AKP iktidarı geçmiş iktidarları mumla aratırcasına kamu kuruluşlarını altın tepside uluslararası sermaye ve onun işbirlikçileri yerli sermaye gruplarına sunmaya devam ediyor. Türkiye`de1980 askeri darbesi sonrası hızla ivme kazanan neo-liberal politikaların yansıması olan KİT`lerin hızla tasfiyesi ile birlikte özelleştirilme politikaları sonucu halkın birikimleriyle oluşturulan değerler arsa fiyatına sermayeye verilirken, bu iş yerlerinde çalışan binlerce emekçi çalıştıkları alanların dışına çıkarıldılar. Geçtiğimiz günlerde yayımlanan ve Hazine Müsteşarlığı portföyünde bulunan 19 Kamu İktisadi Teşebbüsü`nün (KİT) mali durumlarını içeren tablo bize göstermektedir ki enerji alanında kâr eden, ülke ekonomisine katma değer katan EÜAŞ`a bağlı santraller Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından önümüzdeki günlerde satışa çıkarılacak. Hazine Müsteşarlığı verilerine göre EÜAŞ`ın 2011 yılındaki kârı 1 milyar 552,2 milyon lira, TEİAŞ`ın kârı 311,2 milyon lira, TKİ`nin kârı 513,8 milyon lira, ETİ Maden İşletmesi`nin kârı 841,5 milyon lira, TPAO`nun kârı 1 milyar 792,8 milyon lira. Enerji ve maden iş kolundaki kamu iktisadi kuruluşları bu kadar kârlı iken kurulu kapasitesi toplam 140 MW olan 50 adet akarsu santralinin 18 grup halinde ihalesi 2010 itibarı ile tamamlanmış ve buna ilişkin Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararları ile ihaleler onaylanmış, 2011 yılında 10 grubun devir işlemleri tamamlanmış, diğer gruplara ilişkin devir süreci devam etmektedir. Elektrik Üretim AŞ.`ne ait 27 adedi hidrolik, 18 adedi termik olmak üzere kurulu güçleri toplamı 16.200 MW olan toplam 45 santralin özelleştirilmesine yönelik ön hazırlık çalışmaları da bilindiği gibi devam etmektedir. Öncelikli olarak Hamitabat Termik Santrali, Soma Termik Santrali, Seyitömer Termik Santrali, Kangal Termik Santrali satışa çıkartılmıştır. Bu santraller Elektrik Üretim A.Ş.nin üretim kapasitesinin ise %13`ünü karşılamaktadır. Buradan hatırlatmak istiyoruz, sakın bu kurumları satışa çıkarırken kâr etmiyorlardı yalanına başvurarak özelleştirmelerinize kendinizce haklı bahaneler üretmeyin. Bu halk kâr eden kurumların da etmeyen kurumların da özelleştirmelerden sonra ne hale geldiğini biliyor. Özelleştirme ile sermaye birikiminin el değiştirerek yerli ve uluslar arası sermaye kuruluşlarına altın tepside sunulduğunu görüyor, yansıması olarak da pahalı elektrik tüketiyor, pahalı et yiyor, kısacası pahalı bir hayatı sürdürmeye çalışıyor. Kaldı ki enerji alanının halkın ihtiyaçlarını karşılamaktan öte sürekli kâr etmesi gereken bir alan olması gerekiyormuş gibi vurgulanması da halktan yana bir enerji politikasından yoksun olduğumuzun göstergesi. Elektrik enerjisi planlaması; kamu tarafından üretim, iletim, dağıtım bir bütün olarak merkezi yapıda düşünülmeli, ülkemize özgü koşullara uygun bir anlayışla değerlendirilmeli, merkezi bir yapı içinde bütün kaynaklarımızı en uygun şekilde değerlendiren bir anlayışla ele alınmalıdır. "Kârsızlık" yalanına inat elektrik üretim ve dağıtımı tesisleri ve işletmelerinin tümü kamulaştırılarak verimli ve kamu yararına çalışan işletmeler haline getirilmelidir. İyi çalışmayan mal ve hizmet üretim araçlarının sorumlusu kamu mülkiyeti olması değil beceriksiz yönetim anlayışıdır. Bugüne kadar yapılan bütün özelleştirmelerin geri alınması ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığının kapatılması tek yoldur. Ülke kaynaklarının değerlendirilmesini sağlayacak; Türkiye koşullarına uygun; teknolojik gelişmeleri takip eden; uzun vadeli, merkezi ve kamusal planlamayı esas alan; sosyal, ekonomik ve çevresel politikalar ile bütünleşik, doğal ve kültürel değerlere olduğu kadar insan yaşamına saygılı bir enerji politikası izlenmelidir. Üretimde kalite ve performansı düşürmeden ekonomik ve sınaî gelişmeyi sağlamak, enerjinin ancak kaliteli ve verimli kullanılması ile mümkündür. Bu noktada da gelişmişlik değerlendirmesinde kişi başına tüketilen enerji miktarı değil, enerjiyi verimli kullanım temel veri kabul edilmelidir. Ülke genelinde ise topyekûn enerji verimliliği seferberliği ilân edilmelidir. TMMOB EMO ANKARA ŞUBESİ 21. DÖNEM YÖNETİM KURULU
|