|
27 Mayıs 2007 tarihinde aramızdan ayrılan, 1987 yılında Şubemiz Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı görevini yapan değerli üyemiz Ataman Kınış anısına, 25 Mayıs 2010 Salı günü saat 19.00'da “Anayasa Değişiklik Paketinin Getirdikleri” konulu bir panel düzenlendi. Yöneticiliği’ni EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Pektaş’ın yaptığı ve EMO Genel Merkezi Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen panele konuşmacı olarak Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cüneyt Ozansoy, TMMOB Avukatı Nurten Çağlar Yakış ve Ankara Barosu’ndan Avukat Tayyar Selçuk konuşmacı olarak katıldılar.
Panelden önce EMO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Pektaş bir açılış konuşması yaptı. Konuşması öncesinde salondaki konukları Kınış`ın şahsında daha güzel bir dünya mücadelesinde yitirdiklerimiz için saygı duruşuna davet eden Pektaş "Ataman Kınış aramızdan ayrılalı 3 yıl oldu. İyi bir mühendis ve iyi bir EMO`cu olan Ataman ağabeyin yokluğunu hep hissettik. Onun ve onun gibilerin bize bıraktıkları büyük sorumluluğu yerine getirmek için daha çok çalışmamız gerektiğinin bilincindeyiz. Onların aramızda bulundukları zaman bizlere öğrettiklerini temel kılavuz kabul ederek gitmemiz gereken çok yol, aşmamız gereken çok engel var" dedi. Özelleştirmelerin talan, vurgun ve soygun formatında son sürat devam ettiğine işaret eden Pektaş çalışanların yaşamının, iş güvencelerinin, geleceklerinin göz ardı edilip yaşamın tümünün ticarileştirildiğini belirtti. Gerici ve ırkçı politikalara prim verilerek, toplum kesimleri arasında mesafeler oluşturulmaya ve bu mesafeler üzerinden politika geliştirilerek yığınların manipülasyonunun kolaylaştırılmaya çalıştığından söz eden Pektaş sözlerine şöyle devam etti: "Ekonomik saldırılar sıklıkla, hukuksal saldırılar ve farklı biçimlerdeki şiddet yoluyla desteklenerek toplumsal dinamikler ve toplumsal muhalefet yok edilmeye çalışılıyor. DDK örneğinde olduğu gibi, örgütlü kesimlere yönelik operasyonlar ile bir yandan demokratik bir ortamın gelişmesinin önüne engeller çıkarılmakta, diğer yandan da var olan ilerici yapılanmalar yok edilmeye çalışılmaktadır. Sendikalara ve meslek odalarına karşı her fırsatta tahammülsüzlüğünü dile getiren iktidar sözcüleri, daha baskıcı, daha karanlık, daha kirli bir gelecek yaratmalarının önündeki engellerden sıklıkla yakınmaktadırlar. İçinde bulunduğumuz TMMOB örgütlülüğü de, bugüne kadar sürdürdüğü bilimden, demokrasiden, halktan, emekten, dayanışmadan, insanca yaşamdan yana duruşu ile iktidarların her zaman rahatsız oldukları bir güç olmuştur." Vekillerin Kulakları Tıkalı "Son sürat yapılmaya çalışılan anayasa değişikliği çalışmalarında bir kez daha halkın her kesiminin beklentilerine ve gereksinimlerine odaklanan değil, siyasi ikballerine ve sermaye sınıfının beklentilerine odaklanan iktidarlı/muhalefetli oluşumların, demokrasiyi, insan haklarını, hukuku, eşitliği, özgürlüğü, insanca bir yaşamı ıskaladığını gördük. Aynı oluşumlar bu ıskalara karşın otoriter ve baskıcı yönetim anlayışı, daha fazla sömürü, daha fazla baskı, daha fazla saldırı anlayışını bir kez daha tavaf etmiştir. Anayasa değişikliğini kendi iç mutabakatı ile sınırlı tutan ve bunun dışında bir mutabakat derdi olmayan meclis, değişikliklerin doğrudan muhatabı olan halkın düşüncelerine ve taleplerine (vekiller asillere) kulaklarını tıkamıştır" diyerek sözlerine devam eden Pektaş asıl değişikliğin 12 Eylül mirası hukuki argümanlar üzerinde yapılması gerektiğine vurgu yaptı. Pektaş sözlerini şöyle tamamladı: "12 Eylül`ün hayaleti Türkiye`nin üstünde dolaştığı sürece, ne demokrasi ve insan haklarının gelmesine, ne yolsuzlukların ve rüşvetin bitmesine, ne yoksulluğun ve soygunun ortadan kalkmasına, ne barış ve kardeşlik içinde yaşamamıza ve ne de gelişmiş ülkeler düzeyine erişebilmemize olanak yoktur. Bütün bunların önündeki engellerin başında 12 Eylül faşizminin ürünü olan darbe anayasası ikinci olarak da bu anayasayı ve darbeci ruhu kutsayan anlayışlar vardır. Daha güzel ve yaşanabilir bir dünya için 12 Eylül anayasasında ve onun ürünü olan din bezirgânı ve istismarcısı gerici ve şoven bütün yapılardan kurtulmak dışında bir yol yoktur." Pektaş`ın ardından Ataman Kınış`ın oğlu Elvan Kınış ailesi adına duygularına dile getiren kıs bir konuşma yaptı ve her yıl bu tür panellerle gerçekleştirilen anma etkinliklerinden duydukları mutluluğu dile getirdi. Ataman Kınış`ın hayatından kesitler sunan kısa sununun ardından panele geçildi. Panel yöneticiliğini Ramazan Pektaş`ın yaptığı panelde ilk sözü TMMOB Avukatı Nurten Çağlar Yakış aldı. Yakış hazırlanan pakette demokratik kamuoyu açısından sıkıntı taşıyan sendikal düzenlemeleri içeren ilgili maddelerin hazırlanışında sendikalardan görüş alınmadan, bugüne kadar söylenen gelen taleplere kulak tıkanarak maddelerin aslında nasıl anti-demokratik bir yöntemle hazırlandığından örnek verdi. Geçtiğimiz günlerde yayınlanan Devlet Denetleme Kurulu raporuna ilişkin de konuşan Yakış: "Mevcut Anayasa değişiklik paketinde doğrudan kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına yönelik bir değişiklik olmasa da DDK raporuyla ortaya çıkan durum çok açıktır. Tabipler Birliği, TMMOB ve ZMO örneklerinden anlaşılabileceği gibi kamu kurumu niteliği taşıyan meslek örgütlerinin kamu yararı gözeten, kamusal denetim mekanizması olması gibi özellikleri nedeniyle birileri buralar hakkında iyi şeyler düşünmüyor. Bugüne kadar yasalaşma işleri hep anti-demokratik yöntemlerle işledi. Çünkü siyasi iktidarı denetleyebilene bir mekanizma yok. Siyasi iktidara karşı duruş sergileyen mekanizmalar var, onlar da DDK raporu gibi bundan sonrası için düşündürücü sinyaller veren işlemlerle karşı karşıyalar" dedi. Yakış`ın ardından konuşan Ankara Barosu Avukatlarından Tayyar Selçuk, bu gibi Anayasa değişikliği sürecini konu alan etkinliklerin bir süredir Baro tarafından da gerçekleştirildiğinden, mümkün olduğunca bu konuya duyarlı kimselere değişikliğin içeriği hakkında bilgi verilmeye çalışıldığından bahsetti. Selçuk 26 maddelik pakette hukukçular arasında çok tartışılan Anayasa Mahkemesi üyelerinin seçimine ilişkin madde hakkında ayrıntılı bilgiler vererek şimdiki sistem ve önerilen arasında bir karşılaştırma yaparak, önerilen yöntemin Anayasa Mahkemesi`nin yapısında ne gibi değişiklikler getirebileceği üzerinde durdu. Selçuk Anayasa Mahkemesi üyelerinin seçimine ilişkin makamların atama, seçme ve önerme usullerine ilişkin bilgiler sundu. Panelin son konuşmacısı Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cüneyt Ozansoy oldu. Ozansoy mevcut değişklik paketi için usul olarak birçok olumsuzluk taşımasına rağmen malum iktidarın bir projesi olarak değerlendirmenin çok da doğru olmayacağını belirtti ve ekledi: "Bu değişiklik paketinde karşı çıkılacak bir çok madde var ama bu tamamen karşı çıkılacak bir paket olduğu anlamlına gelmez. İster beğenin ister beğenmeyin bu 26 madde değiştirilmek istendikleri maddelerden daha ileri maddelerdir. Şimdi bunu sadece "birileri" yaptı diye bu proje geri bir proje olmaz." Ozansoy mevcut durumdan örnek vererek konuşmasını söyle sürdürdü: "Anayasa Mahkemesi ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerini bugünkü anayasada zaten Cumhurbaşkanı atar. Cumhurbaşkanı da hem siyasi olarak, hem de teknik olarak yürütme demektir. Ama kafalarda şöyle bir düşünce var; Anayasa Mahkemesi üyelerini Cumhurbaşkanı da seçse meclis de seçse birilerinin yandaşlarından oluşacağı düşüncesi. O zaman belki şunu sormak gerekir: kim seçse yandaş olmaz? Bu değişiklik konusunda asıl derdimiz şudur: Anayasalr böyle değiştirilmez. Ben yaptım oldu diyerek Anayasa değişikliği yapılmaz. Bu yöntem karşısında durmamız gereken tamamen anti-demokratik bir yöntemdir. Ama düşünmemiz gereken önemli bir şey daha var o da alternatifinin ne olduğudur. Böyle olmaz biliyoruz peki biz ne öneriyoruz?" Panel ikinci bölümde salondan gelen soru ve katkılarla devam etti. Panelistlere ikinci turda söz verilmesinin ardından Pektaş`ın yaptığı kısa değerlendirme ile panel son buldu.
|
Tanıtım
ANKARA ŞUBE
TEMEL BİNA AKUSTİK UZMANLIĞI EĞİTİMİ FİZİK MÜHENDİSLERİ ODASI TARAFINDAN DÜZENLENİYOR
