“SANAT VE TOPLUM” SÖYLEŞİSİ DÜZENLENDİ - VİDEO HABER
HABER
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) İzmir Şubesi, 13 Mayıs 2025 tarihinde Oyuncu Levent Üzümcü’nün katılımıyla “Sanat ve Toplum” başlıklı söyleşi düzenledi. İzmir Şehir Tiyatrosu’nda genel sanat yönetmeni olarak görev yapan Üzümcü, söyleşide tiyatroya olan tutkusunu, kişisel hikayelerini ve İzmir’de tiyatro potansiyelini geliştirme çalışmalarını paylaştı.
EMO İzmir Şubesi Hizmet ve Eğitim Merkezi`nde düzenlene söyleşinin açılışını EMO İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mete Çubukçu gerçekleştirdi. İzmir Şehir Tiyatrosu`nda genel sanat yönetmeni olarak görev yapan Üzümcü, tiyatroya tutkusunu anlatarak konuşmasına başladı.
"İzmir Benim Yuvam"
İzmir`e olan bağlılığını vurgulayan sanatçı, seyircilere tiyatronun bir sanat dalından öte, toplumsal bir buluşma alanı olduğunu hatırlattı. Söyleşiye, kökenlerinin Ayvalık ve Çeşme`ye uzandığını vurgulayarak başlayan Üzümcü, "Buralıyım ben. Babam Ayvalıklı, annem Çeşmeli. Ankaralıların, İstanbulluların tatil dediği yerler bizim hayatımız" diye konuştu. Çocukluğundan askerlik yıllarına, oradan tiyatro sahnesine uzanan yolculuğunu hem duygusal hem de mizahi bir anlatımla aktardı. Askerlik sürecinde Türkiye`nin dört bir yanından gelen insanlarla tanışmasının, ona farklı şehirlerin yaşam tarzlarını ve kültürlerini karşılaştırma fırsatı verdiğini belirtti. "Askerde, Türkiye`nin her yerinden insanlarla bir aradaydım. Onların kıyafetlerine bakardım, kendime bakardım. Neden bende bu eksik, onda bu fazla? Bu karşılaştırmalar, İzmir`e olan bağlılığımı güçlendirdi" dedi. İstanbul gibi metropollerde yaşamak yerine doğduğu topraklara dönme kararını şöyle özetledi:
"İstanbul`u düşmanı değilim ama İzmir benim yuvam. Lahmacun için köşede bir yer varken, neden Kaliforniya`da Ermeni bakkal arayayım?"
İzmir`in tiyatro sahnesindeki eksikliklerine dikkat çeken Üzümcü, İzmir`de özel tiyatroların seyirci bulmakta zorlandığını ve yerel bir tiyatro kültürünün henüz yeterince gelişmediğini vurguladı. "İzmir`de tiyatro, dışarıdan gelen turne oyunlarına bağımlı. Yerleşik bir tiyatro hayatı kurmak zorundayız" diyerek, şehir tiyatrosunun bu boşluğu doldurma çabasını anlattı.
Ekonomik Kriz ve Tiyatro
İzmir Şehir Tiyatrosu`nun genel sanat yönetmeni olarak karşılaştığı zorlukları detaylandıran Üzümcü, ekonomik krizin tiyatro üretimini nasıl etkilediğini çarpıcı örneklerle aktardı. "Dekor ve kostümleri İstanbul Şehir Tiyatroları`ndan ödünç alıyoruz. Kamyonla getirip, işimiz bitince geri gönderiyoruz" diyerek sahne arkasındaki çetin koşulları gözler önüne serdi. "Ama bu şartlarda bir sezonda 6 oyun sahneledik. Bu ekibimin başarısı" diyerek özverili çalışmalarını övdü. Yerel alışkanlıklarının zayıf olduğunu ve bu durumun değişmesi gerektiğini vurgulayan Üzümcü, "Sevilla`da flamenko izlerken, yerel halkın kendi kültürüne sahip çıktığını gördüm. İzmir`de de İzmirliler tarafından üretilen sanatın, yine İzmirliler tarafından sahiplenilmesi lazım" diyerek seyircilere çağrıda bulundu.
Belediyelerin ücretsiz oyunlarının dolmasına rağmen, ücretli oyunlara ilginin düşük kaldığına dikkat çeken Üzümcü, "Tiyatro bedava bir şey değildir. Biz emekçileriz, bu mesleği yaparak geçiniyoruz. Bir sigara parasına bilet alıyorsunuz, ama o bileti unutuyorsunuz" diye konuştu. Tiyatronun ekonomik sürdürülebilirliği vurgu yapan Üzümcü, "Fakirleşmenin hızına yetişemedik. Gözümüzün önünde ekonomi çöktü" ifadeleriyle durumu özetledi.
Tiyatro ve Toplum
Üzümcü söyleşinin ikinci yarısında seyircilerden gelen sorular, tiyatronun hem sanatsal hem de toplumsal yönlerini tartışmaya açtı. Bir seyirci, İzmir`de tiyatro seyircisi oluşturmak için neler yapılabileceğini sorusunu "Oyuna gelin. Tiyatroyu yalnız bırakmayın. Sizden sadece oturup izlemenizi istiyoruz. Ağlayın, gülün, alkışlayın, ama orada olun" ifadeleriyle yanıtladı. Genç bir lise öğrencisinin tiyatroyla yolunu nasıl çizebileceğine dair sorusuna ise, "Türkiye`de artık 20`nin üzerinde tiyatro okulu var. Yeteneğinize güvenin, bir okulu kazanırsınız. Ama bilimle de ilgileniyorsanız, oradan devam edin. Yeterince oyuncumuz var, ama yeterince bilim insanımız yok" diyerek hem cesaretlendirdi hem de farklı bir bakış açısı sundu.
Tek kişilik oyunların yaygınlaşmasıyla ilgili bir soruya ise, "İsim yapmış bir aktör, tek başına sahneye çıkar ve sizi büyüler. Çünkü o adamdan bir tane daha yok. Ama ekonomik nedenler de var. Kalabalık bir oyun için her oyuncunun ailesini geçindirmesi lazım. Özel tiyatrolar bunu karşılayamıyor" diyerek tek kişilik oyun furyasının hem sanatsal hem de maddi bağlantılarını anlattı. Tiyatro ve sinema arasındaki farkları açıklarken ise, "Tiyatroda arkadaki seyirciyi düşünerek oynarsınız. Sinemada ise kameranın yakınlığı duyguları ince ayar yapmanızı gerektirir" diye konuştu.
"Dört Sahne Olmadan Gitmem"
Üzümcü, İzmir Şehir Tiyatrosu`nu büyütme hedeflerini de paylaştı. Sadece Konak`taki sahnelerle yetinmek istemediğini, Bornova, Karşıyaka, Buca ve Balçova`da da sahneler açmayı planladığını belirtti. "Karşıyaka`da Hikmet Şimşek Sahnesi için anlaşma aşamasındayız. Buca ve Balçova seyircisi, konağa gelmek yerine kendi ilçelerinde tiyatro izlemeli" diyerek, İzmir`in her köşesinde tiyatro ateşini yakma kararlılığını ortaya koydu. "Dört sahne olmadan gidersem gözüm arkada kalır" ifadelerini kullandı. Söyleşi, Üzümcü`ye çiçek takdimi ve seyircilerle çekilen toplu fotoğrafla sona erdi.