 |
Şubemizin de bileşeni olarak yer aldığı TMMOB Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu,Ekoloji Derneği ve Diyarbakır Barosu tarafından 06 ekim 2022 tarihinde Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesinde saat 12:30’da ortak bir basın açıklaması yapıldı.Basın açıklamasına yazının devamını tıklayarak bakabilirsiniz.
Basına ve Kamuoyuna Hevsel Bahçeleri, binlerce yıl kesintisiz bir biçimdetarımsal üretim alanı olmuş ve onlarca medeniyete ev sahipliği yaparak Suriçi Kentsel Sit alanındaki kültürel oluşumları beslemiştir. Dünyada bahçe kültürünü sürdüren nadir bir hafıza mekanıdır. Bin yılların bilge tarım hafızasının ilk tohumlarının atıldığı, şekillendiği vebiriken tecrübenin sonraki kuşaklara aktarıldığı kadimalan olmanın yanı sıra günümüzde de insanlığın kendi doğasına yabancılaşmasını engelleyen, kentin sosyal ve kültürel yaşamını şekillendiren ve geliştiren, özellikle de dar gelirli ailelerin gündelik hayatını ekonomik açıdan rahatlatan bir alan olarak önemlidir. Ayrıca endemik floraya sahip, çevresinde oluşan faunanın da aynı şekilde sürekliliğini koruduğu ekolojik bir lokasyon olarak değerlendirilmektedir. "Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzaj Alanı" 2015 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine dahil edilmiştir. Üstün evrensel değere sahip kültürel ve doğal alanların korunması ve gelecek nesillere aktarılması için Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu olan UNESCO`nun 1972 yılında kabul ettiği Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunmasına Dair Sözleşme`ye Türkiye de 16.03.1983 tarihinde imza atarak taraf devlet olmuştur. Kültürel ve doğal mirasların korunması her ne kadar evrensel bir mesele olsa dahi imzalanan anlaşma gereğince taraf devletlere sorumluluk yüklemektedir. Benzer amaçla ülkede de 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu bulunmaktadır. Ancak gerek uluslararası sözleşmeler gerekse de ulusal kanunlar, yönetmelikler, ilke kararları olmasına rağmen söz konusu doğal ve kültürel miras alanları onarılamaz tahribatlar ile karşı karşıya kalmaktadır. Dicle Nehri ve Hevsel Bahçelerinde kayyım öncesidönemlerde verilen kum ocağı izinleri, rezerv yapı alanı ilanları ile yapılaşmaya açma girişimlerine kent bileşenlerince karşı çıkılmış, yapılaşma kararları iptal edilmiştir. Kum ocağı olarak işletilen alanlar ise yanlış kararların yarattığı tahribatı okumak açısından bir örnektir. Alanın dünya miras listesine dahil olmasının hemen sonrasında çatışmalı süreç yaşanmış, halkın iradesi ile seçilmişlerin yetkileri gasp edilerek yerel yönetimlere kayyımlar atanmıştır. Kayyım atamaları ile birlikte bütün mevzuatlar bir kenara itilmiş ve suç teşkil eden uygulamalara başlanmıştır. Tarihi Suriçinde 6 mahallede binlerce yapı yıkılarak neredeyse alanın tamamı insansızlaştırılmış, tescilli ve tescile değer onlarca yapı yok edilmiş, Bölge Koruma Kurulu onayı olmadan surlar ile Hevsel Bahçeleri arasında millet bahçesi, On Gözlü Köprü etrafında çevre düzenlemesi, DSİ tarafından nehir yatağını bozmak suretiyle taş tahkimatları yapılmıştır. Taş tahkimatları ve çevre düzenlemesi başta olmak üzere bütün aykırılıklara karşı davalar açılmıştır. DSİ tarafından yapılan tahkimat daha sonra durdurulmuş, On Gözlü Köprü çevre düzenlemesinin aykırılıkları mahkeme kararıyla onaylanmış ve düzenleme kaçak duruma düşmüştür. Tarihi On Gözlü Köprü ve çevresi tamamen işgal edilmiş ve bu işgal Hevsel Bahçeleri içine yayılmıştır. Kayyımlar kentliden, kent tarihinden ve kültüründen bağımsız, kanunları hiçe sayarak Hevsel Bahçelerinde rekreasyon alanları yaratma girişimlerinde bulunmuş, dünya mirasını yok etmeye çalışmıştır. Hevsel Bahçeleri ve çevresindeki ekolojik yaşam alanının bir parçası olan, Suriçi ve Fiskaya da yaşayan ailelerin yerlerinden edilmesi sonrası alandaki üretim sürecinin sistematiği kesintiye uğramış, tarihsel işlevinden tümüyle farklılaşan bir tehlike ile karşı karşıya gelinmiştir. Yerelden bağımsız, toprağı işleyen emekçileri, on yıllardan beri alanda çalışma yürüten Sivil Toplum Kuruluşlarını ve kanuni zorunlulukları yok sayarak, tekil ve merkezi kararlarla siyasi çıkarlara göre yapılan düzenlemelerin yarattığı geri dönülemez tahribatlar ortadadır. Yaşam alanlarının birbiriyle ilişkisini, birbirini besleyen yönlerini görmezden gelerek yapılan plan değişikliklerinin de oluşturduğu çözümsüzlükler gözler önündedir. Tarihi Sur içinde, binlerce yapıyı yıkarak 6 yılda ancak 550 civarında betonarme yapı inşa edebilen, inşa ettiği ucube yapıların önünde şimdiye kadar ‘eserimiz` diyerek poz verme cesaretinde dahi bulunamayanların, suçlarının üzerini örtmek ve yarattıkları karanlık tabloyu yok etmek için çeşitli etkinlikler yaptığının farkındayız. Bu ekonomik buhranda milyonlarca para harcanarak yapılacak sözde festivallerin, tarihi dokunun ve doğal peyzaj alanının korunmasına dair herhangi bir katkısı olmayacağı gibi, amacın yeni bir hafıza oluşturma ve kültürel asimilasyon çabalarının bir devamı olduğunun da bilincindeyiz. Bizler bu kentin bileşenleri, bu mirasın savunucularıolarak; Hevsel Bahçeleri ve ekolojik çevresi, Dicle Nehri, tarihi surlar ve Suriçi Kentsel Sit Alanında hukuki normların işletilerek alanların derhal koruma altına alınmasını, tarihsel, kültürel ve doğal yapısına zarar veren her türlü müdahaleden kaçınılmasını talep ediyoruz. Halkımızı bu kültürel ve doğal miras alanlarını korumaya dair daha duyarlı olmaya çağırıyor, ilgili kamu kurumlarına ve görevlilerine yasal sorumluluklarını bir kez daha hatırlatıyoruz! 06.10.2022 TMMOB Amed İl Koordinasyon Kurulu Ekoloji Derneği Diyarbakır Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu
|
 |
|