Elektrik Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu’nun, Çernobil Nükleer Felaketi’nin 33. Yıldönümü nedeniyle yaptığı açıklamada, nükleer santralların tehlikelerine dikkat çekilerek, Türkiye’nin pahalı, riskli, kirli ve dışa bağımlı nükleer santrallara ihtiyacı olmadığı vurgulandı. Mersin, Sinop ve İğneada’da kurulması planlanan nükleer santral projelerinin derhal durdurulması istenen açıklamaya yazımızın devamından ulaşabilirsiniz.
ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI BASIN AÇIKLAMASI ÇERNOBİL 33. YILINDA NÜKLEER KABUS TÜRKİYE`YE İTHAL EDİLEMEZ Bugün Çernobil Nükleer Santralı`nda 26 Nisan 1986`da meydana gelen kazanın 33. yıldönümü. Facianın ardından yüzbinlerce insan evinden ayrılmak zorunda kalmış, radyasyon nedeniyle can kayıpları ve sakatlanmalar yaşanmış, toprak, hava ve su radyoaktif elementlerle kirlenmiştir. Santraldan yayılan radyasyondan sadece Ukrayna, Belarus ve Rusya değil, Türkiye`nin de içinde bulunduğu pek çok ülke etkilenmiştir. Üzerinden 33 yıl geçmesine karşın Çernobil halen yasaklı bölgedir. Çernobil`in ardından 2011 yılında Fukuşima`da yaşanan kazada, nükleer santralların tehlikeli sonuçları bir kez daha görülmüştür. Diğer santrallar için "arıza" olarak nitelendirilebilecek küçük sorunlar nükleer santrallar söz konusu olduğunda hızla "kaza"ya, sonrasında da "felakete" dönüşme potansiyeli taşımaktadır. Nükleer santrallar temiz, güvenilir ve ucuz bir enerji kaynağı değildir! Radyoaktif atıklar için kesin, uygun ve kabul edilebilir bir arıtma yöntemi halen olmadığı gibi dünya üzerinde hiçbir yerde nihai depolama tesisi de yapılamamıştır. 244 bin yıl etkisi olan atıklar vardır... Nükleer santralların kurulum, üretim-işletim ve güvenlik maliyetleri çok yüksektir. Dünyada pek çok ülke nükleer santralları terk ederek, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmektedir. Tüm bunlara rağmen bugün ne yazık ki Çernobil ile kötü bir sicile sahip olan Rus nükleer sanayisi Akkuyu`da çalışma yürütmektedir. Sinop için ise Fukuşima`ya rağmen Japonya devrededir. Teknoloji ve yakıt açısından dışa bağımlı olan nükleer santralların Türkiye`de kurulması, kaza riskinin de ithal edilmesi anlamına gelmektedir. Türkiye nükleer santrallara mecbur değildir. Hatta nükleer santralları tercih etmemek için fazladan sebepleri vardır. Ülkemiz yenilenebilir enerji kaynakları alanında oldukça önemli bir potansiyele sahiptir. Üstelik nükleer ve kömürün yanında, güneş ve rüzgarın maliyeti daha düşüktür. Ancak nükleer ve kömüre yönelik teşvikler, alım ve fiyat garantileri yenilenebilir enerji alanının gelişmesini engellemektedir. Türkiye`de bugün enerji açığı bulunmamaktadır. Hatta enerjide arz fazlası olduğu bizzat Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı tarafından ifade edilmiştir. Dolayısıyla nükleer santral kurulması kararı enerji politikalarıyla ilgili değildir, tamamen siyasi bir tercihtir. Yeni yatırımlar bir yana enerji tasarrufu ve verimliliği ile önemli farklar yaratılması mümkündür. Nükleere aktarılacak kaynak çok geç olmadan başta güneş ve rüzgar olmak üzere yerli ve yenilenebilir kaynakların kullanımına sunulmalı; enerji tasarrufu ve verimliliğine yönelik politikalar ile kamuoyunu bilinçlendirme çalışmaları yürütülmelidir. Elektrik Mühendisleri Odası olarak uyarıyoruz; toplumdaki büyük dirence rağmen kurulmak istenen nükleer santrallar yarın ülkenin başına bela olacaktır. Türkiye`nin pahalı, riskli, kirli ve dışa bağımlı nükleer santrallara ihtiyacı yoktur. Nükleer lobilerinin dayatmaları ile ülkemiz insanı ve yaşam alanlarımızın tehdit altında bırakılması kabul edilemez. Mersin, Sinop ve İğneada`da kurulması planlanan nükleer santral projeleri derhal durdurulmalı; piyasacı, yandaş sermayeyi gözeten politikalara son verilmeli ve zaten kısıtlı olan kamu kaynakları yararlı sonuçlar üretecek yatırımlara harcanmalıdır. ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI 46. DÖNEM YÖNETİM KURULU 26 NİSAN 2019
|