Elektrik Mühendisleri Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Pektaş, Dicle Haber Ajansı’na (DİHA), hidroelektrik santraller ve çevreye etkileri, elektriğin özelleştirilmesi, nükleer santral kurulması konularında açıklamalarda bulundu.
Enerjinin ulusal kaynaklarla üretilerek, çevreci tarihsel kültürel dokuya zarar vermemesi gerektiğini belirten Pektaş, "Hiçbir kaynak ihtiyacın tamamını karşılamaz. Türkiye`de elektrik üretiminin yüzde 40`ı doğal gaz santrallerinden karşılanıyor. Enerji kaynakları çeşitli olmalı tek bir kaynağa bağlı kalınmamalı ve farklı kaynaklardan yararlanılmalı" dedi. Enerjinin daha verimli kullanılması gerektiğinin altını çizen Pektaş, "Elimizdeki kaynakları en optimum olarak kullanmalıyız. HES projeleri ile Karadeniz hallaç pamuğu gibi atılıyor. Karadeniz`in Karadenizliliği kalmayacak. Doğal çevre tahrip edilirse coğrafi konuma müdahale edersek Karadeniz Bölgesi`ne bugünkü gibi yağmur yağmayabilir; bu durumda kendi ayağımıza kurşun sıkmış oluruz" diye konuştu. Türkiye`de elektriğin şebeke kayıpları açısından yüzde 18-20 gibi oranlarla kötü bir noktada olduğunu anlatan Pektaş şöyle konuştu; "Yüzde 20 kayıp kaçak oranının yüzde 8`lere indirilmesi için alt yapıda bakım ve oranımlar yapılmalı. Türkiye`de yaklaşık 40 yıldır nükleer meselesi konuşuluyor. Nükleer santrallerin olumsuzluklarıyla ilgili onlarca çalışma var. Çernobil kazası gözümüzün önünde duruyor. 24 yıl önce patlamış Çernobil`in etkileri hâlâ devam ederken nükleer santralin en güzel elektrik üretim olduğunu söylüyorlar. Bir kere nükleer santral işletmesi pahalı, kurulması zaman alan bir teknoloji. Yüzde 100 oranında dışarıya bağımlı kalıyorsunuz, nükleer santrallerin atık sorunu da çözülmemiştir. Nükleer rezervler sonlu rezervlerdir, elektrik üretimi en pahalı, en riskli işletmesi en zor olan yine nükleer santrallerdir"
|
Fotoğraflar |
|
|
|
|
|