|
Darwin'in Kabusu isimli belgesel film gösterimi Şubemiz Alaettin Anahtarcı Konferans Salonu'nda 6 Şubat 2009 günü yapıldı. Üyelerimizin yoğun ilgisi gösterdiği film Afrika'nın nasıl yağmalandığına, muazzam bir zenginliğin nasıl ve niçin eşi görülmemiş bir sefalete, yıkıma dönüştüğüne ayna tutuyor.
Nohut, BM kamplarındaki sığınmacılara gelmiş, taze balık AB ülkelerine gidiyor. Balığı götüren uçak, dönüşte silah getirecek. O silahlar içsavaşta kullanılacak, çatışmalardan kaçıp BM kamplarına sığınan talihli insanlar nohutla karın doyuracak...
Tonlarca levrek çıkarılan Victoria gölünün kıyısında açlıkla boğuşan insanların payına düşen, balık sanayiinin artıkları sadece. Ve o balık sanayii ki, geleneksel tarımı ve balıkçılığı yok etmekle kalmamış, levrek dışındaki balık türlerini bitirmiş. Zira o levrek, bildiğimiz levrek değil, etobur "lates niloticus", diğer balık türlerinin amansız düşmanı.
Victoria gölünün doğal sakini değil, üretim amacıyla getirilip "bırakılmış". En az elli kilo çekiyor, kârlı mı kârlı. Kargo uçakları haftada ortalama 400 ton levreği Avrupa ülkelerine taşıyor.
Bu sanayi Tanzanya‘yı zenginleştirmiyor, aksine, alabildiğine yoksullaştırıyor. Dahası var: 200 balık türünü yok etmesi bir yana, Victoria gölü için de ölümcül bir tehdit...
Bütün bunlar, Avusturyalı belgesel sinemacı Hubert Sauper ‘in birçok festivalde ödüllendirilen "Darwin‘in Kâbusu" adlı filminde ayrıntılarıyla anlatılıyor, seyredenleri allak bullak ediyor.
Sauper‘in deyişiyle, "yeni dünya düzeninin ironik ve dehşet verici alegorisi" olan "Darwin‘in Kâbusu", Afrika‘nın nasıl yağmalandığına, muazzam bir zenginliğin nasıl ve niçin eşi görülmemiş bir sefalete, yıkıma dönüştüğüne ayna tutuyor.
|
|
|