Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar`ın Kınık`a termik santral yapılacağını duyurması üzerine TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, `Kınık`ta termik santral ihtiyacı yok` diyerek tepki gösterdi.
EGEPOSTASI- Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Kınık, Bergama tarafında termik santral yapacaklarını duyurmuştu. Bakan Bayraktar‘ın seçim vaadine TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şubesi tepki gösterdi. Oda tarafından yapılan açıklamada, "Elektrik talebinde yaşanma ihtimali olmayan bir astronomik artışın gerekçe gösterilerek, Andık Devlet Ormanı başta olmak üzere yaşam alanlarının günü birlik siyasi kararlarla tahrip edilmesinin önüne geçilmelidir. Mevcut kurulu güç ve yapılması öngörülen santral projeleri dikkate alındığında; Türkiye`nin enerji açığı olmadığı, hatta bugün için arz fazlası olduğu bizzat Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yetkilileri tarafından da ifade edilen, bilinen bir gerçektir. Bu tip projeler için kamu kaynağı aktarımları hemen durdurulmalıdır. Kısıtlı kamu kaynağımız atıl kalacak enerji projelerine değil, yararlı sonuçlar üretecek yenilenebilir yatırımlara yönlendirilmelidir. 11 Haziran 2019 tarihinde önlisansı sonlanan ve belki de hiç gerçekleşmeyecek olan bu özel şirket yatırımının seçim vaadi haline getirilmesi enerji yönetimindeki çarpıklığı bir kez daha ortaya koymaktadır" ifadeleri yer aldı. Açıklamanın tam hali şu şekilde; "Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, partisinin yerel seçim kampanyası kapsamında ziyaret ettiği İzmir`in Kınık ilçesinde kurulacak termik santral ile bin kişiye istihdam sağlanacağını iddia etti. Kınıklılara istihdam "müjdesi" olarak sunulun 700 MW`lık termik santral için Polyak Eynez Enerji Üretim Madencilik AŞ. 2015 yılında EPDK`ya başvurarak "ÖN/5691-6/03317" numarası ile önlisans almıştı. Kayıtlarda bu santral için birincil kaynak olarak "yerli kömür" kullanılacağı belirtilmektedir. Kınık TES olarak kayıtlara geçen bu santral için alınan önlisans, 11 Temmuz 2019 tarihinde sonlandırılmıştır. Polyak Eynez`in Kınık`ta yer altı linyit işletmesi bulunmaktadır. Şirket bölgede 700 MW`lik kömüre dayalı termik santral kurmak için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı`na başvurmuş ve 2017 yılında santral kurmak için bakanlıktan "ÇED Olumlu" kararı almıştı. Santrale ek olarak Andık Devlet Ormanı`nın bulunduğu bölgede kül depolama tesisi için de izin verilmişti. İzmir 6. İdare Mahkemesi, Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi`nin açtığı dava sonunda Ocak 2021`de termik santral ve düzenli depolama alanı kurulmasına olanak sağlayan 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarını iptal etti. Mahkeme, doğal yapı üzerindeki olası çevresel etkileri, tarımsal niteliği ve bütünlüğünün olumsuz etkileneceği, yeterli önlemlerin alınmamış olması ve üst ölçekli plan kararlarına uygun olmaması gerekçeleriyle planları iptal etmiştir. Tüm dünyada elektrik üretimini hızlı bir biçimde yerli ve yenilenebilir kaynaklara kaydırmak için yaptırımlar yapılmaktadır. Günümüzde "gelişmiş" tabir edilen ülkeler, yeni termik santral yatırımlarını ancak ve ancak sistem dengesi, kaynak çeşitliliği ve arz güvenliği gibi kıstasları sağlamak üzere istisnai bir biçimde gerçekleştirmektedir. Bunun dışında dünya genelinde yeni enerji yatırımları yenilenebilir kaynakların merkeze alınmasıyla planlanmaktadır. Ülkemizde de termik santrallar verilen alım garantilerinin bitmesinin hemen ardından standart piyasa koşullarında diğer kaynaklarla rekabet edememekte ve atıl duruma düşmektedir. Çalışır durumda kalmaları için "kapasite mekanizması" adı verilen bir sistem ile fonlanmak zorunda kalınan termik santrallar, giderek daha fazla yük haline gelmektedir. Geçmişte abartılı talep tahminlerinin etkisiyle alım garantileriyle kurdurulan doğalgaz, ithal veya yerli kömür santrallarının yenilerinin kurulmasına ihtiyaç yoktur. Kuruldukları yıllarda alım garantileriyle kamuya yük olan bu santralları bu dönem de "kapasite mekanizması" ile yük olmaya devam ettikleri unutulmamalıdır. Ülkemizde ekonomik krizin de etkisiyle elektrik talebi son üç yıldır yerinde saymaktadır 2023 sonu itibariyle bir önceki yıla göre küçükte olsa talepte bir gerileme de yaşanmıştır. Mevcut kurulu gücümüz hali hazırda bir kapasite fazlalığına işaret etmekteyken, toplumsal, çevresel ve ekonomik maliyeti yüksek bir kaynağa yatırım yapmak akla ve bilime aykırıdır. Kurulu kapasitemiz anlık azami ihtiyacı rahatlıkla karşılayabilecek düzeydedir. Santralların yıllık üretim kapasiteleri de gerçekleşen yıllık tüketimin çok üzerindedir. Ege Bölgesi`nde de bölgesel nitelikte bir kısıt yoktur. Gerek yıllık toplam tüketim, gerek anlık ihtiyaç (puant talep) ve gerekse elektrik şebekesi sisteminin işlerliği açısından Kınık`ta bu büyüklükteki bir üretim tesisine ihtiyaç yoktur. İzmir kenti, Avrupa Birliği İklim-Nötr ve Akıllı Şehirler Misyonu çerçevesinde 2030 yılına kadar iklim-nötr kent olma hedefiyle seçilen 112 pilot şehirden birisidir. TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu`nun (İKK) da bileşeni olduğu Küresel İklim Topluluğu (KİT) İzmir yapılanması da şehirdeki önemli paydaşlarıyla bu hedefe kenetlenmiştir. Bu ortak amacın en önemli ayaklarından birisi, temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarında kapasite arttırılarak elektrik sektörünün karbon-nötr hale getirilmesidir. Önerilen termik santral projesi, şehrin bu misyonu açısından da kabul edilemezdir. Elektrik talebinde yaşanma ihtimali olmayan bir astronomik artışın gerekçe gösterilerek, Andık Devlet Ormanı başta olmak üzere yaşam alanlarının günü birlik siyasi kararlarla tahrip edilmesinin önüne geçilmelidir. Mevcut kurulu güç ve yapılması öngörülen santral projeleri dikkate alındığında; Türkiye`nin enerji açığı olmadığı, hatta bugün için arz fazlası olduğu bizzat Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yetkilileri tarafından da ifade edilen, bilinen bir gerçektir. Bu tip projeler için kamu kaynağı aktarımları hemen durdurulmalıdır. Kısıtlı kamu kaynağımız atıl kalacak enerji projelerine değil, yararlı sonuçlar üretecek yenilenebilir yatırımlara yönlendirilmelidir. 11 Haziran 2019 tarihinde önlisansı sonlanan ve belki de hiç gerçekleşmeyecek olan bu özel şirket yatırımının seçim vaadi haline getirilmesi enerji yönetimindeki çarpıklığı bir kez daha ortaya koymaktadır. Hiçbir yatırım bu şekilde bir seçim vaadine dönüştürülmemelidir. Ucuz, kaliteli ve güvenilir enerjiye erişim tüm yurttaşlar için temel haktır. Bu hakkın güvenceye alınabilmesi için enerji alanı, ticari ve siyasi çıkarlardan uzak, ekonomiyi kamu yararına destekleyecek şekilde tarife belirleyebilecek özerk bir yapının yönetimine geçirilmelidir. Enerjinin üretimi, iletimi ve tüketimi siyasi ve ticari çıkarlardan uzak, kamu yararı doğrultusunda gerçekleştirilmeli; kaynaklar verimli şekilde kullanılarak, halkımıza ucuz, kesintisiz ve kaliteli enerjinin sağlanması garanti altına alınmalıdır."
(egepostasi.com, 22.03.2024)
|