TMMOB, yakın tarihimizin en büyük yıkımlarından birisi olan 17 Ağustos 1999 Depremi`nin yıl dönümünde basın açıklaması yaparak, yıllar sonra yaşanan çok daha küçük şiddetteki İzmir depreminde bile can kayıpları yaşandığına dikkat çekilerek, “bilimin, tekniğin ve doğanın sesine kulak verin” çağrısı yenilendi.
TMMOB`dan 17 Ağustos 2021 tarihinde Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz imzasıyla gerçekleştirilen basın açıklamasında, 22 yıl önce yaşanan depremde 20 binden fazla vatandaşının hayatını kaybettiği hatırlatıldı. Aradan geçen 22 yıla rağmen depremler ve diğer doğal afetler sonucunda can kayıpların sürdüğü belirtilerek, şöyle denildi: "17 Ağustos 1999 Marmara Depremi`nden bugüne geçen 22 yılda, üzülerek görüyoruz ki; meydana gelen depremler ve diğer doğal afetler sonucunda yaşanan can kayıpları, sosyal ve ekonomik travmalar siyasal iktidara hiçbir şey öğretmemiştir. Bilim ve meslek çevrelerince ortaya konan risk ve afet yönetimine ilişkin görüşlere, alınması gerekli önlemlere dikkat çeken açıklamalara itibar edilmemiş, yıllar süren çalışma ve raporlar göz ardı edilmiştir. Bu ihmal ve umursamazlık nedeniyle yıllar içinde yaşanan felaketlerde binlerce insanımız hayatını kaybetmiştir." 2020 yılında Japonya, Şili, Endonezya, Yunanistan, Solomon Adaları ve ABD‘de gerçekleşen 6.5 ile 6.9 büyüklüğü arasındaki depremlerde kimsenin hayatını kaybetmediğinin belirtildiği açıklamada, şöyle denildi: "Sadece 2020 yılında, tüm dünyada gerçekleşen benzer depremler içinde en çok can kaybının yaşandığı iki depremin Türkiye‘de gerçekleşmesi, Elazığ ve İzmir depremlerindeki kayıp ve yıkımlar ülkedeki depremlere hazırlığının ne kadar yetersiz olduğunu, ihmal ve umursamazlığın boyutlarını, siyasal iktidarın ‘ders almama` direncini, vahşi ve ahlaksız kapitalizmin felaketleri ranta çevirme becerisini açıkça gözler önüne sermektedir. Devletin asli görevlerinden biri doğa kaynaklı afetlerin oluşturacağı zararları en aza indirmek olmalıdır. Bunu sağlamak, temel yaşam hakkının korunması için gereklidir. Kentlerde yapıların yer seçimlerinden başlanarak; üretilen yapıların tüm aşamalarında kamusal denetimin sağlanması gereklidir. TMMOB ve bağlı Odaları eliyle yürütülecek kamusal denetim, deprem ve benzeri afetlere karşı yapılan hazırlıkların başında, devlet politikası olarak yer almalıdır. " Yurttaşların bireysel olarak alacakları önlemlerin yeterli olmayacağına işaret edilerek, "Afetlerin zararlarının en aza indirilmesi için bilimsel ve teknik gerekliliklerin ikirciksiz olarak uygulanmalıdır. Afetler sonrası yurttaşlarımızın üstlenmek zorunda kaldığı büyük acıların, maddi kayıpların engellenmesi başka bir şekilde mümkün olmayacaktır" ifadelerine yer verildi. Depremler ve diğer afetlere önlem alınabilmesi için yapı denetim sistemi başta olmak üzere, TMMOB ve bağlı Odalar, üniversiteler ve ilgili kesimlerin katılımıyla yeni mevzuat düzenlemesi yapılması gerektiğine vurgu yapılan açıklama, şöyle tamamlandı: "Siyasi iktidarın mevzuatta yaptığı kabul edilemez değişiklilerle, TMMOB yasasında tanımlanmasına karşın, TMMOB ve bağlı Odalarının, kamu/özel sektör projelerini planlama, tasarım, üretim ve denetleme süreçlerinden dışlanmasını, Odaların üyelerini denetlemesi, sicillerini tutması, mesleki faaliyetlerinin kayıt altına alması, ‘imzacılıkla` ve sahte mühendislerle mücadelesi gibi mesleki ve kamusal görevlerinin engellenmeni, Odaların kamusal denetim mekanizmasının dışında bırakılmasını tümüyle reddediyoruz."
|