|
Şubemiz Yönetim Kurulu Başkanı Erhan Karaçay, 15 Ocak 2010 Cuma günü Saat: 11:00'de Enerji Verimliliği Haftası nedeniyle yaptığı basın açıklamasında "Enerji Tasarrufu ve verimliliği kar mantıklı ve piyasacı yaklaşımlarla yapılamaz" dedi. Basın açıklamasının tam metni haberin devamında yer almaktadır.
Eksikliklerine rağmen desteklediğimiz, 5627 sayılı Enerji Verimliliği Yasası, 2007 yılında, Enerji Kaynakları ve Enerjinin Kullanımında Verimliliğin Artırılmasına Dair Yönetmelik ise 2008 yılında yürürlüğe girdi. 2008 yılı "Enerji Verimliliği Yılı", ocak ayının ikinci haftası "Enerji Verimliliği Haftası" ilan edildi. Geçen yıl enerji verimliliği haftasında yaptığımız basın toplantısında; enerji verimliliği gibi yaşamsal önemdeki bir konunun gündeme getirilmesindeki yoğun çabanın, toplumsal duyarlılığın gelişmesi açısından son derece önemli olduğu belirtilmişti. Ancak konunun enerji özelleştirmelerinin hız kazandığı döneme rastlaması ve ele alınış şekli ile enerji alanındaki serbest piyasa uygulamalarıyla olan bağının da sorgulanması gerektiği ifade edilerek, verimlilik ve tasarrufun piyasalaştırma ve pahalı enerji uygulamalarıyla sağlanmasına yönelik politikalardan vazgeçilmesi talep edilmişti. Enerji verimliliği ve tasarrufu konusunun kamu hizmeti anlayışı ile ele alınması ve kamu yararı çerçevesinde toplumsal bilincin yükseltilmesi gerektiğini, bugün bir kez daha tekrarlıyoruz. Enerji sektöründe otomatik fiyatlandırma, dağıtım şirketlerinin bir kısmının özelleştirilmesi ve diğerlerinin özelleştirilmesine devam edilmesi kararı, nükleer enerji santrallerinin her şeye rağmen kurulmak istenmesi, doğal gaz anlaşmaları vb. dışa bağımlılığın sürdürülmesi ve daha birçok nedenden dolayı, uzun vadeli planlama yapılmaması, enerjinin üretimi, iletimi ve dağıtımında verimsizliğe neden olmaktadır. Yerli kaynak potansiyelimiz değerlendirilmemektedir. 2009 yılında elektriğin yüzde 48.5'i doğalgazla; ithal kömür fueloil ve LPG dahil edilirse yüzde 58.4 ithal kaynaklarla üretilmiştir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner Yıldız, 2010 yılı Bütçesi için TBMM'de yaptığı konuşmasında; - "…Net ithalat bağımlılığı yüzde 74 mertebesindeki ülkemizde petrol ve doğal gazın neredeyse tümü, kömürün ise beşte biri ithal edilmektedir."
- "Dünyada gittikçe artan petrol fiyatlarına paralel olarak ülkemizin de yıllık yaklaşık 34 milyar doları bulan petrol-doğal gaz ithalat faturası…"
- "Türkiye elektrik enerjisi brüt tüketimi (Türkiye brütüretimi+dış alım–dış satım) 2007 yılında yüzde 8,8 artış …..2008 yılı…..yüzde 4,3 artış göstererek…"
- "Elektrik üretiminde kullanılan yerli kaynaklarımızdan, linyitten elde edilebilecek elektrik enerjisi üretim potansiyeli toplam 120 milyar kWh/yıl civarında olup halen bunun yüzde 44'lük kısmı değerlendirilmiştir. 11 milyar kWh/yıl potansiyele sahip olan taşkömürünün ise yüzde 32'lik kısmı değerlendirilmiş durumdadır."
- "Aynı şekilde ekonomik kategoride olduğu belirlenen 140 milyar kWh/yıllık Türkiye hidrolik enerji potansiyelinin yüzde 37'lik kısmı işletmede…." verilerinden sözetmiştir.
Kriz öncesinde; kamuya yatırım yapması yasaklanması, özel şirketlerin de beklenen yatırımları gerçekleştirmemeleri sonucunda arz açığı yaratılarak, borsa sisteminde elektrik üreticileri için karaborsa yaratılmış, şirketlerin tatlı kar esaslı satışlarına göz yumulmuştur. Kriz sonrasında elektrik talebi azalmış olmasına rağmen, kamu santrallerinin durdurulması pahasına bu borsadaki elektrik alış-satış payı korunmuştur. 2009 yılında kamu santrallerinin elektrik üretimi yüzde 9 civarında azalırken, serbest üretici şirketlerin üretimleri yüzde 21 oranında artmıştır. Elektrik hizmetinin sunumunda yaratılan plansızlık ve verimsizliğin yol açtığı yüksek maliyetleri karşılaması istenen yurttaşlara ise "enerji verimliliği" kampanyaları ile "ceplerini yakmayan fatura" hayalleri kurdurulmaktadır. Elbette enerjinin verimli kullanılması, gereksiz kullanımı ortadan kaldıracak tasarruf önlemlerinin alınması bir yaşam biçimi haline gelmelidir. Ancak yurttaşlar, enerji alanında piyasa yönetiminin yarattığı zafiyetlerin bedelini ödediklerinin farkında olmalı, enerji tasarruf yöntemleri ile de bu bedelden kurtulamayacaklarını bilmelidirler. Nitekim binalarda yapılacak elektrik tasarrufu ile yüzde 20-40 daha az enerji tüketimi mümkün olabilecekken, 2 yılda konutlar için birim elektrik fiyatlarına yapılan zam yüzde 70‘i aşmıştır. Yani yurttaşların yapacakları tasarrufla, piyasacı enerji yönetiminin yol açtığı zamlardan kurtulmasına imkan yoktur. OECD ülkeleri arasında pahalı elektrik kullanan ülkeler arasında yer aldığımız açıkca görülmektedir (IEA STATISTICS-Energy Prices & Taxes 2009 – First Quarter). Bu raporlarda ülkemizdeki elektrik satış fiyatı 2008 yılı için 0,220 ABD doları/kWh gözükmektedir. TEDAŞ 2008 yılı rakamlarına göre 25.697.109 mesken sayısı, 39.583.600 GWh mesken enerji kullanımı, 1.540 kWh mesken başına yıllık tüketim, 128,33 kWh mesken başına ortalama aylık tüketim hesaplanmaktadır. Üç kişilik bir ailenin asgari yaşam standartlarına göre kullanması gereken aylık tüketim bedeli 174 kWh olması gerekirken bu rakamının aşağısında kullanıldığını görmekteyiz. Toplam tüketilen enerji miktarı göz önüne alındığında, Avrupa ülkelerinde kişi başına düşen elektrik miktarı 7000-8000 kWh arasında iken, Türkiye'de 2264 kWh'dir. "Tasarruf" adı altında iktidarın yanlış politikaları nedeniyle, tüketiciler karanlıkta yaşamaya mahkum edilmektedir. ÖNERİLERİMİZ · Binalarda gerekli yalıtım yapılarak enerji tasarrufu sağlanması hedeflenmelidir. · Tasarruflu lamba üretimi teşvik edilmeli, tüketicilere ücretsiz dağıtılmalı, akkor flamanlı lambaların kullanımına izin verilmemeli. · Ülkemizin eski tip çok enerji tüketen cihazlarla çöplük haline getirilmesine göz yumulmamalı, ithalatları engellenmeli, enerji az tüketen A sınıfı cihaz kullanımı yaygınlaştırılmalı. · Enerji verimliliği standartlarının ve mevzuatın uygulanması için denetim yapısı güçlendirilmeli. · Enerji iletim ve dağıtım hatlarındaki yüksek orandaki kayıp ve kaçaklar azaltılmalı. · İhtiyaçlarımızı karşılayabilmek için enerji yatırımları, öncelikle yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kurulu güç içindeki payının artırılması hedeflenerek, kamu tarafından uzun vadeli planlama ile yapılmalı. · Enersi sektörünü piyasanın vahşi insafına terk eden politikalardan ve özeleştirme uygulamalarından biran önce vazgeçilmelidir. 15 Ocak 2010 Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi
|
Tanıtım
İSTANBUL ŞUBE
BASIN AÇIKLAMASI
ŞUBEMİZDEN İSTANBUL KÜLTÜR ÜNİVERSİTESİ`NE ZİYARET
