edemediklerini göstermektedir. Hayat‘ın karartılması, bu mücadele alanlarının karartılması anlamına geliyor. Hayat‘ın kapatılması konusunda takınılacak tutum demokratlığın turnusolü olacaktır.
Dr. Işıl Ünal: Hayat Televizyonu‘nun ekranının karartılması, onun niteliğiyle,yayın ilkeleriyle ve gasil bir siyasal işlev gördüğü ile ilişkili olarak değerlendirilmek durumundadır. Önemli olan emekçilerin, aydınların ve demokratik mücadeleyi benimseyen tüm kesimlerin böyle bir televizyon kanalına sahip çıkabilmesi. Bu tür baskılara karşı koyabilmenin, bu baskıları durdurabilmenin başka bir yolu yok.
Şair Şükrü Erbaş: Bir; çırılçıplak bir hukuk dışılık, iki; başı örtük kıçı açık bir faşizm. Üstünde tersyüz edilmiş bir üniforma; yıldızları ABD ve AB‘den. Üç; emek ve Kürt düşmanlığı. Barış için şiddetten başka tutamağı olmayan bir demokrasi güldürüsü.
Dört; saygısızlık. En azından benim beğenime ve seçimime bir saygısızlık. Beş; dehşetli bir korku. Kendi kötülüğünü, yalanını ve düşmanlığını çok iyi bilen 4 bir halk korkusu. Bunlar çoğaltılabilir. Yeter sanırım. Böyle bir çerçeveden bakınca şaşırmamak gerektiğini düşünüyorum. Hayat Televizyonu‘na yapılan, onca "demokratik açılıma" rağmen, devletin faşist karakterinde bir harflik bir değişme olmadığını ve kime nasıl davranacağını çok iyi bildiğini gösteriyor. Ama bizim televizyonumuzun adı "haya"tan geliyor; ölümden değil...
Şair-Yazar Özgen Seçkin: Doğru bir olay olmadığı açık. Bunun bir siyasi bir manevra olduğuna inanıyorum. Durdurulması, karartma kararı doğru değil.
Şair-Yazar-Sanat Yönetmeni Yusuf Kaptan: Hayat‘ın kapatılmasını, hayatımıza yapılan bir müdahale olduğunu, özgürlüklerin kısıtlanmasına yönelik bir baskı ve şiddet olduğunu düşünüyorum. Bu kararı şiddetle kınıyorum ve protesto ediyorum. Özgür bir iletişim ve özgür bir dünya için yanınızdayım...
Yazar Muharrem Aslan (Londra): Hayat‘a karşı yürütülen haksız saldırıyı kınıyor, haklı mücadelenin nihayetinde kazanacağına inanıyorum. Bir sosyalist yazar olarak, Hayat‘ı özgür ve doğru habercilik mücadelesinde sonuna kadar destekliyorum. Hayat‘a sansür Meclis‘e taşındı Sansürün ‘kaldırılışının‘ yüzüncü yıl dönümünün ‘kutlandığı‘ günlerde Hayat Televizyonu‘nun ekranının karartılmasına tepkiler Meclis‘e taşındı Hayat Televizyonu‘nun susturulmasına karşı girişimler dün de Meclis‘te devam etti. Hayat Televizyonu Genel Koordinatörü İskender Bayhan, Almanya Sol Parti Milletvekili Sevim Dağdelen ve kanalın Avukatı Semih Mutlu, DTP Grubu‘nda, Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal, DTP Grup Başkan Vekili Selahattin Demirtaş ve Van Milletvekili Özdal Üçer ile görüştüler. Yapılan görüşmelerde sansürün ‘kaldırılışının‘ yüzüncü yıl dönümünde yaşanan olayın düşündürücü olduğuna dikkat çekildi.
Birdal, "Herkesin kendisini bulabildiği bir kanalın karartılmış olması, yalnız Hayat‘ın yöneticilerine karşı bir hukuk dışı uygulama değil, Türkiye demokrasisine ve orada kendisini bulan herkese yönelik baskı olmuştur" dedi.
Bugün Meclis‘te gündem dışı konuşma yapıp, konuyu TBMM‘nin gündemine taşıyacağını kaydeden Birdal, "Hayat‘ımızın karartılmasına izin vermeyeceğiz. Meclis‘te yakın izleyicisi olacağız" diye konuştu. DTP Grup Başkan Vekili Selahattin Demirtaş‘lc birlikte İçişleri Bakanı ile konuyu görüştüklerini kaydeden Birdal, "İçişleri Bakanlığı‘ndan böyle bir idarenin olmadığını, RTÜK üzerinden olabileceğin söylediklerini" aktardı.
Yasak kalksın Almanya Sol Parti Milletvekili Sevim Dağdelen de kuruluşundan beri takip ettiği ve kuruluş üyesi olduğu Hayat Televizyonu‘nu Almanya‘da parlamenterlerin, milletvekillerinin baştan beri desteklediklerini ve şimdi de onlar adına Türkiye‘de bulunduğunu söyledi.
Dağdelen, "Yarın Türkiye‘de sansürün kaldırılışının yüzüncü yıl dönümü. Ama basın ve medya özgürlüğünün bütün koşullarının yerine getirildiği söyleyemeyeceğim" dedi. Almanya Parlamentosu ve eyalet milletvekilleri ile Avrupa Parlamentosu, Fransa ve Avusturya parlamentosundan milletvekilleri, çok sayıda yazar ve sendikacının "Hayat Televizyonu‘na sahip çıkıyoruz, yasak kaldırılsın" başlıklı imzaladıkları metne dikkat çeken Dağdelen, yayının en acil şekilde yeniden başlaması gerektiğini söyledi.
Bir dükkan kapatılmıyor! "Şunu anlamıyorum. Bir hukuk devletinde, kendisine hukuk devleti, demokrat diyen bir ülkede bir bakanlıktan öbür bakanlığa gönderilmelerini, RTÜK‘ten Türksat‘a, Ulaştırma Bakanlığı‘ndan, İçişleri Bakanlığı‘na gönderilmesi... Burada bir dükkan kapatılmıyor" diyen Dağdelen, koskaca bir televizyonun kapatıldığı ve bakanların da bakanlıklarda alınan kararlardan bilgi sahibi olmaları gerektiğini hatırlattı. Almanya Büyükelçiliği ile İçişleri ve Dışişleri bakanlıklarından randevu almaya çalıştıklarını kaydeden Dağdelen, bu kararın bir an önce kaldırılmasını diledi.
DTP Grup Başkan Vekili Selahattin Demirtaş da, "Bu hukuk dışı ve etik dışı, yasayı dolanarak idari yöntemlerle Hayat‘ın susturulması son derece önemli. Biz bu sürecin takipçisi olacağız" diye konuştu.
Televizyonun Genel Yayın Koordinatörü İskender Bayhan ise İçişleri Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, RTÜK ve TÜRKSAT yetkilileriyle görüşmeler yaptıklarını söyledi. Görüşmelerde, her kurumun topu birbirine attığını, hepsinin olayı "yanlış ve mutlaka mağduriyet giderilmeli" dedikleri halde, somut hiçbir adımın atılmadığını kaydeden Bayhan, bu tutumların, hükümetin sorunu çözme taraftarı olmadığını gösterdiğini söyledi. (Ankara/EVRENSEL) TGS‘den bakana ve RTÜK‘e mektup Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) İçişleri Bakanlığı‘na ve RTÜK‘e gönderdiği faksla Hayat Televizyonu‘nun ekranının karartılmasını protesto etti. TGS Genel Başkanı Ercan pekçi ve Genel Sekreteri Sergin Keskinin imzasıyla gönderilen yazıda kararın hukuksuzluğuna dikkat çekildi. Yazıda kararın tekrar gözden geçirilmesi ve iptal edilmesi talep edildi.
TGS Genel Başkanı Ercan İpekçi ve Genel Sekreteri Sergin Keskin‘in imzasıyla gönderilen yazıda Hayat Televizyonu‘nun yayınının İçişleri Bakanlığı‘na bağlı birimlerin istemi üzerine, Radyo ve Televizyon Üst kurulu‘nun bildirimiyle TÜRKSAT yönetiminin talimatıyla yayınının durdurulduğu hatırlatıldı. Hayat Televizyonu‘nun yayınının yasalara aykırı biçimde kesildiğine dikkat çekilen yazıda, hiçbir kanıtın, soruşturma ve mahkeme kararı olmaksızın yayınının durdurulduğu bilgisine yer verildi. Yazıda Hayat Televizyonu‘nun daha fazla mağdur edilmesine yer verilmeden durdurma kararının yeniden gözden geçirilmesi ve kararın iptal edilmesi istendi. Abdülhamit yasalarıyla "Hayat" karartılamaz "Kadınlar Hayat‘a Sahip Çıkıyor" başlıklı bir metini imzaya açan çok sayıda aydın, sanatçı, akademisyen kadın ve kadın örgütlerine, sendikalara ve odalara üye kadın bugün bir eylemle Hayat Televizyonu‘nun karartılmasını protesto edecek.
Kadınlar, Saat 19.30‘da Taksim Tramvay Durağı‘nda eylem yapacaklar.
Kadınların Hayat Televizyonu‘nun karartılmasına karşı bir araya geldiği bir diğer şehir ise İzmir. İzmir Kadın Platformu‘nun çağrısıyla saat 19.00‘da Alsancak Kıbrıs Şehitleri‘nde toplanacak olan kadınlar "Hayat‘ın sesinin kısılması biz kadınların seslerinin kısılması anlamına gelmektedir" diyecekler.
Hayat Televizyonu‘nun ekranının karartılmasına emek, meslek ve kitle örgütlerinden tepkiler sürüyor. Yapılan eylem ve açıklamalarda hükümetin ve ilgili kurumların sansürcü tavrı kınanırken yasağın derhal kaldırılması talep edildi. ‘Bölücülük‘ suçlaması yapılan kanalın emekçileri birleştirdiğine dikkat çekilen açıklamalarda, bu rolü nedeniyle kanalın Abdülhamit yasalarıyla karartılmaya çalışıldığına vurgu yapıldı. Açıklamalarda seslerinin kısılmak istenmesine tepki gösteren kurumlar "Abdülhamit yasalarıyla ‘Hayat‘ karartılamaz!" dediler.
Elektrik Mühendisler Odası (EMO) Ankara Şubesi dün yaptığı yazılı açıklamada, Hayat ekranının karartılmasını "Abdülhamit döneminin sansür geleneğinin AKP Hükümeti tarafından devralındığının göstergesi" olarak değerlendirdi.
EMO İstanbul Şubesi‘de yaptığı açıklamayla karatmanın kabul edilemez olduğunu kaydetti. AKP‘nin sansürcü ve yasakçı uygulamalarına dikkat çekilen açıklamada hukuksal dayanağı bulunmayan yanlış ve yanlı kararın derhal düzeltilmesi talep edildi.
Tüm Bel-Sen tarafından yapılan açıklamada ise "Sermayenin dünyasını her gün yeniden üreten yüzlerce televizyon kanalına karşı, bizim sesimiz ve yüzümüz olan, biz emekçilerin bağış ve olanaklarıyla kurulan Hayat Televizyonu bizim emeğimiz, alın terimizdir. Hayatı nasıl yarattıysak, yaşatmasını da başaracağız" denildi.
Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü çalışanları adına açıklama yapan Yapı Yol-Sen işyeri temsilcisi Sezai Akyol da Hayat Televizyonu‘nu susturmak isteyenlerin emekçilerin buna sessiz kalmayacaklarını unutmaması gerektiğini ifade etti.
Gebze Sendikalar Birliği‘nden kınama
Gebze Sendikalar Birliği, Gebze‘de devam eden grev ve direnişleri değerlendirmek için bir araya geldiği toplantıda Hayat Televizyonu‘nun kapatılmasını kınadı. Toplantı Öncesi yapılan açıklamada Hayat‘ın yayınının Türksat yetkilileri tarafından keyfi bir biçimde durdurulduğuna vurgu yapılıp, "Biz Gebze Sendikalar Birliği olarak gerekçesi ne olursa olsun işçilerin emekçilerin yaşamlarını, direnişlerini, grevlerini göstermesinin engellenmesini anti demokratik bir uygulama olarak görüyoruz" denildi.
Çaycuma Emek ve Demokrasi Platformu yaptığı yazılı açıklamayla Hayat Televizyonu‘nun kapatılmasını kınadı. Açıklamada bugün Zonguldak Demokrasi Platformu‘nun Hayat‘a destek eylemine katılım çağrısı yapıldı.
Bölücü değil birleştirici Tüm Köy-Sen Genel Başkanı Şevki Konur yüz binlerce üretici köylü, işçi, emekçinin sesi, gözü olan Hayat Televizyonu‘nun kapatılmasını kınadıklarını duyurdu. Konur, yaptığı açıklamada "Bölücülükle suçlanan Hayat Televizyonu aslında tamda birleştirici bir rol oynamıştır. Tokat‘ta, Amasya‘da, Samsun‘da tütüne ve tekele ilişkin yaptığı programlarla tekel işçi ile tütün üreticisini birleştirmiştir. Karadeniz‘de derelerine santral kurulmaya çalışılan köylülerle, yöre esnafını ve halkını birleştirmiştir" ifadelerine yer verdi. Konur hükümetin bu birleşmeden rahatsız olduğu için karartma yoluna başvurduğunu kaydetti.
ÇAG‘dan ‘Hayat‘a destek Çağdaş Avukatlar Grubu (ÇAG) Hayat Televizyonu‘na destek ziyaretinde bulundu.
Önceki akşam Hayat Televizyonu‘na gelen ekimde yapılacak İstanbul Barosu başkanlık seçimlerinde ÇAG‘ın başkan adayı Kemal Aytaç, yönetim ve disiplin kurulu adayları ile Günışığı Hukuk Dergisi temsilcileri destek mesajlarını ilettiler. Aytaç, "Bugün yapılacak etkinliklere tüm arkadaşlarımızı katacağız, Hayat Televizyonu‘nun yanındayız" dedi.
Ege‘den destek DİSK Ege Bölge Temsilciliği yaptığı yazılı açıklamada AKP Hükümetine seslenerek Hayat Televizyonu‘nun kapatılması kararının derhal geri alınmasını istedi. DİSK Ege Bölge Temsilciliği imzası ile yapılan yazılı açıklamada, 23.07.2008 günü DİSK‘e bağlı sendikalar bölge temsilciliğini toplandığı belirtilerek, toplantıda özellikle Hayat Televizyonu‘nun kapatılması konusunun ele alındığı dile getirildi. Açıklamada Hayat Televizyonu‘nun kapatılmasının kabul edilemez olduğuna vurgu yapılarak kararın geri alınması istendi.
Eylemler sürüyor Eğitim Sen Çorum Şubesi, Emekli-Sen ve Kuşsaray Dernekler Federasyonu, sansürün kaldırılışının 100. yıl dönümü olan 24 Temmuz‘un ‘Hayal Televizyonu‘na yönelik sansür‘ girişimine karşı mücadele günü olarak kutlanması çağrısında bulundu. Bu çerçevede, gerçekleştirilen ziyaretlerde Hayat‘a yönelik sansürün protesto edilmesi çağrısı yapıldı. Ayrıca Cumhuriyet Halk Partisi Çorum İl Başkanı Av. Tufan Köse, yaptığı yazılı açıklamayla Hayat‘ın kapatılmasını kınadı.
Merzifon‘da bir araya gelen emekçiler Hayat Televizyonu‘nun yayınının hukuksuz bir şekilde durdurulmasını protesto etti.
Cumhuriyet Meydanında toplanan yaklaşık 40 kişilik bir grup "Milyonerlerin Değil Milyonların Televizyonu" pankartıyla basın açıklaması gerçekleştirdi.
Basın açıklamasına, SES, Eğitim Sen, Türkiye İşçi Emeklileri Derneği, Genel-İş, DSP, EMER Genç Düş yönetici ve üyeleri katıldı. (HABER MERKEZİ)
 |
Fotoğraflar |
|
|
|
|
|
|
|
Tanıtım
ANKARA ŞUBE
YAZILI BASINDA ODAMIZ
TEMEL BİNA AKUSTİK UZMANLIĞI EĞİTİMİ FİZİK MÜHENDİSLERİ ODASI TARAFINDAN DÜZENLENİYOR
