1970'lerin sonunda ve özellikle 80'li yıllarda üniversitelerin bu gelişim süreci değişmiş, bu kurumlar ticari faaliyet alanları olarak görülmeye başlanmıştır. Türkiye'de de aşağı yukarı böyle bir süreç yaşanmıştır. 1923'te kurulan ulus-devlet 70'li yıllara kadar bu politikaları izlemiş ve en nihayetinde üniversiteler 12 Eylül'ün bir çok alanda yaptığı tahribattan nasibini almıştır.
Çağımızın medeni toplumları arasında yer alabilmek ,refah ve bilgi seviyesinin gelişmiş toplumlar düzeyinde olmasını gerektirmektedir. Toplumda üstün bilgi kaynağını üreten üniversiteler, doğal olarak bilim ve teknolojinin gelişmesinde vazgeçilmez bir unsurdur.
Her alanda süratli bir değişimin yaşandığı günümüzde ülkeler kendi refah
seviyelerini yükseltmek istemekte ve bu çerçevede eğitim, sağlık ve
ekonomi alanlarında ilk sıralara tırmanma mücadelesi vermektedirler. Bu
mücadelenin ana öğesini ve kalkınmanın temelini hiç şüphesiz teknoloji
üretebilen ve bilgiye sahip olan yüksek seviyede eğitilmiş toplumlar
oluşturmaktadır.