Mühendislik Mimarlık Haftası nedeniyle TMMOB İzmir İKK bileşenleri 17 Ekim 2007 tarihinde Mühendislik Yürüyüşünü gerçekleştirdi. DEÜ Rektörlüğü önünde toplanarak Cumhuriyet Meydanı'na yürüyen mühendis, mimar ve şehir plancıları yürüyüşün ardından basın açıklamasında bulundu. Aynı gün akşam Makina Mühendisleri Odası Tepekule Özel Günler Salonunda yapılan kokteyle Odaların yönetim kurulu üyeleri ve eski yöneticileri buluştu. TMMOB İKK Sekreteri Ferdan Çiftçi, Odalar arasında böyle bir buluşmanın gerçekleştirilmesinin dayanışmayı pekiştirdiğini ifade etti. Çiftçi, bugün ülkemizin aydın ve demokrat duruşuna her zamankinden daha fazla ihtiyacı olduğunu söyledi. Açıklamaya ilişkni ayrıntıları yazımızın devamında bulabilirsiniz.
TMMOB İzmir İKK adına sekreterya görevini yürüten Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi sözcüsü Ferdan Çiftçi açıklamada; Ankara‘da TMMOB-KESK-TTB‘nin ortaklaşa düzenleyeceği Özgür Demokratik Eşitlikçi Bir Türkiye İçin 3 Kasım Ankara mitingine çağrı yaparak şunları dile getirdi. Türkiye önemli bir tarihsel eşikte bulunmaktadır. Seçimlerin ardından Türkiye "yeni bir anayasanın" hazırlanması tartışmalarının içine girdi. Anayasalar, bir ülkenin toplumsal yaşamını belirleyen temel belgedir. Bu bakımdan anayasaya dair yürütülen tüm tartışmalar aslında nasıl bir ülkede yaşamak istediğimize dair tartışmalardır. 12 Eylül Darbesi‘nin ürünü olan 1982 Anayasası, yıllardır yaşamımızın her alanını baskı altında tutarak, darbenin izlerini tüm canlılığıyla yaşatmaya devam etmektedir. Özelleştirme uygulamalarını anayasal bir statüye getiren, piyasanın geliştirilmesi için devlete görevler biçen bu Anayasa Tasarısı, emekçileri yok saymaya devam etmektedir. Toplumun tüm kesimlerinin ülke imkânlarından yararlanmasını sağlayacak sosyal politikaları içermeyen, çalışma yaşamının demokratikleşmesini sağlamayan, insan hakları, demokratikleşme ve laiklik konularında ülkedeki tüm kesimlerin taleplerini ve beklentilerini kapsamayan bir anayasa 12 Eylül karanlığını yırtmamızı sağlayamayacaktır. Yarınlarımızı bir kabus olmaktan çıkartıp, geleceğe umutla bakabilmek için özgürlükleri, demokrasiyi ve eşitliği esas alan bir yaklaşımı benimsemek gerekmektedir. Bunun için de eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, barınma gibi en temel sosyal haklarımız kamu güvencesi altına alınmalıdır. Tüm kesimlere örgütlenme özgürlüğü garanti altına alınmalı, sendikaların grev ve toplu sözleşme hakkının önündeki engeller kaldırılarak, kamu emekçilerinin siyaset yapmalarının önü açılıp çalışma yaşamı demokratikleştirilmelidir. Toplumsal yaşamın hiçbir alanında dinsel referanslı baskının yaşanmaması için kamu iradesi gereken önlemleri almalıdır. Ülkemizdeki bütün kültür, kimlik, din ve inançların kendilerini özgürce ifade edebilmeleri sağlanmalıdır. Farklı kültür, kimlik, inançların birisini diğerinin önüne geçirmeden, hiçbirini ötekileştirmeden bir arada yaşamı sağlayacak düzenlemeler yapılarak herkesin eşit biçimde özgürce yaşaması kamunun güvencesi ve koruması altına alınmalıdır.
|