Dört yılı aşkın bir süredir elektriğe zam yapmamakla öğünen hükümet yeni yıldan geçerli olmak üzere konutlara %15, sanayiye %10 oranında zam yaptı. Geçtiğimiz yıllar itibariyle OECD ülkeleri içinde sanayide kullanılan elektrik fiyatında en pahalı dördüncü ülke durumunda bulunan Türkiye artık sıralamada daha yukarı çıkıyor.
Birinci AKP hükümetinde sıkça enerji sektöründeki yüksek fiyatlardan ve alım garantilerinden yakınan ve yap-işlet-devret, yap-işlet, işletme hakkı devri sözleşmelerini yeniden masaya yatırma açıklamasında bulunanlar, bu santrallerden pahalı elektrik alımını sürdürdüğü gibi dengeleme ve uzlaştırma sistemini 1 Ağustos 2006 tarihinden itibaren nakdi olarak uygulamaya başlayarak özel sektörün kamuya yüksek fiyatlı elektrik satışına olanak sağladı. Bunun sonucu elektrikte otomatik fiyatlandırmaya geçilmesiyle, zamların sürekli olacağı açıktır. Özellikle Türkiye‘nin elektrik üretiminin yarıya yakınının doğalgaza dayalı olduğu ve giderek ithal kaynaklara bağımlılığının arttığı düşünülürse düşük kur politikasına rağmen elektrik fiyatları zammı kaçınılmaz olmuştur. Yatırımsızlık nedeniyle elektrik enerjisi sıkıntısıyla karşı karşıya kalan ülkemizde şimdilerde yeniden pahalı elektrik alımına neden olacak sözleşmeler ve doğalgaz / ithal kömüre dayalı santraller gündemdedir. Tüm bunlar ülkenin içinde bulunduğu kısır döngüyü daha da derinleştirmektedir. Kamuya ait santralların özel sektöre devri ve özelleştirilmesi, yenileme ve bakım çalışmalarını yapılmaması, nitelikli eleman istihdamındaki yetersizlik ve siyasi kararların teknik/bilimsel gerekliliklerin önünde tutulması nedenleriyle özel sektörün toplam üretim içindeki payı giderek yükselmektedir. Ancak 2006 yılı özel sektör elektrik üretiminin %85 ‘ini ithal kaynaklardan ve kamuya göre daha pahalı gerçekleştirilmiştir. Bu üretim kaynakları içinde özellikle hidrolik kaynakların yeterince yer almaması ya da şişirilmiş yapım bedelleri nedeniyle en iyi durumda özel sektör üretim maliyetleri kamu maliyetlerinin iki katı oranındadır. Asıl sorun, azalan kamu üretimi sonrası elektrik kesintileri ile somutlanan şantaja hükümetin boyun eğerek DUY yönetmeliğini çıkarması ve serbest piyasa adı altında her türlü manipülasyona "açık bir pazar"da fiyatı belirlenmiş elektriği satın almak zorunda olmasıdır. Artan fiyatlarla elektrik alımı nedeniyle 1 Eylül 2006 tarihinde %24 ve 14 Aralık 2006 tarihinde %10 olmak üzere elektriğin toptan satış fiyatına iki kez zam yapan TETAŞ 1 Ocak 2008 tarihinden geçerli olmak üzere % 10,4 oranında yeni bir zam daha yapmıştır. Zamlı fiyatlardan elektrik almasına karşın bunu hükümetin isteğiyle fiyatlarına yansıtamayan TEDAŞ ise büyük bir borç sarmalı içine girmiş, borcun; faturalara ilave edilecek aydınlatma sabit bedeli ile azaltılması kurnazlığı ise kamuoyunda tepki görmüştür. Aslında sonuç değişmemiştir. Elektrik pahalı üretildiği sürece bunun bedelinin bir kamu kurumundan borçla ya da kamudan zamla tahsili konusunda bir fark yoktur. Madem ki dönüp dolaşıp elektriğe zam yapılacaktı neden TEDAŞ bu borç için havuzu olarak kullanıldı. Çünkü artık seçimler yapıldı ve artık "populist" değil gerçekçi olma zamanı yani IMF zamanıdır. Her şeye karşın hükümeti bir an önce elektrik alanında sağlıklı değerlendirmeler yapmaya, tüm politikaları yeni baştan masaya yatırmaya, kamuyu yatırım yapmaya ve pahalı elektrik alımına neden olan uygulamalara son vermeye çağırıyoruz. Elektrik zammının açıklandığı günlerde ise İzmir‘de yoğun elektrik arıza ve kesintileri başladı. Özellikle hava sıcaklığının azalmasına paralel olarak artan ve halen süren bu kesintiler on yıla yakın bir geçmişin sorumsuzluğunu yansıtıyor. Özelleştirme sürecinin başlatıldığı ve her uygulama sonrası hukuk iptalleri ile karşılaşan enerji yönetimi, bundan vazgeçmeyerek çeşitli yasal düzenlemelerle kamunun elektrik enerjisi alanından tasfiyesi sürecini sürdürüyor. Yıllardır azaltılan çalışan sayısı, yetersiz ekipman / yatırım ve en önemlisi teknik ve bilimsel öngörüyü yok eden siyasal yandaşlık ilişkileri, bu günlerde elektrik şebekesinde kesinti olarak ortaya çıkıyor. Sıcaklıklar arttığında ya da azaldığında kaderimiz olan kesinti ve arızalara kalıcı çözüm üretme zamanı artık geçmektedir. Kentin büyümesi ve tüketimin artmasına karşın, planlama ve yatırım çalışmalarındaki eksiklik sonucu indirici trafo merkezleri ile besleme kabloları normal sıcaklık koşullarında bile nominal yüklerinde çalışmaktadır. Dağıtım trafo merkezleri sayısı ve alçak gerilim şebekeleri nitelik açısından uygun değildir. Dağıtım trafolarının yapımının 3.şahıslar üzerinden çözülme yanlışlığı devam etmekte, özelikle yapışlaşmanın tamamlandığı alanlarda yer altı elektrik şebekesi yapımına, görev alanı olmamasına karşım İBB kadar kaynak ayrılmamaktadır. Zaten nominal değerlerine yakın olarak çalışan İzmir elektrik şebekesi hava sıcaklıkların bir miktar değişmesiyle çökmekte ve kesintiler zorunlu olmaktadır. Bu günlerde gündüz arızalarının giderilmesi saatleri bulmakta, gece arızaları ise sabaha bırakılmaktadır. Taşeron firmalar; değil elektrik şebekesini, trafo merkezlerinin yerini dahi öğrenememişlerdir. Nitelikli personel yerine tercih edilen bu yöntem yeni işletme kazalara gebedir. Artık elektrik tüketiminin üç ana unsuru olan kaliteli, sürekli ve ekonomik elektrik enerjisi bir düş olmuştur. Elektriğe zam yapılmış olmasına karşın abonelerin kaliteli ve sürekli elektrik talebi karşılanamamaktadır. Bu süreçte bir "fantezi "olarak çıkarılan,01.01.2007 tarihinden itibaren uygulamaya konulan, Elektrik Enerjisinin Tedarik Sürekliliği Teknik Kalitesi Hakkındaki Yönetmelik ise abonelerin zararlarını karşılamaktan uzak ve abone için takibi ve sonuçlandırması zor bir uygulamadır. Bildirimsiz elektrik kesintilerini sınırlayan ve dağıtım şirketini (GEDAŞ A.Ş) abonelere maddi bir ödeme ile cezalandıracak bu yönetmelik bürokratik ispat yükümlülüğü nedeniyle işlevsizdir. Yine de aboneler alçak gerilim şebekelerinde 2007 yılı için 14, 2008 yılı için 13 saati aşan bildirimsiz kesintiler için GEDAŞ‘a başvurmalı haklarını aramalıdırlar. Odamız bu konuda aboneleri bilgilendirmeye hazırdır. Bilinmelidir ki bir mal olarak ticari dolaşıma sokulmaya çalışılan elektrik kullanımı bir haktır. Bu hakkın mal olarak tanımlansa bile fiyatı konusunda seçeneği bulunmayan aboneler için bugün gerek kalitesi gerekse sürekliliği açısında elektrik bir "ayıplı mal" dır. Bu ayıpların giderilmesi için gerekenlerin yapılması ise görevlilerin sorumluluğudur. EMO İzmir Şubesi 26. Dönem Yönetim Kurulu
|